Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1120 E. 2022/1173 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1120 Esas
KARAR NO: 2022/1173 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2020
NUMARASI: 2018/693 Esas 2020/248 Karar
DAVA TÜRÜ: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili bankanın İstanbul Ataşehir Şubesi ile davalı kredi lehtarı … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeyi diğer davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, bahse konu sözleşmelere istinaden kredi lehtarı/borçlu lehine muhtelif nakdi krediler ile gayrinakdi çek taahhüt bedeli kredisi kullandırıldığını, ilgili kredilerin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle Kadıöy … Noterliğinin 29.05.2018 tarih ve … yevmiye nolu hesap ihtarnamesinin keşide edildiğini,ihtarname ile 1.531.468,04-TL ile gayrinakdi çek taahhüt bedeli 54.400,00-TL depo edilmesinin talep edildiğini, ihtarname ile verilen sürede borcun ödenmemesi sonucunda, İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile takip açıldığını,davalı/borçluların, asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, hesap kat ihtarı davalılara tebliğ edildiğini, akdi ve temerrüt faizi GKS 9. ve 10 m. altında düzenlendiğini, GKS X m. göre müvekkili bankanın ticari defter ve kayıtlarının delil niteliğinde kabul edileceğini kabul ve taahhüt edildiğini, açıklanan nedenlerle 1.553.913,32 TL alacak üzerinden davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılara usulüne uygun olarak yapılan dava dilekçesi tebliğine rağmen süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2020 tarih ve 2018/693 Esas – 2020/248 Karar sayılı kararında; ”…Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. GKS’mesi, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, tarafların ticari defterleri, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine; Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ”genel kredi sözleşmesi” başlıklı olup kullandırılan kredi ticari nitelikte olup, ticari işlerde TBK’nun 88. ve 120. maddelerinin uygulanamayacağı, 6102 sayılı TTK.nun 8.maddeleri gereğince tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebilecekleri anlaşılmıştır. GKS’nin I-10. Maddesinde temerrüt faizinin bulanabilmesi konulan düzenlemede “bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranının” kıstas alındığı, ancak bu faiz oranının TCMB’ye bildirilen en yüksek faiz olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmış ve davacı Bankaya, davalının temerrüde düştüğü 02.06.2018 tarihinde aynı tür kredilerde “bankaca FİİLEN UYGULANAN en yüksek kredi faiz oranına” ilişkin belgeleri kişisel verilerden arındırarak sunması için 2 haftalık süre verilmiş ve verilen sürede ibraz edilen delillere göre teknik ayrıntısı yukarıda özetlenen ek rapordaki gibi faiz oranı ve işlemiş faiz hesaplaması yapılmıştır. Ticaret sicil kaydından anlaşılacağı üzere müteselsil kefil …, şirketin ortağıdır. Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefilin şirket ortağı anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.Sözleşmedeki yasal ikametgah taahhüdü ve İİK’nun 68/b m. ve T.K’nun 20 m. hükmü uyarınca geçerli birer tebligat yapılmıştır. TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur. Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar. 26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir. TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı EskiTTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür. 6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz. Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir. Davalı/kefilin, Genel Kredi Sözleşmesinde kefilin sorumluluğunu düzenleyen çek kredisi ile ilgili depo yükümlülüğüne ilişkin açık bir düzenlemenin bulunmaması nedeni ile davalı kefilin depo sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Emsal Yargıtay 11.HD. 23.05.2011 T. 2009/13161 E. ve 2011/6176 s.K. “Dava, banka müşterisine teslim edilen çek yapraklarının iadesi veya bankanın her bir çek yaprağı için karşılıksız çıkması durumunda tazminle yükümlü olduğu bedelin ihtiyaten depo edilmesi istemine ilişkindir. Çek taahhütnamesi sözleşmesi hükümleri uyarınca riskleri teminat altına alma yetkisi davacı bankaya davalı tarafından tanınmış bir hak olup, açıkça “ depo “ İbaresi yer almasa da sözleşme içeriğine göre davacı banka henüz tazminat (garanti) ödemese dahi bu yönde müşterisinden teminat isteme (depo/bloke) hakkına sahip olduğunun kabulü gereklidir” denilmiştir. Emsal Yargıtay 11.HD. 24.02.2014 T. 2013/14244 E. ve 2014/3340 s K. “Somut olayda, davacı bankayla müşterek kefiller varasında düzenlenen 01.02.2011 tarihli kefalet sözleşmesini 2 m. kefiller, kredi asıl borçlusuna kullandırılan nakdi ve/veya gayrinakdi kredilerden kaynaklanan tüm borçlar için kefil olduklarından, asıl borçlu dışındaki davalıların kefaletin gaynakdi kredileri de kapsadığı nazara alınarak, bu davalıların da sorumlu tutulması gerekirken, mahkemece yazılı gerekçeyle kefiller hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir” denilmiştir….”gerekçesi ile, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında; Davalıların asıl borca,işlemiş faiz miktarına, BSMV’ye itirazlarının iptaline, İşleyecek faiz oranına itirazların % 40,25 üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa % 40,25 oranında akdi temerrüt faizi uygulanmasına, faiz oranına ilişkin fazlaya ilişkin istemin reddine, Davalı şirketin depo alacağına itirazın iptaline, Davalı …’un depo alacağına itirazın iptali talebinin reddine, 297.691.98 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacıya verilmesine, Kötü niyet tazminatı talebinin, kötü niyet sabit olmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince verilen kararın müvekkili lehine olup haklı alacak ve takibin ortaya konulduğunu, ancak müvekkili banka aleyhine “…Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 7.820,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine…” karar verilmesinin hatalı olduğunu, Takipte açıkça “Çek taahhütnamesinden kaynaklanan alacaklardan sadece …sorumludur.” şeklinde ibare eklenmiş olup diğer davalı borçlu …’ın çek taahhütnamesinden kaynaklanan 54.400-TL depo sorumluluğu/borcu bulunmadığını, yani müvekkili bankanın diğer davalı borçlu kefil …’dan çek taahhütnamesinden kaynaklanan alacak, depo talebi bulunmadığını, kararda ise bilirkişi kök ve ek raporları doğrultusunda hatalı olarak bu yöndeki itirazın iptali talebinin reddine karar verilmekle müvekkili banka aleyhine vekalet ücretine hükmedildiğini, Mahkemece faiz oranı hesaplaması hususunda yapılan değerlendirme ve yorum, kredi sözleşmesine, yüksek mahkeme emsal kararlarına, TTK’ya, TCMB Tebliğ ve Kararnamelerine göre hatalı olduğunu, Mahkemece kararda %40,25 olarak temerrüt faiz oranı hesaplaması yapılması hatalı tespit ve değerlendirmeye dayanmakta olduğunu, yasal dayanağı bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede akdi ve temerrüt faizi ile ilgili hususlar 9.ve 10.maddelerde açıkça belirtildiğini, temerrüt faizi başlıklı 10.maddesinde, “…banka’ca tesbit edilmiş en yüksek kredi faiz oranının yıllık %50 (yüzde elli) fazlası olarak hesaplanacak oranda temerrüt faizini ödeyecektir…” ifadesi yer aldığını, yine Kredi Faizi başlıklı (Faiz oranı) 9.maddesinde de “…bankanın işbu sözleşme ve eki olan kredi özel şartları uyarınca açtığı veya açacağı kredilerin niteliğine ve para cinsine göre, banka tarafından TCMB’ye bildirilen oranları geçmemek ve müşteri önceden bilgilendirilmek sureti ile müşteriye kullandırılan krediye uygulanan faiz oranları artırılabilir ya da azaltılabilir…” ifadesi yer almakta olduğunu, müvekkili banka tarafından sunulan TCMB’ye bildirilen faiz oranları genelgelerine göre Türk Parası ticari kredilerde uygulanan en yüksek akdi faiz oranı %32 dir ve bu oranın %50 fazlası şeklinde işleyecek temerrüt faiz oranı ise %48 olduğunu, bankanın diğer emsal takiplerinde de uygulaması (%48) bu yönde olduğunu, işbu dava kapsamında da takip talebinde yer aldığı üzere %48 temerrüt faiz oranının dikkate alınması gerekmekte olduğunu, Mahkemece yapılan yorumun hatalı olduğunu,sözleşmede “…bankaca fiilen uygulanan en yüksek akdi faiz oranı…” şeklinde ne bir ifade ne bu yönde bir düzenleme yada atıf bulunmadığını, yapılan yorum sözleşmeye, Yargıtay emsal kararlarına, usul ve yasaya aykırı olduğunu, fiilen uygulanan akdi faiz oranından bahisle GKS hükmünün yorumlanması doğru olmadığını, ilk derece mahkemesi yorumunun kabul edilebilmesi için GKS de bu yönde açıkça düzenleme yer alması gerektiğini, müvekkili banka tarafından takibe konu edilen krediler ticari nitelikte olduğu ve bilindiği üzere TTK’nun 8. Maddesi kapsamında ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlendiğini, sözleşmenin her iki tarafı da tacir niteliğine sahip olduğu ve sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında sözleşme karşılıklı olarak imzalandığını, Yine aynı şekilde, TCMB’ye bildirilen azami faiz oranları esas alınarak temerrüt faizi hesaplaması yapılması gerekmekte olduğunu, mevduat faiz oranlarının serbestçe tayin edileceğine ve TCMB’ye azami oranların bildirileceğine ilişkin tebliğ ve kararnameler de dosyaya ibraz edildiğini, müvekkili banka tarafından sunulan TCMB’ye bildirilen faiz oranları genelgelerine göre Türk Parası ticari kredilerde uygulanan en yüksek akdi faiz oranı %32 dir ve bu oranın %50 fazlası şeklinde işleyecek temerrüt faiz oranı ise %48’dir. İşbu dava kapsamında da takip talebinde yer aldığı üzere usul, yasa ve hakkaniyete uygun olarak %48 temerrüt faiz oranının dikkate alınması gerekmekte olduğunu, mahkemece hatalı olarak yapılan değerlendirme kapsamında %40,25 temerrüt faiz oranı esas alınarak karar oluşturulması hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararında davalı …’un depo alacağına itirazın iptali talebinin reddine kararı, aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesi kararı, %40,25 hatalı faiz hesaplaması kararı yönünden kararın kaldırılmasına, itirazın iptali ile haklı davamızın bu yönleriyle de kabulüne karar verilmesine. tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı nakdi ve gayrinakdi kredi alacağın tahsili için başlatılan icra takibine asıl borçlu ve müteselsil kefil tarafından yapılan itiraz üzerine açılan iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı banka ile davalı asıl borçlu …Ltd. Şti. arasında 27/05/2015 tarihinde 300.000,00 TL limitli, 07/06/2017 tarihinde 2.000.000,00 TL limitli,08/02/2018 tarihinde 2.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, davalı …’ın bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, söz konusu sözleşmeler kapsamında davalı asıl borçlu şirketin, ticari kredi ve gayrinakdi çek kredisi kullandığı, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafça Kadıköy … Noterliğinden çekilen 29/05/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile hesabın kat edildiği, kat ihtarında borcun tebliğden itibaren 24 saat içinde ödenmesinin bildirildiği ve kat ihtarının asıl borçlu şirket ve kefile 31/05/2018 tarihinde tebliğ edilerek verilen 1 günlük sürenin ilavesiyle 02/06/2018 tarihinde temerrüde düşürüldükleri, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, takip talebi ile davacı banka tarafından fer’ileri ile birlikte toplam 1.499.913,32 TL. Nakdi kredi borcunun her iki davalı borçlu tarafından ödenmesi ile 54.400,00 TL çek riski tutarının davalı şirket tarafından depo edilmesinin talep edildiği, davalıların itirazları ile takibin durduğu, davacı tarafça davalıların takibe itirazlarının iptali için nakdi ve gayrinakdi alacak toplamı olan 1.553.913,32 TL. Üzerinden işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin temerrüt faiz oranına ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde, Borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi ile %48 oranında temerrüt faizi talep edilmiştir. Mahkemece bankacı bilirkişiden alınan kök raporda; Davacı bankaca 26.01.2017 ve 02.06.2018 tarihleri arasında TCMB bildirilen en yüksek akdi faiz oranı da zaten %32’dir.(TCMB yapılan bildirimler dosya içeriğinde mevcuttur) Dosya içeriğine göre temerrüdün doğduğu tarihte en yüksek akdi faiz oranı %32 olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre sözleşmenin 5 m. hükmü uyarınca %50 fazlası %48 (32×1,50=) oranında temerrüt faizi hesaplandığı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki ticari nitelikteki genel kredi sözleşmelerinin 10. maddesinde temerrüt faizinin ne şekilde hesap edileceği açıkça gösterilmiştir. Temerrüt faizi yönünden davacı bankanın T.C. Merkez Bankası’na bildirdiği kredi faizi oranı üzerinden değil, dava konusu krediler için bankanın temerrüt tarihindeki emsal kredilerde fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı belirlenip bu orana %50 ilave edildikten sonra taraflar arasındaki sözleşmede uygulanması gereken temerrüt faizi oranı saptanarak buna göre temerrüt faizi uygulanması gerekir. (Yargıtay 19. HD 2018/2511 Esas 2019/3854 Karar sayılı kararı ve 2016/13171-2017/7393 E.-K. sayılı ve 11/06/2012 tarihli ve 2012/2383-2012/9839 E.-K. sayılı kararları) Somut olayda, mahkemece bu doğrultuda 10/10/2019 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile; Davacı Bankaya, davalının temerrüde düştüğü 02.06.2018 tarihinde aynı tür kredilerde “bankaca fiilen uygulanan en yüksek kredi faiz oranına” ilişkin belgeleri kişisel verilerden arındırarak sunması için 2 haftalık kesin süre verilmiştir ve davacı banka vekilide ara karar doğrultusunda 22/10/2019 tarihli dilekçe ekinde belgeler ibraz etmiştir. Mahkemece,sunulan belgelere göre bankacı bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bankacı bilirkişi tarafından ibraz edilen ek raporda; ”….Davacı bankanın 22.10.2019 tarihli dilekçesi ekinde; bankanın 04.06.2018 ile 16.08.2018 tarih aralığında banka genelinde müşterilere fiilen uygulanan faiz oranları tablosu/dokümantasyonu sunulmuştur. Davalıların temerrüde düşürüldükleri tarih 02.06.2108 günüdür. Davacı bankanın bu tarihe en yakın 04.06.2018 ile 06.06.2018 tarih aralığında fiilen uygulanan akdi faiz oranları aşağıda arz edilmiştir. Bir üstte belirtilen 4 adet kredi faiz oranı emsal olarak seçilmiştir. Bu faiz oranları ortalaması %26,83’dür. Sözleşmenin temerrüt hükmünü düzenleyen 10. M göre %50 fazlası: %40,25 (26,83×1,50=) oranında temerrüt faizi belirlenmiştir. Bu yeni tespit edilen %40,25 temerrüt faiz oranına göre aşağıda 2.bir hesaplama daha yapılmıştır.
3)TAKİP TARİHİ 11.06.2018 İtibariyle toplam nakdi alacağın Temerrüt tarihi itibariyle alacak tutarı.: 1.488.459,92 Temerrüt tarihi……………: 02.06.2018Takip Tarihi……………: 11.06.2018Temerrüt Faizi……………: %40,25 TAKİP tarihi itibariyle 1.505.933,82-TL’sı tutarında alacak hesaplanmıştır. Davacı banka ise ödeme emrinde 1.499.913,32-TL alacak talep ettiği, bu durumda takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere taleple bağlı kalınmasının yerinde olacağı mütalaa edildiği, ” belirtilmiştir. Taraflar arasındaki ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinin 10 maddesinde temerrüt faizinin ne şekilde belirleneceği açıkça gösterilmiştir.Bu doğrultuda bankacı bilirkişiden alınan ek raporda ise bilirkişi 4 adet krediye uygulanan temerrüt faiz oranlarının ortalamasını alıp bu şekilde temerrüt faizini hesaplamış isede, sözleşmelerin 10. Maddesine göre dava konusu krediler için bankanın temerrüt tarihindeki emsal kredilerde fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı belirlenip bu orana %50 ilave edildikten sonra taraflar arasındaki sözleşmede uygulanması gereken temerrüt faizi oranı saptanması düzenlenmiş olup bu hükme göre ortalama alınacağı düzenlenmemiş, ortalama alınmadan ibraz edilen kredilerden temerrüt tarihine en yakın ve en yüksek 04/06/2018 tarihli temerrüt faizi oranı %28 olup buna %50 ilave edildiğinde %42 yaptığı , bu hesaplama doğrultusunda davacının talep edebileceği temerrüt faizi oranı %42 olup buna göre mahkemece temerrüt faizine hükmetmesi gerekirken yukarıdaki şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Dairemizce hesaplanan temerrüt oranına göre takip tarihi itibariyle talep edilebilecek temerrüt faizi hesaplanmış ve bulunan miktar takip talebindeki miktardan fazla olduğundan bu durumda taleple bağlılık kuralı gereğince davacının takip talebinde talep ettiği miktar hesaba katıldığında davacı bankanın nakdi alacak miktarının takip talebinde talep edilen 1.499.913,32-TL. kadar olduğu tesbit edilmiştir. Davacı vekilinin davalı kefil hakkında depo talepleri olmadığı halde mahkemece bu yönde karar verildiğine ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı taraf davaya konu icra takip talebinde açıkça 34 adet çek yaprağı sorumluluğundan kaynaklanan 54.400,00 TL. Depo talebinden sadece …sorumlu olduğunun ve ondan talep edildiğinin belirtildiği, açılan itirazın iptali davasının dava dilekçesinde de bu talebin tekrarlandığı ve davacı tarafça ek bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesinde de açıkça çek taahhütnamesinden kaynaklanan alacaklardan sadece …sorumlu olduğu ve Kefil …’ın sorumlu olmadığı belirtilmiştir. Dava itirazın iptali davası olup takip hukukuna sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı tarafça Davalı Kefil … hakkında yapılan icra icra takibinde çek taahhütnamesinden kaynaklanan depo talebi bulunmadığı halde Mahkemece HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde davalı kefil hakkında depo talebi yönünden hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2020 tarih ve 2018/693 Esas 2020/248 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-) Davanın kabulüne, davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin Nakdi alacak yönünden; 1.488.459,92 TL. Asıl alacak, 10.908,00 TL. İşlemiş faiz, 545,40 TL. BSMV olmak üzere toplam 1.499.913,32 TL. üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine karar %42 oranında temerrüt faizi ve faize %5 BSMV uygulanmak suretiyle devamına, 2-) Kabul edilen asıl alacağın %20 oranında 297.691.98 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacıya verilmesine, 3-) Davalı şirketin gayrinakdi depo alacağına ilişkin itirazının iptaline, gayrinakdi depo alacağı yönünden davalı şirket hakkındaki takibin devamına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 106.147,81.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 18.765,39.TL harcın mahsubu ile bakiye 87.382,42.TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 18.801,29.TL toplam harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 11 adet tebligat+posta ücreti ve bilirkişi inceleme ücreti toplamı 1.956,90.TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,7-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 172.313,07.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 181,10.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 14/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.