Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/985 E. 2021/94 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/985 Esas
KARAR NO: 2021/94 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/337 Esas – 2019/100 Karar
TARİH: 13/02/2019
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinden …’ın eşi, diğer müvekkillerinin babası olan …’ın 05/07/2011 tarihinde henüz 55 yaşında iken ziyaret amacıyla bulunduğu anne-babasının Kahramanmaraş ili, Göksun ilcesi, … Mahallesinde bulunan evinin banyosunda ölü bulunduğunu, müveteffanın kolluk makamlarınca şüpheli görülen vefatı hakkında Göksun Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/752 soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturma yürütüldüğünü ve soruşturmanın neticesinde vefat sebebinin zehirlenmeye bağlı solunum ve dolaşım yetmezliği olduğunun tespit edildiğini, müteveffanın vefat ettiği banyoda, zehirlenmek suretiyle ölümüne neden olabilecek unsurlardan; gaz sızıntısı yaratan ve davalı … tarafından imal edilen … marka … model şofben ile bu şofbene bağlanmak suretiyle besleyen ve diğer davalı … tarafından imal edilen 12 kg hacimli … markalı tüpün olduğunu, davalı …’nin de davalı … (Birleşme öncesi unvanı; … Petrol Gazları A.Ş) tarafından üretilen tüpler nedeniyle oluşabilecek riskleri … Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi çerçevesinde garanti eden sigorta şirketi olduğunu, bu itibarla müvekkillerinin murisi olan …’ın vefatına neden olan olayda imalatçı sıfatı ile davalılar … A.Ş. ve …nin kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu, müteveffanın vefatından önce aylık 2.000,00 TL kazanç elde ettiğini, müvekkili …’ın ev hanımı olduğunu, eşinin vefatı nedeniyle kızının yanına yerleşmek amacıyla şehir değiştirdiğini, hem eşinin desteğinden yoksun kaldığını, hem de yeni bir ev kiralamak, taşınmak suretiyle zarara uğradığını, kızı …’ın eğitim masraflarını tek başına karşılamak zorunda kaldığını, tüm müvekkillerinin yaşanan ölüm nedeniyle büyük acılar çektiklerini, manevi açıdan zarara uğradıklarını beyanla ıslaha ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili davacı … için 1.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 41.000,00 TL tazminat, müvekkili davacı … için 1.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 21.000,00 TL tazminat, müvekkili davacı … (…) için 20.000,00 TL manevi tazminat, müvekkili davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 102.000,00 TL tazminatının zarar (vefat) tarihi olan 05/07/2011 tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu davacıların tazminat taleplerinin kaynağı olan …’ın vefatının 05/07/2011 tarihinde vuku bulduğunu, söz konusu davanın ise 28/03/2018 tarihinde açıldığını, dava konusu olayın niteliği itibari ile Türk Borçlar Kanunu Genel Hükümleri uyarınca haksız fiil olduğunu, haksız fiil için öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkili ya da istihdam ettiği kişiler hakkında suç teşkil edecek bir eylem olmadığından davacıların uzamış ceza zamanaşımı süresinden de faydalanmalarının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, vefata neden olayın davacıların iddiasının aksine tüpgaz zehirlenmesinden değil karbonmonoksit zehirlenmesi sonucunda meydana geldiğini, bu nedenle müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için olaya karışan … markalı tüpte ayıp veya imalat hatası bulunması gerektiğini, davacılar tarafından olaya sebep olduğu iddia edilen tüp üzerinde ayıplı olarak üretilip üretilmediği hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, olayda bahsi geçen şofben ve baca bağlantısının uygun yükseklikte yapılmaması ve bacanın standartlara aykırı şekilde takılmasının olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, bu nedenle meydana gelen olayda müvekkiline atfedilecek bir kusur olmadığını, istenilen manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla müvekkili yönünden davanın reddine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinde ikrar ve kabul edildiği üzere dava konusu olayın 05/07/2011 tarihinde meydana geldiğini, huzurdaki iş bu davanın ise 13/04/2018 tarihinde açıldığını, dava konusu destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat yönünden zamanaşımının tayininde, gerek TBK’nın 60. maddesi ve gerek TBK’nın 72. maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiğini, … marka olduğu iddia edilen dava konusu şofbenin montajının müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, … A.Ş Tüketici Hizmetleri Birimi’nin tüm kayıtları incelendiğinde söz konusu türden herhangi bir ürünün davacılar ile ilişkili kaydına rastlanılmadığını, dava konusu şofbenin üretim yılı bilinmemekle birlikte, eşyanın tabiatı ve teknik veriler gereğince ürün eski ise arıza yapması ve servis müdahalesi görmesinin oldukça yüksek ihtimal olduğunu, söz konusu şofbenin müvekkili ya da yetkili servisi tarafından yapılamaması, üçüncü kişiler tarafından yapılması sebebiyle müvekkiline herhangi bir sorumluluk atfedilemeyeceğini, … marka şofbenin ayıplı olduğunun da ispat edilemediğini, olayın müteveffanın ihmalkar davranışları nedeniyle meydana geldiğini, davacılar için talep edilen manevi tazminat isteminin her türlü hukuki dayanaktan yoksun ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde olduğunu, müvekkili şirketin kusurunun oluşmadığı bir davada manevi tazminat yönünden de karar verilmesinin beklenemeyeceğini beyanla zamanaşımı yönünden davanın usulden reddine, aksi halde haksız davanın esastan reddi ile vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıların talepleri müvekkili şirketin sigorta poliçesi kapsamında olmadığından iş bu davanın reddinin gerektiğini, diğer davalı ….’nin müvekkili … (Münfesih … Sigorta A.Ş.)’ye … numaralı … Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile 01/01/2011- 01/01/2012 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, dava konusu ölüm olayının karbonmonoksit gazı nedeni ile meydana geldiğini, LPG tüpünün veya bağlantılarının ayıplı olmadığını, tüpten LPG sızmasına bağlı olarak bir zarar oluşmadığı hususunun sabit olduğunu, bu nedenle davacının iddia ettiği tazminat bakımından sigortalının ve bu kapsamda müvekkili şirketin bir sorumluluğunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı …’nın yaşı itibariyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceğini, davacıların müteveffanın vefatından önce sürekli ve düzenli desteği olduğunu ispatlamaları gerektiğini, manevi tazminat talebi sigorta poliçesi teminat kapsamında yer almadığından davacıların manevi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini beyanla davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/02/2019 tarih 2018/337 Esas – 2019/100 Karar sayılı kararında; “ihtilaf, davacıların mirasbırakanı …’ın anne ve babasına ait evin banyosunda zehirlenmesi nedeniyle vefatı sonucu davacıların iş bu davaya konu ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve devamında zehirlenmenin şekli itibariyle davalılara sorumluluk yüklenip yüklenemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Davacıların, davaya konu tazminat talepleri haksız fiile dayanmakta olup olay tarihi olan 05/07/2011 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesi, haksız fiilden kaynaklanan tazminat taleplerinin, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağını düzenlemektedir. Ancak yine aynı maddeye göre haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylemden doğmuş ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüş ise haksız fiil sorumluluğunda da uzamış ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. İş bu dava 13/04/2018 tarihinde açıldığı, Göksun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen kararda olayda herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığının tespit edildiği, davacılar tarafından da bu karara karşı itiraz edilmediği, bu kapsamda dava konusu olay suç teşkil eden bir eylemden kaynaklanmadığından dava konusu tazminat talepleri hakkında uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı, davada bir yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğu …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, Davalılar tarafından ileriye sürülen zamanaşımı itirazlarına yönelik açıklamaların da belirtildiği üzere ceza zamanaşımının tatbiki bakımından eylemin suç teşkil etmesi yeteri olup bu eylem hakkında ayrıca soruşturma ve kovuşturma açılması yahut mahkumiyet kararı verilmiş olmasının zorunlu olmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız fiil nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar, davalı şirketlerin imalatçı olarak sorumlu oldukları tüpgaz ve şofbenden kaynaklı ölüm olayı nedeniyle desteklerini kaybettiklerini, diğer davalının zorunlu … sorumluluk sigortacısı olması nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu, meydana gelen ölüm olayı nedeniyle manevi zarara uğradıklarını belirterek destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep etmişler, mahkemece davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından olayda uzamış ceza zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği, buna göre zaman aşımı süresinin dolmadığı ileri sürülerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay 11. HD’nin 2015/14057 E., 2017/4093 K. Sayılı kararında belirtildiği üzere “Suç teşkil eden haksız fiillerden objektif olarak sorumlu tutulan 3. kişilerin ceza zamanaşımı süreleri ile bağlı tutulmayacakları kabul edilmektedir. Adam çalıştıranlar ve aile başkanları, idareleri altında çalışan veya yaşayan kişilerin suç oluşturan haksız fillerinden yalnızca hukuki bakımdan sorumludurlar. Zaman aşımı süresi mülga 818 sayılı BK’nın 60/1. maddeye göre belirlenir. Aynı esas, tüzel kişilerin sorumluluğunda da geçerlidir. (TMK m. 50) (Mehmet Akif Tutumlu, Türk Borçlar Hukukunda Zamanaşımı ve Uygulaması, Sayfa 62).” Somut olayda, davacılar davalı şirketlerin sorumluluğunu imalatçı sıfatına dayandırmış olup, ölen destek ile davalılar arasında (bayileri aracılığı ile de olsa) satım akdi bulunduğu ileri sürülmemiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu 60. Maddesinde haksız fiil nedeniyle tazminat taleplerine ilişkin olarak zaman aşımı süreleri belirlenmiş olup, 2. Fıkrada eylemin ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmiş bulunması halinde ceza zaman aşımı süresinin uygulanacağı belirtilmiştir. Yukarıda yer alan Yargıtay kararında da belirtildiği üzere adam çalıştıranların (imalatçı) özen sorumluluğuna dayalı tazminat taleplerinde, adam çalıştıranlar istihdam ettiklerinin suç oluşturan eylemlerinden sadece hukuken sorumlu olduklarından Borçlar Kanunun 60/2. Maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı sürelerinin bunlar hakkında uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Olay ve dava tarihi itibarıyla zaman aşımı süresinin dolduğu, davalıların süresinde zaman aşımı itirazında bulundukları anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir. Bu nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 53,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.