Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1024 E. 2022/1216 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1024
KARAR NO: 2022/1216
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/488 Esas – 2019/1226 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı … Ltd Şti vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde … numaralı CMR sigorta poliçesi ile sigortalı olan ve İstanbul Halkalı Gümrüğü’nden … plakalı araca Kırgızistan’a gönderilmek üzere yüklenen yükün 21 ton 211 kg ağırlığındaki emtianın 26/10/2016 tarihinde Kırgızistan sınırları içinde OŞ-İSFANA otoyolunda iken arka römorkda başlayan yangın sonucunda yanarak tam ziyaa olduğunu, yükün Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nden 11/10/2016 tarihinde … beyan kodu ile geçtiğini,yük taşınan aracın … ve …’a ait olduğunu, her iki şirket ile davacı müvekkili arasında 01/01/2015-2020 tarihlerini kapsar taşıma sözleşmesi bulunduğunu, CMR poliçesinde alt taşımanın teminat kapsamı dışında bulunduğuna dair hüküm olmadığını, müvekkili şirketin hasarın karşılanması için davalı sigorta şirketine 30/01/2017 tarihinde başvuruda bulunduğunu, davalının 10/04/2017 tarihli expertiz parorunu aldığını ancak ödeme yapılmaması üzerine 24/01/2018 tarihli ihtarnamenin davalıya keşide edildiğini, davalının 06/02/2018 tarihli cevabi ihtarname ile ödemeyi reddettiğini, müvekkiline ait taşıma işlerinin … ve … adlı şirketlerce yapıldığını, tır karnesinde … yazması ve tır şoförünün …’da çalıştığını ifade etmesinin davalı tarafından zararın teminat kapsamı dışında sayılmasına gerekçe olarak gösterilemeyeceğini, CMR sigorta poliçesinde kiralık araçlarlar ile yapılan karayolu taşımaları yazdığını, bu nedenle davalı şirketinin taşıma zincirinin belirsiz olduğu yönündeki ret gerekçesinin anlaşılamadığını, müvekkilinin navlun faturasını düzenlediği … firmasının somut olaydaki taşıma silsilesi içerisinde Freight Forwarder olarak yer aldığını, yani taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, bu taşıma işinde müvekkili ile … ve … ve … firmasının bir araya geldiğini, davalı sigorta şirketinin taşımaya konu mallar ile ilgili marka sahteciliği yapıldığını iddia ettiğini, ilgili emtianın Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nden 11.10.2016 tarihinde geçtiğini, marka sahteciliğinin olması halinde emtianın gümrük müdürlüğünden geçemeyeceğini, müvekkilinin zararın meydana gelmesi ile birlikte CMR Konvansiyonu’nda düzenlenen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, benzer bir olayda davalı sigorta şirketinin ödeme yaptığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.250,00 Euro (7.712,5 TL) 750,00 USD (3.637,5 TL) yük hasarı bedeli, 250 USD (1.212,15 TL) navlun bedeli, 100,00 Euro (569,00 TL) itfaiye raporu bedeli olmak üzere 1350,00 Euro ve 1000,00 USD maddi zararın kaza tarihinden itibaren işletilecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın kısmi olarak açılmasında davacının hukuki bir yararının olmadığını, müvekkili nezdinde tanzim edilen … nolu CMR sigorta poliçesinin mal sigortası değil sorumluluk sigortası poliçesi olduğunu, teminat altına alınan zararın üçüncü kişi yük ilgililerinin sigortalıya yöneltecekleri talepler sonucunda sigortalının malvarlığında meydana gelebilecek zararlar olduğunu, yük ilgililerince davacıya yöneltilmiş bir talep olmadığını, yük ilgililerinin davacıya yöneltilecek zararlarının zamanaşımına uğradığını, davacının zararını ispatlayamadığını, bu nedenle müvekkilinden poliçe kapsamında tazminat talep edemeyeceğini ve aktif husumetinin bulunmadığını, taşımanın FOB, FCA ve EXW şeklinde yapıldığını, FOB ve FCA şartlarıyla akdedilen satım sözleşmelerinde emtialara ilişkin nefi ve hasarın malın taşıyıcıya teslimi ile birlikte birlikte alıcıya geçtiğini, bu nedenle somut olaydaki hasarın emtiaların taşıyıcıya teslimi ile Kırgızistan’da bulunan alıcıya geçtiğini, fiili taşımanın davacı tarafından gerçekleştirilmediğini, CMR Sigortası Özel Şartları 1.1.1.’de sigortalının, kendisine ait araçlarla yaptığı, bedelli yük taşımacılığı ile ilgili sözleşmelerden doğan sorumluluğun sigortalandığının kabul edildiğini, davacının ise alt taşıyıcılar görevlendirdiğini ve fiili taşımayı gerçekleştirmediğini, bu nedenle müvekkilinden tazminat talep edemeyeceğini, taşımanın kiralık bir araçla davacı tarafından da gerçekleştirilmediğini, davacı tarafından zararın dayanağı olarak gösterilen faturalarda da tutarsızlıklar olduğunu, yine taşıma konusu mallarla ilgili marka sahteciliği yapıldığı şüphesinin oluştuğunu, fatura tarihlerinin yükleme tarihlerinden sonra olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/12/2019 tarih ve 2018/488 Esas – 2019/1226 Karar sayılı kararı ile;”Davalı … Sigorta Aş nin … plakalı araçta taşınan emtia için … numaralı CMR sigorta poliçesini düzenlediği alınan sigorta poliçe ve tarafların kabulüyle sabittir. Davalı … Sigorta Aş nin davalı sıfatı bulunduğu tespit edilmiştir.Kırgızistan sınırları içinde OŞ-İSFANA otoyolunda … plakalı araçta çıkan yangın sonucu emtianın tam ziyaa olduğu davacının ibraz ettiği itfaiye raporu ile tespit edilmiştir.Davacı taşıyıcının 30/01/2017 tarihli dilekçe il davalı sigorta şirketine hasarın tazmini için başvurduğu, davalı şirketin 10/04/2017 tarihli ekspertiz raporunu aldığı, davacının Bakırköy … noterliğinin 24/01/2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile davalıya ödeme yapmasını ihtar ettiği davalı şirketin Kadıköy … Noterliğinin 06/02/2018 tarih ve … yevmiyeli cevabında ödemeyi reddettiği, davacı şirketin 07/05/2018 tarihli dilekçe ile davalıya yük hasarını ödediğini belirterek yeniden ödeme talebinde bulunduğu, dilekçenin davalı tarafından 09/05/2018 tarihinde kayda alındığı, verilen 7 günlük süre sonunda ödeme yapılmaması üzerine mahkememizdeki 24/05/2018 tarihli davanın açıldığı getirtilen sigorta hasar dosyasından tespit edilmiştir.Davacı vekili dosyaya yük sahibi … a hasar bedelini ödediğini,gösterir 06/03/2018 tarihli belgeleri ibraz etmiştir. Davacı şirketin ticari defterlerinde yapılan incelemede 06/03/2018 yevmiyele ve … numaralı yevmiye kaydıyla 76.280,80 USD( 291.095,16 TL) 223.448,12 Euro (1.049.379,41 TL ) nin elden nakit olarak … a ödendiğinin kayıtlı olduğu, ayrıca 8.000,00 USD İstanbul-Kırgızistan navlun bedeli kaydının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu kayıtlar ile davacı … Gıda Ltd Şti nin zararı yük sahibine ödeyerek, zarar gördüğü, dava tarihinde davacı sıfatı bulunduğu anlaşılmış, davalının aktif husumet itirazı reddedilmiştir. CMR ( Karayoluyla Uluslararası Yük Taşıma Anlaşması İle İlgili Uluslararası Anlaşma) 32 madde; “1. Bu anlaşma gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak,bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar;a) Teslimde kısmi kayip, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman süresi bitiminden 30 gün sonra, kararlaştırılmış zaman süresi yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60.’ncı günde,c) Bütün diğer durumlarda, taşıma anlaşmalarının aktedildiği tarihlerden üç ay sonra. Zaman süresinin başladığı gün sayılmaz.2. Yazılı bir istem, Taşımacı bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişik belgeleride iade edinceye kadar zaman süresini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresi anlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar.İstemin alındığını cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez.3. Yukardaki 2.ci paragraf hükümlerine bağlı olarak, zaman süresinin uzatılması, davaya bakan mahkemenin, kararına göre düzenlenir. Bu karar aynı zamanda yeniden dava açma haklarınıda düzenler.4. Zaman aşımı ile düşen dava açma hakkı, karşıt istek veya vereceğini alacağına sayışma yoluyla kullanılmaz. ” Şeklindedir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/7888-2010/3598 sayılı kararı gereğince davacı poliçe lehdarı taşıyıcının ödeme yapmasıyla yeni doğan hak için zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.Kaza tarihi 26/10/2016 dan ıslah tarihi olan 08/10/2019 arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı,davacı taşıyıcının Kaza tarihi 26/10/2016 dan itibaren 30/01/2017 tarihinde davalı sigortacıya kazayı ve hasarı ihbar ettiği 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacı taşıyıcının Kaza tarihi 26/10/2016 dan itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi içinde 06/03/2018 tarihinde yük sahibine ödeme yaptığı, davacı taşıyıcının 06/03/2018 tarihinde ödeme yaptıktan sonra huzurdaki davayı 24/05/2018 tarihinde 1 yılık zamanaşımı süresinde açtığı anlaşılmış, davalının zamanaşımı def inin reddine karar verilmiştir. Aynı Yargıtay kararı dikkate alındığında; davalı şirketin 10/04/2017 tarihinde ekspertiz raporunu almasına rağmen süreci uzatarak ödemeyi reddettiği 24/05/2018 dava tarihine kadar 1 yıllık sürenin dolmasını sağladığı, bu nedenle kötü niyetli davrandığı sabit bulunmuştur. Davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre yük sahibine nakit olarak 06/03/2018 tarihinde … numaralı yevmiye ile 223.448,12 Euro ve 76.280,80 Usd ödendiğinin ve 8.000,00 Usd navlun bedelinin kayıtlı olduğu, davacının ibraz ettiği ödeme ve ibra belgelerine göre …a 207.376,51 Euro ile 76.280,80 Usd yapıldığı, davacının ödediği yük hasarı bedeli ile itfaiye raporu bedelini ve mahrum kaldığı navlun bedelini isteyebileceği bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Mahkememizce davacının ödediği 207.376,51 Euro ile 76.280,80 Usd yük hasarı bedeli, 8.000 Usd navlun bedeli 500 Euro İtfaiye raporu bedeli toplamı 207.876,51 Euro ve 84.280,80 USD nin davalıdan tahsili gerektiği anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketinin davadan önce 09/05/2018 tarihinde davacının ödeme başvurusunu tebliğ aldığı, verilen 7 gün içinde ödeme yapmadığı ve 16/05/2018 tarihinde temerrüde düştüğü hasar dosyasında anlaşılmıştır.Mahkememizce davacı alacağının temerrüt tarihinden itibaren 3095 sy gereğince Euro ve USD mevduata TCMB tarafından uygulanan en yüksek mevduat faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile davalının husumet itirazının ve zamanaşımı def’i nin reddine, davanın kabulü ile 207.876,51 Euro ve 84.280,80 USD’nin 16/05/2018 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sy gereğince Euro ve USD mevduata TCMB tarafından uygulanan en yüksek mevduat faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin, davada ileri sürdükleri maddi vakıaları ve hukuki dayanakları, bilirkişi ek raporuna itiraz dilekçelerindeki hiçbir hususu incelemeden karar verdiğini,Dava konusu CMR taşıma senedinde, gönderici olarak belirtilen ve faturayı düzenleyen … A.Ş.’nin hayal ürünü olduğunun tespit edildiğini, bir başka deyişle, var olmayan firma tarafından yurt dışına ihracat yapıldığını, ardından var olmayan bir firma tarafından satılan malların yandığı iddia edilerek müvekkilinden sigorta tazminatı talep edildiğini, Müvekkilinin, davacının sorumluluk sigortacısı olduğunu, buna göre üçüncü kişinin zararını tazmin eden sigorta ettiren davacının, halef sıfatı ile rücuen müvekkilinden tazminat talep edebilmesi için, bir zarar doğmuş olması, zarardan sigorta ettiren sorumlu olması, doğan ve sorumlu olunan zarar sebebiyle, zarar görene ödeme yapılmış olmalısı, sigortalı tarafından yapılan ödeme hukuka uygun ve sigortacıdan rücuen tahsili mümkün olmalısı, hasar sigorta teminatı kapsamında ve sınırları dahilinde kalması gerektiğini, işbu dosyadaki itirazların 3, 4 ve 5. maddelerden kaynaklandığını, Davacı tarafın, zarar gören satıcılara değil, menfaat sahibi olmayan Kırgızistan’daki alıcıya elden 300.000 Euro ödeme gerçekleştirdiğini, davacının da dosyaya sunduğu belgelere göre, malların Türkiye’den Kırgızistan’a “mal mukabili ödeme” ile satıldığını, mallar, yangın sebebiyle zayi olduğundan alıcılarına hiç teslim edilmediğini, dolayısıyla, mala ilişkin menfaatin Kırgızistan’daki alıcıda değil, Türkiye’deki satıcılarda olduğunu, dolayısıyla, kural olarak Türkiye’deki satıcıların hala müvekkiline başvurma ve zararlarının tazminini talep etme haklarının devam ettiğini, Yargıtay kararlarında da altı çizildiği üzere, davacı taraf iddia ettiği ödemeleri yapmışsa bile, mala ilişkin menfaati ve zararı bulunmayan alıcıya ödeme yapmış olduğunu, davacının hak sahibine yapmadığı bir ödemeyi rücuen talep etmesinin mümkün olmadığını, zira ancak zarar görene/ hak sahibine yapılan bir ödeme neticesinde davacı tarafın müteselsil sorumlu olan müvekkilinden rücuen talepte bulunabileceğini, yerel Mahkemenin en azından gerekli araştırmayı yaparak, davacının ödeme yaptığı tarihten ve dava açmadan önceki bir tarihte Türkiye’de mukim satıcıların mal bedellerini alıp almadığının tespiti gerektiğini, Davacı tarafın zamanaşımı dolmuş bir borcu (eksik borcu) ifa ettiğini, davaya konu malları satan firmanın, ticaret sicilinde kayıtlı olmayan hayali bir firma olduğunu, davacının, CMR’de öngörülen kilogram başına 8,33 SDR sınırını dikkate almadan, iddiasına göre, yük ilgililerine ödeme yaptığını, müvekkili tarafından düzenlenen poliçede, davacının kendi araçları ile gerçekleştireceği taşımaların teminat altına alındığını, bu hususlar dikkate alındığında, (ihtiyari) sorumluluk sigortacısı olarak müvekkilinin tazminat yükümlülüğünün bulunmadığını, yukarıda belirtilen itirazların yerel mahkeme tarafından incelenmediğini, Müvekkili tarafından düzenlenen sigorta poliçesi uyarınca, yalnızca davacının kendi (malik ya da kiracısı olduğu) araçları ile yapacağı taşımaların teminat altına alındığını, ancak dava konusu taşımanın, alt taşıma sözleşmesi ile bir başka firma tarafından fiilen gerçekleştirilmiş olduğunu, Öncelikle, kendileri tarafından ve aynı zamanda davacı tarafından dosyaya sunulan sigorta poliçesinde görülebileceği üzere, taraflar arasındaki sigortanın “Karayoluyla Uluslararası Yük Taşımacılığı Taşıyıcının Sorumluluğu Sözleşmesi”, sigorta poliçesinin ise “CMR Sigorta Poliçesi” olduğunu, sigorta şirketi tarafından hasar dosyası mahkemeye ibraz edilirken sistemde mevcut yanlış başlığa sahip “nakliye aracısı yasal sorumluluk sigortası poliçesi”nin dosyaya ibraz edildiğini, ancak davacının delilleri arasındaki poliçe incelendiğinde, sigorta şirketinin sehven “nakliye aracısı yasal sorumluluk sigortası” başlıklı poliçeyi ibraz ettiğinin görüleceğini, bu nedenle müvekkili tarafından hasar dosyası içinde sehven sunulan poliçenin değil; dilekçeler teatisi aşamasında her iki taraf tarafından sunulan “CMR Sigorta Poliçesi”nin dikkate alınması gerektiğini, bilirkişilerin ise taraflarca dosyaya sunulan belgeler üzerinden değil, müvekkili tarafından hataen dosyaya sunulan poliçe üzerinden inceleme yaptıklarını, Davaya konu CMR Sigortası Özel Şartları’nın 1.1.1. maddesi uyarınca müvekkili tarafından verilen sigorta teminatının konusunun “Sigortalının, kendine ait araçlarla yaptığı bedelli yük taşımacılığı ile ilgili sözleşmelerden doğan sorumluluğun sigortalanması” olduğunu, aynı şekilde, CMR Sigortası Poliçesinde, “Ayrıca poliçe, özmal araçlar ile kiralık araçlar ile yapılan karayolu taşımalarını, uluslararası karayolu taşımalarını ve yurtiçi karayolu taşımalarını kapsamaktadır.” ibaresinin yer almakta olduğunu, yani müvekkili tarafından sağlanan sigorta teminatından yararlanılabilmesi için, malın taşındığı aracın ya davacı sigortalıya ait olması ya da davacı tarafından kiralanmış olması gerektiğini, bir başka deyişle davacının fiili taşıyıcı olarak hareket ettiği haller için müvekkilinin sigorta teminatı vermekte olduğunu, aksi takdirde hasarın teminat harici kabul edileceğini, davacının sigorta tazminatı ödemesi talebinin, diğer sebeplerin yanında, dava konusu hasarın, taşımanın davacı tarafından görevlendirilen alt taşıyıcısı … (ya da … – zira araç şoförü polis tutanağında …’ın çalışanı olduğunu beyan ettiğini) tarafından gerçekleştirilmesi esnasında meydana gelmesi sebebiyle reddedilmiş olduğunu, Dava konusu olayda da İşbaşaran Lojistik’in taşıma işleri komisyoncusu (üst taşıyıcı) sıfatıyla davacıyı (ara taşıyıcı) görevlendirdiğini, davacının da üstüne aldığı taşıma işini, alt taşıma sözleşmesi ile …a gördürdüğünü, zira dava konusu CMR taşıma senedinin 16 nolu ve 23 nolu kutularında taşıyıcı olarak …’un adı ve kaşesinin yer almakta olduğunu, davacı tarafın üstüne aldığı taşıma işini, alt taşıma sözleşmesi tahtında bir başka firmaya gördürdüğü konusunda tereddüt olmadığını, bilirkişi raporunda müvekkili tarafından düzenlenen poliçenin “nakliye aracısı yasal sorumluluk sigortası” olduğu iddia edilerek hasarın teminat dahilinde olduğu hususunun belirtildiğini, ancak taraflarca dosyaya sunulan poliçede böyle bir ibare olmadığını, Davacının zamanaşımına uğramış bir borcu, yani eksik borcu ödemiş olduğunu, eksik borcun rücuen talep edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi ek raporunda ve mahkemenin kararında yine hukuki hataya düşülerek zamanaşımı konusundaki savunmalarının hatalı değerlendirildiğini, gerekçeli karar ve bilirkişi raporunda, hasarın 26 Ekim 2016 tarihinde meydana geldiği, müvekkiline bildirim yapıldığı, 10 Nisan 2017 tarihinde ekspertiz raporu hazırlandığı, davacının talebinin en son olarak 6 Şubat 2018 tarihinde reddedildiği, davacının 6 Mart 2018 tarihinde işbu davayı açtığı sonuç olarak alacağın zamanaşımına uğramadığı hususlarının öne sürüldüğünü, ne var ki kendilerinin buradaki itirazlarının, davacının zamanaşımı dolduktan sonra Kırgızistan’daki alıcıya hasar ödemesi yaptığı hususu olduğunu, Yük ilgilisi ile taşımacı davacı arasındaki sözleşmenin, CMR hükümlerine tabi olduğunu, dava konusu yükün taşıyıcıya 1 Ekim 2016 tarihinde teslim edildiğini, dava konusu yangın hadisesinin, 26 Ekim 2016 tarihinde meydana geldiğini, davacının hak sahibi olmayan …’a ödeme yaptığını iddia ettiği tarihin ise 6 Mart 2018 olduğunu, davacının 1 yıllık zamanaşımına tabi bir alacak için 1,5 yıl sonra ödeme gerçekleştirdiğini, bu itibarla, davacının zamanaşımına uğramış eksik borcu ifa ettiğini, Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğu üzere, ifa edilen eksik borcun rücuen talep edilmesinin mümkün olmadığını, Davacının elden ödediğini iddia ettiği tutarın 300.000,00 EURO olduğunu, ancak bu kadar yüksek bir meblağın nasıl ödeneceğinin kanun koyucu tarafından düzenlenmiş olduğunu, Basit yargılamaya tabi davada, davacının replik dilekçesi ile yeni delil ve iddialar sunduğunu, davasını rücu davasına çevirdiğini, derdest davanın, 25 Mayıs 2018 tarihinde basit yargılamaya tabi bir dava olarak kısmi dava olarak açılmış olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde yük ilgililerine ödeme yaptığına, bu nedenle müvekkilinden tazminat talebinde bulunduğuna dair tek bir kelimeye yer vermediğini,1 Ağustos 2018 tarihli cevaba cevap dilekçesi ile yük ilgililerine 6 Mart 2018 tarihinde ödeme yaptığını iddia ederek ibraname sunduğunu, HMK m 317/3 uyarınca, basit yargılamaya tabi davalarda, tarafların replik ve düplik dilekçesi veremeyeceklerini, davacının iddialarının genişletilmesine muvafakatleri olmadığı hususunun yerel mahkemedeki yargılama esnasında defalarca ifade edildiğini, süresi içerisinde öne sürülmemiş maddi vakıanın tek istinası ıslah olup davacı tarafın ıslah dilekçesinde maddi vakıaları ve delilleri değiştirmediğini, Yükleme tarihi 11 Ekim 2016 olmasına rağmen, taşıma senedinin 1 Ekim 2016 tarihli olduğunu, yük karşılığı düzenlenen taşıma senedinin, yükün taşıyıcıya teslim edilmesinden 10 gün önce düzenlenmiş olduğunu, taşıma senedinin, malın alıcıya teslim edildiğini gösteren bir belge olduğunu, ne var ki dava konusu taşıma senedi 1 Ekim 2016 tarihli olmasına rağmen, yükleme tarihinin 11 Ekim 2016 olduğunu, bu hususun da uygulamayla tamamen ters düşmekte olduğunu,Hasarın, …’in taşıma işleri komisyoncusu, …’un ise fiili taşıyıcı olarak hareket ettiği bir taşımada meydana gelmiş olduğunu, uygulamada hiçbir zaman yük ilgilisini ara taşıyıcının tazmin etmeyeceğini,Sorumluluk sigortalarında sigortalıya ait malların zararının, yapacağı masraflar değil, sigortalıya yöneltilecek taleplerin sigorta güvencesi altına alınacağını, müvekkili tarafından düzenlenen sorumluluk sigortasında, sigortalıya yük ilgilisi ya da üst taşıyıcı tarafından gelecek taleplerin güvence altında olduğunu, ancak navlun bedeli ve itfaiye raporunun her halükarda teminat harici olduğunu, müvekkilinin bu kalemler bakımından sorumluluğu olmadığını, davacının aldığı navlun bedelini tahsil ettiğine/ iade ettiğine ilişkin de bir belge olmadığını, bu husustaki itirazlarının da mahkeme tarafından dinlenmediğini, … tarafından …’a düzenlenen 8 Ekim 2016 tarihli faturada toplam mal bedeli 23.500,90 USD olarak belirtildikten sonra, hasar sonrası mal bedelinin yaklaşık olarak 300.000 Euro’ya çıktığını, gönderici tarafından … adına düzenlenen 8 Ekim 2016 tarihli faturada mal bedelinin 23.500,90 USD olarak belirtilmiş olduğunu, ancak nasıl olduysa, hasar olduktan sonra mal bedelinin 300.000 EURO’ya yükseldiğini, bu hususun sunulan ekspertiz raporu ile de ortaya konulduğunu, ayrıca ” marka olmayan bebek puseti, pantolon gibi ürünlerin 186.000,00.EURO tutmasının mümkün olmadığını, bilirkişilerin davalı müvekkiline yüklemeye çalıştığı marka sahteciliğini ispat yükünün bu hususa dayanmakta olduğunu, CMR’de açıkça öngörülmesine rağmen Mahkeme tarafından %5 yerine 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz işletilmiş olduğunu, ayrıca ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz istenebileceğini, ancak mahkemenin dava tarihinden itibaren faiz işlettiğini, Kural olarak taşıyıcının sorumluluğunun kilogram başına 8,33 SDR (ÖÇH) ile sınırlı olduğunu, dava konusu olayın uluslararası kara taşıma olayı olduğu ve CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu konusunda tereddüt olmadığını, yaptıkları açıklamalar sakla kalmak kaydıyla, davacı taşıyıcının sorumluluğunun CMR m.23 uyarınca, 8,33 SDR ile sınırlı olduğunu, bu nedenle davacı zarar görenleri tazmin ettiyse dahi, bu sorumluluk sınırı dikkate alınarak ödeme yapması gerektiğini, ancak bu husus dikkate alınmadan hak sahibi olmayan alıcıya, elden 300.000 EUR ödendiğinin iddia edildiğini, davacı taraf, …’na ait yük hasarına ilişkin olarak 186.891,10.Euro tazminat ödendiğini öne sürse de, emtianın toplam ağırlığı 6.852,00 kg olup davacının sorumluluğunun her halükârda 70.534,28 Euro (1 SDR = 1,25 Euro olduğu dikkate alındığında, 6.852,00 kg x 8,33 SDR) ile sınırlı olduğunu, dolayısıyla hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte bu tutarın üstündeki ödemenin kanuna aykırı bir ödeme olduğunu, aynı şekilde … tarafından …’ya satılan malın ağırlığı 703,- kg olup sorumluluk sınırının 7.319,99.Euro olduğunu, 20.710,40 Euro tutarındaki ödemenin de taşıyıcının CMR’de öngörülen sorumluluk sınırını aşmakta olduğunu, … tarafından … satılan malın ağırlığı 102,25 kg olup sorumluluk sınırının 1.064,68 Euro olduğunu, 2.300,00 Euro ödemenin sorumluluk sınırının üstünde olduğunu, sigorta hukuku prensibi gereği, davacının kendisinin dahi sorumlu olmadığı fazladan ödediği tutardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını beyanla açıklanan ve re’sen nazara alınacak nedenlerle istinaf başvurularının kabulüne, yeniden yargılama yapılarak yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve işbu davanın reddine karar verilmesini, aksi takdirde, Türkiye’de mukim satıcıların hesapları üzerinde, mal bedelini alıp almadıklarına ilişkin yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, CMR Sigorta Poliçesi kapsamında, uluslararası karayolu taşıması sırasında araçta meydana gelen yangın nedeniyle oluşan yük zararı, navlun bedeli ve itfaiye rapor ücretinin sigortalı taşıyıcı tarafından, sigorta şirketinden tazmini talebine ilişkindir. Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafça istinaf edilmiştir.Taraflar arasında 01/09/2016-01/09/2017 tarihleri arasında geçerli, 2.000.000 EURO bedelli CMR sigorta poliçesi düzenlenmiş, hasar … plakalı araç ile taşınmakta olan 21 ton 211 kg ağırlığındaki yükte, 26/10/2016 tarihinde, aracın Kırgızistan sınırları içerisinde hareket halinde olduğu sırada meydana gelen yangın nedeniyle oluşmuştur. Davacı, CMR senedinde yük alıcısı olarak gözüken dava dışı …’ya 06/03/2018 tarihinde ödeme yaptığına dair ibraname ibraz etmiş ve poliçe kapsamında olduğunu beyan ettiği ödemeyi davalıdan talep etmektedir.Davalı taraf, davacı taşıyıcı ile dava dışı yük alıcısı … arasındaki uygulanacak CMR Konvansiyo’nun 32. maddesi uyarınca davacı tarafından yapılan ödemenin zamanaşımına uğradığını ve kendisinden talep edilemeyeceğini savunmuş, davalı savunması yerel mahkeme gerekçesinde, ödemenin hasar tarihinden itibaren 3 yıllık süre içerisinde yapıldığından bahisle reddedilmiş ise de, CMR Konvansiyonu madde 32’de tali olarak düzenlenen 3 yıllık zamanaşımı süresinin hangi sebeple uygulandığı gerekçede açıklanmadığı gibi, davalının CMR senedinde gönderici olarak yer alan … A.Ş. tarafından alıcı … adına düzenlenen fatura bedeli ile, dosyaya ibranameleri sunulan farklı alıcılar adına düzenlenen taşıma konusu mallara ait ticari faturaların bedelleri arasında fahiş fark bulunduğu, CMR Konvansiyonu madde 23 uyarınca taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun söz konusu olduğu ve navlun bedeli ve itfaiye raporu bedelinin talep edilemeyeceğine yönelik itirazlarını karşılamayan bilirkişi raporları esas alınarak eksik inceleme neticesinde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2018/488 Esas – 2019/1226 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.