Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1028 E. 2022/1313 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1028
KARAR NO: 2022/1313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2020
DOSYA NUMARASI: 2019/110 Esas – 2020/121 Karar
DAVA: Çek İstirdadı
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … bank Sahilyolu Şubesi’ne ait, keşidecisi … Tur.Pet. Ltd. Şti., 30/11/2018 keşide tarihli ve keşide yeri Mersin olan, … Seri No’lu 101.000,00 TL bedelli çek ve … Bankası Toroslar Şubesi’ne ait, keşidecisi … İthalat ve … Ltd. Şti., keşide tarihi 30/11/2018 ve keşide yeri Mersin olan, … Seri No’lu 22.000,00 TL bedelli çekin müvekkilinin ticari faaliyette bulunduğu kişilerce ciro edildiğini, dava konusu çeklerin müvekkilinin uhdesinde iken kaybolduğunu ya da çalındığını, müvekkilinin söz konusu çeklerin kaybolduğu/ çalındığını fark ettiği günden bu yana çekleri aradığını, çeklerin kötü niyetli üçüncü şahısların ellerine geçmesi halinde müvekkilinin mağdur olmaması adına Mersin Asliye Ticaret Mahkemesine “Çek İptali” davası açıldığını, davanın halen Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/483 E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, Mahkemece, söz konusu çekler ile ilgili 18.07.2018 tarihinde ödeme yasağı kararı verildiğini ve bu kararın ilgili bankaya bildirildiğini, dava konusu çeklerin ciro edilmek suretiyle davalının eline geçtiğini, fakat söz konusu cirolardaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, yapılacak olan imza incelemesi ile söz konusu imzaların müvekkili yetkilisine ait olmadığının açıkça görüleceğini beyanla dava konusu çeklerin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çeklerdeki ciro silsilesinin düzgün olduğunu ve çeklerin ciro yoluyla geçmesi nedeniyle müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil konumunda olduğunu, diğer cirantalar ile ilgili araştırma yaparak ciro zincirini kontrol etme imkanının olmadığını, kendisinden mevcut imzaların sahte olup olmadığını araştırmasının da beklenemeyeceğini, davacının çeklerin yetkili hamili olduğunu ve elinden rızası hilafına çıktığını ispat etmesi yanında, müvekkilinin çekleri iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olduğunu da kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinin davacı-borçlu ile doğrudan bir ilişkisi olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediği gözetilerek, davacı-borçlunun haklı bulunması halinde dahi, dava masrafı ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/02/2020 tarih ve 2019/110 Esas – 2020/121 Karar sayılı kararı ile; “…somut olaya gelindiğinde, dava konusu çeklerin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında, davanın tarafları ile cirosu bulunanlar arasında taraf ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden, taraf ticari defterleri incelenmemiştir. Davacının ciro imzasının sahte olduğu iddiası yönünden ise imza davacıya ait olmasa dahi TTK’nın 677. maddesindeki düzenlemeye göre, imzaların istiklali prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap edenin, çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekeceğinden imza incelemesi yapılmamıştır. Zira davacının dava dilekçesi ve son celse beyanı nazara alındığında talebi açıkça çek istirdatı olup, menfi tespit talebi bulunmamaktadır. Bu nedenlerle dava konusu çekteklerdeki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyi niyetli yetkili hamil konumundadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 792 maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki iade ile yükümlü olup çek istirdadına ilişkin işbu davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, eksik incelemeler sonucu ve hukuka aykırı gerekçeler ile usul ve yasaya aykırı bir şekilde davanın reddine karar verildiğini, Dava çek istirdadı davası olup, ispat yükünün davacı müvekkili üzerinde olduğunu, kendileri tarafından ticari defter kayıtlarına delil olarak dayanıldığını ve kayıtların incelenmesi talep edilmiş olmasına rağmen, yerel mahkemece ispat hakları kısıtlanarak yersiz gerekçeler ile ticari defterlerin incelenmediğini ve üstelik iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesi ile davanın reddi kararı verildiğini, Müvekkili şirket ile çek üzerindeki ciro silsilesinde, müvekkili şirketin ciro etmiş göründüğü her iki çekte de, … Tic. Ltd. Şti. arasında ticari bir ilişkinin söz konusu olmadığını, bu itibarla işbu çeklerin usulüne uygun olarak cirolanmadığını, … Tic. Ltd. Şti. ve davalının ticari defterleri üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile de bu hususun açıkça ortaya çıkacağını, bu sebeple müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarının incelenmesi gerektiğini,Dava konusu çeklerin ciro edilmek suretiyle davalının eline geçtiğini, fakat söz konusu cirolardaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, işbu iddialarının ispatlanması açısından imza hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, fakat yerel mahkemece iddialarının göz ardı edildiğini, dava konusu çeklerin müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanıp imzalanmadığı hususunun araştırılmadığını, bu sebeple eksik ve hatalı incelemeye dayalı söz konusu yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi ile kaldırılması gerektiğini beyanla İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2020 tarih ve 2019/110 E – 2020/121 K sayılı usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi neticesinde öncelikle davanın kabulüne, aksi kanaat oluştuğu takdirde ise; taraf ticari defterlerinin incelenmesi ve dava konusu çekteki imzaların müvekkiline ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması ve yapılacak diğer işlemler gereği dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kaybolduğu iddiası ile iptal davasına konu edilen çekleri takibe konu eden hamile karşı çeklerin istirdadı talebine ilişkindir. Dava konusu çeklerden … Bankası Toroslar Şubesi’ne ait, keşidecisi … İnşaat Kuyumculuk … İthalat Şirketi, lehtarı … Ltd. Şti. olan, 30/11/2018 keşide tarihli, … Seri Nolu, 22.000,00 TL bedelli çek davalılar tarafından, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası; … bank Sahilyolu Şubesi’ne ait, keşidecisi … San. ve Tic. Ltd. Şti. olan, 30/11/2018 keşide tarihli, … Seri No’lu 101.000,00 TL bedelli çek ise İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe konu edilmiştir. Her iki çekte ilk ciro lehtara ait olup … Seri Nolu çekte sırası ile; … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., davacı, … Ltd. Şti., … Şirketi, …Şirketi, … Ltd. Şti., …, …, davalı … ve davalı … Şirketi’nin; … Seri Nolu çekte ise … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., davacı, … Ltd. Şti., … Şirketi, …, … Ltd. Şti., …, …, davalı … ve davalı … Şirketi’nin cirosunun bulunmakta olduğu ve ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmıştır. Çekler 30/11/2018 tarihinde bankaya ibraz edilmiş ve banka tarafından Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/483 Esas sayılı dosyasından verilen ödeme yasağı kararı nedeniyle ödenmemiştir. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine dayalı çek istirdadı talebine ilişkindir. Bu davada TTK’nın 790. maddesi gereği, ispat yükü çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası dışında elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının davalının kötüniyetle çeki iktisap ettiğini veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekir. TTK’nın 790. maddesi gereğince, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Ayrıca TTK’nın 801. maddesi gereğince, çeki ödeyecek muhatap banka için dahi ciro imzalarının geçerliliğinin araştırılması zorunluluk değilken, hamilin bu yönde bir yükümlülüğünün bulunduğu ileri sürülemez. Çeklerde ciranta olan davacının imzasının sahte olması tek başına davalı tarafın, çekleri kötü niyetle iktisap ettiğini ve iktisapta ağır kusurlu olduğunu göstermez. Davalı tarafça çeklerin ticari ilişki kapsamında alacağa karşılık alındığı savunulduğu ve Mahkemece verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça, davalı tarafın çekleri iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair bir delil sunulmadığı, davacı ile kendisinden önceki cirantanın ticari defterlerin incelenmesinin dosyaya herhangi bir katkısının olmayacağı dosya kapsamından anlaşılmış olmakla; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemenin gerekçesine göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.