Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/971 E. 2019/879 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/971
KARAR NO : 2019/879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2019 Tarihli Ek Karar
DOSYA NUMARASI : 2015/1204 Esas – 2018/1262 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından tasarlanarak üretilen çeşitli mobilya tarzındaki ürünlerin Cihangir’deki Showroom’da toptan ve perakende satışa sunulduğunu ve kendi tasarımları olan ürünlerin Türkiye ve yurt dışına satıldığını, Davalı … yetkilileri tarafından davacıya başvurularak, tecavüze konu tasarım ürün sehpaların görüldüğünü, sipariş için görüşmeler başladığını, mail yoluyla yazışmak suretiyle müvekkili tarafından çizimler hazırlandığını, taraflarca ürünlerin ebatlarında mutabık kalındığını, üretim süresi ve birim fiyatları üzerinden fiyat alındığını, tüm bu hususlarda mutabık kalınmak suretiyle sipariş verildiğini, sonuç olarak davalı şirket yetkililerinden gelen fatura bilgileri uyarınca müvekkilinin davalı … toplam 22.656-USD- tutarında proforma fatura düzenleyerek gönderdiğini, daha sonra müvekkiline ait özel tasarım ürün sehpaların benzerleri ve kötü taklitlerinin … Otel’de kullanıldığı bilgisinin geldiğini bu durumun yerinde görülerek tespit edildiğini, benzer ürünlerin … otelde yaklaşık 10-12 tane kullanıldığını ve orjinal ürünlerin satış fiyatları değişken küçük ve büyük ebatlarda ürün başına 3.200-USD ile 1.600-USD arasında olduğunu, davalıların tasarım hakkının ihlali için aranan tüm haksiz iş ve işlemleri yaptığını ve ürünleri taklit ederek iltibas yaratacak surette hiçbir hakları olmadan menfaat temin ettiğini ve etmeyi de sürdürdüğünü, dolayısıyla müvekkilinin telafisi imkansız olan maddi ve manevi zararlarının doğmasına sebebiyet verdiğini, Dünya’da ve Türkiye’de ilk kez fiilen müvekkili şirket tarafından tasarlanmış ürünlerin davalı tarafından birebir taklit etmek suretiyle aynı veya benzer şekilde imal ettirildiğini, satışa sunulduğunu ayrıca ürünleri kötü taklit ve malzeme kullanmak suretiyle imal ettirip çoğalttığını ve müşterilerine ait otelde pazarladıklarını, davalılar tarafından müvekkili adına TTK uyarınca haksız rekabet teşkil eden diğer yasalar nezdinde koruma altına alınmış olunan tasarımların, aynı veya belirgin derecede benzerlerini kullanmak, satışa sunmak, bu fiillere iştirak edilmek suretiyle tasarımdan doğan haklarına tecavüz edildiğinin tespiti/önlenmesi ve ortadan kaldırılmasını, tasarımdan doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçların tespiti ve el konulması ile tasarımdan doğan haklara tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasını, özellikle el konulan ürünlerin ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya tasarımdan doğan haklara tecavüzün önlenmesi için, kaçınılmaz ise, imhası, hükmün ilgililere tebliği ve kamuya ilan yoluyla duyurulması, davalıların elde ettiği kazancın belirlenmesini belirsiz alacak olarak 10.000,00-TL (Onbin Türk lirası) maddi tazminata hükmedilerek, dava tarihinden başlayacak bankaların uyguladığı en yüksek reeskont faiziyle beraber tahsiline hükmedilmesini; tasarımdan doğan haklara tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancın belirlenmesinei müvekkilinin yıllardır emek vererek tasarladığı ürünlerin davalılar tarafından bilinçli bir şekilde “metal aksamı incelendiğinde açıkça görüleceği üzere kötü taklitlerinin” piyasaya sürülmesinden kaynaklanan duyduğu üzüntünün bir nebze olsun telafi edilmesi amacıyla 30.000,00 TL (Otuzbinbin Türk Lirası) manevi tazminatın da dava tarihinden başlayacak bankaların uyguladığı reeskont faiziyle beraber davalıdan tahsiline hükmedilmesini, kararın masrafları tecavüz edenlerce karşılanmak suretiyle Türkiye’de en yüksek tirajlı ilk 3 gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin bizzat kendi eylemi ile davacı yanın tasarımları ile benzer nitelikte bir sehpa üretip piyasaya sürmediği gibi, söz konusu tasarımın tescilli bir tasarım da olmadığını, davacıya tekel hakkı tanımadığını, müvekkilinin aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı eylemleri ile davacıyı zarara uğratmadığını ifade ederek, davacının tüm taleplerinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 26/11/2018 tarih ve 2015/1204 Esas – 2018/1262 Karar sayılı kararı ile; ” … Davalının davacının tasarımı olan ürünü, orijinalinden farklı ölçü ve oranlar kullanılmak suretiyle haksız rekabet hali olarak düzenlenen TTK m.55/l/a/4 hükmüne aykırılık oluşturarak, davacı ürünlerinin kullanıcıları ile beğeni sahiplerinin nezdinde, çakma tabir edilen taklit veya sahte imalatı da mevcut şeklinde algılanmasına yol açacak şekilde ürettiği, davacının davalıya kestiği proforma fatura bilgileri ile davacının 2013 yılı kurumlar vergisi beyannamesine göre yoksun kalınan kazanç yönünden yapılan incelemede satıştan elde edebileceği kazancın 10.551,00 TL olarak hesap edildiği, bu rakama dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %10.50 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz işletilmesi gerekeceği, .. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının 30.000,00 TL’ lik manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Kararın masrafları tecavüz edenlerce karşılanmak sureti ile Türkiye’ de en yüksek trajlı ilk 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Kararın davalı tarafça eksik harç yatırılarak istinaf edilmesi üzerince mahkemece ek karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN EK KARARININ ÖZETİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06/03/2019 tarih ve 2015/1204 Esas – 2018/1262 Karar sayılı ek kararı ile; ” Davacı …. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından davalı … aleyhine açılan tazminat davası sonunda verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği, ancak istinaf harcının noksan yatırdığı, davalı vekiline bir hafta kesin süre içerisinde istinaf harcının ikmal edilmesi, aksi halde istinaf talebinden vazgeçmiş sayılacağına dair muhtıranın 13.02.2019 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği ve süresinde istinaf harcının ikmal edilmediği gerekçeleriyle … ” ” 1.HMK.nun 344 maddesi gereğince davalı … vekilinin mahkememize ait 26.11.2018 gün 2015/1204 Esas -2018 /1262 Karar sayılı kararını İSTİNAF ETMEMİŞ SAYILMASINA, … ” karar verilmiş ve verilen bu ek karara karşı da davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
EK KARARA KARŞI İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ek karara karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesine özetle; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 14.03.2019 tarihinde tebliğ edilen, 06.03.2019 tarihli; “HMK’nın 344 maddesi gereğince davalı … vekilinin mahkememize ait 26.11.2018 gün ve 2015/1204 E. – 2018/1262 K. sayılı kararını İSTİNAF ETMEMİŞ SAYILMASINA” şeklindeki ek kararın hukuka aykırı olması nedeniyle istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, ardından 21.12.2018 tarihinde tebliğ edilen 2015/1204 E. – 2018/1262 K. sayılı yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak istemleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi ile karar icra takibine konu edildiğinden istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın tehirine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava tescilsiz tasarım kapsamında ürünlerin taklit edildiği iddiası ile haksız rekabete dayanan tecavüzün önlenmesi ve tazminat davasıdır. Mahkemece davanın kısmen kabulü yönünde verilen karar, davalı tarafça istinaf edilmiştir. Bununla beraber dava nispi karar istinaf harcına tabi bir dava iken davalı taraf 26/12/2018 tarihli istinafında 35,90 TL maktu istinaf karar harcı yatırmıştır. Mahkemece 392,00 TL nispi istinaf karar harcını yatırması yönünde 31/01/2019 tarihinde muhtıra düzenlenerek e- tebligat mazbatası eşliğinde tebliğe gönderildiği, tebligatın 13/02/2019 tarihi itibariyle okunmuş sayıldığı anlaşılmıştır. Muhtıra uyarınca nispi eksik karar istinaf harcını yatırması yönünde 1 hafta kesin süre içinde istinaf karar harcını yatırmadığının (hiç yatırılmamış) anlaşılması üzerine mahkemece 06/03/2019 tarihinde verilen ek karar ile HMK 344 uyarınca davalının istinaf etmemiş sayılmasına karar verilmiştir. Ek kararın 14/03/2019 tarihinde davalı vekiline tebliği üzerine davalı vekili tarafından 18/03/2019 tarihinde hem ek kararın istinafı yönünde başvurma ve karar harcının (maktu) yatırıldığı, hem de asıl kararın istinafı için muhtıra ile yatırılması öngörülen 392,00 TL istinaf nispi karar harcını yatırıldığı anlaşılmaktadır. Ek kararın istinafı yönünde davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, ek kararın istinaf nedeni olarak hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Sadece ek kararın hukuka aykırı olduğu öne sürülmüş ve başvurunun kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir. Davalının istinaf başvurusu sırasında eksik istinaf karar harcını yatırması yönünde muhtıraya rağmen süresinde istinaf karar harcını yatırmaması üzerine mahkemece verilen istinafa konu istinaf başvurusunun reddi yönündeki 06/03/2019 tarihli ek karar, HMK’nın 344.maddesine uygundur. Davalının istinaf başvurusunun reddi yönündeki 06/03/2019 tarihli karar usul ve yasaya uygun olduğundan esas kararın ilk istinaf dilekçesine göre istinaf incelemesinin yapılması da HMK 346/2. maddeye göre mümkün değildir. Sonuç olarak, davalının 06/03/2019 tarihli istinaf başvurusunun reddi yönündeki 06/03/2019 tarihli ek karara yönelik istinaf nedenleri bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir durum da bulunmamaktadır.AİHS’ nin 6. maddesinde yazılı adil yargılanma hakkının içeriğini oluşturan mahkemeye başvurma hakkı, tüm vatandaşlar için eşit biçimde süresinde mali bir yükümlülk olarak harç ve gider yatırılmasına bağlanmıştır. Kararı istinaf eden davalının, bu mükellefiyeti süresinde yerine getirilmemesi nedeniyle verilen karar, davalının adil yargılanma hakkını ihlal edecek bir nitelik arzetmemektedir.Sonuç itibari ile; istinafa konu karar ve gerekçesi, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırı bir hususta tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin ek karar yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-Davalı tarafından gerekçeli kararın istinafı yönünden 26/12/2018 tarihli sayman mutemedi alındısı makbuzu ile yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının, 35,90TL istinaf karar harcının ve 18/03/2019 tarihli sayman mutemedi alındısı makbuzu ile yatırılan 392,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/06/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.