Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1130 E. 2020/1028 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1130 Esas
KARAR NO: 2020/1028 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2014/997 Esas 2019/667 Karar
DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2016/426 ESAS 2016/273 KARAR SAYILI DAVADA:
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
ASIL DAVADA:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin 22/08/2002 tarihinde kurulduğunu, 3.000.000,00 TL sermayenin %50 …, %50 … olmak üzere iki ortaklı bir şirket olduğunu, şirketi iki ortağı, diğer ikisi de dışarıdan olmak üzere … ve …’dan oluşan dört müdürden herhangi ikisinin imzalarıyla temsil ve ilzam olunduğunu, davalı …’un rekabet yasağına ve kanunlara aykırı haksız rekabet eylemleriyle ortağı ve imza yetkili müdürü olduğu müvekkil şirketin müşterilerini başka bir şirkete kaydırmasına kadar müvekkil şirketin yurt dışı taşımacılığında önemli başarılara imza attığını, müşterilerin … tarafından diğer davalı şirkete kaydırıldığını, müvekkil şirketin aylık ortalama cirosunun … firmasından 60.000 – 70.000 Euro ve diğer müşterilerden 170.000-200.000 Euro civarında iken … tarafından tümünün aile şirketine aktardığı için müvekkilin cirosunda düşüşler olduğunu, müvekkil şirketin …, … ve … plakalı araçlarını da aile şirketlerine teslim ettiğini, …’un davacı şirkete ait …, … plakalı araçları şirkette tek imza yetkilisi olduğu dönemde kardeşi …’a çıkarılan vekaletname ile … ve … isimli yeğenlerine satılmasını sağladığını, … hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başşavcılığının 2014/70548 sayılı dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunulduğunu, borçlusu müvekkil şirket olan alacaklısı diğer davalı şirket olan 15/04/2013 keşide tarihli 15/03/2014 vadeli 790.000,00 TL bedelli sahte/muvazalı senedin … tarafından eski tarihli olarak imzalanarak, Trabzon …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takibe konduğunu ileri sürerek davalı …’un şirketteki ortaklığı ve görevi devam ettiği halde rekabet yasağı ilkesini ihlal ederek müvekkil şirketi zarara uğratması, diğer davalı … Ltd, Şti’nin haksız rekabet ve dürüstlük kuralına aykırı hareket ederek müvekkil şirketi zarara uğratması sebebiyle bilirkişi marifetiyle tespit edilecek miktarda tazminata hükmedilmek üzere şimdilik 50.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 55.000,00 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd, Şti. vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketi ilgilendiren tek iddianın haksız rekabet iddiası olduğunu ve ona ilişkin de herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, davacı şirketin, müvekkilinin eski çalışanları olan … ve … tarafından, İstanbul ilinde bulunan … Ltd. Şti. isimli şirketin 2011 yılında devralınması sonrasında, bu kişilerin şirketten ayrılmaları ile kurulmuş bir şirket olduğunu, hiçbir malvarlığı bulunmayan bu şirketin adının sonradan … Ltd, olarak değiştirildiğini, müvekkili şirket ile aralarındaki işçi işveren ilişkinin 2011 yılı itibariyle fiilen son bulduğunu, müvekkil şirketin 2004 yılında kurulduğunu, davacının nakliye işlerini de araç yetersizliği nedeniyle gittikçe küçüldüğünü ve ekonomik rekabete dayanamadığını, davacı şirket ortağı olan …’in şirket üstündeki birçok aracı muvazaalı olarak, emekli maaşı dışında hiçbir geliri olmayan amcası …’in kurmuş olduğu dava dışı …e 14.04.2014’te sattığını, müvekkilinin 15/03/2014 tarihi itibariyle davacıdan 1.212.387,86 TL fatura alacağı bulunduğunu, davacı şirketin imzaya yetkili ortağı … tarafından 15/04/2013 tarihinde imzalanarak müvekkile teslim edilen 790.000,00 TL tutarlı bononun Trabzon … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, davacının takibe yönelik şikayetinin mahkemece reddedildiğini, davacı şirket ortağı …’un rekabet yasağına aykırı olarak müvekkil şirkete kaydırdığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu dava dışı …’in işleri açısından ise kendilerinin doğrudan bir alakası olmadığını zira dava dışı …’ü taşıyan ile yük sahibi arasında aracılık, ettiğini, kaldı ki müvekkili şirketin …’in işlerini tek başına yapacak kapasitede olmadığını, …’in dava dışı birçok firma ile çalıştığını, kendilerinin de 600’ün üzerinde farklı firmayla çalıştıklarını, davacının birçok talebi açısından muhatabının diğer davalı … olduğunu, bahsi geçen araç devir işlemlerinin müvekkili ile ilgisi olmadığım belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesi ile; davacı şirketin %50 hissesinin kendisine, %50 hissesinin ise …’e ait olduğunu, … ile Trabzon ilinde bulunan …’tan ayrılarak … Ltd. Şti. isimli nakliye şirketini 2011 yılında devraldıklarını, akabinde şirketin adını … Ltd. Şti. olarak değiştirdiklerini, … ve …’yı da şirkete müdür olarak aldıklarını nakdi sermaye kısıtlı olması nedeni ile banka kredisi kullanmak suretiyle şirket adına sürekli olarak dorse ve çekici satın alarak şirketi büyütmeye çalıştıklarını, şirketin yönetilmesine ait tüm işlemlerin … ve babası … tarafından yapılmaya başlandığını, şirket adına kayıtlı tüm araçların tamamının anlaşmalı olarak devredilmesine karar veren bu kişilerin 14/0472014 tarihinde Kartal Noterliğinde yapılan satış işlemi ile devrettiklerini, bu devirle toplamda 12 adet aracın … A,Ş. isimli şirkete satıldığını, …in …’in amcası olan … tarafından kurulduğunu, …’in emekli olduğunu, şirketin faaliyeti konusunda hiçbir bilgisi bulunmadığını, davacının belirttiği yükün aynı zamanda …, … nakliyat, … nakliyat ve davalı şirket tarafından nakliyesi yapılan yük olduğunu, … nakliyatın bu yükü tek başına nakletme kapasitesi bulunmadığını, davacı şirketin araçlarının şirketi temsilcn … tarafından satılmasında ise kendisinin ilgisinin olmadığını, … tarafından yapılan satışların, Kartal … Noterliğinin 05.07.2011 tarih ve … yevmiyeli vekalete dayalı olarak yapıldığı, bu yetkiyi kendisine davacı şirket müdürü …’nın verdiğini, muhatabın … olması gerektiğini, davalı firma ile bir bağının olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2016/426 ESAS – 2016/273 KARAR SAYILI DAVADA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, uluslararası yük taşıma/nakliye yapan bir ticaret şirketi olduğunu, yük taşımada uzmanlık alanı ve kamyonlarının satın alma planlaması ilaç taşıma işine göre yapıldığını … İlaç şirketinin ürettiği ilaçların uygun ısı derecesinde ve uygun ortamda taşınmasını sağlayacak güvenli nakliye araçları satın alınarak işe başlandığını, faaliyete devam ettiği sürede işlerinin % 80’i ilaç taşıma olduğunu, 2013 yılına kadar işlerin sorunsuz gittiğini, 2013 yılı son aylarından itibaren, iş bu davanın konusunu oluşturan haksız rekabet eylemleri sonucu müvekkili şirketin işleri ve müşterilerinin; davalı şirket ve müvekkili şirketin % 50 hisse sahibi … ile şirket çalışanı …’ün eylemleriyle davalı şirkete kaydırıldığını, davalının; rekabet yasağı ilkesini ihlal ederek ve dürüstlük kuralarına aykırı hareket ederek müvekkili şirketi zarara uğratması sebebiyle bilirkişi marifetiyle tespit edilecek miktarda tazminata hükmedilmek üzere, bilirkişi raporuna kadar şimdilik 10.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini ve dava konusu haksız rekabet eylemlerine dayanan zararların tazmini talepli olarak … ve … ltd.Şti.hakkında açtıkları tazminat davasının halen İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/997 E.sayılı dosyasıyla devam ettiğini, iş bu davanın davalısı ile 2014/997 E.sayılı dosyanın davalılarının işbirliği halinde haksız rekabet eylemleri gerçekleştirdiklerini belirterek, iş bu dosyanın İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/997 E.sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/05/2019 tarih ve 2014/997 Esas – 2019/667 Karar sayılı kararında;”Türk Hukukunda haksız rakabet eylemi 6102 Sayılı TTK nın 54 ve 63.maddeleri arasında düzenlenmektedir. Haksız rekabetin amaç ve ilkelerinin düzenlendiği 54.maddesinde ” haksız rakebete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle Müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı sayılmıştır. Haksız rekabet rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarakta tanımlanabilir. Bu nedenle tarafların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması yönünde haksız rekabet tanımlanmıştır. Yasanın 55.maddesinde ” kendisi, ticari işletmesi, işletme inşaatleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabetle öne geçirmek haksız rekabet olarak belirlenmiştir.” Ayrıca 55/1,a-4 hükmüne göre ” başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleriyle karıştırılmaya yol açılan önlemler almak ” düzenlenmiş ve önlemi alan kimsenin başkasının emeğinden haksız olarak faydalanmasının önüne geçilmek istenmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuyla davacı şirketin taşımacılık işiyle iştigal ettiği, davalı …’un ise kendi adına yada başkası adına herhangi bir taşımacılık işi yapmadığı bu yönden rekabet yasağını ihlal etmediği, davalı …’un diğer davalı ve kardeşiyle eşinin kardeşinin ortak olduğu … lehine bono düzenleyerek bu bonodan kaynaklı takibe göre düzenlenen ödeme emrini icra dairesinden tebliğ aldığı ve talebi kesinleştirdiği, bu davranışının haksız rekabet teşkil ettiği, söz konusu bononun davacı şirketin olmayan bir borcu için davalı … Nakliyat tarafından davalı … tarafından düzenlendiği, bu haliyle davalı …’un özen ve bağlılık borcuna aykırı davrandığı, TTK 613 ve 626/3 hükümlerini ihlal ettiği, davacı şirket için çalışan …’ün davacı Müşterilerine yeni çalıştığı davalı şirkete yönlendirdiği, davalı …’un da bu yönlendirmede rol aldığının tespit edildiği, bundan dolayı … Ltd.Şti nin menfaat temin ettiği ve haksız menfaatte bulunan kişi ile iş birliği içerisindeki gerçek ve tüzel kişilerinde bundan faydalandıkları ve menfaat elde ettiklerinin tespit edildiği, davacı şirketin yıllık ortalama faaliyet kar kaybı bedelinin tespiti için davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde talep edilebilecek kar kaybı tazminatının 37.205,86 TL olarak hesaplandığı, meydana gelen bu zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacının manevi tazminatı talebi yönünden ise talebinin hak ve nesafet kuralı çerçevesinde somut olayın özelliği, tecavüzün niteliği ve tarafların ekonomik durumları gözönüne alınarak talep edilen manevi tazminat miktarının kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilerek…”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 1-37.205,86 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, 2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davada davacı ve asıl davada davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Öncelikle10.05.2016 tarihli duruşmada “İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/426 E. Sayılı dosyanın, dosyamızda birleştirilmesine” karar verildiği, ancak mahkemenin gerekçeli kararından da görüleceği üzere birleşen dava ile ilgili Mahkeme bir değerlendirme yapmadığı, dolayısıyla birleşen davanın davalısı … ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadığını, Dosyadan alınan bilirkişi raporlarında mevcut deliller eksik ve hatalı değerlendirildiği, her ne kadar bu eksik inceleme taraflarınca tahkikat aşamasında itiraz konusu yapılmışsa da Mahkemece itirazları dikkate almadığı, Yerel Mahkeme kararında, Davalı …’un kendi adına ya da başkası adına herhangi bir taşımacılık işi yapmadığı bu sebeple rekabet yasağını ihlal etmediği yönündeki görüşüne katılmadıklarını, Davalı …’un, müvekkili şirketin davalı şirket …’a borçlanmasını sağladığı ve bu gösterilen borca karşılık müvekkili şirket aleyhine, davalı şirket … lehine eski tarihli senet düzenlediği ve bu senet ile Davalı … Nakliyat’ın müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/392 E. sayılı dosya ile menfi tespit davası açtığı ve dosyada müvekkili şirketin borçlu olmadığına ve senedin iptaline karar verildiğini, bu kararın davalı …’un dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, bu sebeple Davalı …’un yapmış olduğu işlemleri diğer Davalı Şirket … yetkililerinin bilmemesinin mümkün olmadığını, Tazminat miktarının tespitinde Müvekkili Şirketin kar kaybı, kredi masrafları, şirketin gelişimi için yapılan yatırımlar gibi birçok giderin dikkate alınması gerekmekte olduğu, yalnızca kar kaybı üzerinden tazminat hesabı yapılması hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, Müvekkili şirketin emsal şirketlerle kıyaslandığında piyasada bulunduğu konum itibariyle, Mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda tespit edilen 37.205,86 TL kar kaybını kabul etmenin mümkün olmadığını, Bilirkişi raporunda, tazminat miktarının yalnızca kar kaybı üzerinden hesaplanması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davalıların haksız eylemleri sonucu uğradığı kar kaybının yanı sıra, yaptığı çeşitli yatırımlar ve masraflar dolayısıyla da zarara uğradığını, Mahkemece takdir edilen maddi tazminatın en basitinden müvekkili şirketin faaliyetine devam etmesi için gerekli Uluslararası Taşımacılık Belgesi (C2) için yapılan masraftan daha az olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Davalıların haksız rekabet eylemleri, Müvekkil Şirket’in müşterilerine “Biz artık işleri … üzerinden yürüteceğiz, eski navlun bedellerini de bu şirket hesabına yollayınız.” mailleri ile başladığı ve müvekkil şirketi geçen yıllara kıyaslanamayacak kadar zarara uğrattığını, Davalıların, müvekkili şirket aleyhine sahte senet düzenleyerek, hesaplarını bloke ettirmiş ve şirketi işlemez hale getirdiklerini, davalıların müvekkili şirketin tüm zararlarından sorumlu olduklarını, Sonuç olarak; Türkiye’de önemli başarılara imza atarak rakiplerini geride bırakan, iyi işleyen çalışma ve yönetim düzeniyle rakiplerine örnek olarak, 2014 Ocak ayına kadar hiçbir ödemesini aksatmamış olan müvekkil şirketin ticari faaliyeti, davalıların haksız ve hukuka aykırı eylemleri ile son bulmuş ve maddi/manevi zararı doğduğu, davalıların TTK madde 623/3 ve 613 uyarınca; kendilerine özel bir menfaat sağlayarak şirketin varlığına zarar verdiklerinden doğan tüm zarardan sorumlu olduklarını, müvekkilimizin zararı yalnızca kar kaybından değil, içerisinde bulunduğu piyasanın ve imzalandığı sözleşmelerin gerekleri olan yatırımlar ile masraflarından da kaynaklanmaktadır. Tazminat hesaplanırken işbu kalemlerin de göz önünde bulundurulması gerekmekte olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/ 66, K. 2019 / 480, T. 18.04.2019) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile; İstinaf dilekçesine konu mahkeme ilamında, iki gerekçeyle açılan davanın kabulüne karar verdiği, İlkinin ‘..diğer davalı …’un müvekkil … lehine bono düzenleyerek bu bonodan kaynaklı takibe göre düzenlenen ödeme emrini icra dairesinden tebliğ alması ve talebi kesinleştirmesi, bu davranışının haksız rekabet teşkil ettiği, söz konusu bononun davacı şirketin olmayan bir borcu için davalı … tarafından davalı … tarafından düzenlendiği, bu haliyle davalı …’un özen ve bağlılık borcuna aykırı davrandığı, TTK 613 ve 626/3 hükümlerini ihlal ettiği, diğer gerekçesinde ise davacı şirket için çalışan …’ün müşterilerini yeni çalıştığı müvekkil şirkete yönlendirdiği, davalı …’un da bu yönlendirmede rol aldığının tespit edildiği, bundan dolayı … Ltd.Şti nin menfaat temin ettiği ve haksız menfaatte bulunan kişi ile iş birliği içerisindeki gerçek ve tüzel kişilerinde bundan faydalandıkları ve menfaat elde ettiklerinin tespit edildiği..’ şeklinde olduğu, Mahkeme kararının ilk gerekçesi, olmayan bir borca istinaden senedin düzenlenmiş olduğu şeklinde ise de bu senede istinaden davacının borçlu olmadığı ve senedin iptali talepli olarak Trabzon Ticaret Mahkemesinin 2014/196 Esas, (Yargıtay bozma kararları sonrasında 2019/ …. Esas) sayılı dava dosyası henüz derdest olduğu, bu nedenle mahkeme kararına dayanak teşkil eden en önemli husus olan ‘olmayan bir borç’ noktasında Trabzon Ticaret Mahkemesinin bu yöndeki dava dosyasının sonucunun beklenilmesi gerekmekte olduğu, bu dava dosyasının sonucu beklenmeden olmayan bir borca istinaden senedin düzenlenmiş olduğu gerekçesi eksik inceleme olup kararın bu yönü ile kaldırılması gerektiğini, ayrıca …’un icra dairesinde tebligatı teslim alması Trabzon İcra Mahkemesinde yargılama konusu olmuş ve açılan davanın reddine karar verildiğini, Yapılan yargılamada incelenmesi ve araştırılması gereken en önemli husus, tarafların konumu ve davacı tarafın beyanlarında gerçekçi olup olmadığı hususu incelenmeden karar verilmiş olması nedeniyle eksik incelemeye dayalı yargılamanın yeniden yapılması gerektiğini, Davacı şirketin, aktif olduğu dönemde nakliye işinin yanında ikinci el kamyon ve tır alım satımı işini de yapmakta olduğu, şirket yetkilisi … ve şirket müdürü olan babası …, banka kredileri ile satın alınan nakliye sektöründe kullanılan tüm araçların banka kredi borçlarını ve piyasaya olan borçlarını ödemekte sıkıntı çekmeleri üzerine ikinci el kamyon tır alım satım işine yönelmeye karar verdiği, bu nedenle de müvekkili şirket dahil bir çok şirkete ve bankalara olan borcunu ödememek için …’in kardeşine aynı adreste … isimli şirket kurdurulduğunu, bu amaca yönelik olarak davacı şirket adına kayıtlı tüm araçlar bu şirkete aynı gün içerisinde kaçırıldığını, dolayısıyla davacı şirketin içi tamamen boşaltıldığını, geçen süre zarfında davacı şirket yetkilisi … ve şirket müdürü olan babası …, bu gün itibariyle de yeni kurulan bu şirket aracılığıyla aynı adreste kamyon ve tır alım satım ticaretini devam ettirmektedir. Davacı şirketin borçlarını ödememesi nedeniyle icra takipleri başlatılmış ve satışı yapılamayan bir araç icra marifetiyle satıldığı, dolayısıyla davacının beyan ettiği üzere haksız rekabet nedeniyle ticari faaliyetin sonlandırılması tamamen gerçek dışı olduğu, davacı şirketin ödeme güçlüğü nedeniyle tüm araçlarının yeni bir şirket üzerine kaçırılması ve nakliye sektörünün bırakılarak galericilik sektöründe faaliyetin devam ettirilmesinden başkaca bir durum bulunmadığını, davacı şirket ortakları arasında sorunlar yaşanması ve davacı şirketin içinin boşaltılması sonrasında görülmekte olan dava açıldığı, Yukarıda beyan ettikleri ticari faaliyetin değiştirilmesi gerçeğinin yanında davacının bir çok beyanı gerçekçi olmadığını, müvekkili şirketin 1 yıl içerisinde en az birbirinden farklı 500-600 firmanın veya kişinin yükünü taşımakta ve bu kişilere nakliye faturası kesmekte olduğu, davacı taraf ise kendisinin sadece haksız rekabete konu işi yaparak nakliye faaliyetini devam ettirdiğini ayrıca bu işin de sadece kendisi tarafından yapıldığını iddia etmekte olduğu, nakliye sektöründe bu şekilde çalışan bir firma olmadığı gibi bu beyan ticari hayatın gerçeklerine de aykırı olduğunu, kaldı ki daya konu taşıma işi en başından itibaren davacı taraf yanında müvekkil şirket ve dava dışı bir çok şirket tarafından taşınmaktadır. Bu yönü ile davacının tek başına taşıma iddiası da gerçekçi olmadığını, zaten davacın bu yükü tek başına taşıma kapasitesi de hiç bir zaman olmadığını, bu nedenle davacının münhasıran bu yükü taşıyıp taşımadığı, tek başına taşıma yapmıyor ise başkaca hangi firmalar tarafından bu yükün taşındığı beyanların gerçek olup olmadığı noktasında mahkemece hiç bir inceleme yapılmadığını, Dosya içerisine sunmuş oldukları davacıya ait son 5 aracın müvekkil şirket üzerinden en son ticari faaliyeti olan 18.01.2014 ile 28.02.2014 tarihleri arasındaki nakliye faturaları, hiç dikkate alınmadığını, bu araçlar vasıtasıyla davacı şirket tarafından müvekkili şirket üzerinden toplamda 12 sefer uluslar arası nakliye yapıldığı, davacının kendisine ait nakliye işinin müvekkili şirket tarafından haksız bir şekilde devralındığını iddia ettiği bu dönemde bu 5 araç ile müvekkili şirket üzerinden son nakliye işini yaptırması, davacının her zaman müvekkil şirketin söz konusu taşımayı yaptığını bildiğini açıkça göstermekte olduğu, haksız rekabete uğradığını iddia eden bir şirketin en son nakliye işlerini karşı taraf üzerinden haksız rekabete konu taşımayı yaptırması gerçeği mahkemece hiç dikkate alınmadığı, davacının ticari faaliyetini kendi isteği ve değerlendirmesi sonucu değiştirdiği, bu değişikliğin haksız rekabet nedeniyle olmadığı, daha kazançlı olduğu düşünülen galericilik üzerinden faaliyetinin halen daha devam ettiği gerçeği dikkate alınmadığı, davacı şirketin içinin neden boşaltıldığı, nakliye sektörüne devam etmemesine iddia edildiği şekilde son verilmesinin haksız rekabet nedeniyle olup olmayacağı irdelenmediğini, Mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporundaki hesaplama da hatalı olup bu yöndeki itirazının da dikkate alınmadığını, davacı şirketin İstanbul ilinde Uluslararası nakliye ticareti yanında aynı adreste ikinci el kamyon ve tır alım satım ticareti de olması nedeniyle bilirkişi incelemesine konu ticari defterler hem nakliye, hem galeri hesaplarının birlikte işlendiği ticari defterler üzerinden yapıldığı, bu yönü ile incelemenin sadece nakliye ticareti üzerinden yapılması gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabete dayalı maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davada davacı ve asıl davada davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin birleştirilen dava yönünden herhangi bir karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, eksik inceleme ile oluşturulan hükmün ortadan kaldırılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/426 Esas – 2016/273 Karar sayılı dosyasının istinafa konu İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/997 Esas sayılı dosyası ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda birleştirilerek bu dosya içerisine gönderildiği halde birleşen dava hakkında karar verilmediği, gerekçeli kararda da birleşen dava ile ilgili değerlendirme yapılmadığı, karar başlığında da birleşen davanın taraflarının yazılmadığı görülmüştür.Mahkeme kararlarının neleri kapsaması gerektiği HMK’nin 297. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmünü amirdir. Anılan HMK’nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi bu gerekçe ve hüküm sonucuna göre yapılabilecektir.Tarafların dava veya hukuki koruma tedbir talepleri yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve İstinaf Mahkemesi’nin hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınır. Bu anlamda İstinaf Kanun Yoluna tabi olan mahkeme kararı HMK’nin 297. maddesine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. HMK 297/1-c ve 297/2. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiği ve gerekçesinin açıklanması gerekmektedir. Somut dava ile birleştirilen dosya tefrik edilmediğine göre, bu davadaki talebe ilişkin yürütülen tahkikat işlemleri bu işlemlerden ulaşılan sonuçların, gerekçeleriyle birlikte ayrıntılı olarak kararda belirtilmesi; bu taleplere ilişkin istinaf incelemesi yapılabilmesinin de hem anayasal hem de yasal düzeyde zorunluluğun bir gereğidir.HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde tarafların davanın esası ile gösterdikleri delillerin toplanmadan veya deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olmasını inceleme yapılmadan kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi sebeplerinden saymıştır. Tarafların taleplerinin biri hakkında her hangi bir karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilebilmesi mümkün olmayacağından, asıl ve birleşen davada davacı ile asıl davada davalının istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a4,6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının bu sebeplerle kaldırılarak, HMK’nın 294-297. maddelerine uygun hüküm kurulmasının temini için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Asıl ve birleşen davada davacı ile asıl davada davalının istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarih ve 2014/997 Esas – 2019/667 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-İstinaf talep edenlerin esasa ilişkin istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a4. – 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.