Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/978 E. 2019/871 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/978 Esas
KARAR NO : 2019/871 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/64 Esas
TARİH : 14/03/2019 (Ara Karar)
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz.
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile dava dışı …’in davalı şirketin hissedarları olduğunu, şirket ortağı …’in şirket temsilcisi olan müvekkili adına sahte imza atmak suretiyle 12/01/2019 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısı tutanağı düzenlendiğini, tutanaktaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususun dosyaya sunulan 30/01/2019 tarihli uzman görüşü ile de sabit olduğunu, …’in sahte olarak düzenlediği genel kurul toplantısına göre alınan kararların uygulanması durumunda şirketin ve müvekkilinin önemli derecede zarara uğrayacağını, bu nedenlerle dava konusu yapılan genel kurulda alınan kararların tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesi 08/02/2019 tarihli ara kararı ile; davacı tarafın tedbir talebinin HMK 209/1 ve 389/1 maddeleri gereğince kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı davalı … San. ve Tic. A. Ş.’ne ait 12/01/2019 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına itiraz eden üçüncü kişi vekili itiraz dilekçesi ile; tedbir kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, şirketin tek ortağı ve tek yöneticisinin … olduğunu, davacının davacı sıfatı ve aktif dava ehliyeti olmadığını, davalı şirket ve eski ortaklarının borçları nedeniyle davalı şirketin tüm paylarını …’e devir, temlik ve teslim ettiklerini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi koşullarının oluşmadığını, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 14/03/2019 tarih 2019/64 Esas sayılı ara kararında;”toplanan deliller, duruşma sırasında taraf vekillerinin beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; tedbire konu genel kurul toplantı tutanağında yer alan imzanın davacı …’e ait olmadığı yönündeki iddianın halen devam ettiği, Ticaret Sicil Memurluğundan alınan belge üzerinde davacı tarafından yaptırılan inceleme sonucunda bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 27/02/2019 tarihli uzman görüşüne göre tutanaktaki imzanın davacı eli mahsulü olmadığının belirtildiği, bu bağlamda genel kurul toplantı tutanağına yönelik sahtelik iddiasının halen devam ettiği, davacı tarafın şirketteki hisselerini usulüne uygun devrettiği yönündeki davalı iddiasını kabul etmediği, taraflar arasında bu yönde de ihtilaf bulunduğu,” gerekçesi ile, Davalının tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Üçüncü kişi vekili istinaf dilekçesi ile, Tedbirin kaldırılmasına yönelik itirazın reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, Dava tarihinde şirketin ortağı ve yöneticisi olmayan davacının dava açma hak ve yetkisi, aktif dava ehliyeti bulunmadığını, şirketin tek ortağı ve tek yöneticisinin … olduğunu, Tek ortaklı olarak şirketin 2018 hesap dönemine ait olağan genel kurul toplantısını 06/03/2019 tarihinde yaptığını, bu genel kurul kararının tescil ve ilan edildiğini, ayrıca mahkeme dosyasına sunulduğunu, Davalı şirket ve eski ortaklarının borçları nedeniyle davalı şirketin tüm paylarını …’e devir, temlik ve teslim ettiklerini, İhtiyati tedbir kararı verilmesi koşullarının oluşmadığını, Bir örneği hem noterde hem de ticaret sicil müdürlüğünde bulunan ve noter tarafından onanan toplantı tutanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu, bu kararın aksi, ya bir senetle ya da kesinleşmiş mahkeme kararı ile ispatlanabileceğini, bu nedenle HMK 209/1 kapsamı dışında olduğunu, Davacının sabit bir imzası olmadığını, tüm evraklara farklı imzalar attığını, öte yandan dosyaya sunulan uzman görüşleri fotokopi belge üzerinde yapıldığını, duruşma günü sunulan rapor da yine ticaret sicilinden alınan fotokopi üzerinden imza incelemesi yapıldığını, sıhhat ve doğruluk durumu kanaat edinmeye elverişli olmadığını, 6102 sayılı TTK 449. maddesine göre genel kurul kararı hakkında iptal ya da butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sora dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilebileceğini, (Yargıtay 11. H.D. 09/09/2013 T. 2013/10626 E. 2013/15144 K.)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 14/03/2019 tarihli itirazın reddine dair kararı ile 11/02/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/64 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların ve buna bağlı olarak alınan yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti ve iptali davasında verilen ihtiyati tedbir kararına itiraza ilişkindir.TTK 449. maddesinde “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Maddeye göre genel kurul kararı aleyhine iptal davası açılması halinde mahkemeye dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılması konusunda takdir hakkı verilmiştir.HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ancak burada tam ispat aranmayıp yaklaşık ispatla yetinilecektir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak değil kuvvetle muhtemel gösterilmesi yeterlidir.İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar.Somut olayda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin dosyaya sunduğu belgelerin davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispata yeterli olduğu, ihtiyati hacze itiraz edenin itiraz sebeplerinin HMK’nın 394/2 maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden olmadığı anlaşılmakla, yargılamayı esastan yürütüp karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince delillerin takdiri ile verilen ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddi kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstinaf eden 3. kişinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/06/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.