Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1071 E. 2020/1128 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1071
KARAR NO : 2020/1128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2020
DOSYA NUMARASI : 2019/405 Esas – 2020/110 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/10/2018 başlangıç tarihli ve 10/10/2019 bitiş tarihli …. poliçe nolu … Ticari Paket Sigorta Poliçesinden kaynaklanan prim alacağının tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine takip başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin merkezinin Sakarya olması nedeniyle hakkında yapılacak ilamsız takiplerde yetkili yerin Sakarya İcra Daireleri olacağını, itiraz neticesinde itirazın iptali davası açıldığını, ayrıca davacının iddialarının gerçek olmayıp, taraflar arasında iddia edildiği şekilde geçerli bir sigorta poliçesi ve buna bağlı olarak sigorta ilişkisi kurulmadığını, taraflar arasında bir ön görüşme yapıldığını, bu hususta davacı taraftan sadece teklif alındığını, teklif sonrasında işleme geçerlilik sağlayacak onay verilmediğini, davacı şirketin TTK 1424 mad belirtildiği şekilde imzalı olarak düzenlenmiş poliçeyi davalı şirkete teslim etmesi gerektiğini, mevcut olayda buna uygun şekilde düzenlenmiş ve imzalanmış bir poliçe tesliminin söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 04/02/2020 tarih ve 2019/405 Esas – 2020/110 Karar sayılı kararı ile; “Dava, … numaralı “… Kobi Ticari Bakım Paket Sigorta Poliçesi” ne ilişkin prim borcunun ödenmediği iddiasına dayalı olarak prim borcunun tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir. Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, icra dosyası birlikte değerlendirildiğinde; icra dosyasının incelenmesinde davalı tarafından tüm borca, ferilerine ve yetkiye itiraz ettiği, itirazın süresi içerisinde olduğu, borçlunun adresinin Sakarya ili olup, ayrıca taraflar arasında imzalanan Doğa Kobi Ticari Paket Sigorta poliçesinde borçlunun adresinin de Sakarya olarak yer aldığı, cevap dilekçesinde davalı tarafından sözleşme ilişkisinin açıkça reddedildiği, bu itibarla genel yetki kurallarına göre yetkili icra dairesinin davalı/ borçlunun ikametgahı (Sakarya) icra daireleri olduğu, ancak icra takibinin İstanbul icra dairelerinde yapıldığı anlaşılmakla davanın usulden reddine … ” dair karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı anlaşıldığından davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takip konusu alacağın ticari paket sigorta poliçesine, yani para borcuna dayandığını, müvekkili davacı/ alacaklı şirketin yerleşim yerinin Beyoğlu/ İstanbul olması nedeni ile İstanbul İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin yetkisizlikten dolayı davayı usulden reddinin hukuka aykırı olduğunu, Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’ nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağını, HMK m.10′ a göre, sözleşmeden doğan para borçları için, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesinin de yetkili olduğunu, kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere, belirlenen özel yetki kuralının, genel yetkili icra dairesinin yanında seçimlik icra dairelerini tesis ettiğini, dolayısıyla kesin yetki kuralından bahsedilemeyeceğini, sözleşmenin ifa edileceği yerin tespitinde TBK’da düzenlenen hükümlerin uygulama alanı bulacağını, somut olayda sigorta sözleşmesine dayalı primin ödenmemesinden kaynaklı para borcunun söz konusu olduğunu, sözleşmeden doğan borçlarda yetkili icra müdürlüğünün sözleşmenin ifa edileceği yer icra müdürlüğü olduğunu, sözleşmenin ifa edileceği yerin ise TBK m. 89’a göre belirlenmesi gerektiğini, Söz konusu icra takibi sözleşmeden doğan para borcu kaynaklı olduğundan müvekkili davacı/ alacaklı şirketin yerleşim yerinin bağlı olduğu İstanbul İcra Müdürlükleri’ nin de icra takibinde yetkili olduğunu, mahkemece verilen kararın hukuka aykırı bulunduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak, İstanbul İcra Daireleri’ nin yetkili olduğuna ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigorta poliçesi prim alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Ltd Şti, borçlunun …San Tic Ltd Şti. olduğu, alacaklı tarafça sigorta poliçesinden kaynaklanan 63.500,00TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. İtirazın iptali davalarında, yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmış olması dava şartıdır. Davalı, hakkında yapılan ilamsız takipte icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiştir. Genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde yetkili icra dairesi, İİK 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı yasanın 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalarda yetki düzenlenmiş, sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ancak HMK’ nın 10. maddesinde belirtilen sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin yetkili olabilmesi için taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun ispatlanması gerekmektedir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki veya sözleşmenin varlığı alacaklı tarafça ispatlanamadığı takdirde, yetkili icra dairesi HMK 10. maddesi ve BK 89. maddeleri uyarınca belirlenemeyecektir. Ayrıca alacaklı tarafça, alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişki ispatlanamaz ise, alacaklının bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Bu durumda yetkili icra dairesi, genel kural gereği borçlunun ikametgahı olan yer icra daireleri olacaktır. Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Sigorta ettirenin borç ve yükümlülükleri/ Ödeme yeri başlıklı 1432- (1) maddesinde “Sigorta primi, sigorta ettirenin, sözleşmede gösterilen adresinde ödenir. Sözleşmede başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen, sigorta primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenegelmekte ise, bu ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır ” düzenlemesi mevcuttur. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Davacı tarafça taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sigorta poliçesine binaen icra takibi başlatılmış olup, davalı tarafça sözleşme ilişkisi inkar edilmiştir. Bu durumda mahkemece, yukarıda gösterilen yasal düzenlemelerde belirtilen hususlarla ilgili taraf delilleri toplanılarak ve bu düzenlemeler ışığında taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunup /bulunmamasına göre oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ilk duruşmada, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde icra dairesinin yetkisi konusunda taraf delilleri toplanıp incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 04/02/2020 tarih ve 2019/405 Esas – 2020/110 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı olması halinde davacıya iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.