Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1034 E. 2020/808 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1034
KARAR NO : 2020/808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019 ( Ara Karar )
NUMARASI : 2019/630 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA:Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …, … San. Tic. Ltd. Şti.’ ni … ve dava dışı … ile birlikte 10/01/1992 tarihinde kurduğunu, 18/07/1994 tarihinde dava dışı … kendisine ait payları … devretmiş ve bu şekilde şirket iki ortaklı hale geldiğini, halihazırda şirketin %31 hissesi müvekkil …’ya %69 hissesi ise … ait olduğunu, müvekkili ve… birlikte çalışarak davalı şirketin bugüne gelmesini sağladığını, ancak zaman içinde şirketin diğer ortağı … hukuka aykırı olarak şirketin tüm karım üzerine geçirmiş ve davacı müvekkilin kar payı almasını engellediğini, şirketin faaliyet göstermiş olduğu yıllar boyunca müvekkile ödenmesi gereken kar payları ödenmediğini, davalı şirketin müdürü …, kayden oğluna ait olan …Limited Şirketi’nin borçları nedeniyle, davalı şirketi borçlandırdığını, …Limited Şirketi … markasının (…Sanayi Ve Ticaret A.Ş) bayisi olarak faaliyet göstermek olduğunu, davalı şirketin ise … ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, davalı şirketin müdürü ve yetkilisi olan … Limited Şirketi’nin … Sanayi Ve Ticaret A.Ş. (…) olan borçlar, nedeniyle davalı şirket adına 5.500.000,00-TL’lik senet düzenleyerek … Sanayi Ve Ticaret A.Ş’ye verdiğini, bu senet nedeniyle İstanbul …. icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında icra başlatıldığı, 04/12/2019 tarihinde hacze gelinmiş ve şirketin 5 mağazasında bulunan bütün mallar muhafaza altına alındığını, yani davalı şirketin diğer ortağı ve yetkilisi … oğlunun borçları nedeniyle davalı şirket borçlandırıp, zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, tek başına bu olay dahi müvekkilin yaşadığı mağduriyetin büyüklüğünü ortaya koymak için yeterli olduğunu, bu nedenlerle öncelikle ve ivedilikle davamızın sonuçsuz kalmaması dilekçemizin “B” bendinde yapılan açıklamalar doğrultusunda şirket yönetimine kayyım atanmasına ve …Limited Şirketi’nin ve davalı şirketin malvarlıklarına ve banka hesaplanna müvekkil lehine ihtiyati haciz konulmasına,müvekkilinin davalı şirket ortaklığından ayrılmasına karar verilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak ve ileride alınacak bilirkişi raporları doğrultusunda artırılmak kaydıyla 5.000,00 TL çıkma payının avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkile ödenmesine, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile davalı şirketin bugüne kadarki karından müvekkile hissesine tekabül eden kar payından ve hisse değerinden fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL’nin her yıla ait kar payı alacağının muaccel hale gelmesinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkile ödenmesine, yargılama harç ve giderlerinin ve ücreti vekaletin davah taata yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/12/2019 tarih ve 2019/630 Esas sayılı kararı ile; ” İhtiyati haciz açısından; 6100 sayılı Yasanın Geçici Hukuki Korumalar başlığı altında ihtiyati tedbir ve delil tespitinin hükme bağlanmasından sonra 406/2.maddede geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümlerin saklı tutulduğu belirlenmiş, ihtiyati haciz de buraya misal olarak maddede belirtilmiştir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere diğer hukuki korumaların bu kısımda düzenlenen korumalar karşısındaki durumu açıklanmış, özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta ” ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi” gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır; diğer geçici hukuki korumalar kendi özel hükümlerine tabi olup bu bölüm hükümlerinin diğer hukuki korumalara uygulanması mümkün değildir. Buradan hareketle ihtiyati haciz hukuki korumasının düzenlendiği 2004 sayılı Yasaya bakıldığında, Yasanın 257.maddesinin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir. Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir. Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur. Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyat haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul 2004, s. 883). Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir. Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK.’nun 257 maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.2004 sayılı Yasanın “İhtiyati haczi tamamlayan merasim” başlıklı 264.maddesi gereğince de ihtiyati haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur. Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesiyle düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyati haciz hükümsüz kalır ve alakadarlar isterse lazım gelenlere bildirilir. Dava açıldıktan sonra ihtiyati haciz kararı ancak davaya bakan mahkemeden talep edilebilir. KURU, İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, 2.baskı, 1040.sayfa. 2004 sayılı Yasanın 258 ve 259.maddesi gereğince alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul olup mahkemece istenilen teminatı yatırmaya mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.
İhtiyati tedbir açısından; 6100 sayılı yasanın 389 ve devam maddeleri gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir. (Pekcanıtez H.; Atalay O.; Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, S. 873) HMK’ nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir. İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877).Somut durumda talep dosyası incelendiğinde; bu hali ile yaklaşık ispatın oluşmadığı kanaati ile ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. … ” gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemenin kararında yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı, bu sebeple ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddine karar verildiğinin belirtildiğini, Mahkemece verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olup, istinaf incelemesi sonucunda kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir – haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, TTK’ nın 638/2. maddesinde “Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklindeki hüküm öngörüldüğünü, bahsi geçen hüküm ile yasa koyucunun mahkemeyi, ortaklıktan çıkma davası açan ortağın, gerek çıkma payını gerekse de diğer haklarını korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlediğini, Mahkemenin istinafa konu karar ile TTK’ nın 638/2 maddesinde öngörülen hükme aykırı hareket ettiğini ve müvekkilin haklarını büyük risk altına soktuğunu, Şirket müdürü …, müvekkilin çıkma payını almasına engel olmak amacıyla halihazırda şirketin içini boşaltmakta olduğunu, …’ nın oğlunun şirketinin borçları nedeniyle davalı şirketi borçlandırdığını, bu sebeple İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, bu icra takibinde şirketin tüm mallarının haczedilip, muhafaza altına alındığını, yine şirket ortağı ve yetkilisi … şirketin depolarında bulunan malları spotçulara düşük fiyattan satıp bu paraları uhdesine geçirdiğini, şirketin tüm karını ve usulsüz işlemler ile uhdesine geçirdiği paraları oğlu adına ve fakat fiilen kendisinin kontrolünde olan …Mağazacılık Limited Şirketi’ ne aktardığını, İstinafa konu kararında dava dilekçelerindeki iddiaları yaklaşık ispat düzeyinde ispat edemediklerini ifade eden mahkemenin İstanbul…. İcra Müdürlüğü’ nün …. Esas sayılı dosyasını celp edip incelemiş olsaydı, … nın oğlu adına kayıtlı …Limited Şirketi’ ne ait borçlar (yani davalı şirket ile bir ilgisi olmayan borçlar) nedeniyle davalı şirketin 5 mağazasında bulunan tüm malların 04/12/2019 tarihinde haczedilip muhafaza altına alındığını tespit edebilecek olduğunu, bahsi geçen icra dosyasına ilişkin bilgilerin dava dilekçelerinde verildiğini, Mahkemenin tensip zaptının 7 numaralı ara kararı ile icra dosyasının icra müdürlüğünden istenilmesine karar verdiğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasının, … müvekkilden mal kaçırdığını, şirketin içini boşalttığını ve usulsüz işlemler gerçekleştirdiğini açık bir şekilde ispatlamakta olduğunu, Mahkemenin böyle bir delili incelemeden ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddine karar vermesinin anlaşılabilir ve kabul edilebilir olmadığını, bahsi geçen dosya incelenmiş olsaydı, ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin haklı olduğunun belirlenecek olduğunu, Mahkemenin ihtiyati tedbir ve haciz taleplerini doğrudan tensip zaptı ile değerlendirmek gibi bir zorunluluğu bulunmadığını, dava dilekçesindeki bir kısım deliller toplandıktan sonra bu hususta değerlendirme yapılmasının da mümkün olduğunu, Mahkemenin bu şekilde hareket etmeyip, ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddine dair istinafa konu usul ve yasaya aykırı kararı verdiğini, Davalı şirket yetkilisi … nın talimatı ile müvekkilin şirket kayıtlarına ulaşmasının engellenmekte olduğunu, şirket çalışanlarının müvekkil ile görüşmesine dahi izin verilmediğini, esasen bu durumun eldeki davayı açmalarının sebeplerinden biri olduğunu, hal böyle iken müvekkilden şirkete ait kayıtları sunmasının beklenemeyeceğini, Mahkemenin ihtiyati haciz ve tedbir taleplerini değerlendirirken bu durumu hiç dikkate almadığını, Ekte şirketin Gaziosmanpaşa’ daki şubesine ait fotoğrafların sunulduğunu, sunulan fotoğrafların şubenin boşaltıldığını, malların tamamının icra takibi kapsamında muhafaza altına alındığını net bir şekilde ortaya koymakta olduğunu, Açıklanan nedenlerle; istinafa konu kararın kaldırılması ve aşağıdaki tedbirlerin alınması gerektiğini, – Şirket yönetimine ivedi şekilde kayyım atanması gerektiğini, bu talepleri istinaf dairesince uygun görülmediği takdirde ortada bir şirket, şirkete ait herhangi bir mal kalmayacağı gibi, yargılama sonucunda müvekkilin çıkma payını alma ihtimalinin de ortadan kalkacağını, şirket müdürü ve tek yetkilisi olan … yetkilerini kötüye kullanarak şirketi borçlandırmakta, mallarını kaçırmakta, oğlu adına açtığı şirkete aktarmakta olduğunu, yargılamanın devam ettiği süreçte şirket yönetimine kayyım atanmaz ise, …. bu eylemlerine devam edeceğini, … davalı şirketi, oğlu adına açtığı şirketin borçları nedeniyle borçlandırdığı nazara alındığında, bu usulsüz işlemler ile ilgili olarak davalı şirket adına gerekli hukuki işlemlerin başlatılabilmesi adına da şirketin idaresinin bağımsız bir kayyım tarafından yürütülmesinde zorunluluk bulunmakta olduğunu, – …, davalı şirketin bütün karını, usulsüz işlemler ile eline geçen paraları oğlu adına açtığı … Limited Şirketi’ ne aktardığını, bahsi geçen şirketin borçlarından dolayı davalı şirketi borçlandırdığını, …. oğlu …’ nın bu şirketi kurmasının imkan dahilinde olmadığını, bu şirketin … müvekkilden mal kaçırmak, müvekkilin haklarını gasp etmek amacıyla paravan olarak kurduğu bir şirket olduğunu, özellikle İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile, …. Limited Şirketi’ nin bu niteliğinin ortaya çıktığını, bu kapsamda müvekkilin haklarının güvence altına alınması ve korunması bakımından, …. Limited Şirketi’ nin mal varlığına ve banka hesaplarına müvekkil lehine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiklerini, – Yine müvekkilin haklarının korunması bakımından, davalı şirkete ait tüm banka hesaplarına ve diğer mal varlığı değerlerine müvekkil lehine ihtiyati haciz konulmasında zorunluluk bulunduğunu beyanla; Açıklanan ve re’ sen gözetilecek nedenlerle; 1- İstinaf başvurularının kabulüne, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair 17/12/2019 tarihli ve 2019/630 Esas sayılı kararının kaldırılmasına, 3-İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile şirket yönetimine kayyım atanmasına ve … Limited Şirketi’ nin davalı şirketin mal varlıklarına ve banka hesaplarına müvekkil lehine ihtiyati haciz konulmasına, 4-Yargılama giderleri, harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.İstinafa konu uyuşmazlık, TTK.nın 638/2. maddesi uyarınca davalı şirket ortaklığından çıkma talebine bağlı olarak ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinden kaynaklanmaktadır.Davada, yargılamanın bulunduğu aşama, davacı vekilinin 13/12/2019 tarihli ivedi olarak tedbir talebi hakkında karar verilmesi talebini içeren dilekçesi, ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği yargılamayı gerektirmesi, talep ve karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, dava dilekçesi ekindeki delillere göre de yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin karara usul ve yasaya uygun görüldüğünden davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/07/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.