Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1072 Esas
KARAR NO: 2022/1443 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/346 Esas – 2020/40 Karar
DAVA: Tazminat ( Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının 22.06.2016 tarihli fatura muhteviyatı 460 kg 1 adet sterilizer emtiasının Çin-Türkiye taşımasının davalı yanca üstlenildiğini, Çin’den İstanbul’a oradan Adana’ya sorunsuz taşman yükün, Adana-Ankara aktarmasında yükleme sırasında düşürülerek hasarlandığını, teslim sırasında durumun tespit edildiğini, tutanak altına alındığını, Cihazın hastaneye 134.990,00 TL bedelle kazanılan ihale sonucunda teslimi gerekirken davacı tarafından teslim edilemediğini, Cihazın 10.000 USD satın alma maliyet, 6.686,00 taşıma maliyeti kaynaklı zararlar oluştuğunu, davalının tazmin etmesi gerektiğini beyan ederek müvekkiline ait olan tıbbi cihazın hasarlanması nedeniyle 10.000 USD cihaz bedelinin 13/07/2016 tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek banka faizi ile ve 6.686,00 TL’nin 13/07/2016 tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ve diğer Fer’ileri birlikte davalıdan tahsilini, tüm yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının taşımayı tam ve eksiksiz yaptığı ve yükü gönderilene teslim ettiğini, Davalının her hangi bir şekilde sorumluluğunu gerektirir bir durum olmadığını, TTK m.878 gereği ambalaj kusurundan davalının sorumlu tutulamayacağını, TTK m.889 gereği gerekli bildirimin yapılmadığını, Kargo içeriğinden davalının sorumlu tutulamayacağını, içeriği ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunu, Talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, Masraflar talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek haksız ve mesnetsiz iddialara dayanılarak açılan işbu davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/01/2020 tarih 2017/346 Esas 2020/40 Karar sayılı kararında; ” Taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince; TTK m. 875 kapsamında taşınan tıbbi cihaz emtiasının hasarı sabit olmakla taşınan yükün parsiyel yük olarak yükleme- boşaltma- aktarmalarından yurt içi taşıma esnasında yükün zarar görmesi sonucu davalının sorumluluğunun bulunduğu, davalının davacının ispatlanan zararını TTK m. 875, m. 880, m. 881, m. 882, m. 883 ve m. 886 gereği tazmin etmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Yükün kg birim fiyatı 8,33 SDR olmakla emtianın ağırlığının 460 kg olması karşısında TTK m.882 gereği davalının sorumluluk tavanı 460 kg x 8,33SDR = 3.831,80 SDR = 5.334,29 USD olduğu, davacının emtiadan kaynaklanan gerçek zararı teknik olarak hesaplanmıştır. Davacının yasal sürede ticari kayıt ve defterlerini yasal ihtaratlara rağmen Mahkememize sunmadığı görülmekle; davacının talep ettiği masraf kalemlerine ilişkin taraflar arasındaki sözleşme ve TTK kapsamında iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır.Davalının dava tarihi 10.04.2017 itibarı ile temerrüte düştüğü değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; davacı alacağının emtia bedelinin TTK ve sözleşme gereği belirlenen davalının sorumlu tutulabileceği 5.334,29 USD olduğu hesaplanmıştır. Fazlaya dair davacı ispatı bulunmamaktadır. Davacı ve davalı tarafın özel ve teknik olarak incelenen kayıtları ve emtia üzerindeki teknik inceleme ile dosay kapsamına sunulu bilgi ve belgeler gereğince aşağıda belirlendiği şekilde davacının davalı taraftan mevzuat ve sözleşme gereğince alacağının bulunduğu, davalı tarafın yukarıda açıklamalar ışığında hesaplanan miktar kadar sorumlu olduğu, aşağıdaki miktar kadar davacının davasını ispatladığı, davacının fazlaya ilişkin talebinin ispatlanamaması nedeni ile yerinde olmadığı değerlendirilerek davalı tarafın hükümde belirlenen miktar kadar haksız olduğu ve sorumlu olduğuna, davacının talebi dikkate alındığında davanın kısmen kabulünün gerektiğine kanaat getirilmiş, saptanan ve hukuksal durum karşısında aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabulü-kısmen reddi ile ;5,334,29 USD’ye 3095 sayılı Kanunun 4a maddesi uyarınca faiz uygulanarak davalıya tahsiline davacıya verilmesine, davacının fazla talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davacının ticari kayıt ve defterleri sunmadığı gerekçesiyle kargo konusu emtianın taşınması ile ilgili gümrük ve taşıma masraflarına ilişkin resmi kayıtlı fatura sunulmasına ve bu hususların davalının defter ve kayıtlarından bulunmasına rağmen aksine hüküm verilmesinin yerinde olmadığını, Davalının taşımadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Müvekkilinin 1 adet “Low temperature plasma sterilizer “ isimli tıbbi cihazı Çin’den Türkiye’ye taşıtmak üzere davalı kargo şirketi ile anlaştığını, davacı ile davalı arasında akdedilen 15.03.2016 tarihli taşıma sözleşmesine binaen 13.07.2016 tarihli konşimento ile sorunsuz olarak Çin’den İstanbul aktarmalı Adana’ya nakledilen kargo, davalı kargo şirketi tarafından Adana Barajyolu şubesinden Ankara’ya gönderilmek üzere karayoluyla taşınması sırasında, kargo muhteviyatı tıbbi cihazın üzerinde yükün ağır ve hassas olduğunu belirten etiketler bulunmasına rağmen, davalı kargo şirketi çalışanları tarafından aktarma merkezinde tırdan tıra aktarılırken düşürüldüğünü, cihazın kırıldığnı ve hasarlandığını, kargonun teslimatı sırasında, ambalaj içerisinde bulunan cihazın fiziki durumu tespit edilerek, tutanak altına alındığını, davalının, tıbbi müdahalelerde kullanılan ve üzerinde ağır ve hassas olduğuna dair ibareler bulunan yükü düşürerek, enjeksiyon sisteminin aktarma milinin eğilmesine, kartuş taşıyıcının kırılmasına, vakum pompasının hasarlanmasına, kapısının eğilmesine, ön, arka ve üst panellerinin kırılarak kullanılamaz hale gelmesine neden olduğunu, bu nedenle davalının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususların kabulünün mümkün olmadığını, Lojistik ve taşıma uzmanı ve SMMM den oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ile, taşıma konusu emtianın tıbbi cihaz olması nedeniyle işin uzmanı bir makine mühendisi tarafından yapılan inceleme ile sunulan raporda, dava konusu hasarın tespit edildiğini, dava konusu cihazın bulunduğu yerde yapılan incelemede, muhteviyatı tıbbi cihaz olan emtianın düşme sonucu aldığı darbeyle hasarlandığını ve kullanılamaz halde olduğu, cihazın niteliği itibariyle tıbbi cihaz olması, yani sağlık sektöründe kullanılması, bu nedenle tamir ile kullanılmasının söz konusu olmaması gibi nedenlerle cihazın “tam zayi” olduğunun tespit edildiğini, tam zayi olan cihazın fatura bedeli olan 10.000 USD’nin olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte; taşıma ve gümrük masrafları olan 6.686,00 TL’nin de ödenmesi gerekmekte iken aksine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, davalının belirttiği gibi paketlemeden kaynaklanan bir hasarın söz konusu olmadığını, dava konusu hasarın kayıtlarda yer alan ve bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi düşme sonucu aldığı darbeden kaynaklandığını cihazın kullanılamaz hale geldiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda düzeltilerek kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararında aleyhe olan hususların kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, Müvekkili şirketin dava konusu kargo taşımasında üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini,
Gönderici tarafından paketlenen dava konusu kargonun, 05.08.2016 tarihinde … Kargo Barajyolu Şubesinde, davacının Ankara’da bulunan adresine gönderilmek üzere teslim alındığını, göndericiye kargonun bu şekilde gönderilmesi halinde hasar görme riskinin bulunduğu bildirilerek, göndericiden gönderinin hasar görmesi halinde tüm sorumluluğun kendisinde olacağını kabul ettiğini, müvekkili şirketin de dava konusu taşımaya ilişkin sorumluluğu bulunmadığını gösteren “Sorumluluk Belgesi” alındığını bu hususların cevap dilekçesinde ve 18.09.2018 tarihli dilekçede açıklanmış olup, dilekçe ekinde “Sorumluluk Belgesi” sunulduğunu, söz konusu “Sorumluluk Belgesi” dava konusu kargonun göndericisi tarafından imzalanmış olup, tüm sorumluluğun göndericiye ait olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını gösterdiğini, bilirkişi raporlarında ve mahkeme tarafından işbu sorumluluk belgesinin değerlendirmeye alınmamış olup müvekkili kargo şirketinin sorumluluğuna dair değerlendirmede bulunulduğunu, müvekkili şirketin edimlerini gereği gibi yerine getirdiğini, kargo içerindeki ürünün hasarlı olarak teslim edilmediğini asla kabul anlamına gelmemek üzere, sorumluluk belgesi ile taşıması yapılmış olan kargo taşıması ile ilgili müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Dava konusu kargonun gönderici tarafından paketlendiğini kabul anlamına gelmemek üzere paketlemeden kaynaklanan zarardan müvekkili şirketin sorumluluğun olmadığını, dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarında ambalaj yetersizliğinin hasarlanmadaki payının ne olduğu hususunun incelenmediğini, eksik inceleme yapıldığını, (TTK m. 878) Davacı tarafından süresinde hasar bildiriminin yapılmadığını yerel mahkeme tarafından bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmadığını, Yargılama kapsamında alınan kök raporda; dava konusu emtianın ağırlığı salt davacının beyanı ile 2 kutu halinde 860 KG olarak taşındığı belirtilerek 860 KG üzerinden hatalı SDR hesaplaması yapıldığını, gerçek ağırlık üzerinden hesaplama yapılması için rapora itiraz edildiğini, makine mühendisi bilirkişi tarafından ise emtianın ağırlığı 460 KG olarak belirtilmiş olup Bilirkişi heyeti tarafından da ek raporda işbu kez 460 KG üzerinden sorumluluk sınırlaması hesaplaması yapıldığını, yapılan SDR hesaplamasında hangi tarihin dolar kurunun kullanıldığı belirtilmediğini, müvekkilinin sorumluluk üst sınırı hesaplamasında kargo ağırlık bilgisinin yanında dolar kurunun tarihinin de önemli olup bu hususun da göz önüne alınması gerektiğini, davacının iddialarını ve müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul anlamına gelmemek üzere dosya kapsamındaki tüm beyanları tekrar ederek müvekkili şirketin sorumluluğu var ise TTK md. 822’ye göre belirlenebileceğini, Davacının 6.686,00-TL masraf bedeli talebinin haksız olup yerel mahkemenin bu yöndeki kararının yerinde olduğunu, Davacının iddialarını ve dava konusu taşımadan müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul anlamına gelmemek üzere yargılama neticesinde davacının toplamda 4.665.71 USD ve 6.689,00-TL tutarında talebinin reddedilmiş olup davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin düşük hesaplandığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taşıma sözleşmesine konu emtianın taşıma esnasında hasarlanması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında 15/03/2016 tarihli taşıma sözleşmesi bulunduğu, davacı tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’nde mukim Shandong Şirketi’nden 460 kg ağırlığındaki bir adet “Low temperature plasma sterilizer” tıbbi cihazın 10.000,00-USD bedel karşılığında 22/06/2016 tarihinde ithal edildiği, Çin’den Adana’ya taşınan cihazın Adana-Ankara arası taşıma işinin taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine istinaden davalı tarafından gerçekleştirildiği, davacının taşıma esnasında düşme nedeniyle hasar gören cihazın tam zayi olduğunun iddia edildiği ve emtia bedeli olan 10.000,00-USD ile taşıma için yapılan 6.686,00-TL masrafın davalıdan tazmininin talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça emtianın teslim edildiği, davacıdan sorumluluk belgesi alındığı, bu nedenle hasardan sorumluluklarının bulunmadığı, hasarın yetersiz ambalajlamadan kaynaklandığı, ambalajlama nedeniyle meydana gelecek hasarlardan gönderenin sorumlu olduğu, yurt dışından ithal edilen ürünün ithalat sürecindeki taşıma masraflarının kendilerinden talep edilemeyeceği, hasarın bildirilmediği ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı vekili taraflarından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden yapılan değerlendirmeler aşağıdaki şekildedir: 6100 Sayılı HMK’nun 854/1 maddesi uyarınca Kanunun taşıyıcıya, taşıma işleri komisyoncusuna ve faaliyetleri Devlet iznine bağlı taşıma işletmelerine yüklediği sorumlulukların önceden hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm sözleşmeler geçersizdir. Davalı tarafça dosyaya mübrez 05/08/2016 tarihli “sorumluluk belgesi” başlıklı belge taşıyıcı olan davacının, taşıma sırasında kendi sorumluluk alanında meydana gelebilecek tüm hasarlardan sorumluluğunu önceden ve tamamen ortadan kaldırıcı mahiyette olup, anılan amir kanun hükmü uyarınca geçersizdir. Taşıma konusu emtianın taşıma esasında düşürme nedeniyle zayi olduğu sabit olup, davalının TTK’nun 775 ve devamı maddelerine dayalı sorumluluğunun, geçersiz sorumsuzluk anlaşmasına dayalı olarak ortadan kalktığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Taşıma konusu emtiada meydana gelen hasarın ambalajlama kaynaklı olmayıp, taşıma esnasında düşürme sonucu kırılma ve ezilme nedeniyle oluştuğu, ambalajlama ile hasar arasında illiyet bağı bulunmadığı, teknik bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan davalı yanın bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Taşıma konusu emtianın teslimi sırasında davalı çalışanı huzurunda … Kargo Ankara Aktarma Merkezi’nde tanzim edilen 08/08/2016 tarihli durum tespit tutanağı ile emtianın orijinal ambalajında olduğu, ambalajda gözle görülür hasar bulunduğu, ambalajda ezik, kırık ve yırtık bulunduğu tespit edilmiş olup, bu tutanağın altına davalı şirket adına teslimat yapan davalı çalışanı tarafından imza atılmış olup, TTK’nun 889/1 maddesi uyarınca hasar bildirimi gerçekleştirilmiş bulunduğundan, davalı vekilinin, davacı tarafından süresinde hasar bildiriminin yapılmadığını yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Taşıma konusu emtianın davalı taşıyıcıya 05/08/2016 tarihinde teslim edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında aksi yönde bir anlaşma bulunmadığından, TTK’nun 882/4 fıkrası uyarınca emtianın taşınmak üzere taşıyıcıya teslim tarihi lan 05/08/2016 tarihli SDR kurunun esas alınması gerekmekte olup, bilirkişiler tarafından emtianın gönderilene teslim tarihi olan 08/08/2016 tarihli SDR kuru esas alınarak hesaplama yapılması hatalıdır. Öte yandan 05/08/2016 tarihli TCMB SDR kuru 1-SDR=1.39717-USD; 08/08/2016 tarihli SDR kuru ise 1-SDR=1.39211-USD’dir. Bilirkişi raporunda hesaplamaya, mahkemece de hükme esas alınan kur davalı lehine olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin vekalet ücreti hesaplanırken karar tarihindeki USD efektif satış kurunun esas alınmadığı yönündeki istinaf sebebi incelendiğinde; dava tarihindeki TCMB USD efektif satış kurunun; 1,00-USD = 3.7386-TL olduğu, reddedilen tutarın 4.665,71-USD ve 6.686,00-TL olduğu, buna göre dava tarihindeki kura göre reddedilen USD cinsinden tutarın TL cinsinden değerinin, 4.665,71-USD x 3.73,86-TL=17.443,22-TL olduğu, reddedilen 6.686,00-TL’de eklendiğinde, reddedilen toplam tutarın 24.129,22-TL olduğu anlaşılmıştır. Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre reddedilen değer üzerinden davalıya verilmesi gereken nispi vekalet ücretinin 3.619,38-TL olduğu tespit edilmiştir. Her dava, açıldığı tarihteki şartlara tabi olup, yabancı para taleplerinde, Türk Lirası cinsinden dava değeri değeri dava tarihindeki TCMB efektif satış kuruna göre belirlenmeli ve belirlenen bu TL cinsinden değer esas alınarak harç ve vekalet ücreti hesaplanmalıdır. İlk derece mahkemesi tarafından hatalı olarak karar tarihindeki TCMB efektif satış kuru (1,00-USD=5.9348-TL) esas alınarak, kabul edilen 5.334,29-USD’nin karar tarihindeki TL cinsinden değeri olan 31.657,94-TL üzerinden davacı lehine 4.748,69-TL vekalet ücretine hükmedilmiş, yine karar tarihindeki Tarife’nin 13/2 fıkrasında yer alan; vekalet ücreti kabul veya reddedilen tutarı geçemez hükmü hatalı değerlendirilerek davalı lehine de 4.748,69-TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Şu halde davalı lehine dava tarihindeki kur esas alınarak 3.619,38-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olup, bu durum davalı lehine olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yönünden yapılan değerlendirme aşağıdaki şekildedir: Taşıma konusu emtianın, taşıma sırasında düşürme nedeniyle tam zayi olduğu, tıbbi cihazın hasarlanan tüm parçaların tamamen yenisi ile değiştirilmesinin gerektiği, tamir ve bakımı yapılsa dahi sağlık kuruluşlarının alım şartnamelerini karşılamayacağı ve sovtaj değerinin bulunmadığı teknik bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olmakla birlikte, hasarın, taşıyıcı davalının kasten veya pervasızca veya böyle bir hasarın meydana gelmesi ihtimalini bilinciyle gerçekleştirdiği bir eylem neticesinde oluştuğu ispat olunamadığından, sınırlı sorumluluk hakkının kaybına ilişkin TTK’nun 886 maddesi koşulları oluşmamıştır. Somut olayda gerçek hasar tutarı olan 10.000,00-USD, TTK’nun 882/1 fıkrası uyarınca tespit edilen sınırlı sorumluluk tutarını aştığından, davacı vekilinin 10.000,00-USD’nin tamamına hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi haklı bulunmamıştır. 6102 Sayılı TTK’nun “diğer giderlerin tazmini” başlıklı 883 maddesi uyarınca; taşıyıcı ziya veya hasardan sorumlu olduğu hallerde; 880 ila 882 maddelere göre ödemesi gereken tazminattan başka taşıma ücretini geri verir ve taşıma işi ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan diğer giderleri de karşılar. Davacı vekili dava dilekçesi ekinde, taşıma konusu emtianın ithalatı için aldığı gümrükleme hizmetine, ödediği gümrük vergisine, ardiye bedeline, kurye ve mesai giderlerine ilişkin, gümrük beyannamesi, vergi ödemesine ilişkin havale dekontu, Adana Havalimanı ardiye bedeli ve mesai bedeli, kurye bedeline ilişkin makbuz ve havale dekontlarını dosyaya sunmuş olup, bu masrafların davalıdan tahsilini talep etmiştir. Taşıma konusu emtia Çin Halk Cumhuriyeti’nden Ankara’ya iki ayrı taşıma ile getirilmiştir. Davalı tarafından yapılan taşıma Adana Ankara arası taşımadır. Davacının TTK’nun 883 maddesi uyarınca davalıdan isteyebileceği giderler ise yalnızca davalı sorumluluğundaki taşıma nedeniyle yapılan giderlerdir. Davacının dosyaya ibraz ettiği gider belgeleri, davalı sorumluluğundaki Adana Ankara arası taşıma işi nedeniyle yapılmış giderler olmadıklarından, anılan hüküm kapsamında davalıdan tahsil edilmeleri mümkün değildir. İzah edilen gerekçelerle davacının, 6.686,00-TL tutarındaki diğer giderlerinin davalıdan tahsili gerektiğine dair istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen sebeplerle; mahkeme kararında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı ve davalı yanın istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.162,55.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 562,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.600,00.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.