Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1030 E. 2022/1047 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1030 Esas
KARAR NO: 2022/1047 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2018/61 Esas 2019/1227 Karar
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 20 Ekim 2010 tarihinde kurulduğunu, davalı şirketin diğer ortaklarından … ve yetkilisi … tarafından şirketle ilgili sorumlulukların yerine getirilmediği, toplantılara katılım sağlanamadığı, Genel Kurul toplantılarına yapılan yazışmalara ve davetler rağmen …’nin katılmaması neticesinde oy çokluğunun sağlanamaması nedeniyle karar alınamadığını, Genel Kurulda karar alınmaması nedeniyle şirketin organ yokluğu sorununun oluştuğunu, şirketin aktifindeki 118.000,00.-EURO değerindeki tır, … aracılığıyla satılmak üzere yurt dışına çıkış işleminin ihracat yapılmak suretiyle diğer ortak … şirketine satılmasına rağmen, tırın akıbetinin bilinmediğini, herhangi bir ödemenin de yapılmadığı iddia edilerek, netice olarak davalı şirkete TTK 530/2 maddesine göre şirkete geçici olarak kayyım atanmasını, TTK.531 maddesine göre davalı … AŞ.’nin haklı nedenle feshine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğine rağmen davalı tarafça süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2019 tarih ve 2018/61 Esas – 2019/1227 Karar sayılı kararında; “Dava, şirket ortağının TTK 531. Madde gereğince şirketin feshi istemine ilişkindir. Davacı, davalı anonim şirkette % 1 paya sahip ortaktır. TTK 531. Madde “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” şeklindedir. Davacı vekili 05.12.2019 tarihli celsedeki beyanında çıkma taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir. Davacının TTK 531. Maddede düzenlenen azınlık payına sahip olmadığı dikkate alındığında şirketin feshi talep hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporuyla tespit olduğu üzere çıkma koşulları da oluşmuş ise de davacının çıkma talebi bulunmadığını açıkça beyan etmesi karşısında talep dışına çıkılması da mümkün olmadığından çıkmaya yönelik karar kurulamamış ve şirketin feshi talebinin reddine karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme gerekçeli kararında organ eksikliği bilirkişi raporu ile tasdik edilmesine rağmen TTK m. 530 uyarınca fesih talebimizi olumlu veya olumsuz yönde değerlendirmeyerek dikkate almadığını, talebin değerlendirilmemesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, TTK mad.530 hükmü gereği genel kurul uzun süredir toplanamıyor veya kanunen gerekli organ yönetim kurulu karar alamıyor ise şirketin feshine karar verilebileceğini, Gerek genel kurulun toplanamadığı gerek kanunen gerekli organlardan birinin mevcut olmadığı hallerde TTK 530 şirketin feshine cevaz vermekte olduğunu, içtihat, öğreti ve kanun gerekçesinde belirtildiği üzere kanunen gerekli organlar genel kurul ve yönetim kurulu olduğunu, TTK 530 hükmünün uygulanabilme şartlarından biri de mevcudiyetin olmamasının uzun süreden beri söz konusu olması olduğunu, Öğretide YK için uzun süredir toplanamama değil uzun süredir seçilememe durumunun dikkate alınması gerektiği kabul edilmekte olduğunu, (Poroy / Tekinalp / Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku II, 13. Bası, İstanbul 2017, Kenar Numarası 1561) Davalı şirketin yönetim kurulu ve genel kurulu ise toplanamadığını, toplansa bile salt çoğunluk sağlanamadığından karar alınamadığını, Bilirkişi raporu ile de sabit olmak üzere; davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri 2017 yılından beri seçilememekte ve 5 yıldan fazla bir süredir genel kurul toplanamamakta olduğunu, öğreti, içtihat, madde gerekçesi incelendiğinde yönetim kurulunun hiç veya gereği gibi toplanamaması, yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi, genel kurulun toplanamaması madde kapsamına girmekte olduğunu, huzurdaki davada hem genel kurul yıllardır toplanamadığı, hem de yönetim kurulu üyelerinin seçimi yapılamadığını, hal böyle iken, yerel mahkemenin TTK m. 530 uyarınca kanuna uygun hale getirmek için uygun süre verip daha sonrasında şirketin feshine karar vermesi gerekirken eksik inceleme yaparak hüküm kurması TTK ve HMK maddelerine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Davalı anonim ortaklık 2018 yılı sonu itibariyle tüm sermayesini kaybettiği, borca batık hale geldiği, şirket organlarında karar alma ve şirketi yönetme imkanı kalmadığını, dolayısıyla esas sözleşmede yazılı amaçlara yönelik faaliyetler göstermesi güçleştiğini, başka bir deyişle tüm şirketlerde bulunması gereken bir unsur olan ortak amaç ‘affectio societatis’ ortadan kalktığını, bu bağlamda şirketin faal olarak görünmesinde ne ortakların ne de ülkenin çıkarı bulunmadığını, TTK md. 530 uyarınca şirketin feshine mahkemece karar verilmesi gerektiği halde, yerel mahkemece hataya düşülerek talebi sadece TTK md. 531 düzenlenen haklı sebeple şirketin feshine indirgeyerek kanunen aranan yasal çoğunluğa ulaşılamadığı ve ayrıca çıkma hakkının da talep edilmediğinden bahisle hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay’ın davaya benzer durumdaki uyuşmazlıklarda genel kurulun toplanamaması halinde ve davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sona erdiği durumlarda şirketin fiilen organsız kaldığının kabulü gerektiğini, görev sürelerinin yeni YK göreve başlayıncaya kadar devam edecek olması sadece şirketin gecikmesinde sakınca bulunan işlerinin görülmesine ilişkin olduğu hususlarına vurgu yaptığını, (Y. 11. HD, 18.1.2010, E. 2008/9158, K. 2010/428). TTK md. 530’a dayalı işbu davayı açabilmek ve bu sebeple şirketin feshine karar verebilmek için ayrıca bir pay veya paydaş çoğunluğuna (örneğin azınlık hakkına ya da belirli oranda çoğunluğa) ihtiyaç olmadığını, sadece pay sahibi olmak, başka bir ifadeyle bu sıfata sahip olmanın yeterli olduğunu, pay sahiplerinden herhangi birinin şirkette 0,0009 payı dahi olsa organ yokluğu sebebiyle şirketin feshi davası açabileceği gibi, mahkemece de bu pay sahipliği oranına bakılarak davanın reddine karar verilemeyeceğini, bu gerekçe ile açıla n davada mahkemenin tek tespit edeceği hususun, gerçek ve fiili anlamda organın yokluğu halinin mevcut olup olmadığının tespiti ile sınırlı olduğunu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler özellikle de bilirkişi raporunun incelenmesinde şirket genel kurulunun uzun süreden beri toplanmadığı yaklaşık 6 yıldır ve 3 yıldır da yönetim kurulunun seçilemediğinin ortada olduğunu, hal böyle olunca mahkemenin ret kararı vermesinin dosya ve somut olay gerçekliği ile uyumlu olmadığını, Müvekkilinin %48 pay sahibi … Şirketinin yetkilisi konumunda olduğunu, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ilanları incelenecek olursa; …’nın davalı anonim ortaklıkta pay sahibi şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu ve pay sahibi şirketin ortaklarından olduğu görüleceğini, Taraflarında ‘… İnşaat’ şirketinin vekaleti bulunmakta olup, bu vekaletname şirket yetkilisi … tarafından verildiğini, …, … ve … şirketi; davalı anonim ortaklığın grup olarak yüzde 50 ortaklarından olduğunu, hal böyle iken, müvekkilinin yüzde 1 pay sahibi olduğundan bahisle davanın reddedilmesinde hukuka uyarlılık bulunmadığını, TTK geçici 7. maddesinin 1. fıkrası, 1/7/2015 tarihine kadar son beş yıla ait olağan genel genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketlerin ticaret sicilinden terkin edileceğini hüküm altına aldığını, Türkiye’de aktif şirket sayısının toplam şirket sayısına oranla çok daha az olduğu gözetilerek getirilmiş bu hükümden de anlaşılacağı üzere aktif ve faal olmayan şirketlerin feshedilmesi kanun koyucunun politikası olduğunu, kanun koyucunun politikası gereği uzun süredir işlevini yerine getiremeyen davalı anonim ortaklığın feshi gerekmekte olduğunu, İhtiyati tedbir talebinin yaklaşık ispat şartı olmadığından bahisle reddedildiği, ancak bilirkişi raporu ile ispat şartı sağlandığı halde TTK mad.530/2 uygulanmadığını,TTK 530 maddesinin göz ardı edilerek karar verildiğini, Davada bilirkişi raporu delili, TTK 530 maddesinin uygulama alanı olup olmadığı hükmün kapsamında yer almadığından eksik inceleme söz konusu olduğunu, HMK m. 353/f.1/a 4-6 uyarınca dava şartlarına aykırılık ve delillerin değerlendirilmeden karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, TTK madde 530’un bir gereği olarak, 2014 yılından bu tarafa genel kurulun toplanamaması, bunun bir sonucu olarak da 2017 yılında görev süresi dolan yönetim kurulunun yerine yenisinin seçilememesi, işbu kanun maddesine istinaden açılan şirketin feshi davalarında herhangi bir pay veya paydaş çoğunluğuna gerek olmaması, önemli olanın pay sahipliği sıfatına sahip olmanın yeterli olması da nazara alınarak; ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı şirkete geçici olarak kayyım atanmasına, şirket organ eksikliğinin giderilmesi için süre verilmesine, dosya kapsamı ve somut olay gerçekliği dikkate alınarak bu sürenin verilmesine gerek görülmez ya da verilen süre sonunda organ eksikliğinin giderilmez ise şirketin feshine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK. 531 madde uyarınca davalı şirketin haklı nedenle feshine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı şirketin sermayesi 200.000,00 TL. Olup beheri 1.000,00 TL. Olan 200 adet hisseye sahip olduğu, bunun 2 adet hissenin …’na ait olduğu ve davacının davalı şirketteki hissesinin % 1 olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesindeki TTK’nın 530. maddesi uyarınca şirket organlarının bulunmadığına yönelik iddiaları davalı şirkete kayyum atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebine yönelik beyanlar olup, ihtiyati tedbir talebi konusunda yerel mahkemece verilen tedbir talebinin reddine ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine, istinaf incelemesininde dairemizce yapılıp dairemizin 21/03/2018 tarih ve 2018/256 Esas-2018/229 Karar sayılı kararımız ile davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, davacı vekili dava dilekçesiyle TTK. 531 maddesi uyarınca haklı nedenle davalı şirketin feshi isteminde bulunmuş, mahkemece 07/06/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı TTK 531 maddesi uyarınca haklı sebeple şirket ortağı tarafından açılan fesih davasından kaynaklandığı tesbit edilmiş ve tutanağın davacı vekili tarafından imzalandığı ve mahkemece HMK. 140/3 maddesi uyarınca tahkikatin tesbit edilen bu uyuşmazlık doğrultusunda yapılarak istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. TTK’nın 531. maddesinde düzenlenen anonim şirketin feshini ve ortaklıktan çıkmayı isteme, azlığa (1/10) tanınan istisnai bir hak olup davacının davalı şirkette % 1 oranında paya sahip olup, TTK’nın 531. maddesi çerçevesinde anonim şirketin feshi davası açmak için gerekli paya sahip olmadığı anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.