Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1108 E. 2022/1315 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1108
KARAR NO: 2022/1315
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/793 Esas – 2019/1031 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalıya 250.000,00 TL tutarında avans ödemesi yapıldığını, bu ödemeye karşılık davalı tarafından 242.286,23 TL tutarında fatura dözenlenerek mal teslim edildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin davalı şirkete yapılan avans ödemesinden kaynaklanan 7.731,77 TL bakiye alacağının olduğunu, söz konusu alacak için davalıya ihtarname gönderildiğini ancak davalının borcunu kabul etmediğini, davalının söz konusu ihtarnameye itirazında müvekkili şirkete borcu bulunmadığı gibi müvekkili şirketin davalıya 49,11 TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğünü, davalının borcu ödememesi üzerine müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafın %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya borçlarının bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında yapılan sözleşme uyarınca 01/05/2017 – 18/05/2017 tarihleri arasında süt teslimi yapıldığını ve davacı tarafından yapılan ödeme karşılığı kadar müvekkilinin de davacıya fatura kestiğini, davacıya kesilen faturanın 250.049,11 TL olduğunu, davacının iddialarının aksine 49,11 TL müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu beyanla davanın reddine, davacı aleyhine % 20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/10/2019 tarih ve 2017/793 Esas – 2019/1031 Karar sayılı kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacı tarafça yapılan avans ödemesine karşılık davalı tarafça kısmi teslim yapıldığı iddiasıyla davacının bakiye avans alacağını icra takibine koyması üzerine davalı borçlu tarafından itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı şirketin davalı şirkete emtia alımı için 250.000,00 TL avans ödemesi yaptığını, yapılan ödeme karşılığı 242.286,23 TL tutarında emtia aldığı bakiye 7.773,77 TL alacağın 29/06/2017 tarihinde noter ihtarnamesi ile talep edilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine icra takibine başlanıldığı anlaşılmıştır. Kök raporda davacı şirketin muavin defter dökümlerine göre takip tarihi itibariyle davacının 49,11 TL davalıya kayden borçlu olduğu, davacının takibe dayanak olarak belirttiği 7.731,77 TL ile davacı kayıtları arasındaki farkın davacının düzenlediği 31/07/2017 tarihli … sıra numaralı 7.780,88 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, davacının yaptığı 250.000,00 TL ödemenin davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin dosyaya sunmuş olduğu muavin defter dökümlerine göre takip tarihi itibariyle davacının 7.731,77 TL davalıdan kayden alacaklı olduğu davalının düzenlediği 31/07/2017 tarihli … sıra numaralı 7.780,88 TL bedelli faturanın davacının muavin defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının yaptığı 250.000,00 TL ödemenin davalının defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. … Bankasına ait 3 adet EFT dekontu incelenmesinde davacının 26.04.2017 tarihli … referans numaralı EFT işlemi ile 100.000 TL, 15.05.2017 tarihli … referans numaralı EFT işlemi ile 50.000 TL ve 05.05.2017 tarihli … referans numaralı EFT işlemi ile 100.000 TL olmak üzere toplam 250.000 TL ödediği tespit edilmiş olmakla davacının ödediği 250.000 TL avans miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacının yapmış olduğu ödeme miktarlarının davalının kabulünde olup davalı taraf cevap dilekçesindeki beyanında yapılan avans ödemesi miktarını ikrar etmiştir. Davacının dosyaya sunulu dilekçelerindeki beyanları çerçevesinde davalıdan (ilk 4 faturası içeriği) 242.286,23TL’lik emtia aldığını ikrar ettiğinden ilk dört faturanın teslim/tebliğinin tartışmasız olduğu, ancak davalının tanzim ettiği 31.05.2017 tarihli … sıra numaralı 7.780,88 TL tutarlı faturanın teslim/tebliğ hususunun ispata muhtaç olduğu, bu itibarla davacının takip ve dava tarihi itibariyle 7.731,77 TL (takip miktarı kadar) davalıdan alacağı olduğu, Merkez Bankası verilerinden 12.07.2017 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %9,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği kök mali bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. Mahkememizin 4 nolu celsesinin ara kararları uyarınca davacı vekilince noter ihtarnamesi ve tebliğ şerhinin 2 haftalık kesin süre içerisinde dosyaya sunulması ve dosyaya celp edilen SGK belgeleri ve kargo cevabi yazısı dikkate alınarak ek rapor tanzimine ilişkin ara karar gereğince dosya kök raporu hazırlayan aynı bilirkişiye tevdi edilmiş olup hazırlanan ek raporda … A.Ş’nin 03/09/2018 havale tarihli cevabi yazısında; “Yapılan araştırmada bilgi işlem sistemimizde 03.06.2017 tarihinde … irsaliye numarası ile Lüleburgaz şubesinden Mermerciler şubesine gönderimi gerçekleşen … LTD.ŞTİ. göndericinin … alıcılı, kargonun 07.06.2017 tarihinde teslimatı sağlanmış olduğu tespit edilmiştir. Kargoya ait teslim belgesi örneği ekte tarafınıza sunulmuştur.” ifadelerine yer verilmiştir. Ancak yazı içeriğinden ve yazı ekindeki teslim belgesinden davacıya teslim edilen kargonun içeriğine dair bir kanaate varılamamıştır. Bu itibarla davalının, davaya konu takip konusu borcu davacıya mal satmak suretiyle ödediğine ilişkin savunmasına itibar edilmemiştir. Tavşanlı Sosyal Güvelik Merkezi’nin 02.08.2018 havale tarihli yazısı ve eklerinin incelenmesinde, davalı vekili takip ve davaya konu borcun davacıya mal teslim edilmek suretiyle ödendiğini ileri sürmüştür. Kök raporda davacının alacağı ile davalının kayıtlarındaki farkın davalının tanzim ettiği 31.05.2017 tarihli … sıra numaralı 7.780,88TL tutarlı faturadan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Davalı vekili söz konusu faturanın 03.06.2017 tarihli … irsaliye numaralı kargo belgesi ile … Kargo firması aracılığıyla davacıya gönderildiğini ileri sürmüştür. Söz konusu belgede teslim alanın ismi ‘…” olarak kayda geçmiştir. Tavşanlı Sosyal Güvelik Merkezi’nln 02.08.2018 havale tarihli yazısı ve ekleri incelendiğinde 09/2017 döneminde ve ilgili dönemin öncesinde ve sonrasında davacının “…” “…” “…” isimli çalışanlarının olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte 31.05.2017 tarihli … sıra numaralı 7.780,88 TL tutarlı davalı faturasının teslim tebliği tespit edilememiştir. Dava dosyasına sunulan deliller ve davalının davacıya dair muavin defterinin incelemesi sonucunda davacının ticari defterlerine göre, davacının alacak iddiasına esas alacak miktarı olan 7.731,77 TL ile davalı kayıtlan arasındaki farkı oluşturan davalının tanzim ettiği 31.05.2017 tarihli … sıra numaralı 7.780,88TL tutarlı faturanın teslim tebliğ hususu ispata muhtaçtır. Bu itibarla dosyaya sunulu bilgi ve belgeler çerçevesinde, davacının takip ve dava tarihi itibariyle 7.731,77 TL (takip miktarı kadar) davalıdan alacağı olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı takip ve dava konusu alacağını takipten önce Beşiktaş … Noterliğinin 29.06.2017 tarihli … sayılı ihtarnamesi talep etmiştir. Ek rapor aşamasında ibraz olunan tebliğ mazbatasına göre ihtarname davalıya 06.07.2017 tarihinde tebliğ olunmuştur. İhtarnamede davalıya tebliğden itibaren 2 iş günü süre verilmiş olmakla iki iş günü sürenin dolduğu 11.07.2017 tarihinde temerrüt oluşmuştur. Buna göre davacının 7.731,77 TL asıl davacı alacağına 11.07.2017 temerrüt tarihinden 12.07.2017 takip tarihine kadar 2,07 TL işlemiş avans faizi işleyeceğini, taraflar arasında akdi faiz yönünden bir sözleşme olmadığından Merkez bankası verilerinden, 12.07.2017 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %9,75 olduğu hükme elverişli rapordan anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile takibin 7.733,77 TL üzerinden devamına, asıl alacak 7.731,77 TL’ye takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi (davanın tarafları tacir olduğundan) işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesap edilen % 20 oranındaki 1.546,75 TL icra – inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile takibin 7.733,77 TL üzerinden devamına, asıl alacak 7.731,77 TL’ye takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı 1.546,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözlü sözleşme gereğince davacı tarafa, davalı şirket tarafından 01/05/2017 ile 18/05/2017 tarihleri arasında süt teslimi yapılmış olup davacı firma tarafından davalı firmaya yapılan ödeme tutarı karşılığı fatura kesildiğini, ilk olarak davacıya 242.286,23 TL tutarında fatura düzenlenerek mal teslim edildiğini, bu hususta bir anlaşmazlık bulunmadığını, davalı şirketin daha sonra davacı şirkete 31/05/2017 tarih ve … sıra numaralı ve 7.780,88 TL tutarlı faturayı düzenleyerek kargo ile göndermiş olduğunu, bu işlemler sonucu davalı şirketin davacı şirkete bir borcu bulunmayıp tam aksine davacı şirketten 49,11 TL alacaklı olduğunu, Taraflar arasındaki anlaşmazlığın 7.780,88 TL tutarlı faturanın davacıya tebliğ edilip edilmediğine ilişkin olduğunu, davalı şirketin, davacı şirkete dava konusu faturayı kargo ile teslim etmiş olduğunu, kargoyu davacının çalışanının … olarak teslim aldığını, mahkemece yapılan araştırmada da, 09/2017 döneminde ve ilgili dönemin öncesinde ve sonrasında davacının ” … “, ” … “,… ” … ” isimli çalışanlarının olduğunun tespit edildiğini, ilgili kargonun bu şekilde tebliğ edilmesinde ve bu kargoyu alanın tespit edilememesinde davalı şirketin bir kusurunun olmadığını, kargonun teslim edildiğinin sabit olduğunu, o halde bu kargoyu kimin aldığını ispat yükü ve içeriğinde ne olduğunun ispatının davacı tarafa düşmekte olduğunu, davacı tarafın yargılama boyunca bu tebliğ edilen kargonun içerisinde ne olduğunu beyan ve ispat etmiş olmadığını, bu kargoyu teslim alanın davacı tarafın çalışanı olduğunun kesin olduğunu, kargoyu alan davacının çalışanının bu kargoyu ilgili kişiye vermeyi unutmuş veya bununla ilgili işlemi yapmamış veya bu kargoyu yok etmiş olabileceğini, bu nedenle kargonun kim tarafından alınmış olduğunun tespit edilememiş olmasının davalı şirketin bir kusuru olmadığını, Yerel Mahkemenin gerekçesinde de belirttiği gibi faturanın karşı tarafa tebliğ edildiğini ispat yükünü davalı şirkete yüklediğini, oysa bu kargonun davacının hangi elemanına teslim edildiği ve içerisinde ne bulunduğunu ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu ve bu hususun ispat edilemediğini, bu nedenle yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yapılacak yargılama sonucunda davanın reddine ve her türlü yargılama giderinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, avans ödemesinden kalan alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı, davalıya 250.000,00 TL avans ödemesi yaptığını ancak davalı tarafından 242.286,23 TL tutarında mal teslim edildiğini, kalan 7.731,77 TL alacağının ödenmediğini iddia ederek davalı aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatmış, ödeme emri davalıya 20.07.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 21.07.2017 tarihli itiraz dilekçesi ile, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığı, aksine 49,11 TL alacaklı olduğunu beyanla borca ve ferilerine itiraz etmiş, cevap dilekçesinde de müvekkilinin davacı adına 250.049,11 TL tutarında fatura düzenlediğini, faturaların tebliğ edildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan 31.05.2017 tarihli ve 7.780,88 TL bedelli faturanın, davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı ve ticari defterler arasındaki farkın bu faturadan kaynaklandığı tespit edilmiş, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı, faturanın ve fatura konusu malların davacıya teslim edildiğinden bahisle itiraz edilmiş, Mahkemece davalı tarafından sunulan kargo belgesinden faturanın davacıya teslim edildiğinin anlaşılamadığı ve davacının 7.733,77 TL alacaklı olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında, davacı tarafından davalıya 250.000,00 TL avans ödemesi yapıldığı ve davalı tarafından 242.286,23 TL tutarında fatura düzenlenerek, bu faturalara konu malların davacıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın davalı tarafından düzenlenen 7.780,88 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, davacının ticari defterlerinde anılan faturanın kayıtlı olmadığı, davacı tarafından faturanın ve fatura konusu malların tarafına tebliğ/teslim edilmediğinin beyan edildiği ve tek başına fatura düzenlenmesi alacağın varlığını ispat etmeyeceğinden, davalı satıcının faturanın tebliği ile mal teslimini kanıtlamak zorunda olduğu, davalının, davacının defterleri ile uyuşmayan ve belgeyle doğrulanmayan defter kayıtlarının kendisi lehine delil olarak kabul edilemeyeceği, davalının faturanın tebliği hususunda delil olarak sunduğu kargo teslim belgesinden, teslim edilenin ne olduğu anlaşılamadığı gibi teslim alan kişinin de açık olarak anlaşılamadığı, dolayısıyla faturanın ve fatura konusu malların davacıya teslim edildiği ispat edilemediğinden, davacının avans ödemesinden kalan 7.731,77 TL ve temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 2,07 TL faiz olmak üzere toplam 7.733,77 TL tutarında alacaklı olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 528,29 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 132,07 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 396,22 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.