Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/963 E. 2019/1023 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/963 Esas
KARAR NO : 2019/1023 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2019 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2018/692 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 10/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen 05/03/2019 tarihli ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dilekçede açıklanan ve resen gözetilecek sebeplerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin 27/04/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında oy çokluğu ile alınan kararların dilekçede ileri sürülen nedenlerle hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle iptalini talep ve dava etmiş; TTK.’nın 449. maddesi uyarınca iptali istenen kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/03/2019 tarih ve 2018/692 Esas sayılı ara kararı ile; ” … Somut olayda, dava konusu yapılan icralarının geri bırakılması istenilen kararların icra edilmeleri halinde, HMK.’nın 389. maddesinde öngörülen hakkın elde edilmesinin zorlaşmayacağı gibi, bu nedenle ciddi bir zararın doğma olasılığının bulunmadığı; davanın kabulüne karar verilmesi halinde geriye doğru talep edilen hakların elde edilmesinin her zaman olanaklı olduğu, dolayısı ile icranın geri bırakılmasına ilişkin tedbir koşullarının bulunmadığı … ” gerekçeleri ile; ” Davaya konu davalı şirketin 27/04/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan iptali istenilen kararların icrasının geri bırakılması isteminin yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde görülmediğinden reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ara kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda verilmiş hukuka aykırı bir karar olduğunu, Davalı şirketin yapmış olduğu tüm çalışmalar ve yatırımlar düşünüldüğünde bilançolarda düzenlenen net karların oldukça düşük olduğunun anlaşıldığını, şirket kayıtlarında yapılacak incelemelerde, gizlenen bir kazanç durumunun ortaklık haklarına zarar vereceğini, bilanço kayıtlarının fiili durum ile bağdaşmadığı ve karın bilançoya düşük yansıtıldığının tespit edileceğini, bu nedenle Genel Kurulun toplantısında alınan ve iptali istenen kararların icrasının durdurulması gerekirken taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı şirkette oy çokluğunu elinde bulunduran ortakların söz konusu hakim durumlarını kötüye kullandıklarını, 2017 yılı olağan genel kurul toplantısına şahsi çıkarlarını ön planda tutarak kendi lehlerine fakat şirketin zararına sebebiyet verecek ve mevcut fiili durumu yansıtmayan kararlar aldıklarını, söz konusu toplantıda alınan kararların uygulanmasının şirket aleyhine geri dönüşü mümkün olmayan ciddi sonuçlar doğuracak nitelikte kararlar olduğunu, Hayatın olağan akışı göz önüne alındığında genel kurulun; yönetim kurulu üyelerine kendi iştirak alanları için rekabet izni vermeyeceği hususunun izahtan vareste olduğunu, iptali ve yürütmesinin geri bırakılmasını talep ettikleri söz konusu kararların; çalışma ve ticaret özgürlüğünü aşırı şekilde sınırlayan ve hiçbir şekilde müvekkilin de pay sahibi olduğu davalı şirketin lehine olmayan, sırf bu sebeple dahi geçerli olmamaları gereken kararlar olduğunu, TTK’ nın 396. maddesinde yer alan rekabet yasağının, sadakat yükümlülüğünün gereği olarak yönetim kurulu üyeleri bakımından getirilmiş bir hüküm olduğu, iptal davasının ise, alınan genel kurul kararlarının kanuna, şirket ana sözleşmesine, özellikle dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi halinde açılan bir dava olduğu ve şirket aleyhine telafisi mümkün olmayacak derecede ciddi zararlar doğabileceği hususu nazara alındığında TTK m 449 gereğince davaya konu söz konusu kararların yürütmesinin geri bırakılması gerektiğini, Yerel Mahkemenin 05/03/2019 tarihli ara kararında belirtildiği üzere, ” TTK’ nın 449 maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alınması için yönetim kurulu üyelerine tebliğden itibaren 7 gün içerisinde beyanda bulunmaları için meşruhatlı davetiye gönderilmiş, yönetim kurulu üyelerinin görüş bildirmedikleri görülmüştür. ” Davalı şirketin bu kötü niyetli ve umursamaz tutumuna karşılık yargılama sürecinde telafisi mümkün olmayan bir durum oluşmayacağı kanaati ile yürütmenin durdurulması taleplerinin reddedildiğini, kaldı ki dava konusu dürüstlük kurallarına aykırı genel kurul kararlarının alınmasında payı bulunan yönetim kurulu üyelerinin görüşünün tarafsız olamayacağı hususunun şüphesiz olduğunu, bu denli önemli ve riskli kararların sadece yönetim kurulu üyelerinin keyfiyetine bırakılacak bir husus olmadığını beyanla; Davalı … Sanayi ve Tic. A.Ş.’ nin 27/04/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan ve dilekçelerinde bahsi geçen kararların iptali talebi ile açılan söz konusu davada; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/03/2019 tarihli, davalı şirketin 27/04/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların yürütmesinin geri bırakılması taleplerinin reddi yönündeki ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak yeniden inceleme yapılmasını ve bu kararlara ilişkin olarak yürütmenin geri bırakılması kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, genel kurul kararının iptali davasında TTK’nın 449. maddesi uyarınca 27/04/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin geri bırakılması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.HMK’nın 389/1 maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut cddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir.İptali talep edilen genel kurul kararları, davalı şirketin 2017 yılına ait finansal tablolar ile bilanço ve gelir tablosunun onaylanması, yönetim kurulunun ibrasının onaylanması, 2017 yılı dönem net karının dağıtımı, 2015 yılı dönem net karının dağıtımı, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi, yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkının belirlenmesi ve yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 maddelerine göre işlem yapabilmeleri için izin verilmesine ilişkin kararlar olup, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, söz konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmaması halinde HMK 389. maddede öngörülen hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı hususu ispat edilemediğinden ve davanın kabulü halinde geriye dönük olarak talep edilen hakların elde edilmesi her zaman olanaklı bulunduğundan ihtiyati tedbir şartları oluşmamıştır. Uyuşmazlığı esastan çözecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/07/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.