Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1052 E. 2022/1587 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1052 Esas
KARAR NO: 2022/1587 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1193 Esas – 2020/114 Karar
TARİH: 05/02/2020
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Sakarya’da bulunan … Güzellik Merkezi’ nin sahibi olduğunu, güzellik merkezinde kullanmak üzere davalı … Tic. Ltd. Şti.’den davalı firmaca Alman Malı olduğu beyan edilen … Epilasyon Aletini 11.12.2014 tarihinde 14.160,00 Euro bedelle satın aldığını, ödemeleri 05.12.2014 tarihinde 3.500 Euro peşin, 05.02.2015 tarihinde 500 Euro peşin ve kalan kısmını da Ocak 2015 başlangıç – Ağustos 2016 Bitiş tarihli 500 er Euro bedelli 20 Adet aylık sıralı senet imzalayarak ödemeyi kabul ettiğini,ürünün müvekkiline 11/12/2014 tarihinde … Kargo kanalı ile teslim edildiğini, davalı şirket personelince ürünün açılışı ve kurulumunun yapıldığını, davalı şirketin personeli huzurunda ürünün çalıştırıldığını ve iki yıl garantili olduğu söylenen üründe arıza çıktığını, arızalı ürünün davalı şirket personelince geri götürüldüğünü, aciliyetli olarak dönüş yapılacağı söylenmesine rağmen 7 ay boyunca kendilerince ne ürün iadesi ne onarımı ne de yeni ürün teslimi söz konusu olmadığını, müvekkilinin buna rağmen 05/12/2014 tarihindeki 3.500 Euroluk peşin ödemesinin üzerine 05/02/2015 tarihinde yine 500 Euroluk diğer peşin ödemesini de yaptığını, ayrıca günü gelen senetlerden 01/01/2015 tarihli 500 Euro bedelli, 02/02/2015 tarihli 500 Euro bedelli, 02/03/2015 tarihli 500 Euro bedelli, 01/04/2015 tarihli 500 Euro bedelli 4 adet senedi ödediğini, ürünü aldığı günden itibaren 7 ay boyunca kullanamamasına rağmen davalı firmaya toplamda 6.000,00 Euro ödeme yaptığını, aradan 7 ay geçtikten sonra Temmuz 2015’te davalı şirket personelinin yeni bir ürün getirdiğini, bu sefer de ürünün lazer atışı yapan ikinci bıçağının arızalı çıktığını, arızalı parçanın yerine 2 hafta sonra davalı tarafından yeni bıçak gönderildiğini, ürünü müvekkile teslim ettiği gibi senet ödemelerini talep eden davalı firmaya müvekkilce 03.07.2015 tarihinde 2 adet senet bedeli olan 1000 Euroluk bir ödeme daha havale edildiği ancak bu ödemenin müvekkilin hesabına geri geldiğini, satın aldığı üründen bir türlü verim alamayan müvekkilin, yaşadığı bütün bu mağduriyetler dolayısıyla davalı firmaya ödeme yapmayı durdurduğunu, bunun üzerine davalı firmanın, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile müvekkili ve kendisine kefil olan eşi aleyhine, günü gelen 02.05.2015 tarihli, 01.06.2015 tarihli, 01.07.2015 tarihli, 03.08.2015 tarihli 500’er Euro bedelli senetleri icraya koyduğunu, işbu icra takibinin yetkisiz yerde açıldığı yönünde itirazda bulunulduğunu, İstanbul 13.İcra Hukuk Mahkemesince yetki itirazının yerinde görüldüğünü ve söz konusu takiplerin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, müvekkiline ürünün Alman malı olduğunun ifade edildiği, müvekkilin bu cihazı Alman malı diye o fiyata satın aldığını, ancak gerek başkaca kullanıcılardan alınan duyumlar gerek şirketten ayrılmış olan personelce verilen bilgiler, gerekse ürünün defalarca arıza vermesi sebebiyle duyulan şüphe dolayısıyla Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/169 D.İş sayılı dosyası ile ürünün menşei hakkında tespit yaptırıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, ürünün açıkça Çin Malı olduğu, müvekkilinin elinde bulunan cihazın arka etiketinde, cihazın teknik özelliklerini ve tipini gösteren etiketteki cihaz ile orijinal ürünün benzerliğinin olmadığını, sadece ön taraftan cihazların benzer olduğunu, orijinal Alman modellerindeki ön pano sacının orijinalliğinin dahi olmadığını, yan sanayiden imal edilmiş nitelikte olduğunun tespit edildiğini, ayrıca davalı firma hakkında başkaca bir kullanıcı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/39225 Sor. Numaralı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, yine davalı firma hakkında İstanbul 77.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/841 E. İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/663 E. Ve İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/485 E sayılı dosyası ile yasa ve usullere uygun mal satmamaktan alıcıları zarara uğratmaktan kaynaklı davalar açıldığını,davalı firmanın elinde halen 16 adet senet bulunduğunu, müvekkilin icra ve haciz tehdidi altın olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davalı firma tarafından icraya konulan ve konulma tehdidi altında bulundurulan ( Ödenmiş olan ilk 4 aya ilişkin olanlar hariç ) Mayıs 2015 başlangıç – Ağustos 2016 Bitiş tarihli 500’er EuroTuk 16 adet sıralı senedin icraya konmasını engellemek için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, akabinde Alman malı diye satılıp aslında Çin Malı olan ve sürekli arıza veren cihazın iade edilerek ödenen bedellerin müvekkile iadesini, davalı firmada kalan 16 adet senedin iadesini, müvekkilin ürünü 7 ay boyunca kullanamaması dolayısıyla fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200 TL’ lik uğradığı iş kaybının tespit edilerek davalı firmadan tahsilim, ayrıca müvekkilinin haksız bir şekilde icra ve haciz tehdidi altında bulundurulması ve ürünü taahhüt ettiği şekilde müşteri çevresinde kullanamaması dolayısıyla uğradığı itibar kaybı dolayısıyla 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini, iş kaybı ve manevi tazminat için dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka reeskont faizini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/02/2020 tarih 2015/1193 Esas 2020/114 Karar sayılı kararında; “davacı firmanın inceleme konusu yapılan 2014 mali dönemine ait ticari defterinin işletme defteri olduğu, ticari defterinin yasal süreleri içerisinde açılış tasdiklerini yaptırmış oldukları, sahibi lehine delil niteliğinde olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı , davacının davalıdan aldığı ürünün arızalı çıkması ve tamir edilememesi sebebiyle talep edilen iş kaybı miktarının tespitinin yapılamadığı, tespit edilebilmesi için davacının ticari defterlerini gelir/gider kayıtlarını, beyanname ve hesap özetlerinin incelemeye sunmuş olması bu belgeler üzerinde inceleme yapılması gerekeceği dosyada bulunan bilgi ve belgeler ışığında uğranılan zararın tespitinin yapılamayacağı, davacı tarafından dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler ışığında yapılan değerlendirmede arızalı ürün nedeni ile uğranılan zararın tespitinin yapılamadığı anlaşılmış olmakla davacı ispat yükünü yerine getiremediği gibi ileri sürdüğü delillerle de bu hususun kanıtlanması olanaklı olmadığından davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından dava kapsamında ileri sürülen taleplerden sadece biri yönünden değerlendirme yapıldığını, iş bu kararının hukuka aykırı olduğunu, Davanın en önemli konusunun cihazın iadesi ve davacı müvekkili tarafından ödenen bedel ile ödenmeyen senetlerin iadesi olduğunu, Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/169 D. İş sayılı dosyasında, epilasyon cihazının arızalı olduğu ve taahhüt edilenin aksine çin malı olduğunun tespit edildiğini, davalı şirkete yapılan ödemelerin, ibraz edilen dekontlar ile tespit edildiğini, davalı şirketin yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin yazışma örneklerinin dosyaya ibraz edildiğini, davalı şirketin genel olarak aynı noktada toplanan şikayetler sebebi ile çok fazla sayıda ceza dosyası kapsamında dolandırıcılıktan yargılandığını göstermek üzere ilgili dosyaların dosyaya celp edildiğini, Dosyanın bilirkişiye gönderilmesinin sebebi, müvekkilinin uğradığı iş kaybının tespit edilmesine yönelik olduğunu, müvekkilinin basit usulde vergi mükellefi olduğunu, müvekkilinin işletmesi ile ilgili defter asıllarının dosyaya gönderildiğini ancak başka bir ticari defter niteliği haiz belgenin olmadığının mahkemeye bildirildiğini, bilirkişi tarafından iş kaybına ilişkin bir zarar hesabı yapılamasa dahi, bu durumun sadece taleplerinden biri yönünden red sebebi olduğunu ancak yerel mahkemece, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamına ilişkin talepleri değerlendiren bir rapor gibi, bu rapora dayanarak davanın tüm talepleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmaksızın reddine karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satış ilişkisinde ayıba dayalı sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığının tespiti ile davalıya satış bedeli karşılığı ödendiği iddia olunan 6.000,00-Euro’nun iadesi, yine satış bedeli karşılığı davalıya verildiği ve halen davalı elinde olduğu belirtilen her biri 1.380,00-TL(500,00-Euro) tutarlı 16 adet bonodan ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti, bu bonoların davacıya iadesi, ayıplı ürünün kullanılamaması nedeniyle oluşan iş kaybına dayalı 200,00-TL maddi tazminatın ve 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsili istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde kanun yoluna başvurulmuştur. Dava dilekçesi ekinde, taraflar arasındaki satış ilişkisine dair irsaliyeli fatura ve kargo teslim belgesi, ödendiği iddia olunan dört adet bonoların fotokopileri, havale dekontlarının mevcut olduğu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının, İstanbul 13 İcra Hukuk Mahkemesi, 2015/676 esas sayılı dosyasının, Sakarya 1 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/169 Değişik İş Sayılı dosyasının mahkemece celbedildiği, davacı tanığının dinlenildiği, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, işletme defteri tutan davacının 2014 yılına ilişkin defterlerini ve maddi zararına delil teşkil ettiğini belirttiği bir kısım müşteri rıza ve anket formlarını dosyaya sunduğu, davalı tarafça defter ibraz edilmediği, mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının 2014 yılında gelir elde etmediği, 2015 yılı işletme defterinin sunulmadığı, bu haliyle iş kaybına dayalı zarar tespiti yapılamayacağının bildirildiği, ilk derece mahkemesi tarafından; arızalı ürün nedeni ile uğranılan zararın tespitinin yapılamadığı, davacının ispat yükünü yerine getiremediği gibi ileri sürdüğü delillerle de bu hususun kanıtlanması olanaklı olmadığı gerekçeleri ile davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı taraf menfi tespit talebine konu bonolardan 02/05/2015, 01/06/2015, 01/07/2015, 03/08/2015 vadeli her biri 1.380,00-TL bedelli dört adet bonoya dayalı olarak davacı aleyhine 19/08/2015 tarihinde takip başlatmış olup, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı kambiyo takibine karşı davacı tarafından icra hukuk mahkemesi nezdinde yetki itirazında bulunulduğu, İstanbul 13 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/676 esas, 2015/16331 karar sayılı, 21/12/2015 tarihli kararı ile yetki itirazının kabulüne kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, alacaklı vekilince 27/10/2015 tarihinde yetki itirazının kabulü nedeniyle dosyanın İstanbul İcra Müdürlükleri’ ne gönderilmesini talep ettiğinin UYAP üzerinden yapılan inceleme ile tespit edildiği, ancak dosyanın İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilip gönderilmediğine, gönderilmiş ise oradaki takip dosya bilgilerinin ne olduğuna dair dosya kapsamında bilgi bulunmadığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekinde ödendiği belirtilerek örnekleri sunulan dört adet bono ile davalının icra takibine konu ettiği dört adet bononun keşidecisinin davacı, lehdarının davalı olduğu, bonoların bedel kısmında rakamla 1.380,00-TL yazılı olduğu ancak hemen altında 500,00-Euro ibaresinin yer aldığı, ayrıca yazı kısmında bono bedellerinin 1.380,00-TL olduğu, 6102 Sayılı TTK’nun 778/2-c bendi atfı ile aynı kanunun 676/1 fıkrası uyarınca yazı ile gösterilen bedelin üstün tutulacağı, bu nedenle bono bedellerinin 1.380,00-TL olduğu, bonolar üzerinde malen kaydı bulunduğu, dosyada örneği bulunmayan diğer 12 bono ile ilgili davacı vekilince bono bedellerinin 1.380,00-TL olduğu ile ilgili açıklama dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi kapsamından davacının; davalıdan satın aldığı … epilasyon cihazının kendisine teslim edildikten sonra arızalandığını, arızalanan ürünün davalı tarafından geri götürüldüğünü, yedi ay sonra yeni bir ürün teslim edildiğini, teslimden iki hafta sonra yeni cihazın lazer atışı yapan ikinci bıçağının arızlandığını, durumun davalıya bildirilmesi üzerine davalı tarafından arızalı parça yerine yeni bıçak gönderildiğini, davalının ikinci ürünün tesliminden sonra kalan satış bedelinin iadesini talep ettiğini, bu amaçla elindeki bonolardan vadesi gelen dört adedini takibe konu ettiğini, davalı şirketin başka müşterilerinden alınan duyumlar akabinde, kendisine Alman malı olarak satılan ilk yerine yerine yine Alman malı olarak teslim edilen ikinci cihaz üzerinde delil tespiti yaptırıldığını, cihazın Çin Malı olduğunun tespit edildiğini iddia etmiştir. Dosya kapsamında teslim alınan ilk ürünün arızalandığına ve davalı tarafça geri alındığına, ardından yeni cihaz teslim edildiğine dair bir teslim belgesi mevcut değildir. Davacı vekilince; dava dilekçesine ekli delil listesinde; davalı ile … kargo arasında ürünün arızalı çıktığına ve geri götürüldüğüne dair yazışmaların … Kargo’dan celbi talep edilmiş; mahkeme tarafından 15/12/2015 tarihli celsede … Kargo firmasına yazı yazılmasına karar verildiği, ancak ara kararın yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında ilk veya ikinci ürünün garanti belgeleri de mevcut değildir.Davacının dava dilekçesinde ilk teslim edilen ürün yönünden TBK’nun 227/4 maddesinde düzenlenen ayıplı ürünün yenisiyle değiştirilmesi seçimlik hakkını kullandığını, uyuşmazlığın yeni teslim edilen cihaza ilişkin olduğunu, yeni teslim edilen bu ürünün Alman malı değil, Çin malı olduğunu iddia ettiği, iddiasını delil tespiti raporuna dayandırdığı görülmektedir. Mahkemece celbine … kargo ile davalı arasında yapılan ürünün geri iade edildiğine dair yazışmaların celbine karar verilmiş ve ara karardan rücu edilmemiş olmasına rağmen, davacının, ilk cihazın davalı tarafından alındığına dair iddiasını dayandırdığı bu delilin celbi için yazı yazılmaması isabetsiz olmuştur. Mahkemece ara karar gereğinin yerine getirilmesi, gelen yazı cevabına göre dava konusu ürünün, arızalanan ilk cihazın davalı yanca geri alınması sonrası yeni teslim edilen cihaz olduğu iddiasının ispata elverişli olup olmadığının değerlendirilmesi, bu yönde bir sonuca ulaşılırsa; iddia olunan ayıbın mahiyetinin ne olduğunun(açık, gizli), ayıbın mahiyetine göre davacının muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirip getirmediğinin tespiti amacıyla, delil tespiti raporunda yer alan bilirkişi haricindeki teknik bilirkişilerden oluşacak uzman heyet marifetiyle cihaz üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak denetime elverişli rapor alınması ve davacının ayıba dayalı iade alacağı ve menfi tespit ve bonoların kendisine iadesi talepleri yönünden sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Kabule göre de; mahkemece, arızalı ürün nedeni ile uğranılan zararın tespitinin yapılamadığı gerekçesi ile davacının tüm talepleri reddedilmiş ise de; 6100 Sayılı HMK’nun 297/1-c maddesi uyarınca; gerekçeli kararın; çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi zorunlu olup, gerekçeli kararda davacının ayıba dayalı iade alacağı ve menfi tespit talepleri manevi tazminat talebi bakımından değerlendirme yapılmadığı, bu taleplerin hangi gerekçe ile reddedildiğinin denetime açık şekilde tartışılıp değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Gerekçesi açıklanmadan karar verilmesi, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğine ilişkin anayasal ilkeye de aykırıdır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle ve sonuç olarak; mahkemece davacının ayıba dayalı iade alacağı, menfi tespit, davalı elinde bulunan bonoların iadesi ve manevi tazminat talepleri bakımından eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması, ayrıca bu talepler bakımından 6100 Sayılı HMK’nun 297/1-c maddesine aykırı ve gerekçesiz red kararı verilmiş olması hatalı olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulüne, kararın 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2020 tarih ve 2015/1193 Esas – 2020/114 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.