Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1074 E. 2022/1190 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1074
KARAR NO: 2022/1190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/857 Esas – 2018/1235 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıdan 02/12/2009 tarihinde 14.278,71 TL bedelli bir adet … Marka … fotokopi makinesi satın aldığını ve bedelini davalıya ödediğini, fotokopi makinesinin, teslim alınmasından sonra sürekli olarak arıza verdiğini ve çok yoğun bir iş temposu bulunan müvekkili şirketin çok kere mağdur olmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin, makinedeki arızanın giderilmesi için davalıya başvurduğunu, davalı tarafından da yapıldığı iddia edilen onarımlara rağmen fotokopi makinesinin sürekli olarak arızaya devam ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin önce 25/01/2011 tarihli yazı ile ve daha sonra ise 28/03/2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile ürünün ayıpsız misliyle değiştirilmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, buna rağmen davalı tarafça bu isteğin kabul edilemez gerekçelerle reddedildiğini, ürünün kendisinden beklenen faydayı sağlayamadığını ve arızanın üründen faydalanamamayı sürekli kıldığını belirterek, dava konusu makinenin satın alma bedelinin yasal faiziyle birlikte iadesine, aksi halde dava konusu makinenin ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin makineyi yanlış ve teknik olarak usulüne uygun olmayan şekilde kullanması neticesinde arıza oluştuğunu, teknik rapordan da anlaşılacağı üzere davacı şirketin makineyi orijinal olmayan sarf malzemeleri ile yanlış biçimde kullandığını, buna rağmen müvekkili şirketin davacıdan kaynaklanan arızaları giderdiğini, teknik servis elemanlarının makineyi çalışır duruma getirdiğini, müvekkili şirketin … marka yazıcı ve fotokopi cihazlarının Türkiye’deki tek distribütörü olduğunu ve cihazların yedek parçalarının ve sarf malzemelerinin de ithalatını yaptığını, davacının piyasada ucuz bulunan sarf malzemeleri ve yedek parçaları kullandığını, arızaların davacıya ait olduğunu, davaya konu malın ayıplı mal olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/11/2018 tarih ve 2014/857 Esas – 2018/1235 Karar sayılı kararı ile; “….Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan 02/07/2013 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı tarafça davacı tarafa satılan fotokopi makinesinde orijinal tonerlerin kullanılmadığı ancak makinedeki arızalara bu durumun yol açmadığı, makinedeki arızaya teknik ve denetime elverişli şekilde hazırlanan 02/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda da anlatıldığı şekilde transfer beltin işleyişi sırasında sıkışma ve beltin sürekli bir şekilde rahatça dönememesinden kaynaklı yırtıkların yol açtığı bunun da kullanım hatasından kaynaklandığı, bu suretle davacının kendi kusurundan kaynaklanan sonuçtan dolayı bir hak elde edemeyeceği, 21/11/2016 tarihli raporun teknik bir incelemeye dayanmadığı gibi arızanın toner kaynaklı olmadığına yönelik vardığı sonucunda ilk raporla çelişkili olmadığı bu suretle dava konusu fotokopi makinesindeki arızanın davacının kusurundan kaynaklandığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin cevabi ihtarnamesinde ve cevap dilekçesinde, söz konusu arızanın farklı toner kullanımdan kaynaklandığının belirtildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında, arızanın farklı toner kullanımından kaynaklanmadığı, müvekkilinin kullandığı tonerlerin orjinal tonerlerden hiçbir farkı olmadığının tespit edildiğini, davalı tarafça, mahkemenin gerekçeli kararında belirttiği gibi söz konusu arızanın müvekkili şirketin kullanımından kaynaklandığının belirtilmediğini, Mahkemece, ürünün ayıplı olduğu ve emsali ile değiştirilmesi yönünde kanaat bildiren 23.11.2016 tarihli bilirkişi raporuna rağmen davanın reddine karar verildiğini, 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda, söz konusu arızanın toner farklılığından kaynaklanmadığı, ancak hukuki değerlendirme yapılarak kullanım hatasından kaynaklandığı yönünde kanaat bildirildiğini, söz konusu raporda kullanım hatasının ne olduğu, c2700 arızasının sürekli olarak neden meydana geldiği, kağıtların neden sürekli sıkıştığı, hangi kullanım hatasından bu arızanın meydana geldiği hususları açıklanmadığından rapora itiraz edildiğini, itirazları doğrultusunda hazırlanan 23.03.2014 tarihli bilirkişi ek raporunda, “makinenin arızalarının kullanım sebebiyle tahrip olduğu” ve “sadece transfer belt değişiminin davalı tarafından uygun olacağı” kanaatine varıldığını, ancak bilirkişi kök raporunda belirttikleri itirazlarının dikkate alınmadığını ve kendileri tarafından ek rapora itiraz edildiğini, dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini, Mahkemece 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporu ve 23.03.2014 tarihli kök raporu hükme esas görülmediğinden dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesine karar verildiğini, dosya kapsamında yeni bir bilirkişiden alınan 23.11. 2016 tarihli bilirkişi raporunda malın ayıplı olduğu, bu ayıptan davalının sorumlu olduğu, söz konusu ayıbın davalının belirtiği gibi toner farklılığından kaynaklanmadığı, bu sebeple ürünün emsali ile birlikte değiştirilmesi gerektiği yönünde kanaat bildirildiğini, Mahkemenin, gerekçeli kararında dosya kapsamında alınan 23.11.2016 tarihli bilirkişi raporunu dikkate almadan ve raporlar arasında çelişki olmadığına karar vererek, 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas alarak davanın reddine karar verdiğini, oysa 23.11.2016 tarihli bilirkişi raporu ile 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, nihayetinde son alınan bilirkişi raporunda davanın haklılığı yönünde kanaat bildirdiğini, iki rapor arasında çelişki olması halinde dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini, Mahkemenin sürdürdüğü yargılama süreci ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğunu, mahkemenin yeni bir bilirkişiden rapor alıp, 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas almasının anlaşılamadığını, mahkemenin 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas alacak şekilde yeterli görmediği için yeni bir bilirkişiden rapor alma ihtiyacını hissettiğini, yeniden alınan bilirkişi raporunun davanın haklılığı yönünde kanaat bildirmesine rağmen mahkemenin anlaşılmaz bir şekilde hükme yeterli görmediği 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm kurduğunu, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda soyut ve varsayımsal değerlendirmelere yer verildiğini ve denetime elverişli olmadığını, 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda arızanın sadece kullanım hatasından kaynaklandığını belirttiğini, ancak nasıl bir kullanım hatası olduğuna ilişkin hiçbir teknik bilgiye yer vermediğini, işbu bilirkişi raporunda kağıt sıkışmasının neden sürekli olduğu, faks geldiğinde sistemin neden kilitlendiği, c2700 arızasının neden sürekli olduğu, makinenin çift taraflı taramayı neden yapmadığı, kağıtların neden sıkıştığı sorularının cevabının bilirkişi raporunda olmadığını, esasen bilirkişinin “Transfer bellekteki yırtılmaların kullanılan tonerle bir ilgisi olmadığı düşünülmektedir. Buradaki yırtılmalar daha çok transfer beltin işleyişi sırasında sıkışma ve beltin sürekli şekilde rahatça dönmemesinden kaynaklı yırtıldığı söylenebilir” şeklindeki tespiti ile transfer bellekteki arızayı tespit etmiş olmasına rağmen, raporun sonuç kısmında arızanın kullanım hatasından kaynaklandığını belirttiğini, bellekteki yırtılmanın arızanın sonucu olduğunun ortada olduğunu, nasıl bir kullanım hatası sonucu bu yırtılmanın meydana geldiğinin açıklanamadığını, Esasen raporun sonuç kısmının ilk 5 maddesinin iddialarını tamamen haklı gösterip, davalının iddialarını çürütürken sonuç kısmında makinenin kullanım hatasından tahrip olduğunun belirtildiğini ve transfer bellekteki yırtılmasının makine ayarındaki bazı dengesizliklerden kaynaklandığı belirtilerek transfer belt ünitesinin değişiminin uygun olacağının belirtildiğini, sadece bu sonuç kısmının dahi müvekkilinin arızalı bu makineye katlanmak zorunda olmadığını gösterdiğini, 02.07.2013 tarihli bilirkişi raporu ve kök rapor birlikte okunduğunda esasen söz konusu arızanın davalı tarafından kaynaklandığının görüldüğünü, yeni bilirkişiden alınan raporun ise iddialarını desteklediğini ve ürünün emsali ile değiştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı mal satışı iddiasından kaynaklanan, ödenen bedelin iadesi, aksi halde ayıpsız misliyle değiştirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafça 26/11/2012, 11/09/2013 ve 17/10/2017 tarihlerinde dosyanın üç kez takipsiz bırakıldığı, mahkemece HMK’nın 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve en son 20/10/2017 tarihli yenileme tensip tutanağı tanzimi ile yargılamaya devam olunarak davanın esastan karara bağlandığı görülmektedir. HMK 150/(6) maddesinde “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafça dava dosyası üç kez takipsiz bırakılmıştır. Bu durumda mahkemece HMK 150/6 hükmü nazara alınarak, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek davanın esastan karara bağlanması doğru görülmemiştir. Bu husus istinaf sebebi yapılmamış ise de, HMK’nın 150/6 hükmü amir hüküm olup, kamu düzenine ilişkin ve yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 355, 150/6 ve 353/1-b2 maddeleri uyarınca kaldırılarak, dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarih ve 2014/857 Esas – 2018/1235 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 355, 150/6 ve 353/1-b2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davacı tarafından açılmış olan davanın 6100 Sayılı HMK’nın 150/6 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 212,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 131,35 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere; toplam 181,1.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.