Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1084 E. 2022/1395 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1084 Esas
KARAR NO: 2022/1395 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/992 Esas – 20169/951 Karar
TARİH: 23/10/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili ile davalı şirket arasında 13/08/2015 tarihinde 01/01/2014 tarihinden itibaren hüküm doğurmak ve geçerli olmak üzere Perakende bayi Sözleşmesi akdedildiğini, buna göre müvekkili şirketin, perakende … sözleşmesi yürürlükte olduğu süre boyunca ve perakende bayi sözleşmesinde yer verilen şartlarda, perakende faaliyetlerle sınırlı olmak üzere … ürünlerinin son kullanıcıya profesyonel bir şekilde ve ortak kalite gereklerine ve müvekkilinin şirket değerlerine uygun şekilde teslim edilmesi şeklindeki müvekkili şirket ve davalı şirketin ortak amaçlarını yerine getirmek amacıyla gayri münhasır yetkili bayisi olarak davalı şirketi tayin ettiğini, davalı şirketin de perakende faaliyetlerle sınırlı olmak üzere, perakende bayi sözleşmesi yürürlükte olduğu süre boyunca ve perakende bayi sözleşmesinde yer verilen şartlarda müvekkili şirketin gayri münhasır yetkili bayisi olarak hareket etmeyi kabul ettiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında devam etmekte olan bayilik ilişkisi kapsamında müvekkilinin davalı şirketin … Mah., … Caddesi, …Sokak, No:… Bağcılar/İstanbul adresinde ve İçerenköy Prf. Dr. … Caddesi, No: …, Üstbostancı, Kadıköy/İstanbul adresinde yer alan iş yerlerine davalı şirketin talebi ile bayisi olarak faaliyet göstermek üzere sözleşmenin gereği olarak … talelası taktığını ve bu husustaki marka ve logoları kullanmasına izin verdiğini, bu hususun taraflar arasında imzalanan perakende bayi sözleşmesi ile yazılı hale geldiğini, taraflar arasında süregelen bayilik ilişkisi kapsamında davalının Kadıköy adresinde bulunan işyerini müvekkilinin bayisi olarak kullanmaya devam edeceğini bildirerek bu işyerine bazı dekorasyon masrafları yaptığını ve faturalarını müvekkiline göndererek destek talebinde bulunduğunu, bu konuda taraflar arasındaki görüşmeler devam etmekte iken mutabakat sağlanması üzerine davalı tarafından 118.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, müvekkili tarafından söz konusu fatura bedelinin cari hesap borcundan mahsup edilerek davalıya ödendiğini, taraflar arasındaki bu anlaşmanın şartlarını ortaya koymak üzere müvekkili ile davalı şirket arasında 23/07/2015 tarihinde yatırım desteği sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen sözleşme uyarınca hem davalı şirkete yapılan 118.000,00 TL tutarındaki ödemenin nedeni ve kapsamının yazılı olarak ortaya konulduğunu, hem de tarafların bu konudaki yükümlülüklerinin hüküm altına alındığını, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin varlığına binaen ve davalı şirket ile sürdürmeyi planladığı uzun süreli işbirliği inancıyla davalının Üstbostancı-Kadıköy adresinde bulunan işyerine 118.000,00 TL tutarında yatırım desteğinde bulunduğunu, davalının 14/06/2017 tarihli ihtarnamesi ile müvekkilinin bu işyerindeki tabelasının kaldırılmasını talep ettiğini, müvekkili tarafından gönderilen ihtarname ile davalı şirkete söz konusu işlemin taraflar arasındaki sözleşmelere aykırılık teşkil edeceği ve müvekkili şirkete perakende bayi sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkını vereceğinin bildirildiğini, davalı şirketin işyerinden müvekkili şirketin talelalarını indirdiğini ve rakip bir firma olan … firması ile anlaşarak bu firmanın tabelalarını taktığını, bunun üzerine müvekkili tarafından gönderilen 22/08/2017 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini ve ödenen 118.000,00 TL yatırım destek bedelinin %60’ına tekabül eden 70.800,00 TL’nin iadesinin talep edildiğini, taraflar arasında akdedilen yatırım destek sözleşmesi ile 1 yıldan 5 yıla kadar her yıl için %100 den %20 ye kadar farklı oranlar belirtilerek yatırım desteğinin iade koşulları ve iade miktarının adilane bir şekilde düzenlendiğini beyanla müvekkilinin fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla 70.800 TL’nin 3095 sayılı Kanun uyarınca temerrüt tarihi olan 22/09/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil tarafından davacı …ye 09/07/2015 tarihli Pazarlama Destek Pirimi içerikli faturanın keşide edildiğini, davacı ile müvekkili arasında 13/08/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, müvekkilinin davacıdan Üstbostancı Kadıköy adresindeki işyerinde bulunan tabelalarını kaldırmasını talep ettiğini, davacının Noter ihtarnamesi ile söz konusu talebin yerine getirilmeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin davacının tabelasını sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen yazının tebliğinden uzunca süre sonra ticari ilke ve yaklaşımları, piyasa yönelişi, pazarlama teknikleri gelişimi bağlamında başkaca faaliyetler icra edeceğinden 11/08/2017 tarihinde kaldırmak durumunda kaldığını, davacının iddiasına dayanak yaptığı 23/07/2015 tarihli Yatırım Desteği Sözleşmesindeki … Ltd. Ünvanı üzerindeki imzanın müvekkili şirketi temsil ve ilmaza yetkili kişi eli mahsulü olmadığını, sözleşmenin müvekkili şirketi hiç bir surette bağlamayacağını, dolayısı ile müvekkili şirketin bu sözleşme bağlamında herhangi bir yükümlüğü ya da sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıya keşide ettiği 09/07/2015 tarihli faturanın konusunun Pazarlama Destek Pirimi olduğunu, fatura içeriğinden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin yapmış olduğu satışların primi olduğunu, pazarlama destek priminin tamamen satışa yönelik olduğunu, bir an için taleplerinin doğruluğu varsayılsa bile yatırım destek sözleşmesinde bahsedilen yatırımın ileriye dönük olduğunu, yine bu sözleşmenin icra edileceği yerin müvekkilinin merkez adresi olan Bağcılar İstanbul olduğunu, bu adresteki işyerinde davacının tabelasının asılı olduğunu, taraflar arasında müvekkilinin Üstbostancı adresindeki işyerinde bulunan tabela için herhangi bir hukuki ilişki olmadığını, müvekkilinin iyiniyetle söz konusu tabelanın işyerine konulmasını kabul ettiğini, davacının müvekkiline ne servis ve showroom yatırım desteği ne de teçhizat yatırım desteği vermediğini, müvekkili ile … A.Ş. arasında 2005 yılından bu yana köklü bir ilişki olduğunu, müvekkilinin işyerine asılan tabelaların çok önceden davacının bilgisinde olduğunu, bir an için talebin doğruluğu varsayılsa bile müvekkilinin Bağcılar adresindeki işyerinde tabelanın bulunması sebebiyle talebin yalnızca yarısının gündeme geleceğini, keza hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere Perakende Satış Sözleşmesinin 8. maddesi çerçevesinde sözleşmenin yürürlüğe gireceği tarihin 01/01/2014 olarak nazara alınması durumunda hesaplamanın da 01/01/2014 tarihinden başlatılması gerektiğini, davacının 22/08/2017 ve … yevmiye sayılı ihtarı ile 15/09/2017 tarih ve 21698 sayılı yazılarında haksız ve hukuka aykırı olarak 60.000,00 TL talep ederken davada bu meblağı 70.800,00 TL’ye taşıdığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/10/2019 tarih 2017/992 Esas 2019/951 Karar sayılı kararında; “taraflar arasında 23/07/2015 tarihli yatırım desteği sözleşmesi ile 13/08/2015 tarihli … perakende bayi sözleşmesinin imzalandığı, davalı tarafından davacı adına 09/07/2015 tarihli 118.000,00 TL bedelli pazarlama destek primi açıklamalı faturanın düzenlendiği ve davacı tarafından bu miktarın davalıya ödendiği, her ne kadar davalı yatırım destek sözleşmesindeki imzanın taraflarına ait olmadığını iddia etmiş ise de, davacıya göndermiş olduğu 05/09/2017 tarihli Noter ihtarnamesinde açıkça sözleşmeyi kabul etmiş olduğu anlaşıldığından bu savunmasına itibar edilmemiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı tarafından davalıya ödenen 118.000,00 TL’nin yatırım destek bedeli olup olmadığı ve iadesinin talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında, aralarındaki bayilik ilişkisinin hangi tarihte başladığının belirsiz olduğu ancak davacının iddiaları ile uyuşur şekilde öncelikle faturanın, sonra yatırım destek sözleşmesinin ve en son bayilik sözleşmesinin akdedildiği, bayilik sözleşmesinde davalının hangi adreste bayilik yapacağının belirtilmediği, davalının tüm beyanlarında Üstbostancı Kadıköy İstanbul adresindeki işyerine davacının tabelasını taktığını kabul ettiği, her ne kadar davalı bu adresteki işyerinde bayilik yapmadığını iddia etmiş ise de, işyerine bayisi olmadığı davacının tabelasını takmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, böyle bir durumun rekabet koşullarının hakim olduğu lastik piyasasında davacı tarafından da kabul edilmeyeceği, bu nedenle davalının Üstbostancı adresindeki işyerinde davacının bayisi olarak faaliyette bulunduğu, söz konusu işyerinde bulunan davacıya ait tabelayı davacının ikazına rağmen kaldırdığı ve yerine … markasına ait tabelayı astığı, bu nedenle davacının bayilik sözleşmesini sözleşmenin süre ve fesih başlıklı 8. maddesinde öngörülen, “bayinin sözleşmeyi ihlal etmesi nedenine” dayalı olarak haklı olarak feshettiği kanaatine varılmıştır. Taraflar arasında imzalanan yatırım destek sözleşmesinde, bayilik sözleşmesinin herhangi bir şekilde yatırımların yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde sona ermesi halinde, davacı tarafından yapılan yatırım desteğinin %100’ünün, 2 yıl içerisinde sona ermesi halinde %80’inin, 3 yıl içerisinde sona ermesi halinde %60’ının iade edileceğinin kabul edildiği, davacı tarafından davalıya 09/07/2015 tarihinde 118.000,00 TL ödendiği, bu tarihten itibaren üç yıllık süre içerisinde bayilik sözleşmesinin sona erdiği, her ne kadar davalı ödenen bedelin prim ödemesi olduğunu iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde böyle bir hüküm olmadığı gibi, davalı tarafça, aralarında böyle bir uygulama olduğuna ve söz konusu prime hak kazandığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, yapılan ödeme miktarının yatırım destek sözleşmesindeki bedelle aynı olduğu ve ayrıca ödemenin bayilik sözleşmenin imzalanmasından önce yapıldığı, bu nedenle prim ödemesi olamayacağı, yatırım destek bedeli olduğu ve davacının bu bedelin %60’ına tekabül eden bedeli kdv’si ile birlikte talep edebileceği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, -Davanın KABULÜ ile 70.800,00 TL’nin 22/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı şirketin dayandığı 23 Temmuz 2015 tarihli Yatırım Desteği sözleşmesindeki imzanın müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi eli mahsulü olmadığını, davalı ile davacı şirket arasında bu bağlamda bir sözleşme akdedilmediğini, geçerliliği bulunmayan sözleşmenin davalıyı bağlamadığını, davaya cevap dilekçesinde belirtildiği üzere vekil olarak Av. … tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 5 Eylül 2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede ifade edilen husus sehven ve bilgi eksikliği temelli olduğunu, hataen yazıldığını, bu maddi hatanın davaya cevap dilekçesi ile tashih edildiğini, Türk Borçlar Kanununun 30 ve devamı maddelerinde hatanın (yanılma) düzenlendiğini, yapılan hatanın kanunda belirtilen süre içinde düzeltildiğini (BK.39), Davacı şirketin; takas mahsup sureti ile yapılan ödemenin yatırım desteği olduğunu ispatlayamadığını, davacı iddiasının aksine müvekkilinin davacıya kesmiş olduğu 09.07.2015 tarihli faturanın içeriğinin pazarlama destek primi olduğunu, bu hususun davacı şirketin dayandığı kendi defterleri ile de sabit olduğunu, HMK’nun 191 maddesi uyarınca davalının savunmasında ileri sürdüğü hususlar yönünden ispat yükünü üzerine almış olmayacağını, Mahkemenin “..bayilik sözleşmesinde davalının hangi adreste bayilik yapacağının belirtilmediği, davalının tüm beyanlarında Üstbostancı Kadıköy İstanbul adresindeki işyerine davacının tabelasını taktığını kabul ettiği, her ne kadar davalı bu adresteki işyerinde bayilik yapmadığını iddia etmiş ise de, işyerine bayisi olmadığı davacının tabelasını takmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, böyle bir durumun rekabet koşullarının hakim olduğu lastik piyasasında davacı tarafından da kabul edilmeyeceği, bu nedenle davalının Üstbostancı adresindeki işyerinde davacının bayisi olarak faaliyette bulunduğu” şeklindeki varsayıma ve kurgulamaya dayalı nitelendirmesinde isabet olmadığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde adrese bağlılık olmadığını, sözleşmenin müvekkili şirketin tüm işyerlerini kapsadığını, hukuki ilişkinin 13.08.2015 tarihli … Perakende Bayi Sözleşmenin girişinde “…Diğer tarafta Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulmuş olup faaliyet gösteren, genel merkezi ve faaliyet adresinde bulunan (Bundan sonra … olarak anılacaktır) arasında imzalanmıştır” şeklinde tanımlandığını, müvekkilinin Üstbostancı Kadıköy adresinde bayilik yapmadığını iddia etmediğini, müvekkili şirketin, davacı şirketin iddia ettiği yatırımın Üstbostancı Kadıköy adresine yapılmadığını savunduğunu, davacı tarafın da bayilik ilişkisinin Üstbostancı Kadiköy’e ait olduğuna dair iddiası olmadığını, davacının sadece dava dilekçesinin 3. maddesinde Üstbostancı Kadıköy adresinde yapılan yatırım için destek istendiğini iddia ettiğini, Tabelanın taraf ilişkisinin unsuru olmadığını, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin iddia olunan sözleşmeden çok daha eski olduğunu, dava dilekçesinin 2. maddesindeki “Müvekkil şirket ile Davalı Şirket arasında zaten devam etmekte olan bayilik ilişkisi kapsamında” ve 3. maddesindeki “taraflar arasında süre gelen bayilik ilişkisi kapsamında ticari ilişki devam etmekteyken” cümlesinden bunun anlaşıldığını, gerek Perakende Bayi Sözleşmesinde ve gerekse sözde Yatırım Desteği Sözleşmesinde de tabela asılması veya indirilmesine dair bir düzenleme olmadığını, Müvekkili şirketin davacı şirket tabelasını uzun yıllardır Bağcılar İstanbul adresinde yeralan işyerinde bulundurduğunu, dosyaya mübrez Bakırköy Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinin 2011/323 E. 2012/202 K. sayılı dosyasının konularından birinin de tabela olduğunu, mahkemenin davacı …talebi doğrultusunda tabelanın sökülmesine karar verdiğini, mahkeme kararı ve bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirketin Bağcılar İstanbul adresindeki işyeri yanı sıra taraflar arasındaki ilişki bağlamında kendi iyiniyet ve inisiyatifi ile Üstbostancı Kadıköy adresindeki işyerine de tabela koyduğunu, Mahkemenin “işyerine bayisi olmadığı davacının tabelasını takmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, böyle bir durumun rekabet koşullarının hakim olduğu lastik piyasasında davacı tarafından da kabul edilmeyeceği,” varsayımının bizzat taraflar arasındaki rüyet olunup kesinleşen Bakırköy Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinin 2011/323 E. 2012/202 K. sayılı kararı ile çürütülmüş olduğunu, müvekilinin o dönemde davacı şirketin bayisi olmamasına karşın işyerinde davacı şirketin tabelasının bulunduğunu, Müvekkilinin Üstbostancı Kadıköy adresinde davacı şirket ürünlerini satmadığını ileri sürmediğini, Üstbostancı Kadıköy adresinde davacının yatırım yapmadığını iddia ettiğini, Mahkemenin “her ne kadar davalı ödenen bedelin prim ödemesi olduğunu iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde böyle bir hüküm olmadığı gibi, davalı tarafça, aralarında böyle bir uygulama olduğuna ve söz konusu prime hak kazandığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, yapılan ödeme miktarının yatırım destek sözleşmesindeki bedelle aynı olduğu ve ayrıca ödemenin bayilik sözleşmenin imzalanmasından önce yapıldığı, bu nedenle prim ödemesi olamayacağı, yatırım destek bedeli olduğu” şeklindeki nitelendirmesinin usul kaidelerini ihlal ettiğini, müvekkili şirket tarafından keşide edilen 09.07.2015 tarihli faturanın her iki taraf defterine mündericatında pazarlama destek primi olarak kayıtlı olduğunu, faturanın sözde Yatırım Destek Sözleşmesinden ve bayilik sözleşmesinden önceki tarihli olduğunu, Sözde Yatırım Destek Sözleşmesinde açıkça “…’nin işbu Sözleşme’yi imzalamasını takiben bir yıl içinde toplamda 500 (beşyüz) adet … marka binek ve/veya kamyon) lastik alımlarına istinaden (yeni açılmış bulunan …’ye) / …’nin yeni açılan noktasına 100.000 TL+ KDV. tutarında Yatırım desteğinde bulunmayı taahhüt eder.” denildiğini, düzenlemenin geçmişe değil geleceğe yönelik olduğunu, sözde sözleşmenin TBK. 20 bağlamında davacı şirket tarafından önceden matbu olarak hazırlanan tip sözleşme olduğu, önceden hazırlandığını, sözleşmede karşı tarafının adı yerine sadece …’ denildiğini, dolayısı ile sözleşmenin geçmişe etkili olduğu varsayımına bizzat sözleşmenin kendisinin mani olduğunu, Mahkeme kararında bir yandan “bayilik ilişkisinin hangi tarihte başladığının belirsiz olduğu” şeklinde niteleme yapıldıktan sonra “ayrıca ödemenin bayilik sözleşmenin imzalanmasından önce yapıldığı, bu nedenle prim ödemesi olamayacağı, yatırım destek bedeli olduğu” şeklinde çelişkili varsayımlarda bulunulduğunu, davacı şirketin dava dilekçesini 2. Maddesindeki “Müvekkil şirket ile Davalı Şirket arasında zaten devam etmekte olan bayilik ilişkisi kapsamında” ve 3. maddesindeki “taraflar arasında süre gelen bayilik ilişkisi kapsamında ticari ilişki devam etmekteyken” şeklindeki beyanlarının taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini ortaya koymaya yeterli olduğunu, 13/08/2015 tarihli Perakende Bayilik Sözleşmesi ilişkinin bir aşaması olup tamamı olmadığını, müvekkilinin devam eden ilişki bağlamında prime hak kazanıp fatura kestiğini, faturanın da ödendiğini, Mahkemenin “söz konusu iş yerinde bulunan davacıya ait tabelayı davacının ikazına rağmen kaldırdığı ve yerine … markasına ait tabelayı astığı, bu nedenle davacının bayilik sözleşmesini sözleşmenin süre ve fesih başlıklı 8. maddesinde öngörülen “bayinin sözleşmeyi ihlal etmesi nedenine’’ dayalı olarak haklı olarak feshettiği kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçesinde isabet olmadığını, dosyada yer alan bilirkişi raporunun 12. Sayfanın son ve 13. sayfanın ilk paragrafında “Dolayısıyla da, davalının davadışı/… şirketi ile bayilik akdi ilişkisi içine girmiş olması, kanaatimize davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan bayilik sözleşmesinin yukarıda açıklanan 2.1 nolu maddesi hükmünün ihlalini, kanaatimizce oluşturmaz. Kaldı ki zaten bu hükümde başka bir şirket ile “ortaklık ilişkisi içine girilmesi” yasaklanmıştır. Bayilik akdi ilişkisi kurulması ise hukuki anlamda “ortaklık ilişkisi içine girilmesi” anlamına gelmez; zira bayilik akdi ilişkisi, tarafları arasında ortaklık ilişkisi kurmaz. Dolayısıyla da sadece bu durum davacıya, davalı ile arasındaki bayilik akdi ilişkisini haklı sebeple feshetme hakkı vermez.” denildiğini, müvekkili şirket ile … A.Ş. arasında 2005 yılından bu yana köklü hukuki ve ticari ilişki olduğunu, bu ticari münasebete ilişkin delillerin dosyaya sunulduğunu, Taraflar arasında rüyet olunan Bakırköy Fikri ve Sanayi Haklar Hukuk Mahkemesinin 2011/323 E. 2012/202 K. sayılı dosyası, bu dosya üzerinden yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile bu dosya mündericatında yer alan Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/261 D.İş. sayılı dosyasında yer alan görsellerde … A.Ş.’nin tabela ve logosunun görüldüğünü, davacı şirketin müvekkili ile … A.Ş. arasındaki ticari ilişkiyi uzun yıllar öncesinden bu yana bildiğini, dolayısı ile …’nin tabelasının asılmasının haklı fesih nedeni olamayacağını, Mahkemenin bilirkişi raporuna itibar etmediğini, bilirkişi raporunda davalı ile … A.Ş. arasındaki bayilik ilişkisi davacı tarafa haklı sebeple fesih hakkı vermez denildiğini, mahkemenin ise davacı şirketin tabelasının indirilmesini ve … markalı tabela asılmasını haklı fesih nedeni saydığını, Pazarlama Destek Prim faturasının eski tarihli olduğunu, pazarlama destek prim fatura tarihinin 09.07.2015, … perakende bayilik sözleşme tarihiNİN 13.08.2015, davacının dayandığı sözde Yatırım Desteği Sözleşmesi tarihinin 23.07.2015 olduğunu, zaman geriye akmadığından 09.07.2015 tarihli Pazarlama Destek Prim faturasının iddia olunan Yatırım Desteği Sözleşmesi ile ilgisi olamayacağını, geçersiz Yatırım Desteği Sözleşmesindeki 100.000 TL. yatırım desteğinin 09.07.2015 tarihli Pazarlama Destek Primi fatura bedeli ile örtüşmesinin her ikisinin aynı olduğu anlamına kesinlikle gelmeyeceğini, tarafların meramı bu olsa idi devasa, kurumsal, dünya markası bir şirket olan davacı …’in 09.07.2015 tarihli faturayı taraflar arasındaki Perakende bayilik Sözleşmesine açıkça derç etmesinin bekleneceğini, Davacı tarafın müvekkil şirketin pazarlama destek primi faturasını kabul edip defterlerine işlediğini, bu hususun bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, davacının faturayı kabul edip defterlerine işlemesinin cari hesaptan mahsubunu yapmasının müvekkilin iddiasının kesin yalın yazılı kanıtı olduğunu, Davacının, Prof. Dr. … Cd. Üstbostancı Kadıköy İstanbul’daki müvekkili şirket işyerine her hangi bir yatırım desteği yapmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının yatırım desteği olduğunu iddia ettiği 7 (yedi) adet fatura ve teslimi gösteren irsaliyelerde müvekkil şirket adreslerinin … Cd. … Sk. No:… Bağcılar-İST. Olduğunu, bir yatırım yapıldığı varsayılsa bile bunun Bağcılar İST. adresine yapıldığını, Adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiğini, mahkemenin davalı taraf olarak yapılan itirazların hiç birini değerlendirmediğini, özellikle davacının dayandığı sözde Yatırım Desteği Sözleşmesinde yer alan kavramlara (gelecek zaman kipi) ve zamana (tarihte öncelik sonralık) ilişkin itirazları dikkate almadığını, Davacı şirketin tabelasının halen dahi … Mh. … Cd. … Sk. No:.. Bağcılar-İST. adresinde bulunduğundan en azından yarı yarıya bir tazminat talebinin kabul görmediğini, Davanın alacak davası olmadığını, davacının dayandığı ve mahkemenin hükümde nazara aldığı sözde Yatırım Desteği Sözleşmesinde “… ile … arasında akdedilmiş olan 23.07.2015 tarihli (Perakende Satış Sözleşmesi’nin..) her ne sebeple olursa olsun,… (3) yıl dolmadan sona ermesi halinde, … tarafından verilen yatırım desteğini %80 oranında… en geç otuz gün içinde tazmin edecektir.” denildiğini, sözde sözleşmenin bu hükmünün dava dilekçesinin 8. maddesinde yer aldığını, davacı tarafın 4 Mart 2019 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçelerinin II.2. maddesinde de Bayilik Sözleşmesini feshettiklerini iddia ettiğini, dosya kapsamında varit olmamakla birlikte sözleşme fesh olduğuna göre alacak değil tazminatın söz konusu olduğunu (TBK. 125), Mahkeme taraf iddia ve müdafaaları ile bağlı olup HMK.24,25,25), hukuki tavsifin mahkemeye ait olduğunu (HMK.33), mahkemenin davayı alacak davası olarak nitelemesinin tamamen isabetsiz olduğunu, Davacı şirketin KDV talep edemeyeceğini, davacı tarafın dilekçesinde yer verdiği ve delil olarak dayandığı 15 Eylül 2017 tarih ve 21698 sayılı ihtarnamede müvekkil şirketten 60.000 TL. talep ettiğini, dava dilekçesinin 9. maddesinde yatırım desteğinin 100.000 TL. bunun %50’sının ise 60.000 TL. +KDV. olduğunu iddia ettiğini, dilekçesinin sonuç kısmında ise 70.800 TL. talep ettiğini, bilirkişi raporunun 12 sayfasında “ yatırım desteği bedeli ödemesinin %60’lık kısmı olan 60.000 TL + KDV=70.800 TL.’nin geri verilmesini davalıdan talebe hak kazandığı kanaatine varılmaktadır” denildiğini, dosya kapsamından açıkça görüleceği üzere davacı talebinin 60.000 TL.+ %18 KDV=70.800 TL olduğunu, diğer anlatımla davacının 10.800 TL.KDV. talep ettiğini, davacı şirketin müvekkili şirkete bir mal teslim etmediğini yada bir hizmet sunmadığını (KDVK. Md.10), davacı şirketin dava dilekçesinin 3. maddesinde müvekkilin yapmış olduğu yatırıma ait masraf faturaları için destek primi ödediğini iddia ettiğini, davacının müvekkili şirkete her hangi bir fatura kesmediğini, durum bu iken sözde sözleşmesel tazminat için KDV. tahakkuk ettirilip olmayan bu KDV.nin müvekkilden talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, nitekim davacı tarafın herhangi bir KDV. ödemesinde bulunduğunu iddia etmediğini, bu bağlamda KDV beyannamesi ve vergi ödeme makbuzunu dosyaya sunmadığını, mahkemenin 70.800 TL.ye hükmetmesinin davacı talebini de aşar nitelikte olduğunu, Mahkemenin hakkaniyet indirimi talebini dikkate almadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesi ve yatırım desteği sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddiasına dayalı, yatırım destek bedeli iadesi alacağının tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece yukarıda beliritlen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık konusu hususlar, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği, 23/07/2015 tarihli yatırım desteği sözleşmesinin davalıyı bağlayıp bağlamadığı, davalının tanzim ettiği 09/07/2015 tarihli KDV dahil 118.000,00-TL bedelli fatura karşılığında davacının ödediği bedelin, yatırım destek ödemesi mi, pazarlama destek primi ödemesi mi olduğu, yatırım destek ödemesi ise, bu ödemenin davalının Üstbostancı Kadıköy’de bulunan iş yeri için yapılıp yapılmadığı, davacının 23/07/2015 tarihli sözleşmeye dayalı olarak ödediği bedelin %60’ının iadesini talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında; 01/01/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere beş yıl süreli 13/08/2015 tarihli Perakende … Sözleşmesi yapılmış olup, sözleşmenin 1.2 maddesi ile, davalı bayinin bağımsız bir şirket olduğu, … grubuna ait markalar dışında lastik ürünlerini satma hakkına da sahip olduğu, bayinin rakip üreticilerden bağımsız bir şirket olup, rakip üreticilerin bayinin sermayesinde, bayinin ise rakip üreticilerin sermayelerinde doğrudan veya dolaylı pay sahibi olmadığı, bayinin rakip üreticilerle kurulmuş herhangi bir ortaklığının da bulunmadığı hükmü yer almaktadır. Buna göre taraflar arasındaki ilişki bir tek satıcılık ilişkisi olmayıp, alelade bir bayilik sözleşmesidir. Davacı davalıya tekel hakkı tanımadığı gibi, davalı da davacı firma dışındaki firmanın ürünlerini satmakta serbesttir. Taraflar arasında; 23/07/2015 tarihli Yatırım Destek sözleşmesi yapılmış olup, sözleşmeye göre davacının davalının iş yerleri için vereceği, Servis ve Showroom Yatırım desteği ile Teçhizat Yatırım desteği kalemlerinin içeriği ve destek ödemesi tutarı düzenlenmiş, Showroom desteğinin davacının kurumsal kimliğine ilişkin işaret ve tabelalar ile bayinin showroom ve servis alanlarının dekorasyonunun iç ve dış görsellerini kapsadığı, sözleşmenin 7.paragrafında belirtilmiştir. Sözleşmenin 11.paragrafında ise, 23/07/2015 tarihli perakende bayilik sözleşmesinin her ne sebeple olursa olsun üç yıl süre içinde sona ermesi halinde yatırım destek bedelinin %60’ı oranındaki tutarın en geç otuz gün içerisinde nakden tazmin edileceği kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından 23/07/2015 tarihli Yatırım Destek Sözleşmesi altındaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı ve sözleşmenin davalıyı bağlamadığı ileri sürülmüş ise de; mahkeme gerekçesinde isabetle belirtildiği üzere; davalının davacıya gönderdiği, Beyoğlu … Noterliğinin 5 Eylül 2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, anılan sözleşme açıkça kabul edilmiş olup, davacının imzaya ve sözleşmenin davalıyı bağlamadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafından, 09/07/2015 tarihli faturanın, taraflar arasındaki bayilik ilişkisine istinaden hakedilmiş bulunan prim alacağı için tanzim edildiği, yatırım desteği olmadığı ileri sürülmüştür. Davalı, davacı tarafından fatura karşılığı yapılan ödemeyi kabul etmiş, ancak ödemenin başka bir sebeple yapıldığını bildirmiştir. Davalının bu savunması vasıflı ikrar mahiyetinde olup, ispat yükü yer değiştirmez. Bu ödemenin yatırım desteği olduğunu ispat yükü davacı üzerinde kalmaya devam eder. Öte yandan taraflar arasındaki yatırım destek sözleşmesinde kararlaştırılan bedel ile fatura bedelinin aynı olduğu, faturanın tanziminden kısa bir süre sonra yatırım destek sözleşmesinin imzalanmış olduğu, taraflar arasındaki perakende bayilik sözleşmesinde, davalının davacıdan tedarik ederek sattığı ürünlerden elde ettiği kar dışında, ayrıca satış primi alacağına dair herhangi bir düzeleme bulunmadığı gibi, davalıya pazarlama faaliyetleri nedeniyle destek ödemesi yapılacağına dair de bir düzenleme bulunmadığı, davalının davacıya gönderdiği 05/09/2017 tarihli cevabi ihtarnamede, taraflar arasındaki Yatırım Desteği Sözleşmesi’nin konusunun Üstbostancı Kadıköy’de bulunan iş yeri olmadığının, tabelaların da bu sözleşmenin konusunu oluşturmadığının belirtildiği, böylece davalının 09/05/2015 tarihli fatura kapsamında yapılan ödemenin 23/07/2015 tarihli sözleşme kapsamında yapıldığını, sadece Üstbostancı Kadıköy adresindeki iş yeri için yapılmadığını, anılan ihtarname ile kabul ettiği, davacının yapılan ödemenin yatırım destek bedeli olduğunu böylece kanıtladığı sonucuna ulaşılmıştır. Mahkemenin bedelin yatırım desteği olarak ödendiğine dair kabulü isabetli olup, davalının buna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafça, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshedildiği, davalının başka marka lastik satmasının ve başka firmaya ait tabela kullanmasının perakende bayilik sözleşmesine göre mümkün olduğu, öte yandan davacının yatırım destek bedelini Üstbostancı Kadıköy’de bulunan iş yeri için değil, Bağcılar’da bulunan iş yeri için verdiği, burada bulunan … tabelasının yatırım desteğinin konusunu oluşturmadığı, bu nedenle bu tabelanın kaldırılmasının da haklı fesih sebebi sayılamayacağı ileri sürülmüştür. Davacı tarafından yapılan yatırım destek bedeli ödemesi herhangi bir iş yerine özgülenmiş olmayıp, davalı tarafından bu ödemenin yalnızca Bağcılar’da bulunan iş yeri için yapıldığı da ispatlanabilmiş değildir. Diğer taraftan taraflar arasındaki 23/07/2015 tarihli sözleşmede; perakende bayilik sözleşmesinin her ne sebeple olursa olsun üç yıl süre içinde sona ermesi halinde yatırım destek bedelinin %60’ı oranındaki tutarın en geç otuz gün içerisinde nakden tazmin edileceği kararlaştırılmıştır. Şu halde davacı davalıya ödediği yatırım destek bedelini iade talebi, sözleşmenin feshinin haksız olup olmamasından bağımsız bir taleptir. Sözleşme ne sebeple olursa olsun üç yıl süre içerisinde sona ermiş ise; davacı ödediği yatırım bedelinin %60’ının iadesini talep edebilecektir. Davacı tarafından davalıya 09/07/2015 tarihinde 118.000,00-TL yatırım destek primi ödenmiş, bayilik sözleşmesi 22/08/2017 tarihinde üç yıllık süre içerisinde sona ermiştir. Şu halde davacının; 23/05/2017 tarihli sözleşmenin 11.paragrafı uyarınca ödediği tutarın %60’ı oranındaki 70.800,00-TL’nin iadesi talebi sözleşmeye uygun olup, davalının bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da içermediğinden, davalı yanın istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.836,34.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.209,09.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.627,25.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.