Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1049 E. 2022/999 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1049 Esas
KARAR NO: 2022/999 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2020
NUMARASI: 2018/591 Esas 2020/107 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının davalıya başlattığı takibin davalının itirazı üzerine durdurduğunu, davalı ile davacı şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesaba dayalı 17.990,28 TL borcunun bulunduğunu, söz konusu alacağın davacının ticari defterlerinde ve faturalarında bulunduğunu, davacı şirketin kestiği faturaları e-fatura ortamında davalıya yolladığını ve davalının kabul ettiğini ve faturalara süresinde itiraz etmediğini, davalının itirazının iptalini ve takibin devamını, asıl alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı ile davcı arasında cari hesap ve alım satım sözleşmesinin olmadığını, bu sebeple davacının cari hesap alacağına dair icra takibi başlatmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını ve TTK’ md. 89/2’ye göre yazıh yapılmayan sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacı tarafın icra takibinde konu etmediği ama dava dilekçesinin ekinde sunduğu 2 adet faturanın bulunduğunu, faturalar incelendiğinde 05.01.2018 tarihli ve … sıra nolu 17.280,00TL miktarlı fatura ve 09.03.2018 tarihli … sıra nolu 710,28TL miktarlı fatura kestiklerini ve faturanın ödenmemesi nedeni ile takip başlattıklarını fakat bu faturaların davalı tarafa ulaşmadığını, davacının sunduğu sevk irsaliyelerinde davalı şirketin ne çalışanın ne de yetkilisinin imzasının bulunmadığını, davalı şirketin 02.01.2018 tarihinde nervürlü demir sipariş ettiğini, davacı tarafın sunduğu 02.01.2018 tarihli Proforma Faturanın teklif niteliği taşıyan bir fatura türü olduğunu, herhangi bir mali yükümlülük taşımadığını, davacıya sipariş verildiğini ancak ürünlerin teslim edilmediğini ve ödemenin yapılmadığını, 05.01.2018 tarihli sevk irsaliyesinde teslim alan kısmının boş olduğunu, tek taraflı düzenlenen faturanın alacağı ispata yeterli olmadığını, davacının davasını ispatlaması gerektiğini, davalı tarafın faturalardan haberinin olmadığını ve hiçbir faturanın davalıya tebliğ edilmediğini, yazılı anlaşma bulunmayan ve sürekli olmayan işlemlerde faturanın üzerine bir ibare koymak suretiyle vade farkı tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, alacağın likit olmadığını ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, davacının itirazın iptali talebinin reddini. Bu nedenlerle davacının icra takibinin durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/02/2020 tarih ve 2018/591 Esas – 2020/107 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce BA formları ilgili vergi dairesinden istenilmiş, davalının davaya konu faturayı BA formu düzenlemek suretiyle bağlı olduğu vergi dairesine bildirdiği anlaşılmıştır. Fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekeceğinden davalının dava konusu bedeli ödediği ya da başka şekilde borcun daha sonra sona erdiğine ilişkin delil ibraz etmediği anlaşılmıştır. Davalıya yemin delili hatırlatılmış, davalı yemin deliline dayanmamıştır. Bu açıklamalar ışığında davacı tarafın davasının kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiş…”gerekçesi ile, Davanın Kabulü ile, 1-Davalının İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin aynen devamına, 2- Alacak likit bulunmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece hukuki ihtilaf eksik ve yanlış değerlendirerek hukuka aykırı bir karar verdiğini, Öncelikle sözleşmede vade belirlenmemesi halinde kesin faturaların bir hüküm ifade etmeyeceğinin açık olduğunu, zira daha önce de dosyaya ibraz ettikleri Yargıtay içtihadı Birleştirme Genel Kurulu 2001/1 E. 2003/1 K. sayılı içtihadında bu husus açıkça hükme bağlandığını, Davacının yasaya ve içtihatlara göre vade farkı isteme hakkı olmaması nedeni ile bu talebin reddi gerekmekteyken mahkeme bu itirazları dikkate almayarak haksız ve hukuka aykırı şekilde vade farkını da kabul ettiğini, vade farkının kabul edilebilmesi için taraflar arasında yazılı bir sözleşme olması gerektiğini, kararlaştırılan sürede ödenmeyen faturalar için vade farkı söz konusu olması için taraflar arasında süreklilik arz eden ticari ilişki içinde vade farkı uygulaması kabul edilmiş olmalı ya da ek yazılı sözleşme yapılması gerektiğini, (HGK., 02.10.2013 gün ve 2013/19-199 E., 2013/1418 K.). Ancak somut olay incelendiğinde anlaşılacağı üzere söz konusu vade farkına ilişkin yazılı bir anlaşma olmadığını, taraflar arasında sürekli şekilde iş ilişkisi bulunmadığı gibi teamül de bulunmadığını, Yargıtay içtihadı birleştirme kararından da anlaşılacağı üzere faturaya, ibare eklenerek vade farkı tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 2001/1 E. 2003/1 K. Sayılı İçtihadı) Malın teslimi ispat edilemediğini, sevk irsaliyesinde teslim alan hanesinin boş olduğunu, Davaya dayanak yapılan irsaliyedeki teslim alan hanesi boş olduğu halde sanki mallar teslim edildiği ve davacı tarafından ispatlanmış gibi karar verildiğini, Kaldı ki … isimli şahsa fatura teslim edildiği iddiası da gerçek olmadığını,(Y. 3. HD. 24.03.1992,E:1991/5327, K:1992/6288) HMK’da mahkemenin taraflara yemin delilini hatırlatıp davaya müdahalede bulunamayacağını, Yemin bir kimsenin esas davasının halline etkili olan bir olayın ispatı için diğerine teklif ettiği bir doğrulatma beyanı olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, sadece bir tarafın diğerine yemin teklifini kabul etmiş, hakimin kendiliğinden yemin teklifine izin vermediğini, çünkü yemin karşı tarafın vicdanına bırakılan bir durum olup bu riski sadece tarafın alması düşünüldüğünü, (Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ, Prof. Muhammet ÖZEKEŞ, Prof. Dr. Oğuz Atalay Medeni Usul Hukuku Ders Kitabında 442. Sayfa)
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi başlıklı 194. Maddesinde “Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.” ifadesi ile taraflara hangi vakıayı hangi delil ile ispatlayacağını açıkça göstermek zorunluluğu getirdiğini, bu kapsamda taraflardan biri iddia ettiği vakıayı yemin delili ile ispat edecekse bunu delil listesinde açıkça göstermedikçe hakimin kendiliğinden o vakıayı ispat için tarafa yemin teklif hakkını hatırlatması yasal olarak mümkün olmayacağını, ancak taraf iddia ettiği vakıalardan birini yada tüm iddiasını karşı tarafa yemin yöneltmek suretiyle kısacası yemin ile ispat edeceğini dava yada cevap dilekçesi yahut delil listesinde açıkça belirtmiş ise artık hakim o tarafa o vakıanın ispatı için delil listesinde belirtmiş olduğu gibi yemin ile ispatlamak isteyip istemediği hatırlatılması gerektiğini, bunun dışında hakim yemin teklifi hatırlatmasında bulunarak davaya müdahale etmesi gerektiğini, Mahkeme gerekçeli kararında esasa ilişkin vade farkı konularında yanlış yaptığı gibi, usule ilişkin olarak da yargılamayı yanlış ve hatalı yaptığını, davacı taraf iddiasını ispatla mükellef olduğunu, yemin deliline dayanmayan davacıyı, mahkeme hakimi yönlendirme yapamayacağını, Alacak bilirkişi tetkikatına gereksinim duyuyorsa alacak tartışmalı olmadığını, kaldı ki Proforma fatura ile fatura arasındaki miktar farkı alacağın likit olmadığına işaret ettiğinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, vade farkı faturasına %20 inkar tazminatı hükmedilemeyeceğini, Takip alacaklısı davacı yararına icra inkar tazminatına mahkemece hükmedilebilmesi için İ.İ.K.’nun 67.maddesinde öngörülen tüm koşulların birlikte gerçekleşmesi ve bu kapsamda alacağın davalı tarafından belirlenebilir yani likit olması zorunlu olduğunu, somut olayda davacı alacağı bilirkişi incelemesi sonucu belirlenebilir olduğuna göre, likit olmadığını, (Yargıtay 15.HD 2010/5330 E. – 2010/6141 K. – 09.11.2010) Mahkeme icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğundan ve icra takibinde alacağın konusu olan faturadaki miktar ile takip konusu miktar farklı olduğundan ve hatta proforma faturadaki miktar da farklı olduğundan alacak likit olmadığını, alacağın likit olmadığı, tartışmaya açık olduğu, bilirkişi raporu ile belirlenebilir olduğu açık ve kesin olduğunu, hesaplanamayan bir alacağın likit olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesaptan kaynaklı alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın Kabulü ile, Davalının İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin aynen devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafından davalı aleyhine 18/04/2018 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile cari hesaba dayalı 17.990,28 TL. Alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıya ödeme emrinin 20/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından25/04/2018 tarihinde borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde istinafa konu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin mal tesliminin isbat edilemediğine ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı taraf cari hesap alacağına dayalı iki adet e fatura, sevk irsaliyesi ve proforme fatura ibraz ettiği, sevk irsaliyesinde teslim alan kısmının boş olduğu, yazılı olmadığı görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın sunduğu sevk irsaliyesinin imzasız olup malın teslim edilmediğini, davacının vade farkı isteme hakkının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalının bilirkişi incelemesine ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının ticari defterleri incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden alınan raporda, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 17.990, 28 TL. alacaklı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, davalıya ait BA formlarının istenmesi için Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, müzekkereye cevap verildiği, gönderilen kayıtlar incelendiğinde; davacı şirket tarafından kesilmiş 1 adet KDV. hariç 14.644 TL.lik faturanın kayıtlı olduğu, bu faturaya KDV. eklendiğinde davaya konu 06/01/2018 tarihli KDV dahil 17.280,00 TL.’lik fatura olduğu anlaşılmıştır. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Davaya konu cari alacağın 2 adet faturadan kaynaklandığı, 06/01/2018 tarih ve 17.280,00 TL. Miktarlı faturanın açıklamasında nervürlü demir, nakliye yazdığı, fatura üzerinde vade tarihinin 12/01/2018 tarihi yazıldığı, 09/03/2018 tarih ve 710,28 TL. Miktarlı faturanın açıklamasında ise vade farkı yazdığı görülmüştr. İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, davalının davacıdan aldığı 06/01/2018 tarih ve 17.280,00 TL. Miktarlı faturayı, ilgili dönemde vergi dairesine bildirdiği sabit olduğuna göre fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Davalının defterlerine bunu kaydetmemiş olmasının da bir sonucu yoktur. İspat yükü BA formuyla bildirimde bulunan davalıya geçmiştir. BA formuyla vergi dairesine bildirilen faturayı alan davalının faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı almadığını veya iade ettiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalının davaya konu faturayı ve içeriğini almadığını veya iade ettiğini isbat edemediği anlaşılmakla, davalı vekilinin mal tesliminin isbat edilemediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Takibe ve davaya konu cari alacağın iki adet faturadan kaynaklandığı, iki adet fatura miktarının 17.990,28 TL. Olduğu, ve takip talebindeki alacak miktarının da 17.990,28 TL. Olup aynı olduğu, Proforme fatura da, 08 mm. Nervürlü demir miktarı 2000 kg olduğu ve satışa konu faturada satılan 08 mm. Nervürlü demir miktarının 1920 kg olduğu, fatura bedelininde satılan miktara göre düzenlendiği anlaşılmıştır. İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerekir. Somut olayda, davaya konu icra dosyasındaki icra takibine dayanak asıl alacak faturaya dayalı cari hesaptan kaynaklı olup likit (bilinebilir, belirlenebilir) ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin vade farkı oluşmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davala konu cari hesabı oluşturan faturalardan , 09/03/2018 tarih ve 710,28 TL. Miktarlı faturanın vade farkı faturası olduğu görülmüştr. Vade farkı, başta sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi, var olan ticari teamüller sonucu da ortaya çıkabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-199 Esas- 2013/1418 Karar sayılı ilamı) Somut olaya döndüğümüzde, taraflar arasında daha önce vade farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir fatura düzenlenmediği, yine taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı, proforme faturada ve fatura üzerinde ödeme tarihinin 12/01/2018 olduğuna ilişkin kaydın vade farkı isteneceği anlamına gelmediği, davacının vade farkı faturasına konu alacağı talep edemeyeceği anlaşılmakla, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile takibin 17.280,00.TL. Asıl alacak yönünden takip talebinde ki şartlarla devamına, kabul edilen 17.280,00.TL. asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2020 tarih ve 2018/591 Esas 2020/107 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalının İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 17.280,00.TL. asıl alacak yönünden takip talebindeki şartlarla devamına, 2-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 3-Kabul edilen 17.280,00.TL asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.180,40.TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 307,23.TL harcın mahsubu ile bakiye 873,17.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 348,33.TL toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 41,10.TL ilk dava gideri, 114,45.TL tebligat gideri, 800,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 955,55.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (% 96 kabul) 917,32.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 710,28.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 12-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 172,10.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.