Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1106 E. 2022/1002 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1106 Esas
KARAR NO: 2022/1002 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2017/380 Esas 2019/1047 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının dava dışı … Ltd. Şti’ye hurda mal sattığını, sattığı malın karşılığı olarak … Bankası … Cad. Sakarya Şubesi muhattaplı, keşidecisi … olan, 15/10/2016 keşide tarihli ve 15.000,00 TL miktarlı, … Beşyüzevler Şubesi muhattaplı, 20/09/2016 – 17.000,00 TL miktarlı ve … Bankası Bağcılar Şubesi muhattaplı, 30/09/2016 – 15.000,00 TL miktarlı 3 adet çekin alıcı tarafından cirolanmak suretiyle kendisine verildiğini, ancak beyaza ciro şeklinde teslim alınan bu çeklerin davacı tarafından ciro edilmeden davacıdan çalındığını, bu nedenle İstanbul 5. ATM’nin 2016/800 Esas sayılı dosyası üzerinden çek iptali talebinde bulunulduğunu ve bu dosya üzerinden ödeme yasağı karar alındığını, ancak ödeme yasağı kararı bankaya ibraz edilmeden önce … Bankası … Cad. Sakarya Şubesi muhattaplı, keşidecisi … olan, 15/10/2016 keşide tarihli ve 15.000,00 TL miktarlı çekin dava dışı … Ltd. Şti tarafından ciro edilip … Bankası’na teslim edildiğini ve bu banka tarafından kredi alacağın mahsuben tahsil edildiğini, … Ltd. Şti.’ni temsil ve ilzama yetkili temsilcisinin … olduğunu, esasen bu kişinin bu çeki çalan kişi olduğunu ve bu nedenle bu kişi aleyhine İstanbul CBS’nin 2016/86198 soruşturma sayılı dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunulduğunu, bu ilişkide davalı … AŞ’nin kötü niyetli olduğunu bu nedenle … Bankası … Cad. Sakarya Şubesi muhattaplı, keşidecisi … olan, 15/10/2016 keşide tarihli ve 15.000,00 TL miktarlı çek nedeniyle davalı bankaca tahsil edilen 15.000,00 TL’nin en yüksel banka reeskont faizi ile birlikte istirdadını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın hem taraf sıfatı yokluğundan hem de usul ve yasaya açık aykırılıktan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının öne sürmüş olduğu bahse konu şirketler ile arasındaki ilişki ve çalınma iddialarının müvekkilini hiçbir surette bağlamayacağını ve bu ilişkinin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin davacı ile bahse konu şirketler arasındaki ticari ilişkinin ve çalınma iddialarının tarafı olmadığını, sadece taraflar arasındaki ticari ilişkide ödeme aracı olan çekleri elinde bulundurakın yasal hamil ve iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, müvekkilinin yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkilinin kötü niyetinin olmadığını, müvekkilinin sadece yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkilinin davacının zararına hareket ettiğine dair herhangi bir somut bilgi veya belgenin dosyaya ibraz edilmediğini, TTK m.599 uyarınca da kötü niyet kanıtlanmadıkça keşideciyle lehtar arasındaki şahsi defilerin iyi neyitle üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davacının iddialarının müvekkili açısından yerinde olmadığını, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/12/2019 tarih ve 2017/380 Esas – 2019/1047 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı, çek örneği, dinlenen tanık anlatımları ve alınan bilirkişi raporu ile davalı bankanın çeki iktisap ederken kötü niyeli olduğu ve iksitapta ağır kusuru olduğu tespit edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İptal edilen ve müvekkilinin rızası hilafına elinden çıkan davaya konu çekin davalı banka tarafından kötü niyetli olarak iktisap edildiği bu yüzden de istirdat talebiyle açtıkları davada ilk derece mahkemesi bankanın kötü niyetli ve çek iktisabında ağır kusuru olduğu tespit edilemediğinden bahisle davayı reddettiğini, bu tespitlerin hatalı olduğunu, Tanık beyanlarıyla çekleri çalan …’ın batık olduğu ve davalı bankanın kötü niyetli olduğunun açığa çıkarıldığını, Borca batık olan firmaya sağlam müşteri çeki getirmesi halinde kredi vereceğini belirten bankanın sağlam çek olup olmama konusunda araştırma yapıp yapmadığı, yaptıysa da yeterli araştırma yapıp yapmadığı aydınlatılması gerekirken dosya kapsamında buna dair bir delil sunulmadığını, her ne kadar dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda afaki olarak çek ve senetlerle alakalı istihbari çalışmanın yapıldığı kuvvetle muhtemel olduğunu belirtilmişse de bu varsayım olağan dışı olduğunu, firmanın borca batık olduğu piyasada bilinen bir durumken ve hatta banka da bu durumu bilmekteyken basit bir incelemeyle dahi çeklerin sorunlu olduğu anlaşılacağını, dolayısıyla somut olayda davalı bankaya kusur izafe edilmemesi akla, mantığa ve hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, Tüm bunların yanında her ne kadar davaya konu çekin iptal davasında şube isminde yanlışlık yapıldığı için ödeme yasağı kararı yetişmemişse de başkaca çalınan ve davalının muhatap banka olduğu çekler için ödeme yasağı verildiğini, nitekim açılan çek iptal davasında davalı bankanın Beşyüzevler Şubesine ait 20.09.2016 tarihli 17.000 TL’lik çekin iptal edildiğini, dolayısıyla banka durumu bilmekte olup kötü niyetli olduğunu, Davalı bankanın hem objektif hem de subjektif sorumluluğu söz konusu olduğunu, Bankaların kanundan kaynaklanan kusursuz sorumluluk hali mevcut olduğunu, bu her ne kadar çek muhatabı olan banka için öngörülen bir sorumluluk türü olsa da düzenlemenin amacı ve bankaların müşterilerin kişisel verilerine erişebilecek kadar çeşitli yetkilerle donatılması davalı bankanın iyi niyetli ve kusursuz olmadığı meydana çıkmakta olduğunu, …’ın meşru hamil olabilmesi için düzgün ciro silsilesi olması gerekmekte olduğu, müvekkilinin elinde iken çekin çalınması ile ciro silsilesinde kopukluk meydana geldiğini, bu nedenle davalı alacaklının bu çekin bedelini talep hakkı olmadığını, Burada bankanın yaptığı faaliyet bir çek kırma faaliyeti olarak şekillenmiş olup faktoring kapsamında değerlendirmenin mümkün olduğunu, çünkü ortada muaccel olmayan bir alacak bulunduğunu, bilindiği üzere de bu tür çek kırma faaliyeti yapan bankaların veya faktoring şirketlerinin bu çekleri kırarken çeki ibraz eden şahıstan mutlaka borca sebep olan faturayı vs. ibraz etmesini istemekte olduğunu, her ne kadar çek illetten mücerret bir belge olsa da bir çok yetkiyle donatılmış bankanın bu olgunun arkasına sığınması kabul edilebilir olmadığını, Faktoring Şirketlerinin kuruluş ve çalışma esasları hakkındaki yönetmeliğin 1. maddesinde faktoring işlemlerine esas alınacak temlik konusu alacakların “faturaya veya mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu tevsik eden diğer belgelere dayalı bulunması” 8. maddenin ( d ) bendinde ise “kambiyo senetlerine dayalı olsa bile fatura veya alacağın bir mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu tevsik eden benzeri belgelerle ilişkilendirilmeyen alacakları satın alamayacakları” ifade edildiğini, buna göre davalılar arasındaki ilişki temlik ilişkisi olduğundan müvekkili davalı temlik edene karşı haiz olduğu bütün defi ve itirazları diğer davalı temellük eden bankaya karşı ileri sürme imkanına sahip olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, icra takibine konu edilmemiş ve tahsil edilen çek bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacının …Ltd.Ştine hurda mal sattığını,bu şirketin bunun karşılığında davacıya çekler verdiğini, dava konusu çek ile başkaca çeklerin davacının işyerinden çalındığını, davacının bunun üzerine Çek iptali davası açdığını, dava konusu çekin dava dışı …Ltd.Şti tarafından ciro edilerek kredi borcuna karşılık davalı bankaya verildiğini ve davalı banka tarafından tahsil edildiğini, …Ltd.Şti.nin yetkilisi … isimli şahsın çeki çaldığını, davalının borca batık şirkete kredi verdiğini, basiretli tacir gibi davranmayarak çeki alıp tahsil ettiğini belirterek 15.000.TL. nin istirdatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davalının dava konusu çekin çalıntı olduğunu bilecek durumda olmadığını belirterek Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davaya konu çek sureti incelendiğinde, … Bankası … Caddesi / Sakarya Şubesine ait 15/10/2016 keşide tarihli, 900 nolu çekin … tarafından keşide edildiği, lehtar/ilk cirantanın …Ltd. Şti. Olduğu, sırasıyla diğer cirantaların …, …, … olduğu ve davacının davaya konu çekte keşideci/lehtar/ciranta olmadığı ve ciro silsilesinde kopukluk olmadığı anlaşılmıştır. İstanbul CBS.’den gelen cevabi yazıda, 2016/86198 soruşturma sayılı dosyada, atılı suçlardan kamu davası açmayı gerektirecek, yeterli şüphe oluşturacak delilin elde edilmemesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar verildiği, itiraz üzerine kararın kaldırıldığı, kaldırma kararı sonrası soruşturmanın 2016/108625 soruşturma numarası üzerinden devam ettiği belirtilmiştir. Davalı bankadan gelen cevabi yazıda, söz konusu 900 nolu çekin 17/10/2016 tarihinde Topçular Şubesine ibraz edildiği ve 15.000,00 TL. Ödeme yapıldığı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dışı …Ltd. Şti. ile davalı Banka arasındaki hukuki ilişki faktoring ilişkisi değildir. Davalı banka ile dava dışı …Ltd. Şti. arasında imzalanan GKS. ‘ne istinaden dava dışı …Ltd. Şti. Lehine davalı bankadan kullandırılan kredilerin tahsilatı için dava konusu çekin kredi borçlarından mahsup edilmek üzere davalı bankaya verildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinde poliçeye ilişkin hükümlerin çek hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 687 maddesi uyarınca keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden Kaynaklanan şahsi def’ilerin ciro yolu ile hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olma şartına bağlıdır.(Yargıtay 19. HD’nin 2014/7048 E.2014/9030 K., 2015/2696 E. 2015/7452 K., 2013/6079 E. 2013/9106 K., 2014/10394 E.2015/8019 K.) Somut olayda, dava konusu çekin davacıya ait iş yerinden çalınmış olması ve bu suretle davacının elinden rızası hilafına çıkması, davalı bankanın çekin bedelsizliğini bilerek davacının zararına ve kötü niyetli olarak hareket ettiği veya iktisapta ağır kusurlu olduğunu göstermez. Mahkemece bankacı bilirkişiden alınan raporda, bankacılık uygulama ve teamüllerine herhangi bir aykırılık tesbit edilemediği belirtilmekle, davalı bankanın dava konusu çeki teslim alırken bedelsizlik iddiasını bildiğinin, çeki kötüniyetli iktisap ettiğinin ve kusurlu davrandığının ispat edilemediği dosya kapsamından anlaşılmakla; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmayıp, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.