Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/996 E. 2021/151 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/996 Esas
KARAR NO: 2021/151 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI: 2014/628 Esas 2017/1190 Karar
DAVA TÜRÜ: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul bölgesinde bir yıl içerisindeki hasar gören ve tamir edilen sigortalı araçlardan çıkacak parçaların toptan satımı için ihale açtığını, ihale sonucunda davalıya belirlenen bölgelerde çıkma parça toplama yetkisi verildiğini, davalının bu iş için iki aylık bedel oranında kendilerine 154.000 TL tutarındaki teminat çekini verdiğini ve davalının sisteme giriş yaparak çıkma parçaları toplamaya başladığını, davalının bir ay süre ile çıkma parçaları toplamaya devam ettiğini, daha sonra bu işten vazgeçtiğini bildirdiğini, kendilerinin davalıyı işe devam konusunda zorlamadıklarını ve o ana kadar topladığı çıkma parça karşılığı sözleşme gereği ödemesi gereken bedelleri talep ettiklerini ancak davalının bu bedeli de ödemediğini iddia ederek 77.000.TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket ile şifai görüşmeler yaptıklarını, ancak mutabakat sağlanamadığı için yazılı sözleşme imzalanmadığını, ancak davacı şirketin yeni bir firma ile sözleşme yapıncaya kadar kendileri tarafından sistemin kullanılmasına izin verildiğini ve hatta bu hizmetlerine karşılık davacı tarafça ödeme yapılacağının sözlü olarak kararlaştırıldığı, davacının kendilerinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, aksine kendilerinin hizmet karşılığı alacaklarının bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/11/2017 tarih ve 2014/628 Esas – 2017/1190 Karar sayılı kararında;”…Buna göre taraflar arasında yazılı olmayan ancak taraflarca kabul edilmiş bir sözleşmenin varlığının kabul edilmesi gerektiği, sözleşmede davacının satıcı davalının alıcı konumunda olduğu, davalının davacı tarafından yetkilendirildikten sonra alıcı sıfatı ile İstanbul 1. Bölgede hasarlı araçlardan çıkan parçaların tamamının servislerden teslim aldığını, ancak davalının ay bazında ödemeyi üstlendiği 67.000 TL’yi ödemediği, İstanbul 1.Bölge haricindeki diğer bölgelerle ilgili davalının hurda parça toplama faaliyetinde bulunmadığı; Tüm bu açıklamalar ışığında davacının “davalının sözleşmeye uygun olarak faaliyet gösterdiği ve parçaları topladığı” İstanbul 1. Bölgedeki davalının bir aylık faaliyeti karşılığı 67.000 TL tutarındaki bedeli isteme hakkına sahip olduğu, ancak davalının herhangi bir parça toplama işlemi yapmadığı diğer bölgeler yönünden davacının talep hakkının oluşmayacağı anlaşıldığından davanın bu kapsamda kısmen kabulüne karar verilmiştir. . …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile; 67.000 TL nin dava tarşhinden itibaren ileyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı şirketin bu ilk giriş şifresini hangi idare ile müvekkili şirkete ulaştırdığı ve bu şifrenin ne amaçla kullanıldığının hiç sorgulanmadığını, düzenlenen bilirkişi raporunda bu hususun hiç değerlendirilmediğini, Müvekkili şirketçe, toplanmış herhangi bir hasarlı araç veya parça mevcut olmadığını, davacı tarafça toplandığı iddia edilen hasarlı araç ve parçaların kim tarafından, hangi şirketçe toplandığı dahi bilinmediğini, taraflarınca bilirkişi raporlarına bu yönde yaptıkları itirazların dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini, Müvekkili şirket tarafından teslim alınmış tek bir hasarlı oto parçası mevcut olmadığını, hasarlı çıkma oto parçaları teslim alınırken tutanak düzenlemek zorunlu olduğunu, bu tutanaklar da teslim eden ve teslim alan tarafından imzalanmak zorunda olduğunu, Bilirkişi raporunda, davacı tarafça toplanan parçalar, davacı şirketçe değiştirilmesi gereken parçaların %1’lik kısmını dahi oluşturmakta olduğu, bu parçaların toplanması işlemi de müvekkili şirketçe gerçekleşmediğini, Müvekkili şirketçe İstanbul 1.bölgede de parça toplanmadığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında icap ve kabule dayalı bir sözleşme kurulduğu beyan ve tespit edildiği, rapor içerisinde çelişkiler mevcut olduğu, müvekkili şirketin, davacı şirkete vermiş olduğu teklif ile sorumlu tutulmakta olduğu, oysa bu tekliften dönüldüğü için, sözleşme imzalanmadığını, Gerekçeli kararda taraflar arasında sözleşme kurulduğu kabul edildiği, ancak bu sözleşmenin hükümlerinin ne olduğu belirlenmediğini, Taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun, müvekkili şirketçe kontrol işleminin gerçekleşmesinden ibaret olduğu, bu hizmet karşılığı da davacı şirketin müvekkili şirkete masraf ve hizmet bedelini ödemeyi taahhüt ettiği, müvekkili şirketçe İstanbul 1. Bölgede de parça toplanmadığı, davacı şirketin bu parçaları kime ve nasıl toplattığı da bilinmediğini, Müvekkili şirketin, taraflar arasında icap ve kabule dayalı kurulan sözleşme kapsamında, müvekkili şirkete herhangi bir çıkma parça teslim edilmese de davacıya karşı teklifi ile bağlı kalacağını ve teklif ettiği tutarın tamamını davacıya ödeyeceğini belirtmediğinden, herhangi bir parça teslim almadığından ödeme yükümlülüğü altına sokulamayacağını, Davacı şirketin, teklif toplarken, çıkma parça teslimatı olmayan aylarda da teklif tamamı ya da belli bir yüzdesinin ödenmesi gerektiğini duyurmadığından, gerek İstanbul 1.Bölge, gerekse diğer bölgeler için müvekkili şirketten talepte bulunamayacağını, Davacı şirketin, toplanan çıkma parçaların müvekkili şirketçe toplandığının ispatı halinde sadece bu parçaların hurda değerini müvekkil şirketten talep etme hakkına sahip olduğu, müvekkili şirketçe toplanmış herhangi bir parça da mevcut olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden delil toplanarak, bilirkişi incelemesi yapılarak, müvekkili şirketçe toplanmış herhangi bir parça olup olmadığının, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin sınırlarının tespitini, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme hükmünün kısmen kabul edilen 67.000-TL’lik kısmi bakımından davalı yanın haksız istinaf taleplerinin reddi gerektiğini, reddedilen kısım bakımından kararı katılma yoluyla istinaf ettiklerini, İhaleye teklif veren ve teklifi müvekkili şirketçe kabul edilen davalının, ihale bedelinin tamamından sorumlu olduğunu, Davalı her ne kadar ısrarla sistemdeki kayıtların aksine çıkma parça toplamadığını savunsa da bu savunmasının hiçbir dayanağı bulunmadığını, Davalı şirketin bilgi işlem sistemine erişim sağladıktan sonra yetkili kılındığı tüm bölgelerde topladığı çıkma parçaların listesi dosyaya ibraz edildiğini, Müvekkili şirket tarafından ihaleye konu edilen iş, kasko ve trafik sigortaları kapsamında çıkan iade parçaların toptan satışına ilişkin olduğu, Davalı şirket müvekkili şirket tarafından ihale konusu yapılan işin bir kısmına değil, tümüne ilişkin teklif verdiğini, nitekim teklifinin kabul edilmesi ile birlikte davalı tarafından yetkili kılındığı tüm bölgeler için kararlaştırılan aylık bedellerin toplamının iki katı tutarında teminat çeki verildiğini, müvekkili şirket tarafından da davalı şirkete ihaleye konu tüm işleri yürütebilmesi için tüm yetkiler verilmesi ile birlikte müvekkili şirket üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, 20.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafın kendisine herhangi bir çıkma parça teslim edilmese dahi teklifi ile bağlı kalacağını ve teklif ettiği tutarın tamamını ödeyeceğini belirtmediğinden, müvekkili şirket de teklif toplarken çıkma parça teslimatı olmayan aylarda da teklif tutarının tamamı ya da belli bir yüzdesinin ödenmesi gerektiğini duyurmadığından İstanbul 1. Bölge dışındaki bölgelerle ilgili 10.000-TL’lik talebin yerinde olmadığı belirtildiğini, ancak bu tespit hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkili şirket ihaleye çıkardığı iş için “toplanan parça başına bir ücret” usulünü benimsemediğini, nitekim davalı tarafından verilen teklif de toplanan parçanın miktarına ilişkin olmadığını, ücret her bir bölge için aylık net bir tutar olarak kararlaştırıldığını, davalı ihaleye verdiği teklif ile İstanbul 1. Bölge, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde çıkma parçaları toplayacağını ve buna ilişkin müvekkili şirkete aylık bedeller ödeyeceğini taahhüt ettiğini, müvekkili şirket de davalı yanın ihtiyacı olan bilgilere erişim sağlayacağı her bilgiyi kendisine açmış ve ihale konusu işle ilgili yetkili kıldığını, Bu noktadan sonra davalının yetkili kılındığı bölgelerde ne kadar çıkma parça toplayacağı davalının inisiyatifine bağlı bir husus olduğunu, davalının bazı bölgelerde hiç parça toplamaması davalının inisiyatifinde olduğundan, davalı, ne kadar parça topladığına bakılmaksızın yetkili kılındığı tüm bölgeler bakımından ihale bedelinin tamamından sorumlu olduğunu, zira müvekkili şirket bu hususta üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, hal böyle iken sırf davalının kendi iradesiyle çıkma parça toplamamış olması yükümlülükler yönünden hiçbir eksiği bulunmayan müvekkili şirketin alacağına kavuşamamasına sebep gösterilemeyeceğini, Bu açıklamalara ek olarak yerel mahkeme kararında taleplerinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kısmen kabulüne karar verdiği, ancak dava dilekçesinde de bahsedildiği üzere alacağa temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini, davanın tüm talepler yönünden temerrüt tarihi olan 04.09.2012 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte kabulü gerektiğini, Yukarıdaki açıklamalar kapsamında sözleşmeye ilişkin olarak davalıya tanınan toplama yetkisiyle hasarlı araçlardan çıkan parçaların “miktarından ve değerinden bağımsız olarak” ay bazında ödemeyi üstlendiği 77.000,00 TL’nin davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğinden talebin 10.000-TL tutarındaki kısmının reddi yönünde kurulan yerel mahkeme hükmünün bu yönden kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek, davalının istinaf başvurusunun reddine, katılma yoluyla yaptıkları istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararında reddedilen kısmın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın tüm talepleri yönünden 04.09.2012 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte kabulü yönünde yeni hüküm tesis edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında yapılan sözleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 67.000 TL nin dava tarşhinden itibaren ileyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili ve davacı vekili de katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. Uyuşmazlığın, taraflar arasında çıkma parça toplama sözleşmesinin kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise davalının çıkma parça ( sözleşme kapsamında) toplayıp toplamadığı, toplamış ise davacının davalı yandan kurulduğunu ileri sürdüğü sözleşme doğrultusunda bir aylık teklif karşılığı alacak talep edip edemeyeceği edebilirse miktar ve faiz başlangıcı noktasında ihtilaf bulunmaktadır.Somut olayda, Davacı sigorta şirketinin,kasko muhataralarına karşı sigorta güvencesi sağladığı araçlardaki hasar gören ve bağımsız exper tarfından değiştirilmesinin gerekli olduğu tesbit edilen tüm parçaları toptan olarak satmak için 2.ci el araç, kazalı araç ve çıkma parçalar konusunda faaliyet gösteren şirketlerden teklif topladığı, davalının davacıya ait hasarlı iade parçaları toplama ihalesine İstanbul ve çevre iller için 67.000,00 TL., 4 ili kapsayan Akdeniz Bölgesi için 4.000,00 TL., 20 ili kapsayan Karadeniz Bölgesi için aylık 6.000,00 TL.lik teklif sunduğu, ihaleyi davalının aldığı, davalının bu iş için iki aylık bedel oranında davacıya 154.000 TL tutarındaki teminat çekini verdiği ve davalının sisteme giriş yaparak çıkma parçaları toplamaya başladığı, davalının bir ay süre ile çıkma parçaları toplamaya devam ettiğini,Davacı, davalıyı 03/08/2012 ile 03/09/2013 tarihini kapsayan 1 yıl süreyle ve 3 farklı bölgede yetkili kılmış isede, daha sonra davalı tarafından davacıya bu işten vazgeçtiğini 27/11/2012 tarih ve … yevmiye nolu noter ihtarı ile bildirdiği tesbit edilmiştir.Taraflar arasında yazılı olmayan, icap ve kabule dayanan bir sözleşmenin kurumduğu, bu sözleşmede davacının satıcı, davalınında alıcı konumunda olduğu, davalının alıcı sıfatıyla davacı tarafından yetkilendirildikten sonra sözleşmenin yürürlükte olduğu süre zarfında İstanbul 1. Bölgede kendisine verilen toplama yetkisiyle faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır.Mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, davacının davalıdan 67.000,00 TL. alacaklı olduğu, dava tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği belirtilmiştir. HMK 266 maddesindeki “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir…” ve yine HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin Temmuz ayında kurulduğu, davalı tarafından davacıya bu işten vazgeçtiği 27/11/2012 tarih ve 32936 yevmiye nolu noter ihtarı ile Kasım ayında bildirildiği, bu arada davalının çek iade talebinin de olmadığı, davalı tarafça dolaylı olarak hizmet verdiği kabul edilmiş olup davacı tarafından dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair temerrüt ihtarının olmadığı, dava tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden davacı lehine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yönündeki mahkeme kabulünün yerinde olduğu tesbit edilmekle, İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi kök ve ek raporları içeriğindeki tespitler doğrultusunda kurulan hüküm gerekçesinde, taraf vekillerinin istinaf sebepleri de karşılanmış olmakla; mahkeme kararının gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 121,30.’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL’den mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 4.576,77.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan toplam (44,40.TL+1.099,79.TL=) 1.144,19.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.432,58.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/02/2021 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.