Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/106 E. 2022/66 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/106 Esas
KARAR NO: 2022/66 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2018/419 Esas 2019/1069 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkilinin, … sicil nolu … A.Ş. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 07/07/2014 tarihinde resen terkin edildiğini, ihyası istenen şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile ile 01.12.2011 ve 17.02.2012 tarihli eser işletme devir sözleşmelerinin iptali dolayısı ile ödenen tutarların tahsili amacıyla 200.000-TL asıl alacak üzerinden 26.01.2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından yapılan incelemede borçlu şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi gerekçesi ile öncelikli olarak ihya kararı alınması yönünde karar verilmiş ve icra takibi durdurulmuş olduğundan işbu ihya davasının açıldığını, yukarıda belirtilen İcra Dosyasından işlemlerin devam etmesi ve taraf teşkilinin sağlanmasını teminen … A.Ş isimli borçlu şirketin bu dosyaya mahsus olacak şekilde ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m.32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, dava konusu olayda da, Ticaret Sicil Müdürlüğü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7. maddesi ile “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketleri ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliği” hükümleri çerçevesinde işlem gerçekleştiğini, münfesih durumdaki anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin sicil kayıtları ilgili düzenlemelerde belirtilen usulle re’sen terkin edildiğini, davaya konu şirket, mezkur hukuki düzenleme gereğince, hukuka uygun olarak, müvekkili Müdürlük tarafından sicilden terkin edildiğini, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, bu nedenle; “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil, “yargılama masrafları”ndan sorumlu tutulamayacağını, müvekkili yönünden açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Müdahil vekili 17/10/2018 tarihli dilekçesi ile, Müvekkili, asli müdahil İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda … sicil numarası ile kayıtlı bulunan … ANONİM ŞİRKETİ’nin yönetsel imtiyazlara sahip B grubu pay sahibi olduğunu, müvekkilinin ihya edilmesi talep edilen şirketin 18/07/2000 tarihinde yapılan, yasaya ve esas sözleşmeye uygun son genel kurulda seçildiği, şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, her ne kadar şirketin 27/06/2003 tarihinde toplanan bir genel kurulu daha varsa da Beyoğlu 2. ATM’nin 2003/390 Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davada yapılan yargılama sonucunda 28/04/2004 tarihinde sadır olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02/05/2005 tarih ve 2004/7647 Esas 2005/4528 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleşen kararla bu genel kurul ve orada alınan kararların yoklukla mamul olduğuna hükmedildiğini, .öyleyken 2012 yılı sonlarında kendisini arayan bazı gazeteciler ve sanatçılar davalının yönetim kurulu başkanı …’in müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’nin bütün kataloglarının, artist kontratları ve eser işletme belgelerinin tamamını kendileri tarafından devir alındığını iddia ettiğini bildirerek bu hususta açıklama istediklerini, mevcut hukuki durumu anlatan müvekkilinin paydalı olduğu … A.Ş.’nin katalog ve eser işletme belgelerinin kendisinin haberi olmadan devredilmesinin hukuken mümkün olmadığını açıkladığını, buna rağmen söylentilerin arkasının kesilmemesi üzerine tedirgin olan müvekkilinin yaptığı araştırmada T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü İstanbul Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü kayıtlarında, paydaşı olduğu … A.Ş.’ye ait bütün işletme belgelerinin davalı şirketine devredilmiş olarak göründüğünü öğrendiğini, olanların anlamayan müvekkilinin şaşkınlığının 30/11/2011 tarih 7951 sayılı ticaret Sicil Gazetesinin 341-342 sayfalarında yayınlanan ilanı ile bir kat daha arttığını, ilana göre paydalı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’nin genel kurulu bilinmeyen bir adreste TTK 370 maddesi uyarınca bütün paydaşlar hazır olduğu halde toplanarak yeni bir yönetim kurulu seçtiğini, yapılan bu yasaya dışı yöntemler karşısında araştırmalarını yoğunlaştıran müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müracaat ederek, tescil edilen bu sahte genel kurul evrakının ve yönetim kurulu kararlarının örneklerini incelendiğini, evraklar incelendiğinde; sahte bir yönetim kurulu karar defteri oluşturulup, ardından 14/11/2011 tarih 2011/2 sayılı sahte bir yönetim kurulu kararı düzenlenerek eser işletme belgelerinin gerçek sahibi dava dışı … ANONİM ŞİRKETİ genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağrıldığı, ardından 15/11/2011 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinde … yevmiye numarası ile tasdik ettiriline bu sahte karar ve yine sahte bir dilekçe ile Bakanlığa müracaat edilerek, genel kurul için gerekli iznin alındığı, aynı anda paydaş olmadıkları halde paydaşmış gibi gösterilen 5 İngiliz uyruklu kişiye izafeten atılan sahte imzalarla … yevmiye numaralı vekaletname ile … yevmiye numaralı imza sirkülerinin tanzim edildiğini, düzenlenen sahte bir pay defterine göre hazırlanan sahte bir hazirun cetveli ile davalı şirketin kendi kanuni merkezinde toplanan genel kurula sahte pay defterinde pay sahibiymiş gibi gösterilen sözde paydaşlar adına sahte imzalarla oluşturulan vekaletnamelere istinaden toplantıya katılan davalı şirketin paydaşı ve yönetim kurulu başkanı …’in başkanlık ettiği, bu toplantıda, sahte pay defterinde paydaş gösterilen yabancı uyruklu kişilerin, sahte vekaletnamelerle vekil tayin edilmiş gibi gösterilen …’in vekaleten verdiği oylarla, yönetim kuruluna seçilmiş gibi kararlar alındığı, aynı gün bu yönetim kurulu üyelerinin sahte imzalarıyla, davalı şirketin yönetim kurulu başkanın müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’NE 6 ay süreyle genel müdür seçilmesine, münferit atacağı imzası ile şirketin her konuda ahzu kabz yetkili ile ilzam etmesine dair 17/11/2021 tarih ve 2011/4 sayılı başka bir sahte yönetim kararı oluşturulduğunu, düzenlenen sahte yönetim kurulu kararını Beşiktaş … Noterliğine ibraz ve kendisini münferit atacağı imzası ile şirketi her konuda ahzu kabz yetkili ile temsil ve ilzama yetkili olarak atanmış genel müdür olarak tanıtan …’in önce 24/11/2011 tarih ve … yevmiye numaralı bir imza sirküleri tanzim ettirip, bilahare bu sahte imza sirküleri dayanak yaparak dava dışı … ANONİM ŞİRKETİ’ne ait değeri milyonları ifade edilen yerli ve yabancı tüm fonogramları/eser işletme belgelerini noterlikte düzenlediği üç adet devir sözleşmesi ile paydaşı ve yönetim kurulu başkanı olduğu davalı şirkete devir ettiğinin öğrenildiğini, bunun üzerine taraflarınca İstanbul 43 ATM 2012/261 Esas sayılı dosyası ile bir dava ikame edilerek sahte imzalarla toplanan genel kurul ve orada alınan kararları ile …’in genel müdür seçildiğine ilişkin yönetim kurulu kararının butlanına karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sonunda, mahkemenin 14/05/2014 tarihinde sadır olan kararı ile davalı şirket paydaşı ve yönetim kurulu başkanı tarafından davalı şirket merkezinde toplanan 17/11/2011 tarihli genel kurulun ve orada alınan kararların yine davalı şirket paydaşı ve yönetim kurulu başkanı olan …’i müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’ni temsil ve ilzama yetikli genel müdür tayin edilmiş gibi düzenlenen yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna hükmettiği ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştirildiğini, davalı şirket yönetim kurulu başkanının müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’ne ait eser işletme belgelerini paydaşı olduğu davalı şirkete aktardığı 3 adet noter sözleşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ile tazminat ve bahis konusu eser işletme belgelerinin şirkete iadesi talepli dava açıldığını, davayı gören İstanbul 14 ATM 2016/8 Esas sayılı davadaki kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davalı şirket ile yok hükmünde olduğu kesin hükümle sabit yönetim kurulu kararı ile kendisini müvekkilinin paydaşı olduğu şirketin her konuda ahzu kabz yetkisi ile temsil ve ilzama yetkili olarak atanmış genel müdür olarak gösteren paydaşı ve yönetim kurulu başkanı …’in birlikte oluşturdukları sahte borç kaydına dayanak yapılarak herhangi bir alacağı olmamasına rağmen dava dışı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davaya konu icra takibini başlattığını, mahkemede görülen davanın konusu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 559 sayılı KHK gereğince sermayesini asgari miktara artırmadığından münfesih olan şirket hakkında TTK geçici 7.maddesi uyarınca resen tesis ettiği terkin kaydının kaldırılarak dava dışı şirketin sicildeki kaydının bu icra dosyasına has olarak ihya edilmesi olduğunu, gerek yasaya ve usule uygun yapılmış bir terkin halinde, gerekse resen yapılan terkin işleminin 6102 sayılı TTK geçici 7.maddesi kapsamına girmemesi ya da maddenin 4/a-b bentlerinde düzenlenen merasime uyulmaması sebebiyle yasaya uygun olmadığından kaldırılması hainde yeniden ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanıp atanmayacağı, o şirketin terkin öncesi hukuki statüsüne göre belirlendiğini, tüzel kişiliği gerek sermaye artırımına girmediğinden TTK geçici 7 ve 10 maddelerindeki hükümler uyarınca terkin edilen şirketlerin ihyası davalarında, ihyasına karar verilen şirket hakkındaki terkin kaydı ister yasaya uygun ister yolsuz olsun, bu kayıt kaldırılınca eski durumuna rücu edeceğinden, 559 sayılı KHK gereğince infisah etmiş bir şirket hakkındaki terkin kaydı kaldırılınca münfesih olup tasfiye aşamasına girmiş bu şirkete 6102 sayılı TTK 547/2 maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması ile tescil ve ilanı gerektiğini, bu nedenle mahkeme terkin kararını kaldırması durumunda, dava dışı şirket münfesih konuma geleceğini, bu nedenle dava dışı şirkete 6102 sayılı TTK 547/2 maddesi uyarınca dava dışı şirketin paydaşı ve son yasal yapılan genel kurulda seçilmiş yönetim kurulu başkan vekili müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanması gerekirken aksi yönde karar verilerek talep gibi müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, asıl davada, dava dışı şirket hakkındaki terkin kararı kaldırılıp şirketin ihyasına karar verilmesi durumunda dava dışı şirket münfesih konumuna geleceğinden … ANONİM ŞİRKETİ’ne 6102 sayılı TTK 547/2 maddesi uyarınca dava dışı şirketin paydaşı ve son yasal yapılan genel kurulda seçilmiş yönetim kurulu başkan vekili olan müvekkili …’un tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/10/2019 tarih ve 2018/419 Esas – 2019/1069 Karar sayılı kararında; “…Dava, sicilden terkin edilen şirketin ihyasına ilişkindir. Somut olayda … Anonim Şirketinin sicil kaydının 7.7.2014 tarihinde geçici 7. madde uyarınca resen silindiği terkinden evvel İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/794 esas sayılı dosyasında açılmış bir dava bulunduğu anlaşılmaktadır.Geçici 7 .maddenin (2) bendi gereği davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirketlere bu kanun hükmü uygulanmaz. Terkine karar verilen şirket hakkında davalar var iken şirketin ticaret sicil kaydının silinmesi 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olup, yapılacak tasfiye işlemi de yasaya uygun olmayacağından sadece ihya kararı verilmesi gerekir. Tüm bu gerekçelerle yolsuz terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiştir. Her ne kadar İstanbul 3. ATM’nin 2016/810 esas sayılı dosyasında da BAM kararı ile sonuçta şirketin tasfiye yönelik olmayacak şekilde ihyasına karar verilmiş ise de söz konusu kararda ilk derece mahkemesi kararının ihyaya yönelik hüküm kısmının istinaf edilmediği, istinaf edilmeyen bulu kısımda “İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/794 Esas sayılı dosyasında yapılacak işlemler ile sınırlı olmak kaydı ile” ihyasına karar verildiği ve kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşıldığından yeniden ve bir dosyaya özgü olmaksızın ihyada davacı tarafın hukuki yaranının bulunduğu anlaşılmış ve sonuçta aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulüne,İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken sicilden 07/07/2014 tarihinde terkin olunan … A.Ş’nin yolsuz terkininin iptali ile şirketin ihyasına,ticaret siciline tescil ve ilanına, 2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı müdahil vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Müdahil vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının ihya davası açmasında hukuki bir yararı olmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip edilecek bir alacak hakkı olmayan davacının, dava dışı şirketin ihya edilip edilmemesinde de herhangi bir hukuki menfaati olmayacağını, bu nedenle mahkemenin hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermesi gerekirken kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemede yargılamanın bütün aşamalarında ve her duruşmada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/275 Esas sayılı dava dosyasında menfi tespit davasının olduğu bu dosyada verilen dava dışı borçlu şirketin borçlu olmadığına dair bilirkişi raporlarını ve mahkeme kararlarını sunmalarına ve buna göre davacının hukuki yararı olmayan davasının öncelikle menfi tespit davasını bekletici mesele yapılmasını, bu dosyadan çıkacak sonuca göre davacının bir alacağı olmaması durumunda hukuki yararı olmayacağı ortaya çıkacağı ve bu sebeple davanın reddi gerekeceğini mahkemeden talep ettiklerini, Mahkemece bekletici mesele yapılması talebinin her seferinde ret edildiğini, bu yöne ile mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü İstanbul 16 ATM 2018/275 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması durumunda, işbu dosyadan karar verildikten on gün sonra menfi tespit davasında verilen karar ile davacının dava dışı şirketten herhangi bir alacağı olmadığı tespiti yapılmış olması karşısında davacının hukuki yarar olmadığının ortaya çıktığını, Mahkeme talebe bağlı olup talebi aşacak şekilde karar veremeyeceğini, Mahkeme davanın kabulüne dedikten sonra ancak davasının talep ettiği icra dosyasına has olmak üzere ve ilgili icra dosyasında yapılacak işlemlerle sınırlı olmak üzere hüküm kurması gerekirken, talebi aşarak dava dışı şirketin yolsuz tescilden dolayı ihyasına karar vermesi HMK 26.maddesine aykırılık teşkil ettiğini, Mahkemece asli müdahale davası yönünden bir karar verilmediğini, Gerekçeli karar incelendiğinde, sadece adlarının taraflar hanesinde olduğu ancak taraf beyanlarında gerekçenin izahatında hiçbir şekilde beyan ve talepleri yazılı olmadığı, talepleri yönünden bir karar oluşturulmadığını, mahkemenin gerekçeli kararında müvekkili ve talepleri adeta taraf olarak yol sayıldığı hüküm ve gerekçe bu hali ile kurulduğunu, Mahkemenin bekletici mesel yapması gereken davanın sonucunu beklemeden karar verdiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacaklı olarak görünen davacı şirketin dava dışı ihyası talep edilen şirketten bir alacağı olmadığı mahkemenin kararından yaklaşık on gün sonra İstanbul 16 ATM’nce verilen karar ile sübuta ermiş olduğundan davacının işbu ihya davasında hukuki yararının kalmadığının ortaya çıktığını, böylece işbu davayı bu kadar etkileyecek bir dava dosyasının bekletici mesele yapılmamasındaki yanlışın apaçık ortaya çıktığını, Davanın esasına yönelik itirazlarının mahkemece nazara alınmadığını, Müvekkili, asli müdahil İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda … sicil numarası ile kayıtlı bulunan … ANONİM ŞİRKETİ’nin yönetsel imtiyazlara sahip B grubu pay sahibi olduğunu, Müvekkilinin ihya edilmesi talep edilen şirketin 18/07/2000 tarihinde yapılan, yasaya ve esas sözleşmeye uygun son genel kurulda seçildiği, şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, Her ne kadar şirketin 27/06/2003 tarihinde toplanan bir genel kurulu daha varsa da Beyoğlu 2. ATM’nin 2003/390 Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davada yapılan yargılama sonucunda 28/04/2004 tarihinde sadır olup Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02/05/2005 tarih ve 2004/7647 Esas 2005/4528 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleşen kararla bu genel kurul ve orada alınan kararların yoklukla mamul olduğuna hükmedildiğini, Böyleyken 2012 yılı sonlarında kendisini arayan bazı gazeteciler ve sanatçılar davalının yönetim kurulu başkanı …’in müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’nin bütün kataloglarının, artist kontratları ve eser işletme belgelerinin tamamını kendileri tarafından devir alındığını iddia ettiğini bildirerek bu hususta açıklama istediklerini, Mevcut hukuki durumu anlatan müvekkilinin paydalı olduğu … A.Ş.’nin katalog ve eser işletme belgelerinin kendisinin haberi olmadan devredilmesinin hukuken mümkün olmadığını açıkladığını, buna rağmen söylentilerin arkasının kesilmemesi üzerine tedirgin olan müvekkilinin yaptığı araştırmada T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü İstanbul Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü kayıtlarında, paydaşı olduğu … A.Ş.’ye ait bütün işletme belgelerinin davalı şirketine devredilmiş olarak göründüğünü öğrendiğini, Olanların anlamayan müvekkilinin şaşkınlığının 30/11/2011 tarih 7951 sayılı ticaret Sicil Gazetesinin 341-342 sayfalarında yayınlanan ilanı ile bir kat daha arttığını, İlana göre paydalı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’nin genel kurulu bilinmeyen bir adreste TTK 370 maddesi uyarınca bütün paydaşlar hazır olduğu halde toplanarak yeni bir yönetim kurulu seçtiğini, Yapılan bu yasaya dışı yöntemler karşısında araştırmalarını yoğunlaştıran müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müracaat ederek, tescil edilen bu sahte genel kurul evrakının ve yönetim kurulu kararlarının örneklerini incelendiğini, Evraklar incelendiğinde; sahte bir yönetim kurulu karar defteri oluşturulup, ardından 14/11/2011 tarih 2011/2 sayılı sahte bir yönetim kurulu kararı düzenlenerek eser işletme belgelerinin gerçek sahibi dava dışı … ANONİM ŞİRKETİ genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağrıldığı, ardından 15/11/2011 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinde … yevmiye numarası ile tasdik ettiriline bu sahte karar ve yine sahte bir dilekçe ile Bakanlığa müracaat edilerek, genel kurul için gerekli iznin alındığı, Aynı anda paydaş olmadıkları halde paydaşmış gibi gösterilen 5 İngiliz uyruklu kişiye izafeten atılan sahte imzalarla … yevmiye numaralı vekaletname ile … yevmiye numaralı imza sirkülerinin tanzim edildiğini, Düzenlenen sahte bir pay defterine göre hazırlanan sahte bir hazirun cetveli ile davalı şirketin kendi kanuni merkezinde toplanan genel kurula sahte pay defterinde pay sahibiymiş gibi gösterilen sözde paydaşlar adına sahte imzalarla oluşturulan vekaletnamelere istinaden toplantıya katılan davalı şirketin paydaşı ve yönetim kurulu başkanı …’in başkanlık ettiği, Bu toplantıda, sahte pay defterinde paydaş gösterilen yabancı uyruklu kişilerin, sahte vekaletnamelerle vekil tayin edilmiş gibi gösterilen …’in vekaleten verdiği oylarla, yönetim kuruluna seçilmiş gibi kararlar alındığı, Aynı gün bu yönetim kurulu üyelerinin sahte imzalarıyla, davalı şirketin yönetim kurulu başkanın müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’NE 6 ay süreyle genel müdür seçilmesine, münferit atacağı imzası ile şirketin her konuda ahzu kabz yetkili ile ilzam etmesine dair 17/11/2021 tarih ve 2011/4 sayılı başka bir sahte yönetim kararı oluşturulduğunu, Düzenlenen sahte yönetim kurulu kararını Beşiktaş … Noterliğine ibraz ve kendisini münferit atacağı imzası ile şirketi her konuda ahzu kabz yetkili ile temsil ve ilzama yetkili olarak atanmış genel müdür olarak tanıtan …’in önce 24/11/2011 tarih ve … yevmiye numaralı bir imza sirküleri tanzim ettirip, bilahare bu sahte imza sirküleri dayanak yaparak dava dışı … ANONİM ŞİRKETİ’ne ait değeri milyonları ifade edilen yerli ve yabancı tüm fonogramları/eser işletme belgelerini noterlikte düzenlediği üç adet devir sözleşmesi ile paydaşı ve yönetim kurulu başkanı olduğu davalı şirkete devir ettiğinin öğrenildiğini, Bunun üzerine taraflarınca İstanbul 43 ATM 2012/261 Esas sayılı dosyası ile bir dava ikame edilerek sahte imzalarla toplanan genel kurul ve orada alınan kararları ile …’in genel müdür seçildiğine ilişkin yönetim kurulu kararının butlanına karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sonunda, mahkemenin 14/05/2014 tarihinde adır olan kararı ile davalı şirket paydaşı ve yönetim kurulu başkanı tarafından davalı şirket merkezinde toplanan 17/11/2011 tarihli genel kurulun ve orada alınan kararların yine davalı şirket paydaşı ve yönetim kurulu başkanı olan …’i müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’ni temsil ve ilzama yetikli genel müdür tayin edilmiş gibi düzenlenen yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna hükmettiği ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştirildiğini, Davalı şirket yönetim kurulu başkanının müvekkilinin paydaşı olduğu … ANONİM ŞİRKETİ’ne ait eser işletme belgelerini paydaşı olduğu davalı şirkete aktardığı 3 adet noter sözleşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ile tazminat ve bahis konusu eser işletme belgelerinin şirkete iadesi talepli dava açıldığını, davayı gören İstanbul 14 ATM 2016/8 Esas sayılı davadaki kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, Davalı şirket ile yok hükmünde olduğu kesin hükümle sabit yönetim kurulu kararı ile kendisini müvekkilinin paydaşı olduğu şirketin her konuda ahzu kabz yetkisi ile temsil ve ilzama yetkili olarak atanmış genel müdür olarak gösteren paydaşı ve yönetim kurulu başkanı …’in birlikte oluşturdukları sahte borç kaydına dayanak yapılarak herhangi bir alacağı olmamasına rağmen dava dışı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davaya konu icra takibini başlattığını, Mahkemede görülen davanın konusu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 559 sayılı KHK gereğince sermayesini asgari miktara artırmadığından münfesih olan şirket hakkında TTK geçici 7.maddesi uyarınca resen tesis ettiği terkin kaydının kaldırılarak dava dışı şirketin sicildeki kaydının bu icra dosyasına has olarak ihya edilmesi olduğunu, Gerek yasaya ve usule uygun yapılmış bir terkin halinde, gerekse resen yapılan terkin işleminin 6102 sayılı TTK geçici 7.maddesi kapsamına girmemesi ya da maddenin 4/a-b bentlerinde düzenlenen merasime uyulmaması sebebiyle yasaya uygun olmadığından kaldırılması hainde yeniden ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanıp atanmayacağı, o şirketin terkin öncesi hukuki statüsüne göre belirlendiğini, Tüzel kişiliği gerek sermaye artırımına girmediğinden TTK geçici 7 ve 10 maddelerindeki hükümler uyarınca terkin edilen şirketlerin ihyası davalarında, ihyasına karar verilen şirket hakkındaki terkin kaydı ister yasaya uygun ister yolsuz olsun, bu kayıt kaldırılınca eski durumuna rücu edeceğinden, 559 sayılı KHK gereğince infisah etmiş bir şirket hakkındaki terkin kaydı kaldırılınca münfesih olup tasfiye aşamasına girmiş bu şirkete 6102 sayılı TTK 547/2 maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması ile tescil ve ilanı gerektiğini, Bu nedenle mahkeme terkin kararını kaldırması durumunda, dava dışı şirket münfesih konuma geleceğini, bu nedenle dava dışı şirkete 6102 sayılı TTK 547/2 maddesi uyarınca dava dışı şirketin paydaşı ve son yasal yapılan genel kurulda seçilmiş yönetim kurulu başkan vekili müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanması gerekirken aksi yönde karar verilerek talep gibi müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, olmadığı takdirde, İstanbul 16. ATM 2018/275 Esas sayılı dosyasından verilen kararın sonucunun beklenmesine, asli müdahale davasında talebin kabulü ile dava dışı şirket hakkındaki terkin kararı kaldırılıp şirketin ihyasına karar verilmesi durumunda, dava dışı şirket münfesih konumuna geleceğinden … ANONİM ŞİRKETİ’ne 6102 sayılı TTK 547/2 maddesi uyarınca dava dışı şirketin paydaşı ve son yasal yapılan genel kurulda seçilmiş yönetim kurulu başkan vekili olan müvekkili …’un tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ve ilanına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK geçici 7. maddesi gereğince resen terkin edilmiş bulunan şirketin ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne,İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken sicilden 07/07/2014 tarihinde terkin olunan … A.Ş’nin yolsuz terkininin iptali ile şirketin ihyasına,ticaret siciline tescil ve ilanına, karar verilmiş ve karara karşı asli müdahile talebinde bulunanın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. … vekili ön inceleme duruşmasından önce 17/10/2018 tarihinde başvurma harcı yatırılmış aynı teslim tarihli dilekçe ile asli müdahale talebinde bulunarak müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Davaya asli müdahaleyi düzenleyen HMK’nın 65. maddesi, ancak yargılama konusu hak veya şey üzerinde kısmen veya tamamen hak iddia edilmesi halinde asli müdahalenin mümkün olduğu, feri müdahaleyi düzenleyen HMK’nın 66. maddesi ise dava dışı 3. kişinin davanın taraflarından birinin yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla yer alması halinde fer’i müdahalenin söz konusu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 3. kişinin müdahale talebi konusunda karar verilmemiş ise de, 3. kişi …’un tasfiye memuru atanmasını talep ettiği gözetildiğinde, ancak feri müdahil olarak bu davada yer alabilir. Dava dışı 3. kişinin fer’i müdahil olduğu kabul edilerek HMK’nın 68. maddesi gereğince ancak katıldığı yan ile birlikte kararı istinaf edebileceğinden, davacı ve davalı tarafın da mahkeme kararını istinaf etmediği gözetildiğinde fer’i müdahil 3. Kişi AHMET SÜHA YAVUZ’un tek başına istinaf hakkı yoktur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/1631 Esas- 2017/3303 Karar sayılı kararı ve Yargıtay HGK. 2016/4-504 Esas- 2017/962 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir. ) Bu nedenle, feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Fer’i müdahilin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin fer’i müdahilden alınarak hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.