Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1119 E. 2022/1562 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1119 Esas
KARAR NO: 2022/1562 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2020
NUMARASI: 2017/451 Esas 2020/190 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin hisseleri …’da … sembolüyle işlem görmekte olan ve Liman Altyapısı, Elektrik Üretimi/Gaz/Maden, Gayrimenkul ve Finans’tan oluşan dört ana iş kolunda bağlı kuruluş ve iştirakleri ile faaliyet yürüten … A.Ş.’nin (sigorta ettiren) kurucu ortaklarından olduğunu ve sigorta ettirenin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak görev yaptığını, ayrıca müvekkilinin hem sigorta ettirenin bağlı kuruluş ve iştiraklerinin birçoğunda hem de ayrıca …’da işlem gören grup dışındaki başka şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak da görev yaptığını, sigorta ettiren tarafından 17/06/2014- 17/06/2015 poliçe dönemi için sigorta brokeri aracılığıyla yaptığı, 22.06.2014 tanzim tarihli ve … poliçe numaralı Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı olan müvekkili …’a Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 11.08.2015 tarihli ve 20/1015 sayılı karar gereğince kesilen 617.388 TL tutarlı İdari Para Cezasının müvekkili tarafından cezanın indirimli tutan olan 3/4’ü olarak ödenen 463.041 TL’den ödeme tarihi olan 18.09.2015 tarihli T.C. Merkez Bankası Döviz Satış Kuru baz alınarak Türk lirasına çevrilen 20.000 USD muafiyet tutarının çıkartılması suretiyle bulunan toplam 402.921 TL sigorta tazminatının Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında sigortacıdan tazminini talep ettiklerini, mezkur sigorta kapsamında sigorta ettiren de daha önceden de yenilenene gelmiş olan Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesini davalı … şirketinden, davanın ihbar edilmesi talep edilen sigorta brokeri aracılığıyla tanzim ettirildiğini, tanzim edilen Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinde, 18. sayfasındaki “İdari Para Cezaları Klozu” başlıklı klozunda sigortalılara kesilen idari para cezalarını da teminat altına aldığını, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin tanzim tarihinden sonra 2015 Ocak ayında, sigorta ettirenin bağlı ortaklıklarından … A.Ş.’nin hisselerinin bir kısmının halka arz çalışması başlatılmasına karar verildiğini, planlanan bu halka arz konusunda davalı … şirketinin bilgilendirildiğini ve kendilerinden sigorta ettirenin bağlı ortaklıklarından … A.Ş. için Halka Arz Sigorta teklifi talep edildiğini, Halka Arz Poliçesinin düzenlenmesi aşamasında davalı sigortacı tarafından 07.05.2015 tarihinde e-posta gönderildiğini ve halihazırdaki Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesine sadece izahnameden kaynaklı gelebilecek taleplerde Halk Arz Poliçesinin çalışacağına ve Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinden bu taleplerin karşılanmayacağına dair ek bir zeyilname yapılacağı belirtildiğini, bu ek madde davalı sigortacının yukarıdaki e-postasında belirtildiği üzere iki poliçenin birbiri ile çakışmaması amacıyla konulduğunu, ancak ek maddenin konulduğu sırada davalı … tarafından bu konuda yeterli ve net bir açıklama yapılmadığını ve davalı … tarafından bilgilendirme formu verilmediğini ve aydınlatma görevinin yerine getirilmediğini, 08 Mayıs 2015 tarihinde Halka Arz Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, fakat alınan karar neticesinde halka arzın tamamlanmamasına karar verildiğini ve bu durumun Kamuoyu Aydınlatma Platformu’nda 11.05.2015 tarihli özel durum açıklaması ile yayımlandığını, Halka arzın tamamlanmamasına karar verilmiş olması sebebiyle de davalı … şirketinden Halka Arz Sigorta Poliçesinin mebdeinden iptali talep edildiğini ve iptal zeyilnamesinin 13/05/2015 tarihinde davalı … şirketince tanzim edildiğini, ancak SPK tarafından sigorta ettirene 11.05.2015 tarihli yazı gönderilmek suretiyle yayımlanan özel durum açıklamasından halka arz sürecinin tamamlanmama gerekçesinin tam olarak anlaşılamadığı ve bu çerçevede halk arz sürecinin tamamlanmamasına ilişkin detaylı gerekçenin SPK’ya iletilmesinin talep edildiğini, bunun üzerine sigorta ettiren tarafından 12.05.2015 tarihinde … A.Ş.’nin halka arzına devam edilmemesinin gerekçesi hakkında bilgi verildiğini, 14.05.2015 tarihli ve 2015/12 sayılı SPK Bülteninin B. Duyuru ve İlke Kararları başlıklı bölümünün 2. maddesinde, 11.05.2015 tarihli özel durum açıklamasında belirtilen hususlara yönelik olarak 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 103, 104 ve 107/2 maddeleri kapsamında sigorta ettiren ve şirket yetkililerinden savunma talep edilmesine karar verildiğinin belirtildiğini, SPK ilgili savunma isteminin 15/05/2015 tarihli ve … sayılı yazısı ile müvekkiline ve sigorta ettirene iletildiğini, savunma isteminde özetle sigorta ettiren tarafından yapılan açıklamaların hisse fiyatlarının ve yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek nitelikte yanıltıcı bilgiler içerdiği ayrıca tam ve yeterli olmaması sebebiyle meydana gelen mevzuata aykırılıklar için 617.388 TL.’ye kadar idari para cezasının uygulanabileceği ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 103, 104 ve 107/2 maddeleri kapsamında nihai değerlendirmenin yapılabilmesi amacıyla yazılı savunmanın gönderilmesinin istenildiğini, bunun akabinde sigorta ettirenin SPK’nın savunma istemini 28.05.2015 tarihinde Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında davalı … şirketine bildirdiğini, bunun üzerine davalı … şirketinin 15.06.2015 tarih ve saat 17:36’da atmış olduğu e-posta ile hasar hakkındaki ön değerlendirmesini paylaştığını, bu ön değerlendirme e-postasına 15.06.2015 tarih ve saat 18:02’de sigorta ettiren tarafından verilen cevapta; davalı … ile yaptıkları görüşmelerde … poliçesinde sadece izahnameden kaynaklanan zarar için istisna koyulacağının ve bunun da Halka Arz Poliçesinin mükerrerlik oluşturmaması açısından koyulacağının konuşulduğunu; ilgili hasarın hiçbir şekilde izahnameden kaynaklanmadığını; ayrıca Halka Arz Poliçesinin iptal edilmiş olmasına göre bahsedilen şekilde oluşması muhtemel bir mükerrerlik durumunun da kalmadığını, istisna zeyilnamesinin eş zamanlı olarak mevcut Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinden silinmesi gerektiğinin belirtildiğini ve bu kapsamda hasarın tekrar değerlendirilmesinin talep edildiğini, Halka Arz Poliçesi kapsamında verilen teminatın, sigorta ettirenin halka arzın gerçekleşmesine yönelik olarak yatırımcılara sunduğu bilgi ve belgelerdeki herhangi bir yanlış, eksik veya yanıltıcı beyan ve açıklamalar sebebiyle özellikle yatırımcılardan gelebilecek tazminat taleplerine karşı verildiğini, bu bakımdan Halka Arz Poliçesinin, başarıya ulaşan ve gerçekleşen bir halka arz işlemi kapsamında teminat sağladığını, sigorta ettirenin 15.05.2016 tarihindeki e-postasıyla davalı … şirketine iletilen talep üzerine yapılan ve 25.06.2015 tarihinde saat 09:35’teki e-postada belirtilen değerlendirmede ise olumsuz geri dönüş yapıldığını, 26.06.2016 tarihinde gerek müvekkili tarafından gerekse sigorta ettiren tarafından SPK savunmalarının yazılı olarak verildiğini, davalı … şirketinin açıkça idari para cezasının istisnalardan hariç olduğunu ve teminat altında olduğunu belirtmiş olmasına rağmen, kendi iddiasına göre zeyilnamedeki izahname istisnasının neden işlerlik kazandığına bir gerekçe öne sürememekte ve haksız olarak ilgili hasarın ödenmesini reddettiğini, bununla beraber gerek sigorta ettirenin gerekse müvekkilinin SPK’ya vermiş oldukları savunmalarına ek olarak, 22.07.2015 tarihli yazıları ile ayrı ayrı ek açıklamada bulunduklarını ve 11.05.2015 tarihli özel durum açıklaması ile 12.05.2015 tarihli yazıları arasında bir farklılık veya yanıltıcı bir bilgilendirmenin söz konusu olmadığını, aksine 12.05.2015 tarihli yazının, 11.05.2015 tarihli özel durum açıklamasının detaylandırılmasından ibaret olduğunu, ancak SPK’nın 11.08.2015 tarihli ve 20/1015 sayılı karan gereğince, … ın halka arzından vazgeçildiğinin duyurulduğu Şirketin 11.05.2015 tarihli özel durum açıklaması ile SPK’ya gönderilen açıklamalar arasında farklılıklann mevcut olması ve bu nedenle söz konusu özel durum açıklamasının yanlış ve yanıltıcı bilgiler içermesinin SPK’nın VI-104.1 sayılı Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği’nin 6’ncı maddesinin birinci fıkrasına aykınlık teşkil etmesi nedeniyle sigorta ettirenin …’ın paylarının %100’üne sahip olması, sigorta ettirenin paylarının ise %29,41’ine müvekkilinin sahip olması ve yine müvekkilinin sigorta ettirenin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olması hususlan dikkate alınarak, müvekkili hakkında 2015 yılı için belirlenen üst limit olmak üzere 617.388 TL. tutarında idari para cezası uygulanmasına karar verildiğini ve bu kararın 13.08.2015 tarihli Kurul Karar Bildirimi yazısı ile 17.08.2015 tarihinde müvekkiline tebliğ ettiğini, ilgili idari para cezasına ilişkin kararın müvekkiline tebliğine müteakip sigorta ettiren, 17.08.2015tarihinde e-posta ile davalı … şirketine söz konusu idari para cezasını bildirdiğini ve hasarın değerlendirilerek tazminatın ödenmesini göndermiş olduğu e-posta ile talep edildiğini, bunun üzerine davalı …, 27.08.2015 tarihli hasar ret yazısını bildirdiğini, söz konusu idari para cezası ise erken ödeme sebebiyle toplam tutarın 3/4’ü olarak toplam 463.041 TL. olarak müvekkili tarafından SPK’ya 18.09.2015 tarihinde banka havalesi ile ödendiğini, TTK. madde 1409/2 gereğince poliçede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükü sigortacıya ait olduğunu, ancak davalı … şirketinin, ilgili poliçe kapsamında teminat altında olan hasarın teminat dışında kaldığı yönünde geçerli bir gerekçe öne süremediğini ve haksız olarak talebin reddedildiğini, 11.05.2015 tarihli Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi Zeyilnamesinin yürürlüğe girmediğini, TTK. madde 1401/1 ’e göre sigorta sözleşmesinin, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlandığını, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin primi, poliçe kapsamında verilen teminatlar ile birlikte hesaplanarak belirlendiğini, bu teminatların içerisinde ek teminat olarak belirlenen hem idari para cezaları hem de daha sonra 11.05.2015 tarihli Yönetici Sorumluluk Poliçesi Zeyilnamesi ile yürürlük kazandığı iddia edilen istisnalar kapsamındaki teminatların da mevcut olduğunu, ancak davalı … tarafından zeyilname sonrasında Sigorta ettirene herhangi bir prim iadesi yapılmadığını, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesini daraltan bu zeyilnamenin yürürlük kazandığının iddia edilebilmesi için poliçeyi daralttığı oranda prim iadesi yapılmış olmasının gerekli olduğunu, bununla beraber davalı … şirketinin de beyanları ile sabit olduğu üzere zeyilnamenin konulmasının sebebinin Halka Arz Poliçesi ile Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin çakışmasının engellemesi olduğunu, Halka Arz Poliçesinin ise iptal edildiğini, bu sebeple ilgili zeyilnamenin Halk Arz Poliçesinin iptali ile taraflar arasında ayrıca geçersiz hale geldiğini, İdari para cezasına sebep olan eylem bir ticari karar olmayıp poliçede teminat altına alınan hatalı eylem tanımı kapsamına girmekte ve izahname süreci içerisinde bir hatalı eylem olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığını, idari para cezasının sigorta ettiren açısından ticari bir karar olan halka arzın tamamamlanmaması kararına dayanmamakta olduğunu, idari para cezasına sebep olan eylemin ticari bir karar olmadığı ve poliçede teminat altına alınan hatalı eylem tanımı kapsamına girdiğinin açık olduğunu, ilgili hasarın davalı … tarafından ödenmesi gerekmekte olduğunu, ayrıca idari para cezasma konu farklılığın dayandığı özel durum açıklaması ve savunmalarının poliçede tanımlanan izahname süreci içerisinde yorumlanması mümkün olmayıp izahname sürecinin halka arzın gerçekleşmesine yönelik işlem ve belgeleri kapsadığı ve bu hususa dayanarak hasar ödemesinin reddedilemeyeceğinin açık olduğunu, İdari para cezalarının “talep” tanımı içerisine girmemekte olduğunu, İdari para cezası teminatının poliçede ayrıca düzenlendiğini, Müvekkilinin hatalı eylemine dayanarak kesilen idari para cezası yukarıdaki tanımlar kapsamına girmediğini, hatta açıkça zarar tanımı kapsamı dışında bırakıldığını, zira idari Para Cezalarının ayrı bir teminat olarak Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesine dahil edildiğini, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nin 18. sayfasında düzenlenen İdari Para Cezaları Klozu’nda sadece aşağıda belirtilen durumların bu kloz ile teminat altına alınamayacağının belirtildiğini ve müvekkilinin hatalı eylemine dayanarak kesilen idari para cezası veya davalı … şirketinin iddia ettiği üzere halka arza dayalı eylemlerden kaynaklanan talepler bu kapsamda sayılmadığını, bu bakımdan davalı … şirketinin iddia ettiğinin aksine idari para cezalarının zeyilname kapsamı dışında olup Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile teminat altında olduğunu, bu sebeple davalı … tarafından ilgili hasarın ödenmesi gerektiğini, davalı … tarafından bilgi formunun verilmediğini ve aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, TTK. madde 1423/1’e göre tüm bilgilerin, sigortalının haklarının, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hususların, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinin sigorta ettirene yazılı bir şekilde bilgi olarak aktarılacağını hükme bağlandığını, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesine göre, sözleşme kurulmadan önce sözleşmeye taraf olmak isteyen ve talep edilmesi halinde sigortadan faydalanacak diğer kişilere sigortacı tarafından verilen ve sigortanın kapsamı, işleyişi ve tazminat ödeme kurallarına ilişkin özet bilgileri içeren belge olarak tanımlanan bilgilendirme formunun bir suretinin sigorta sözleşmesinin kurulmasından önceki müzakere safhasında sözleşmeye taraf olmak isteyen kişilere verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, yine aynı Yönetmeliğin 7. maddesinde, sigorta sözleşmesinin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında, bilgilendirme yükümlülüğü gereği gibi yerine getirilmemiş veya sigortacı hakkında yanıltıcı bilgi verilmiş ya da Yönetmeliğin 8. maddesinde düzenlenen bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş yahut bilgilendirme formunda yer alan bilgiler gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş ve bu hallerden herhangi biri sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise, sigorta ettiren sigorta sözleşmesini feshedebileceği gibi, varsa uğradığı zararın tazminini de talep edebileceği düzenlendiğini, davalı … tarafından gerek poliçenin gerekse zeyilname müzakerelerinin devamında yeterli ve kanuna uygun olarak bir bilgilendirme yapılmadığını, Söz konusu uyuşmazlık bakımından diğer hususlarla birlikte özellikle sigortacının istisna zeyilnamesini çıkarmadan önce ve Halka Arz Poliçesi’nin mebdeinden iptalinden önce Halka Arz Poliçesinin iptali halinde ilgili zeyilnamenin bağlayıcı olacağı ve herhangi bir sebeple (idari para cezalan dahil) hasar meydana gelmesi halinde ödenmeyeceği yönünde bir açıklama yapılmadığını ve bu bakımdan aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bu sebeple hasar ödemesini reddedemeyeceğinin açık olduğunu belirterek müvekkilinin sigortalısı olduğu Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında teminat altında olan ve 18.09.2015 tarihinde SPK’ya ödenen idari para cezası toplamı 463.041TL’den 20.000 USD x 3.0060 (ABD Doları TCMB Efektif Satış Kuru 18.09.2015) =60.120 TL poliçe muafiyet tutarının çıkartılması suretiyle bulunan toplam 402.921 TL sigorta tazminatının sigortacının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı …’ın müvekkili … ile sigorta ettiren … A.Ş. (“…”) arasında … numaralı ve 17 Haziran 2014-2015 poliçe dönemine ilişkin olarak düzenlenen Yönetici Sorumluluk Poliçesi tahtındaki sigortalı sıfatına dayanarak Müvekkilinden talepte bulunduklarını, ancak davacı tarafın talebinin Yönetici Sorumluluk Poliçesi kapsamında olmayıp ancak Halka Arz Poliçesi’nin konusu kapsamında değerlendirilebildiğini, ancak Halka Arz Poliçesi de sigorta ettirenin talebi üzerine iptal edildiğini, kaldı ki, davacı tarafın talebinin Yönetici Sorumluluk Poliçesi’ne eklenmiş olan açık istisnanın kapsamında kaldığını, Yönetici Sorumluluk Poliçesi kapsamında değerlendirilemeyen ve yanı sıra Yönetici Sorumluluk Poliçesi tahtında açıkça teminat dışında bırakılmış böyle bir talebe ilişkin olarak Müvekkilinin hiçbir sorumluluğu olmadığını, …’in %100 bağlı ortaklığı olan … A.Ş.’nin (“…”) paylarının halka arzına karar verildiğini, SPK tarafından onaylı izahname ve tasarruf sahiplerine satış duyurusu tahtında söz konusu halka arz kapsamında 7-8 Mayıs 2015 tarihlerinde yurt içi ve yurt dışı yatırımcılardan talepler toplandığını, Yönetici Sorumluluk Poliçesi’nden farklı olarak, halka arz sürecine ilişkin özellikli olarak düzenlenen sigorta türünün varlığından ve içeriğinden haberdar olduğunu ve bu sebeple, taraflar arasında 6 Mayıs 2015-2020 poliçe dönemine ilişkin … numaralı Halka Arz Sigorta Poliçesi (“Halka Arz Poliçesi”) düzenlendiğini, ek olarak, özellikle Halka Arz Poliçesi kapsamında kalan taleplerin, Yönetici Sorumluluk Poliçesi’nin kapsamı dışında kaldığına açıklık getirmek adına düzenlenen bir zeyilname ile Yönetici Sorumluluk Poliçesine aşağıdaki istisna hükmünün eklendiğini; “İzahname İstisnası : Sigortacının sigortalı aleyhine yapılan, şirketin çıkarılmış sermayesinin herhangi bir kısmının fiili veya öngörülen özel arzı veya halka arzına dayalı olan veya atfedilebilen herhangi bir talep ile bağlantılı zarar bakımından herhangi bir ödeme yapmaktan sorumlu olmayacağı işbu belge ile anlaşılmakta ve kabul edilmektedir…” … tarafından 11 Mayıs 2015 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda …’ın halka arzına devam edilmemesi konulu özel durum açıklaması yapıldığını ve …’ın halka arzından vazgeçildiğini, müvekkiline iletilen talep üzerine, halka arza devam edilmemesi sebebiyle Halka Arz Poliçesi’nin tümden iptalinin talep edildiğini ve ilgili talep üzerine söz konusu Poliçenin iptal edildiğini, dolayısıyla, sigorta ettiren … ile Müvekkili arasında, davacı …’ın sigortalı sıfatına haiz olduğu mevcut bir Halka Arz Poliçesinin bulunmadığını, Halka Arz Poliçesi tahtında gereksiz prim ödeyeceği düşüncesinden hareketle, kendi riskini ölçmüş ve kendi ticari kararı ve tercihi sonucunda Halka Arz Poliçesi’nin iptalini talep ettiğini, SPK tarafından 15 Mayıs 2015 tarihli yazı tahtında, …’ın halka arzı kapsamında yapılan 11 Mayıs 2015 tarihli özel durum açıklamasının, … paylarının fiyatını ve yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek nitelikte yanıltıcı bilgiler içerdiği ve ayrıca tam ve yeterli olmadığı gerekçesi ile davacıdan savunmasının verilmesi istendiğini, davacı … tarafından SPK’ya 26 Haziran 2015 tarihli savunma yazısının verildiğini, SPK’nın 13 Ağustos 2015 tarihli kararı tahtında, davacı … için idari para cezası uygulanmasına karar verildiğini, davacı …’ın söz konusu idari para cezasını, Müvekkili ile arasındaki Yönetici Sorumluluk Poliçesi tahtında Müvekkilinden talep edildiğini, davacının talebinin haksız olduğundan reddi gerektiğini, davacı tarafın talebinin Yönetici Sorumluluk Poliçesi kapsamında olmayıp ancak Halka Arz Poliçesi’nin kapsamında değerlendirilebileceğini, davacı tarafın talebinin Yönetici Sorumluluk Poliçesi’ne eklenmiş olan açık istisnanın kapsamında olduğunu ve bu sebeple de teminat dışında kaldığını, davaya konu idari para cezasının … Halka arz sürecine, bu süreçteki gelişmelere, bu süreçteki özel durum açıklamasına ilişkin olduğunu, bu bağlamda ilgili idari para cezasının herşeyden önce niteliği gereği halka arz poliçesi kapsamında kalmasının olağan olduğunu, davacının iddiasının aksine halka arz poliçesinin teminat kapsamının mutlaka başarıya ulaşan ve gerçekleşen bir halka arz işlemi ile sınırlı olmadığını, davacının talebinin halka arz poliçesi kapsamında değerlendirilebileceğini, yönetici sorumluluk poliçesi kapsamına giren bir durum olmadığını, bu nedenle davacının yönetici sorumluluk poliçesine dayanan talebinin mesnetsiz olduğunu, poliçe kapsamındaki izahname tanımının oldukça geniş bir biçimde kaleme alındığını, tüm halka arz sürecine dahil olabilecek belgeler veya benzeri nitelikte veya buna benzer kullanılan belgelerin izahname tanımına ve dolayısıyla halka arz poliçesinin kapsamına dahil edilmek istendiğini, davacı tarafın halk arz poliçesinin başarıya ulaşan ve gerçekleşen bir halka arz işlemi kapsamında teminat sağladığını iddia ettiğini, ne var ki, davacının bu iddiasının yerinde olmadığını, halk arz poliçesinin gerek niteliği, gerekse içeriği kapsamında böyle bir gereklilik veya sınırlama öngörülmediğini, davacının bu iddiasını hiçbir poliçe hükmüyle destekleyemediğini, halka arz poliçesinin sigorta ettiren …’in kendi isteği ve kararı üzerine iptal edildiğinden davacının talebi için mevcut geçerli bir teminatın bulunmadığını, davacı tarafın talebinin yönetici sorumluluk poliçesindeki diğer sigorta ve tazminat başlıklı hüküm gereği yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davacı tarafın talebinin yönetici sorumluluk poliçesine eklenmiş olan açık istinasının kapsamında kaldığını, bu nedenle teminat dışı olduğunu, söz konusu izahname istisnası hükmü ile sigortalı aleyhine yapılan ve halka arza dayalı olan veya atfedilen herhangibir taleple bağlantılı zararların yöneticisi sorumluluk poliçesi teminatı dışında olduğunun açıkça belirtildiğini, davacı tarafın Yönetici Sorumluluk Poliçesi’ne eklenen istisna hükmünün yer aldığı zeyilnamenin, Halka Arz Poliçesi’nin iptali ile birlikte otomatik olarak geçersiz sayılması gerektiğine ilişkin iddiası, hukuka ve sigorta prensiplerine tamamıyla aykırı olduğunu taraflar arasındaki yöneticisi sorumluluk poliçesinin, teminat konusunun türü ve içeriğinin ayrı bir poliçe olarak kendi hüküm ve şartları tahtında varlığını sürdürdüğünü, yönetici sorumluluk projesine istisna hükmü eklemesi yapan zeyilnamenin yürürlük kazanmış olması için müvekkili sigorta şirketi tarafından prim iadesi yapılması yönündeki davacı iddiasının yerinde olmadığını, poliçe kapsamında zeyilname ile yapılan her değişikliğin prim indirimi veya artırımını gerektirmediğini, sigortcının aydınlatma yükümlülüğünün TTK’nın 1423. maddesi ile sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelik kapsamında tanımlandığını, bu kanun hükmü ve yönetmelik hükümleri incelendiğinde sigortacının bir poliçe kapsamında gerçekleştirilmesi muhtemel her durum veya hasarla ilgili olarak sigorta ettiren veya sigortalıya uyarıda bulunması veya açıklama yapması anlamına gelmediğini, müvekkili sigorta şirketinin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği yönündeki iddialarının yerinde olmadığını, halka arz poliçesinin düzenlenmesinden önce ve bu poliçenin düzenlenmesi sırasında taraflar arasındaki görüşmeler çerçevesinde müvekkilinin ilgili poliçeye dair her türlü aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bu bağlamda gerekli bildirimleri ve açıklamaları yaptığını, ilgili teklif ve poliçe metinleri paylaştığını, halka arz poliçesi gibi poliçe türlerinin özellikli poliçeler olması nedeniyle görüşmeler sırasında poliçelerin niteliği ile farkların özellikle anlatıldığını, bu bağlamda halka arz sürecinin bambaşka bir süreç ve risk oluşturduğunu ve bu sebeple özellikle … ‘dan farklı olarak düzenlenmesinin aktarıldığını, tüm bunlara rağmen davacı tarafın aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğine ilişkin iddiaların ilgili zeyilname kapsamında getirtilen istisna hükmünden kurtulma çabasından ibaret olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/02/2020 tarih ve 2017/451Esas – 2020/190 Karar sayılı kararında; “….Sonuç olarak; Halka Arz Poliçesinin başlangıçtan iptal edildiği, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında “idari para cezalarına” ek teminat sağlandığı, Sigortalının “İdari para cezasının ödenmesine yönelik talebinin” şirketin çıkarılmış sermayesinin herhangi bir kısmının fiili veya “öngörülen” özel arzı veya “halka arzına” dayalı olan veya “atfedilebilen herhangi bir talep” ile bağlantılı olmadığı, aydınlatma ile ilgili maildeki istisna tanımlamasının, poliçe zeyilnamesine göre daha dar nitelikte olduğu, ikisi arasında uyumsuzluk bulunduğu, buna göre sigorta şirketinin aydınlatma görevinin yerine getirmediği tüm bunlara göre; davacının ödediği idari para cezasının yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında kaldığı, ödeme belgesine göre 18.09.2015 tarihinde SPK hesabına 463.041 TL ödendiği hususu ile 18.09.2015 tarihinde Merkez Bankası dolar efektif satış kurunun 3,0060 TL olduğu, 20.000 USD muafiyet karşığının 60.120 TL olacağı değerlendirildiğinde, sigortacının sorumlu olduğu miktarın 402.921 TL olacağı anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ İLE; 402.921 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine oy çokluğuyla karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı tarafın talebinin yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında olmayıp ancak halka arz poliçesinin kapsamında değerlendirilebileceğini, kaldı ki davacı tarafın talebi yönetici sorumluluk poliçesine eklenmiş olan açık istisnanın kapsamında olduğu ve bu sebeple de teminat dışı olduğunu, Davacı tarafın talebi yönetici sorumluluk poliçesi tahtında sağlanan teminat kapsamında olmayıp ancak halka arz poliçesinin kapsamında değerlendirilebileceğini, gerek poliçenin içeriği gerekse tarafların iradesi, halka arz poliçesi kapsamındaki bir idari para cezasının, (poliçe hüküm ve koşulları ışığında) halka arz poliçesi nezdinde değerlendirilmesi olduğu, ancak somut olayda halka arz poliçesi ise, sigorta ettiren …’in kendi isteği ve kararı üzerine iptal edildiğinden, halka arz poliçesi ve bu poliçe tahtında davacının talebi için sağlanan geçerli bir teminat olmadığını, bu yüzden, davacı taraf, somut olaya konu idari para cezası için talebini, haksız bir şekilde, yönetici sorumluluk poliçesi tahtında ileri sürdüğünü, hal böyle olmasına rağmen, bu husus, yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, Davacı tarafın talebi yönetici sorumluluk poliçesine eklenmiş olan açık istisnanın kapsamında olduğu ve bu sebeple her halükarda teminat dışı olduğunu, ‘Hasar Talebi’ tanımı ışığında, bir durumun (hüküm ve koşullarına tabi olmak kaydıyla) Halka Arz Poliçesi kapsamında değerlendirilmesi için, halka arzın mutlaka tamamlanması ve/veya başarıya ulaşması gerekmeyeceğini, (öyle olsa idi, halka arz bir süreç içermesine rağmen, Halka Arz Poliçelerinin ancak halka arz süreci başarı ile tamamlanabilirse, adeta geriye dönük olarak teminat sağlaması gibi bir durumun söz konusu olması gerektiğini, ki bu durumun gerek hukuken gerekse sigorta prensipleri gereği kabul edilemeyeceğini) halka arz poliçesi, gerek niteliği gereği gerekse içeriği kapsamında böyle bir gereklilik veya sınırlama öngörmeyeceğini, bu bağlamda, “halka arzın gerçekleşmemiş/tamamlanmamış olması”, halka arz ile veya halka arz sigortaları ile ilgili değerlendirme yaparken, aranan bir özellik olmadığını, dolayısıyla, yerel mahkemenin halka arzın gerçekleşmemiş olması halinin, şirketin çıkarılmış sermayesinin herhangi bir kısmının fiili veya öngörülen özel arzı veya halka arzına dayalı olan veya atfedilen bir özellik barındırmadığına ilişkin ifadesi, hukuka veya halka arz sigortasına ilişkin prensiplere uygun olmadığını, Kaldı ki, bir kez daha vurgulamak gerekir ki somut olay kapsamındaki halka arz poliçesinde “idari para cezaları ek teminatı” klozu yer almakta olduğu, buna göre sigortacı, sigortalı kişinin bir hatalı eylemi ile doğrudan bağlantılı olarak, herhangi bir resmi ya da düzenleyici makamın yaptığı resmi tahkikat, inceleme ve soruşturma neticesinde kesilen idari para cezalarını, sigortalı kişi adına ödeyeceğini, dolayısıyla, tam da somut olaya konu idari para cezası durumlarının, halka arz poliçesi kapsamında değerlendirilebileceğini, bu hususu göz ardı eden yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin müvekkilinin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği yönündeki kararının hukuka aykırı olduğunu, sigortacı müvekkilinin bilgilendirme / aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, Yerel mahkeme kararında atıfta bulunulan 07/05/2015 tarihli mail içeriğindeki izahname istisnasına ilişkin bilgilendirmenin, izahname istisnasının içeriği ile uyumlu olduğu, aksi yönde hüküm içeren yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Sigortacı müvekkilinin herhalükarda aydınlatma bilgilendirme yükümlülüğünü somut olayda yerine getirdiğini, aksi yönde hüküm içeren yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yönetici sorumluluk poliçesine eklenen izahname istisnası ile ilgili olarak müvekkilinin herhangi bir aydınlatma / bilgilendirme yükümlülüğü dahi olmadığı hususu, yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Davacı tarafın sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali sebebiyle zarara uğradığı ve bu bağlamda illiyet bağının kurulduğu yönündeki ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Yukarıdaki hususlar ışığında, davacı taraf öncelikle, sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklanabilecek olası bir zarara karşı herhangi bir talep ileri sürebilecek konumda olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında sigorta tazminatının davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, …’ın halka arz sürecinde yapılan 11 Mayıs 2015 tarihli özel durum açıklaması ile SPK’ya gönderilen açıklamalar arasında farklılıklar olması ve bu bağlamda söz konusu özel durum açıklamasının yanlış ve yanıltıcı bilgiler içerdiği gerekçesiyle SPK tarafından uygulanan idari para cezasının Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında teminat altında olduğu iddiasıyla 18/09/2015 tarihinde ödenen idari para cezasının davalı … şirketinden tazmini talep edilmiştir. Davalı tarafça, tazminat talebinin Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında olmayıp Halka Arz Sigorta Poliçesi kapsamında değerlendirilebilir olduğunu ancak, Halk Arz Sigorta Poliçesi’nin de iptal edildiğini ve ayrıca tazminat talebinin Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi’ne eklenen 11.05.2015 tarihli istisna zeyilnamesi kapsamında kaldığını ve tüm bu sebeplerle Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında değerlendirilemeyen ve bununla birlikte Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi’ne yapılan istisna zeyilnamesi tahtında teminat dışında bırakılmış tazminat talebine ilişkin olarak hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Dava dışı … A.Ş. İle davalı … A.Ş. arasında poliçe dönemi 17/06/2014-17/06/2015 olan Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi imzalandığı, bu poliçeye göre, sigorta ettirenin … A.Ş. Olup poliçede sigortalının sigortalı kişi anlamına geldiği, sigortalı kişinin ise i) poliçe dönemi içinde şirkette yönetici ve müdür olarak görev yapan kişiler,ii)Şirketin idari bir pozisyonunda veya amir olarak çalışan kişiler.., iii) Bağlı ortaklık olmayan şirkette görev yapan yöneticiler olduğu düzenlenmiştir. Poliçenin özel şartlar bölümününde;” Sigortacı, poliçedeki tanımlar başlığı altında (i) maddesinde tanımı yapılmış sigortalı kişiye , (i) söz konusu sigortalı kişinin poliçedeki tanımlar başlığı altında (i) maddesindeki belirtilmiş sıfatı ile yaptığı bir hatalı eylemi ile doğrudan bağlantılı olarak herhangi bir resmi yada düzenleyici makamın resmi tahkikat, inceleme ve soruşturma neticesinde sigortalı kişiye kesilen idari para cezalarını,sigortalı kişi adına ödeyecektir, zarar, aşağıdaki durumları kapsamayacaktır,” düzenlemesi yer almaktadır. Poliçede hatalı eylem başlığı altındaki düzenlemeye göre hatalı eylem;” Herhangi bir sigortalı kişinin, sigortalı kişi tanımlamasını oluşturan sıfatlardan biriyle hareket ederken gerçekleştirdiği tüm vaki veya iddia olunan eylem, hata ve ihmaller yahut bir sigortalı kişi aleyhine sadece belirtilen bu sıfatı hasebiyle isnat olunan hususlar,” anlamına geldiği düzenlenmiştir.Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinin sigorta ettireni …’in %100 bağlı ortaklığı olan ve davacının o tarihte yönetim kurulu başkanı olduğu … İşletmeleri A.Ş.’nin (“…”) paylarının halka arzına karar verilmiş olup, SPK tarafından onaylı izahname ve tasarruf sahiplerine satış duyurusu tahtında söz konusu halka arz kapsamında 7-8 Mayıs/ 2015 tarihlerinde yurt içi ve yurt dışı yatırımcılardan talepler toplanmıştır. …’ tarafından …’ın halka arzına karar verildiğinin davalı …’ye bildirilmesini müteakiben taraflar arasında, şirketlerin halka arzına dayalı veya atfedilebilecek risklere ilişkin olan Halka Arz Sigortası’nın görüşmelerine başlandığı, Bu bağlamda, sigorta ettiren konumundaki … İşletmeleri A.Ş. ile davalı … arasında 06/05/ 2015-06/05/2020 poliçe dönemine ilişkin … numaralı Halka Arz Sigorta Poliçesi (“Halka Arz Poliçesi”) düzenlenmiştir. Ek olarak Yönetici Sorumluluk Poliçesi kapsamı dışında kalan konulara açıklık getirmek adına düzenlenen 11/05/2015 tarihli zeyilname ile Yönetici Sorumluluk Poliçesi’ne aşağıdaki istisna hükmü eklenmiştir:
“İZAHNAME İSTİSNASI Sigortacının sigortalı aleyhine yapılan, şirketin çıkarılmış sermayesinin herhangi bir kısmının fiili veya öngörülen özel arzı veya halka arzına dayalı olan veya atfedilebilen herhangi bir talep ile bağlantılı zarar bakımından herhangi bir ödeme yapmaktan sorumlu olmayacağı işbu belge ile anlaşılmakta ve kabul edilmektedir…,” düzenlemesi eklenmiştir. …’ın halka arzı kapsamında yatırımcılardan talep toplanmasına rağmen, … tarafından 11 Mayıs 2015 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda …’ın halka arzına devam edilmemesi konulu özel durum açıklaması yapılmış ve …’ın halka arzından vazgeçilmiştir. … Holding tarafından davalı tarafa gönderilen 11/05/2015 tarihli mail ile halka arza devam edilmeme kararı alındığından Halka Arz Poliçesi’nin tümden iptali talep edilmiş ve ilgili talep üzerine söz konusu Poliçe 13/05/2015 tarihli zeyilname ile iptal edilmiştir. SPK tarafından … İŞLETMELERİ A.Ş. İle …’e gönderilen 11/05/2015 tarihli yazı tahtında;”Kurulumuzun… sayılı toplantısında; anılan talebin olumlu karşılanmasına karar verildiği …’a bildirilmiş ve söz konusu yazı ekinde onaylı izahname ve tasarruf sahiplerine satış duyurusu teslim edilmiş olup 07-08.05.2015 tarihlerinde de talep toplanmıştır. Şirketiniz tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda 11.05.2015 tarihinde söz konusu halka arz sürecinin tamamlanmamasına ilişkin bir açıklama yayınlanmış olup anılan halka arza yeterli talep geldiği belirtilmekle birlikte … paylarının halka arz sürecinin tamamlanmama gerekçesi tam olarak anlaşılamamıştır…,’ denilmek suretiyle halka arz sürecinin tamamlanamamasına ilişkin detaylı gerekçenin 1 iş günü içerisinde kurula iletilmesi istenmiştir. Müteakiben, … İŞLETMELERİ A.Ş. İle Yönetim Kurulu Başkanı … imzalı 12/05/2015 tarihli ve … İle Yönetim Kurulu Başkanı … imzalı 12/05/2015 tarihli cevabi yazılar ile SPK.’ya açıklamada bulunmuşlardır. SPK tarafından 15/05/2015 tarihinde davacı …’a iletilen ‘savunma istemi’ konulu yazı kapsamında aynen, ‘’ … A.Ş.’nin %100 bağlı ortaklığı olan … İşletmeleri A.Ş.’nin (…) sermayesini temsil eden toplam 37.658.935 TL nominal değerli payların halka arzından vazgeçilmesine ilişkin olarak, … Liman tarafından 11.05.2015 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) duyurulan …’ın halka arzına devam edilmemesi konulu özel durum açıklamasına yönelik hususları … görüşen Kurulumuz Karar Organı, …. nihai değerlendirmenin yapılabilmesi amacıyla, … şahsınızdan savunma alınmasına karar vermiştir.’ denilmiştir. Davacı … tarafından SPK’ya iletilen 26 Haziran 2015 tarihli ve ‘… A.Ş.’nin bağlı ortaklığı … İşletmeleri A.Ş.’nin halka arzına devam edilmemesi konulu 11.05.2015 tarihli özel durum açıklamamız ile ilgili olarak savunma istenmesi’ konulu yazının tümünde, ‘halka arza” ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. SPK tarafından davacı …’a iletilen 13/08/2015 tarih ve ‘Kurul Karar Bildirimi’ konulu yazıda aynen, ‘…’ın halka arzından vazgeçildiğinin duyurulduğu 11 Mayıs 2015 tarihli özel durum açıklaması ile Kurula gönderilen açıklamalar arasında farklılıkların mevcut olması ve bu bağlamda söz konusu özel durum açıklamasının yanlış ve yanıltıcı bilgiler içermesinin Kurul’un VI-104.1 sayılı Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği’nin 6(1) maddesine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle 2015 yılı için belirlenen üst limit olmak üzere 617.388 TL. idari para cezası uygulandığı belirtilmiştir. SPK. Tarafından davacıya kesilen idari para cezasının 18/09/2015 tarihinde 463.041,00 TL. Olarak indirimli ödenmesi üzerine poliçe muafiyet tutarı çıkartılarak bakiye 402.921,00 TL.’nin sigorta şirketinden ödenmesi talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, SPK. Tarafından davacıya kesilen ve davacı tarafından ödenen idari para cezasının Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında davalının sorumlu olup olmadığı, Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesi zeyilnamesi ile düzenlenen izahname istisnası ile sigorta poliçesi dışına çıkartılıp çıkartılmadığı, zeyilname kapsamında olduğu taktirde davalı … şirketinin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği ve zeyilnamenin geçerli olup olmadığı noktasındadır. Davalı … tarafından düzenlenen Yönetici Sorumluluk Sigorta Poliçesinde, sigorta ettiren dava dışı … A.Ş. iken, davacı, sigorta sözleşmesi yararına yapılan menfaatin sahibi olan sigortalı kişidir yani sözleşmenin tarafı değildir. Davalı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen sözleşme, üçüncü kişi yani davacı yararına düzenlenen sigorta sözleşmesidir. (TTK.1454) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Aydınlatma Yükümlülüğü” başlıklı 1423/2. maddesi “(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir. (3) Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemelerini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.” düzenlemesini haizdir. Somut olaya döndüğümüzde, davalı … şirketinin, dava dışı sigorta ettiren … A.Ş.’ne, bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğünü içerir şekilde, önce telefon ile bilgi verdiği, daha sonra telefon ile yapılmış olan bu görüşmeyi teyit ettiğini de bildirerek, İzahname İstisnası’nın açık metninin de yer aldığı bilgilendirme mailini 07/05/2015 tarihinde gönderdiği ve zeyilnamenin davalı tarafından imzalı suretinin de davacı tarafça dava dilekçesine eklendiği görülmüştür. Kaldı ki davalının bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirilmediği kabul edilse dahi, zeyilnamenin imzalı örneğinin sigortacı tarafından sigorta ettirene verildiği, sigorta ettiren ve sigortalının zeyilnameden haberdar olduğu, TTK 1423/2. maddesine göre aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde sigorta ettirenin 14 gün içinde itiraz edebileceği, itiraza uğramayan poliçenin yazılı şartlar dahilinde yapıldığının kabulü gerektiği, dava dışı sigorta ettiren zeyilnamenin düzenlenmesinden sonra on dört gün içinde zeyilnameye itiraz ettiğini iddia ve ispat etmediğine göre izahname istisnasının yer aldığı 11/05/2015 tarihli zeyilname geçerli sayılmalıdır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/06/2021 tarih 2020/6094 E, 2021/5119 K. sayılı ve 16/12/2019 tarih 2019/1676 E., 2019/8202 K. sayılı emsal kararları).Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı üzere davacı …, … A.Ş.’nin kurucu ortaklarından olup … A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü ve aynı zamanda …’in %100 bağlı ortaklığı olan … İşletmeleri A.Ş.’nin de (“…”) o tarihte yönetim kurulu başkanı (06/11/2019′ da sora ermiş ) olarak görev yaptığı, işbu davaya konu edilen idari para cezasının, …’ın halka arz sürecinde … A.Ş.’nin …’a yaptığı özel durum açıklamasına ilişkin olduğu, SPK tarafından davacıya kesilen idari para cezasının açıklamayı yapan … A.Ş.’nin halka arz edilecek … İşletmeleri A.Ş.’nin %100’üne sahip olması, davacının da şirketin paylarının %29,41’ine sahip olması ve aynı zamanda şirketin yönetim kurulu başkanı ve müdürü olması nedeniyle kesildiğinin anlaşıldığı, Yönetici Sorumluluk Poliçesi’ne zeyilname ile eklenen “İzahname İstisnası” hükmünün geçerli olduğu, SPK tarafından davacıya kesilen idari para cezasının …’ın halka arz sürecinde yanıltıcı beyanda bulunmalarından kaynaklı olup ,davacının idari para cezasının ödenmesine yönelik talebinin Yönetici Sorumluluk Poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğu poliçeye zeyilname ile eklenen “İzahname İstisnası”ndan da açıkça anlaşılmakla; Bu tesbitler doğrultusunda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın reddine yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2020 tarih ve 2017/451 Esas – 2020/190 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 6.880,89.TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.800,19.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 59.408,94.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 8-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın istinafa gidiş/dönüş gideri 32,50.TL olmak üzere toplam: 181,10.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.