Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1060 E. 2020/848 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1060 Esas
KARAR NO: 2020/848 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/950 Esas (Derdest Dosya)
TARİH: 11/05/2020 Tarihli Ara Karar
TALEP: Teminatın İadesi Talebi
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekilince birleşen dava dosyasına sunulan dava dilekçesi ile; (İstanbul Anadolu 11. ATM 2019/252 E, 2019/56 K sayılı dosyası) birleşen dava dosyasında davacılar … İle Paket Gıda… Şirketi vekilince davalı … Şirketine yönelik dava dilekçesinde belirtilen toplamda 17 adet (… SAnayi Sitesi Şubesinden verilme …’nin lehtar olduğu 20/05/2018 keşide tarihli 400.000,00 TL bedelli, 22/06/2018 keşide tarihli 400.000,00 TL bedelli, 20/01/2018 keşide tarihli 400.000,00TL bedelli, 24/08/2018 keşide tarihli 400.000,00 TL bedelli, 21/09/2018 keşide tarihli 400.000,00 TL bedelli, 26/10/2018 keşide tarihli 500.000,00TL bedelli, 23/11/2018 keşide tarihli 500.000,00 TL bedelli, 21/12/2018 keşide tarihli 500.000,00 TL bedelli çekler ile lehtarın … olarak belirtildiği 22/02/2019 – 22/02/2019 – 22/03/2019 – 26/04/2019 – 24/05/2019 – 21/06/2019 – 26/06/2019 – 23/08/2019 ve 20/09/2019 keşide tarihli her biri 500.000,00TL bedelli çeklerin davacıdan tehdit ve baskı ile alındığını, iş bu çeklerden ilk üç tanesinin (20/05/2018-22/06/2018-20/07/2018 keşide tarihli) menfi tespit hazırlığı yaparken arkasının yazılmaması amacıyla davalılara ödendiğini, iş bu çeklerin zorla alınması nedeniyle Balıkesir CBS 2017/17997 soruşturma sayılı dosyasında inceleme yapıldığını ve 23/05/2018 tarihinde iş bu soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığını dair karar verildiğini, bu çeklerden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitini İstanbul 7. ATM sinin 2018/950 sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, ancak iş bu dava devam ederken …’nin bu çeklerin sahibi olduğu davalı şirkete ciro ettiğini belirterek davalı … Şirketine yönelik iş bu çeklerden dolayı açılan menfi tespit istemli açılan bu davanın İstanbul 7. ATM sinin 2018/950 sayılı dosyasıyla birleştirilmesini talep etmiş, hiçbir borca dayanmadığı belirtilen bu çeklerin İstanbul 7. ATM sinin 2018/940 sayılı ana dosyada teminat karşılığında durdurulmuş olması nedeniyle tedbir kararına muhalefet yoluyla yapılan icra takiplerinin kaldırılması talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, birleşen davada davacı tarafın arabuluculuk dava şartını yerine getirmeden işbu davayı açtığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin kararlarından da anlaşılacağı üzere menfi tespit davalarında arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğu, bu nedenle öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, birleşen davada çek toplamının 6.800.000,00 TL. Olduğunu, ancak 11 Asliye Ticaret Mahkemesi’nden davalı … Şirketince açılan davada miktarın 20.000,00 TL. olarak belirtildiğini ve işbu davanın 14 adet icra takibinden sonraki tarihten sonra açıldığı, bu nedenle öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği aynı zamanda davacı ve davalının kardeş olduğu, …’nin … Şirketinin sahibi olduğu gibi … Şirketinin de kurucusu olduğunu, … ve …’nin babaları … ile birlikte Balıkesir’de mezbahane işletmek amacıyla karar almaları üzerine mezbahane işletmesinin … Şirketi adına kurulumunun sağlandığını ve bu esnada …’nın da tek ortağının davacı olduğunu, ancak asıl sermayenin … ve … tarafından konulduğunu, aile işletmesi şeklinde el birliği ile hareket edildiğini, davacının kötü niyetli davalı … mezbahaneden uzaklaştırmak amacıyla hareket ettiğini ve tarafların babaları …’nin gayreti ile biraraya gelmesi sonucunda işletmenin %50’sine karşılık olarak 8.000.000,00 TL. Bedelde anlaşıldığını ve bu bedel karşılığı çeklerin davacı tarafça imzalandığını, toplamda 17 adet çek yazıldığını, 3 adet çek ödendikten sonra muhtemelen ödeme güçlüğü içerisine düşmesi sebebi ile mahkememizin 2018/950 esas sayılı sırasında kayıtlı kök davayı açtığını, işbu dosyadaki imzaların zorla attırıldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını belirterek öncelikle davanın usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/05/2020 tarih ve 2018/950 Esas sayılı ara kararında; “Talep mahkememizce incelenmiş olup; “Yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen durma süresinin uzatılmasına dair” Cumhurbaşkanlığı kararı 30/04/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olup kararda salgın nedeniyle yargı alanında doğacak hak kayıplarının önlemek amacıyla 7226 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici 1. Maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen durma süresinin 01/05/2020-15/06/2020 tarihleri arasında (salgın tehlikesi önceden kalkarsa yeniden değerlendirme üzere) uzatılmıştır, denişmiş olup bu karar ve 25/03/2020 tarihli 7226 sayılı yasa birlikte incelendiğinde; dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikayeti, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ile zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin bu düzenlemeye tabi oldukları; öte yandan CMK HMK İYUK ve usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflara verilen süreler ile bu kapsamda hakim tarafından tayin edilen tüm süreler ile alternatif çözüm yöntemleri ve İİK nın takip hukukuna ilişkin diğer kan halukarda belirtilen sürelerin de Cumhurbaşkanlığı kararı ile durdurulduğu; karar da İİK dışındaki tüm sürelerin 13/03/2020 – 15/06/2020; İcra işlerinde ise 22/03/2020 – 15/06/2020 tarihleri arasında durdurulduğunun bildirildiği bitimine 15 gün ve daha az kalan sürelerin de 16/06/2020 tarihinde başlama üzere 15 gün uzatıldığı açıkça düzenlendiği görülmüştür. Bu bilgiler ışığında mahkememizce 20/04/2020 tarihinde verilen bir önceki kararda belirtilen 3 günlük süre HMK 392/2 maddesinde belirtilen 30 günlük süre içerisinde açılan dava dosya numarasını bildirmek üzere verilen bir süredir. Elbette gerek 30 günlük süre gerekse bu 3 günlük sürenin başlangıcı, ülkemizdeki yasal mevzuatın belirlediği tarihte başlayacaktır. Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir İİK 72. Maddeki düzenlemeye göre verilmiş olup, bu madde gereğince verilen tedbir için alınan teminatın iadesi ise HMK 392. Maddede düzenlenmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi HMK da düzenlenen hükümlerle ilgili sürelerin uzatılmasına dair hükümler çerçevesinde; ihtiyati tedbir kararının 27/02/2020 tarihinde kaldırıldığı 30 günlük dava açma süresinin 27/03/2020 tarihinde sona ereceği; sona erme süresinin 13/03/2020 ve 22/03/2020 (sadece İİK ile ilgili olanlar için) tarihlerinden sonra dolması nedeniyle somut olayda 30 günlük dava açma süresinin 16/06/2020 tarihinden itibaren başlayacak 15 günün bitiminde dolacağı o günden itibaren de 3 gün içerisinde şayet dava açılmış ise mahkememize karşı taraf vekilinin dava dosya numarasını bildirmesi gerekeceği; Her ne kadar HSK, ülke çapında salgın riskine karşı alınan tedbirler kapsamında “erteleme süresince salgının önlenmesine yönelik tedbirlere riayet edilmek suretiyle ihtiyati tedbir ve bu işleme yönelik itirazların değerlendirilmesi” gerekir demişse de; bu düzenlemesini ihtiyati tedbir talepleri hususunda müspet yada menfi bir karar verilmesi ve bu karara karşı yapılacak itirazlarla sınırlı olup; Mahkememizce incelenen talep teminatın iadesi olup, teminatın iadesi için HMK 392/2 maddesinde düzenlenen 30 günlük süre içinde maddi hukuka ilişkin bir dava açılması gerektiği ve dava sürelerin de yukarıda açıklandığı üzere uzatıldığı anlaşıldığından; Teminatın iadesi talebinin henüz HMK 392. Maddede düzenlenen 30 günlük süre dolmadığı nedeniyle (ülkemizdeki salgın nedeniyle yukarıda açıklanan uzatım süresi devam ettiğinden) reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, Talep eden vekilinin teminatın iadesi talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından 01/06/2020 tarihli istinaf dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili 01/06/2020 tarihli istinaf dilekçesi ile;
İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/950 Esas sayılı dosyaya ilişkin 10/01/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararı, mahkemece 27/02/2020 tarihinde kaldırıldığı, icra işlemleri de yasal sürecinde devam ettiği, müvekkili davacı tarafından davalı tarafından yapılan yaklaşık 25 adet icra takip dosyasının borcu işlemiş avans faizleri, icra giderleri ile ödenmiş ve infaz edildiğini,
HMK. 89, 392/2 maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir aylık süre geçmiş ve bu süre içinde tazminat davasının açıldığına ilişkin belge ibraz olunmadığından ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir aylık süre içinde de dava açıldığına ilişkin belge ibraz edilmemiş an itibariyle 55 günlük bir süre geçtiği, 7226 sayılı Kanunun Geçici 1.Maddenin 4.fıkrası uyarınca; Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle yargı alanında alınması gereken tedbirler ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin HSK Genel Kurul kararına istinaden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 30/03/2020 tarihli ve 2020/51 sayılı kararı ile ; Hakimler ve Savcılar Kurulu, ülke çapında salgın riskine karşı alınan tedbirler kapsamında; Madde-9)Erteleme süresince salgının önlenmesine yönelik tedbirlere riayet edilmek suretiyle ihtiyati tedbir ve bu isleme yönelik itirazların degerlendirilmesi gerektiğine, Madde-13)Erteleme süresince hâkim ve Cumhuriyet savcılarının uhdelerinde bulunan iş ve işlemleri mümkün olduğunca uzaktan çalısma, dönüşümlü çalısma gibi esnek çalışma yöntemleri kapsamında takip etmeleri, bu kapsamda dava dosyalarının incelenmesi, kararların süresi içerisinde yazılması ve diger zorunlu adli hizmetlere ilişkin yükümlülüklerini imkan dahilinde evden yerine getirmeleri gerektiğinin bilinmesine kararı alınmıştır.” ilkeleri doğrultusunda, 16/08/2018 tarihinde açılan ”Menfi Tespit ” davasına ilişkin olarak dosyaya tarafımızdan yatırılan 1.070.000,00 TL tutarlı teminat tarafımıza iadesi talep edildiğini, -Yerel mahkeme 20/04/2020 günlü kararında”Tedbirin mahkememizce 27/02/2020 tarihinde kaldırıldığı nazara alınarak bu tarihten itibaren 30 gün içinde tedbirden dolayı görülen zarar için dava açmışsa dosya numarasını bildirmesi için iş bu tutanağın karşı taraf vekili Av. …’a elektronik tebligat ile gönderilmesine, tebliğden itibaren 3 gün içinde dava açtığını ve dosya numarasını bildirmediği takdirde HMK.392 md. Gereğince teminatın bildirilen icra dosyalarına gönderileceğinin ihtarına” karar verildiğini, Yerel mahkemenin yasada olmamasına rağmen karşı taraf davalıya vermiş olduğu 3 günlük sürede beklenmiş, karşı taraf davalı vekili 21/04/2020 tarihli talebinde ” TBMM kabul ettiği 7226 sayılı 25/03/2020 tarihli kanun gereğince adli sürelerin 30/04/2020 tarihine kadar uzatılmış olması sebebi ile otuz günlük dava açma süremiz henüz dolmamış olup süresi içerisinde ilgili davaları açacağımızı sayın mahkemenize bildiririz.” şeklinde usul ve yasaya aykırı olarak , icra takip dosyaları borcu tamamı icra dosyalarına ödendiği halde müvekkiline zarar vermek için hukukta karşılığı olmayan talepte bulunduğunu, İ.İ.K. 72/VI uyarınca, resen geri alma ( istirdat) davasına dönüşen olumsuz tespit davasının, alacaklı lehine sonuçlanması halinde – alacaklı alacağını geç almadığından ve cebri icra yolu ile tahsil ettiğinden- alacaklı lehine ayrıca tazminata hükmedilemeyeceğini, (KURU B. Menfi tespit ve istirdat davası, s.195, MUŞUL T.age. S; 405 Yargıtay 12.HD.25/10/2000 T.14801/15998. K. ) Yerel mahkemece karşı tarafa verilen ve yasal süreleri de dolmuş olan karşı taraf-davalı vekili tarafından dava açılmadığına ilişkin ikrar ve beyanları ile Yargıtay kararları uyarınca, yerel mahkemeden 29/04/2020 tarihinde ” Teminatın iadesi” talebinde bulunulduğunu, Yerel mahkeme 11/05/2020 tarihli ara kararında ” Teminatın iadesi talebinin henüz HMK.392/2 Madde de düzenlenen 30 günlük süre dolmadığı nedeniyle ( ülkemizdeki salgın nedeniyle yukarıda açıklanan uzatım süresi devam ettiğinden) talebin REDDİNE” usul ve yasaya aykırı olarak karar verdiğini, Mahkemenin talebin reddine dair kararının mahkeme tarafından verilen 20/04/2020 günlü kararının gerekçesine yaptığı tespit, delillerle, yasa, yönetmelik ve usulle çeliştiğini, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Sayı : 87742275-010.07-0076-2020 30/04/2020 günlü COVID-19 Kapsamında Alınan Tedbirlerin Uzatılmasına ilişkin olarak, ”Genel Kurulumuzun 30/3/2020 tarihli ve 2020/51 sayılı kararı ile belirlenen tedbirlerin 15/6/2020 ( bu tarih dâhil) tarihine kadar aynen uygulanmasına devam olunmasına” karar verildiğini, Yerel mahkemenin yasada olmamasına rağmen karşı taraf davalıya vermiş olduğu 3 günlük sürede beklendiği, verilen sürenin olmasına rağmen karşı taraf davalı vekili yasal sürede dava açmadığını beyan ve ikrar ettiği halde, 11/05/2020 tarihli ara kararında ” Teminatın iadesi talebinin henüz HMK.392/2 Madde de düzenlenen 30 günlük süre dolmadığı nedeniyle ( ülkemizdeki salgın nedeniyle yukarıda açıklanan uzatım süresi devam ettiğinden) talebin REDDİNE” usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, 7226 sayılı Kanunun Geçici 1.Maddenin 4.fıkrası uyarınca; Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle yargı alanında alınması gereken tedbirler ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslara ilişkin HSK Genel Kurul kararına istinaden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 30/03/2020 tarihli ve 2020/51 sayılı kararı ile ; Hakimler ve Savcılar Kurulu, ülke çapında salgın riskine karşı alınan tedbirler kapsamında; Madde-9)Erteleme süresince salgının önlenmesine yönelik tedbirlere riayet edilmek suretiyle ihtiyati tedbir ve bu isleme yönelik itirazların degerlendirilmesi gerektiğine ilişkin kararda İhtiyati Tedbir ve bu işleme yönelik işlemler açıkça muaf tutulduğu belirtildiği halde, Mahkeme 11/05/2020 tarihli ara kararında ” Teminatın iadesi talebinin henüz HMK.392/2 Madde de düzenlenen 30 günlük süre dolmadığı nedeniyle ( ülkemizdeki salgın nedeniyle yukarıda açıklanan uzatım süresi devam ettiğinden) talebin REDDİNE” olarak, yine aynı mahkeme tarafından verilen 20/04/2020 tarihindeki kararının aksine, tedbirler kapsamında muaf tutulan ihtiyati tedbir işlemi olmasına rağmen, HMK.392/2 maddesinde tedbire ilişkin düzenlenen ve tedbirin kaldırıldığı tarihten yaklaşıl 55 gün geçmesine rağmen yasa ve genelgelere uygun olmayan şekilde usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, Karşı taraf davalı vekilinin talebi, 7226 sayılı kanunun geçici madde 1 – (2) c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin sürelere ilişkin olarak bu süreler bu maddenin kapsamı dışında kaldığından usul ve yasaya aykırı olup, davalı vekili icra takip dosyalarına yatan borç miktarlarını ( işlemiş avans faizi, icra vek.üc., icra masrafları ile birlikte) tahsil edildiği halde, kanuna ve usule aykırı olarak karşı taraf vekilince sürenin değiştirilmesi, mümkün olduğunca uzatılması girişimleri, müvekkilime verilen maddi ve manevi zararı artırmaya yönelik iyiniyetli olmayan talepler olduğunu, Somut olayda ise, müvekkili davacı … Ltd. Şti. nin taşınır, taşınmaz malları ve araçları haczedilerek, muhafaza altına alındığı, dava konusu çeklere ilişkin yasal ( icra süreci ) işletildiği, müvekkili tarafından icra tehdidi altında icra takip dosyalarının (ülkenin bulunduğu olağanüstü durum ve mücbir sebeplere rağmen ) çek bedellerinin İcra Müdürlüğünce ödeme gününe kadar işlemiş avans faizleri, icra vekalet ücretleri ve icra masrafları ile ödenerek infaz olarak kapatıldığı, müvekkilu aleyhine icra takip işlemleri durmadığı için, karşı taraf davalının maddi olarak kaybı ve zararı bulunmamakta olup, lehine tazminata karar verilemeyeceği yasa gereği olduğunu, aksine davaya konu borcu ödemek zorunda kalan müvekkili para teminininde yüksek maliyetli kredi borçlanmalarına girmiş olup, zarara ve maddi kayba uğrayan davacı-müvekkili olduğunu, HMK. 89, 392/2 Maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir aylık süre geçmiş ve bu süre içinde tazminat davasının açıldığına ilişkin belge ibraz olunmadığından ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir aylık süre içinde de dava açıldığına ilişkin belge ibraz edilmemiş an itibariyle 55 günlük bir süre geçmiş olmakla, karşı taraf davalı vekilinin usul, yasa ve genelgelere aykırı dava açma süresine ilişkin talebinin reddi ile teminatın tarafına iadesine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece talebinin reddedilmesi doğru olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 11/05/2020 tarihli tarihli kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, icra dosyaları faiz feri ve çek cezaları ile birlikte ödenmiş olmakla, teminatların boşta kalan teminatın taraflarına iadesine, talebin kabulüne yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık; ilk derece mahkemesince verilen 11/05/2020 tarih ve 2018/950 Esas sayılı teminat iadesi talebinin reddine ilişkin ara kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. 6102 Sayılı TTK.nın 765/2 Maddesinde;” Teminat, poliçeyi iyiniyetle iktisap eden kişinin uğrayabileceği zarara bir karşılık oluşturur. Senet iptal edildiği veya senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan kalktığı takdirde, teminat geri alınır,” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK.nın 392/2 Maddesinde;” Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir,” hükmü düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. Maddesinde; ” İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir,” hükmü düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesinin 2018/950 Esas sayılı dosyanın 11/05/2020 tarihli ara kararında; ” teminat iadesi talebinin reddine,” yönelik ara kararı davacılar vekili tarafından istinaf edilmiş ise de; 6100 Sayılı HMK’nın 341, 391/3 ve 394/5 maddelerinde düzenlenen istinafa tabi olmayan kararlardan olduğu, 11/05/2020 tarihli ara kararın esas hüküm ile birlikte istinaf edilebileceği, istinaf edilen ara kararda kanun yolunun yanlış gösterilmesi, kararın istinaf incelemesine tabi olması sonucunu doğurmayacağından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 352. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kaanatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf taleplerinin 6100 sayılı HMK’nın 352/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcın, istinaf edenler tarafından yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/09/2020 tarihinde HMK’ nın 352. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.