Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/965 E. 2019/959 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/965 Esas
KARAR NO : 2019/959 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/941 Esas
TARİH: 31/10/2018 (Ara Karar)
TALEP: İhtiyati Tedbir Talebi.
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeni ile maddi zararların tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ayrıca 1 nolu davalı aleyhine mevcut durumun muhafazası yönünde bir ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve 1 nolu davalının davacının müşteri ve çalışanlarına karşı ayartma eylemlerinde bulunmasının tedbiren engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemeleri görevli olduğundan, HMK 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, uyuşmazlıkta yetkili mahkeme Antalya ve İzmir Mahkemeleri olduğundan davanın yetkisizlikten reddine, davalılar arasında mecburi, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından müstekar Yargıtay içtihatları da nazara alınarak müvekkilleri aleyhine ikame edilen davanın HMK 167 maddesi uyarınca tefrikine, 1 nolu davalı aleyhine husumet tevcihi mümkün bulunmadığından, davanın pasif husumet yokluğundan reddine, HMK 107 hükmü uyarınca belirsiz alacak davası açılması mümkün olmadığından HMK 114/1-h maddesine göre hukuki yarar dava şartı olduğundan, HMK 115 maddesi çerçevesinde işbu haksız ve mesnetsiz davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, davalıların iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı düzenlemesi TBK 445. maddesi hükmü uyarınca yer ve konu bakımından geçersiz olduğundan ve davacı taraf herhangi bir karşı edim yüklenmeksizin tek taraflı olarak sadece müvekkili davalı çalışanlar aleyhine konu cezai şart içerdiğinden, davacı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 31/10/2018 tarih 2018/941 Esas sayılı ara kararında;”Dava, bir kısım davalılar yönünden rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık nedeni ile cezai şart alacağının tahsili, tüm davalılar yönünden haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi durumunda, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (HMK m389/1)6102 sayılı TTK’ nın 61. Maddesinde haksız rekabetten kaynaklanan davalarda davacının talebi üzerine mahkemece mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve diğer tedbirlere HUMK (6100 sayılı HMK) ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebileceği belirtilmiştir.Davacının dava dilekçesi ve ekindeki sunduğu bilgi ve belgeler yaklaşık ispat koşullarını sağlamayıp ihtiyati tedbir koşullarının bu aşamada gerçekleşmemesi …”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi ara kararının hukuka ve ihtiyati tedbirin doğasına aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin genel müdürlüğünün, 1999-2015 yılları arasında aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği görevi de bulunan dava dışı … tarafından ifa edildiğini, şirket yönetimi tarafından bu görevinde değişiklik yapılarak …. Yönetim Kurulu içinde başka bir pozisyon teklif edilmesine karar verilmiş ise de … tarafından bu yeni görev kabul edilmemiş ve neticede müvekkili şirket ile olan ilişkisi tüm yasal hakları ödenerek 21/07/2015 tarihinde sona erdiğini, Ancak, …’ın kendisine teklif edilen görev değişikliğini kabul etmediği gibi, yönetim kurulu üyesinin yasal rekabet yasağı sorumluluğuna da aykırı bir şekilde, müvekkilinin müşterilerine ve çalışanlarına bir takım iş teklifleri götürmeye başladığını, bunun üzerine bazı çalışanların herhangi bir açıklamada bulunmadan sürpriz bir şekilde müvekkili şirketten ayrıldıklarını, müvekkil şirketten ayrılan çalışanların istifa dilekçeleri ve … iş akdinin sona ermesini takiben grup halinde istifa eden çalışanların listesinin sırasıyla 1 ve 2 numaralı ekler olarak dava dilekçesi ekinde mahkeme dosyasına sunulduğunu, Bu olayları takiben, … ve ayartılan diğer çalışanların … Mh. … Cad. No:… no’lu Plaza’nın 3. Katında herhangi bir resmiyeti bulunmayan bir ofiste çalışmaya başladıklarının öğrenilmesini takiben, HMK 400 vd. maddeleri uyarınca delil tespiti talebinde bulunulduğunu, talebi kabul eden İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 11.09.2015 tarihinde adreste yapılan inceleme sırasında ise, ofis girişinde … isimli bir tabela bulunduğu, bazı personellerin bir anda kaçarak ofisi terk etmeleri sebebiyle boş kahve fincanlarının, ceketlerin masalarda unutulduğu, nitekim bu durum tespiti yapan Sn. Hakim … tarafından da keşif tutanağına geçirildiği, dava dilekçesi 3 numaralı ekinde 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1404 D. İş No’lu dosyasına ilişkin 11/09/2015 tarihli keşif tutanağının dava dosyasına sunulduğunu, Bu keşfi takiben, izah edilen müşteri ve çalışan ayartma eylemleri nedeniyle, 18.09.2015 tarihinde davalı İntegra ve dava dışı … aleyhine İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/922E. sayılı dosyası çerçevesinde derdest olan haksız rekabetin meni ve tazminat talepli olarak dava açıldığını, … karşı açılan davayı takiben, dava dilekçesi 3. maddesinin 4 .paragrafında detaylı olarak değinildiği üzere, yukarıda açıklanan sebeplere dayanarak müvekkili şirketten hiçbir açıklamada bulunmadan aniden ayrılan başkaca çalışanlar ile Integra’ya (Davalı-1) karşı ihbar tazminatı talebi ile dava açıldığını, bunlardan 06.11.2015 itibariyle … karşı İstanbul 26. İş Mahkemesi’nin 2015/635E. sayılı dosyasında görülen davada müvekkil şirket lehine 10.037,59.TL net ihbar tazminatının faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verildiğini, mahkemenin gerekçeli kararının da dava dilekçesi 4 numaralı ekinde mahkeme dosyasına sunulduğunu, bu dava sonucu müvekkil şirketten aniden ayrılan çalışanların iş sözleşmelerini fesihte herhangi bir haklı sebebe dayanmamış oldukları, feshin haksız olduğu ve bu işçilerin Integra tarafından ayartıldığı, Integra’nın da ihlalde sorumlu olduğu, müvekkil şirketin bu nedenle ihbar tazminatına hak kazandığının mahkeme kararı ile de tespit edildiğini, davalı …’nın (Davalı-2) 23.02.2015-09.03.2018 tarihleri arasında “….” ünvanı ile müvekkili şirketin Antalya ve Ege Bölge Müdürlüğü nezdinde çalıştığını, 01.03.2018 tarihli dilekçesi ile istifa ettiğini, davalı …’ın (Davalı-3) 08.03.2007-06.04.2018 tarihleri arasında “ ….” olarak müvekkili şirket nezdinde Ege Bölge Müdürlüğü’nde çalıştığını, 29.03.2018 tarihli istifa dilekçesi ile müvekkili şirketten istifa ettiğini, davalı …’ın (Davalı-4) 02.08.2000-30.04.2018 tarihleri arasında “….” ünvanı ile müvekkili şirketin Ege Bölge Müdürlüğü nezdinde çalıştığını, 26.04.2018 tarihli istifa dilekçesi ile istifa ettiğini, Davalı-2, Davalı-3 ve Davalı-4’e ait istifa dilekçelerinin sırasıyla 6, 7 ve 8 numaralı eklerde dava dosyasına sunulduğunu, Davalı-2, Davalı-3 ve Davalı-4 ile birlikte daha öncesinde …. ve… da Davalı-1 çatısı altında çalışmaya başladıklarının tespit edildiğini, bu kişilere karşı müvekkili şirket tarafından ihbar tazminatı talebi ile açılmış olan davaların halen ilgili Mahkemelerinde görülmekte olduğunu, bu derdest davaların listesinin de dava dilekçesi 9 numaralı eki ile dava dosyasına sunulduğunu, Kısa bir süre içerisinde yukarıda belirtilen tüm çalışanların müvekkili şirketten istifa ederek Davalı-1’de çalışmaya başlamasına ilaveten Davalı-2, Davalı-3 ve Davalı-4’ün de sırasıyla 28 gün ve 1 aylık aralarla peş peşe istifa ederek Davalı-1 bünyesinde çalışmaya başlamış olmalarının yalnızca tesadüf ile açıklanamayacağını, bu durum, bahsi geçen eylemlerin … ile yukarıda zikredilen diğer eski çalışanlarla birlikte Davalı-2, Davalı-3 ve Davalı-4 tarafından organize bir şekilde planlanarak yürütüldüğünün en açık kanıtı olduğunu, Bununla birlikte Davalı-2, Davalı-3 ve Davalı-4’ün, Davalı-1’de diğer çalışanlar ile birlikte müvekkil şirketin müşteri bilgi ve kayıtlarını kullanarak giriştiği müşteri ayartma eylemlerine iştirak ettiğinin müvekkil şirket güncel kayıtlarıyla tespit edildiğini, bu kayıtlara göre, özellikle Davacı-3 ve Davacı-4’ün girişimleri ile, 1997 yılından beri müvekkili şirket müşterisi olan …Tic. San. A.Ş.’nin, 1999 yılından beri müşterisi olan … A.Ş.’nin, 2001’den beri müşterisi olan …Tic. ve San. A.Ş.’nin, 2003’den beri müşterisi olan …San. Ve Tic. A.Ş.’nin, ayrıca … A.Ş.,…. A.Ş., …. Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin müvekkili ile iş ilişkisini kestiğini, Davalı-1’in müşteri portföyüne geçtiğini, tüm bu delillerin davalıların organize bir iş birliği içerisinde olduğunun ve müvekkili şirketi maddi zarara uğrattığının en açık kanıtları olduğunu, İhtiyati tedbir talebinin reddinin, söz konusu haksız işbirliğinin uzun yıllar daha sürmesine ve müvekkilinin onarılması güç zararlara uğramasına neden olacağını, Müvekkilinin onarılmaz zararlara uğramaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerekli olduğunu, dilekçe kapsamında izah edildiği üzere müvekkilinin Davalı-1 ve … tarafından organize edilmiş tam bir haksız rekabet saldırısı altında olduğunu, Olayda da halihazırda müvekkilinden ayrılmış çalışanların ve müşterilerin ihtiyati tedbir ile müvekkiline geri dönmesi mümkün değil ise de en azından “mevcut durumun muhafazası” şeklinde bir tedbir kararı verilmesi halinde, yeni kayıpların bir nebze olsun önüne geçmek mümkün olabileceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 31/10/2018 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, tedbir kararı verilmesi amacıyla dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/941 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili ile haksız rekabet nedeniyle tazminat davası olup, istinaf açısından uyuşmazlık davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı, mahkemece talebin reddine dair kararın dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktalarındadır.Davacı dava dilekçesi ile mevcut durumun muhafazasına, davacı şirketin müşteri ve çalışanlarına karşı ayartma eylemlerinde bulunulmasının tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Eldeki davada, öncelikle davacının iddialarına dayanak gösterdiği olguların haksız rekabet, rekabet yasağına aykırılık oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. TTK m.61 “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve( c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun( mülga) ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, atıf yaptığı mülga HUMK yerine yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinde, ihtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır (HMK. m.390/3) ispat ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir yasada koruyucu önlem niteliğinde olup, mahkemece talep tarihi itibariyle değerlendirme yapılmış ve bu durum gerekçeli ara kararda da açıklanmıştır. Mahkemenin ret gerekçesine ilaveten davacının iddiasının yargılama gerektirdiği, mübrez deliller ile bu aşamada yaklaşık ispatın yerine getirilemediği ve değişen koşullara göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği görülmekle, davanın esasını çözecek olan mahkemenin tedbir talebinin reddine yönelik verilen kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/07/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.