Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/988 E. 2021/95 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/988 Esas
KARAR NO : 2021/95 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/817 Esas – 2019/1051 Karar
TARİH: 12/11/2018
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerin ortak murisi … İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne … sicil numarası ile “… Ticaret Limited Şirketi” unvanı ile kayıtlı davalı şirkette %50 hisse ile, kardeşi diğer davalı … ile eşit oranda hissedar bulunmakta iken 30.12.2013 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin ortak murisi … vefat etmesi ile Sarıyer …. Noterliğinden alınan 10.01.2014 tarih ve … Yevmiye Nolu “Mirasçılık Belgesi” uyarınca terekesinin davacılara intikal ettiğini, murisin ortaklığı sebebi ile sahip olduğu tüm hak ve yetkilerinin müvekkillerine geçtiğini, müvekkillerinin murisin şirketteki paylarının pay defterine yazılmasını, şirketin tüm ticari defter ve kayıtlarını incelemeyi ve denetçi raporlarını görmeyi talep ettiklerini, davalının kısa bir süre için davacıların şirketi ziyaretine izin verdiğini ancak, şirketin muhasebe, ticari defter ve diğer kayıtlarını incelemek istemelerinden sonra engel olmuş ve yasal hakları olarak incelemeleri mümkün olan evrak, kayıt ve bilgileri vermekten kaçındığını, davalı şirkete ait bilgi ve belgelerin müvekkiline verilmediğini, davalı şirkete ait Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarında 25.12.2013 tarihli 2013/02 no’lu “Sermaye Artırımına” ilişkin bir karar bulunduğunu, kararın müvekkillerin ortak murisi müteveffa … imzasının taklit edilerek alınmış bir “Genel Kurul Kararı” olup, kesinlikle mutlak butlan ile yok hükmünde olduğunu, müvekkillerin murisi olan… geçirmiş olduğu rahatsızlık sebebi ile 22.12.2013 – 29.12.2013 tarihleri arasında T.C. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Dr.Sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesinde yattığını, genel kurur kararında her ne kadar “şirket merkezinde toplanarak” ibaresine yer verilmişse de murisin o tarihte şirketin merkezinde bulunmasına imkan ve ihtimal bulunmadığını, murisin belirtilen tarihte adı geçen hastanede yatılı olarak tedavi gördüğünü, müvekkillerinden müteveffanın eşi davacı …’un da eşinin böyle bir işlem yaptığında haberinin olmamasının mümkün olamayacağını, bu hususların bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını belirterek, haklı davanın kabulü ile murisin imzası taklit edilmek suretiyle alınan hukuka ve usule aykırı 25.12.2013 tarihli 2013/02 no’lu “Sermaye Artınmı’na” ilişkin kararın mutlak butlan sebebi ile tüm hüküm ve sonuçlan ile yok hükmünde olduğunun tespitine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacıların açmış olduğu davanın kanunen şirket ortağına yöneltilemeyeceğini, ancak şirkete yöneltilebileceğini, bu nedenle davanın davalı müvekkil … açısından husumet yönünden reddi gerekeceğini, davacıların açmış olduğu bu davadan önce başka bir vekil tarafından açılan ve halen yargılaması devam eden İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/158 E. sayılı dosyası ile görülen ve bu davanın seyrini tamamen etkileyecek olan başka bir davanın daha mevcut olduğunu, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki dava sonuçlanmadan mahkemenin karar vermesinin doğru olmayacağını, bu sebeple HUMK 165. Madde uyarınca; bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacıların iddia ettiği üzere, şirketin muhasebe, ticari defter ve diğer kayıtlarını incelemek istemlerine rağmen, davalı tarafça kaba kuvvet kullanıldığı şirkete girişlerine mani olunduğu iddiası doğru olmadığını, bu durumun tamamen gerçek dışı olduğunu, aksine davacı tarafın önceki avukatı ile mütemadiyen sulh görüşmelerinde bulunulduğunu ve hatta kendisine şirketin bilanço kayıtları ve istediği bilgilerin mail ortamında gönderildiğini, 25.12.2013 tarihindeki sermaye artırımına ilişkin karardan müvekkilinin de haberi bulunmadığını, o tarihteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, ancak bu kararın daha öncesi olan 01.07.2013 tarihli 2013/01 tarihli kararda bu işlemin evveliyatı olan sermaye artırımı kararı verildiğini, bu kararın müvekkilinin ve muris abisi tarafından beraberce imzalandığını, davacıların 2013/01 tarihli kararı atlayarak direk 2013/02 tarihli kararı butlan hükümlerine koyarak iptal ettirme çabasının hukuki olmadığı gibi gerçeği de yansıtmadığını, o tarihte alınan karardan müvekkilinin de haberi olmadığını, bugüne kadar şirketin bütün muhasebesel işlemlerini yürüten murisin, bu karardan bilgisinin olmaması düşünülemeyeceğini, bu karardan önce alınan 2013/1 tarihli kararın, zaten bu konudaki iradeyi ortaya koymuş olup, şirketin zararına veya murisin zararına herhangi bir durum ortaya çıkmadığını, ayrıca bilirkişi marifetiyle de belirleneceği üzere 25.12.2013 tarihinde atılan imzadan müvekkilinin haberi dahi olmadığı gibi, müvekkiline de ait olmadığını, müvekkilinin sadece 2013/1 tarihli karara imza attığını belirterek, müvekkili davalı … adına husumet yokluğundan dolayı davanın reddine, davanın seyri içerisinde 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki davacının beyanlarına bakıldığında bu davanın konusuz kaldığı açık ve net olduğu nedenle davanın reddini, söz konusu davanın, hukuki yarardan yoksun olunması sebebiyle REDDİNE karar verilmesini, Yargılama Gideri ve Vekalet Ücretinin Karşı Tarafa Yükletimesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2018 tarih 2015/817 Esas – 2019/1051 Karar sayılı kararında;”Davalı taraf savunmasına 2 no’lu karardan haberinin olmadığını bildirmiş olup, alınan bilirkişi raporu ile karardaki imzaların davalı şirket diğer ortağı … ve davacıların murisi, şirketin ortağı … eli ürünü olmadığı tespit edilmesine ilişkin bilirkişi raporu yerinde bulunarak itibar edilmiştir.Davalı tarafça davacıların İst. 14. ATM’nde açmış oldukları davanın sonuçlanmasının beklenilmesi gerektiği savunması üzerine getirtilen İst. 14. ATM’nin 2015/158 E. Sayılı dava dosyasında aynı davacılar tarafından dosyamız davalılarına haklı nedenle şirketin feshi ve kayyum atanması talepli olduğu, dava dosyamızın o dosyayı bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır.Davacıların, davalılardan …’a ilişkin talepleri yönünden davalı …’nın kendisine husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin savunması uyarınca yapılan değerlendirmede, genel kurul kararı iptali davasının şirket ortaklarına değil, şirkete yöneltilmesi gerektiği, bu nedenle de davalı …’a ilişkin davacıların davasının davalının savunmasının kabulü ile pasif husumet yokluğu nedeniyle bu kişiye karşı davanın reddine karar verilmiştir.Açılan davanın genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti niteliğinde olduğu, genel kurul kararına karşı şirket ortaklarınca dava açılabileceği ve davacıların dava sonuna kadar ortaklık sıfatlarının devam etmesi gerekmesine rağmen, mahkememizde görülmekte olan davanın yokluk, butlan halinin tespitine ilişkin olması ve bu hususların kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle zaman aşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmaması ve herkes tarafından dile getirilebilir nitelikte olması ve mahkememizce de resen dikkate alınması gerektiğinden bu davada da davacıların aktif dava ehliyeti kalmamış olmasına rağmen, butlan hali dolayısıyla kamu düzenine ilişkin olması ve kamu menfaati …”gerekçesi ile, 1-Davacıların davalı …’a ilişkin davasının pasif husumet yokluğundan reddine,2-Davacıların diğer davalı … San. Tic. Ltd. Şti’ne ilişkin davasının kabulü ile 25.12.2013 tarihli 2013/02 sayılı sermaye artırımına ilişkin kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, karar verilmiş ve karara karşı davalı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Davanın konusu ile de ilgili olarak davacılar tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/158 E. Sayılı dosyası ile şirketin feshine yönelik dava ikame edilmiş olup ilgili mahkemeye iletilen talepleri doğrultusunda şirketin feshine değil TTK madde 636/3 uyarınca davacı ortakların TTK m 636/3-2 cümle kapsamında ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini,Şirkette herhangi bir hukuki menfaati kalmayan davacıların iş bu dava ile de bir hukuki menfaatleri kalmadığını,Yerel mahkeme dosyasının konusuz kalması gerekirken hatalı şekilde genel kurul kararının yok hükmünde olduğuna dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının 04.08.2015 tarihli dava dilekçesinin netice ve talep kısmında genel kurul kararının mutlak butlan sebebi ile geçersiz olduğu ileri sürülmüşken yerel mahkeme tarafından genel kurul kararının yokluğuna dair karar verilmiş olmasının ancak buna rağmen davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının bozulmasını, davanın konusuz kalmış olması nedeniyle reddine, karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket genel kurul kararının butlanla yok hükmünde olduğunun tespiti davasıdır.Davacı vekili, müvekkillerinin miras bırakanı Mehmet Kemalettin Uçkun’un davalı şirket ortağı olduğunu, ölümü ile hisselerin kendilerine intikal ettiğini, davalı şirketin ticaret sicil gazetesinde ilan edilen 25/12/2013 tarihli ve 2013/2 sayılı “sermaye arttırımına ilişkin” ortaklar kurulu kararının müteveffanın imzası taklit edilmek suretiyle alındığını, anılan kararın bu nedenle mutlak butlanla batıl olduğunu belirterek kararın yok hükmünde olduğunun tespitini talep etmiş, mahkemece, davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı şirket hakkında açılan davanın kabulü ile anılan ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Genel kurulda alınan kararların iptal edilebilirliği ve butlanı TTK’nunda açıkça düzenlenmiştir. TTK’nın 622. Maddesi yollaması ile limited şirketler hakkında da uygulanacak olan TTK’nın 445. Maddesinde genel kurul kararının iptali, 447. Maddesinde butlanı düzenlenmiş olup, kesin hükümsüzlük hali TBK’nın 27. Maddesinde belirtilmiştir. TTK’nun 1. ve TMK’nun 5. maddeleri uyarınca, anılan TBK’nun genel hükümlerinin ticari işlere de uygulanacağı tartışmasızdır. Bu bakımdan, nitelikleri itibariyle imkansız veya kanunun emredici hükümlerine aykırı olan yahut ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bulunan genel kurul kararlarının da mutlak butlanla batıl olduğu ileri sürülebilecektir. Hukuki yararı olanlar, kararın mutlak butlan ile batıl veya geçersiz olduğunun tespitini talep edebilecektir. Böyle bir davanın iptal davasında olduğu gibi bir süreye tabi olmadan her zaman açılması mümkündür. Ayrıca, karara muhalefet ve karşı oy kullanma şartı da bulunmamaktadır. Uygulamada daha çok kanunun emredici hükümlerine uymamak durumu, genel kurulda alınan kararların mutlak butlanla batıl veya geçersizliği sonucunu doğurmaktadır. Özellikle toplantı ve karar nisabına uymadan kararlar alınması, en sık rastlanan geçersizlik halidir.Limited şirketin sermayesinin değiştirilmesi kararı da bir anasözleşme değişikliği niteliğindedir. Bu tür anasözleşme değişikliğinin geçerli olabilmesi için de anasözleşmede daha yüksek bir toplantı ve karar nisabı öngörülmemiş ise, TTK’nun 621. maddesinde açıklanan toplantı ve karar nisabına uyulması gerekmektedir. Anılan madde emredici niteliktedir. Bu nedenle TTK 621. Maddesinde öngörülen toplantı ve karar nisabına uyulmadan alınan sermayenin arttırılmasına ilişkin karar yok hükmündedir.Genel kurul kararlarının butlanını talep etme hakkı hukuki yararı bulunması halinde herkesçe talep edilebilir.Somut olayda davaya konu genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitinin talep edildiği tarihte davacılar mirasen intikal yoluyla şirket ortağı olup, davayı açmakta hukuki yararları bulunmaktadır. Ancak yargılama sırasında davacılar kesinleşen mahkeme kararı ile ortaklıktan çıkarılmış olup davada hukuki yararları kalmamıştır. Hukuki yararın bulunması HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Hukuki yararın varlığının dava sonuna kadar korunması gerekir. Somut olayda davacıların ortaklıktan çıkarıldıktan sonra davaya devam etmelerinde hukuki yararlarının devam ettiğine dair iddiaları bulunmadığı gibi bu doğrultuda bir tespitte yoktur. Mahkemece davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken istinafa konu kararın verilmesi hatalı olmuştur. (Yrg.11.HD.16/09/2019 T.2018/4345 E.2019/5369 K.)Ancak davada tarafların haklılık durumu ve buna bağlı olarak yargılama giderleri davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Dava açıldığı tarihte dava şartları mevcut olup, hukuki yarar dava şartı yargılama sırasında başka mahkemece davacıların ortaklıktan çıkarılmasına dair verilen ve kesinleşen kararla oluştuğundan ve esasen davaya konu genel kurul kararının butlanla batıl olduğu da sabit olduğundan yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.Bu nedenle davalı şirket vekilinin istinaf sebepleri yerinde olup istinaf başvurusunun HMK 353/1-b2 maddesi ile kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı şirketin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/11/2018 tarih ve2015/817 Esas – 2019/1051 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 2-Davacıların davalı …’a ilişkin davasının pasif husumet yokluğundan reddine,3-Davacıların davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açtığı davada hukuki yararı kalmadığından, davanın HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN :4-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 27,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 31,60.TL harcın davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacıların yaptığı 1.708,50 TL yargılama giderinin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile davacılara verilmesine, 6-Davacılar kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.180,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalı ….Ltd.Şti’den tahsili ile davacılara verilmesine,7-Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.180,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,8-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 27,00.TL posta gideri ve 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere; toplam 148,30.TL’ nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.