Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/962 E. 2021/42 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/962 Esas
KARAR NO: 2021/42 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1049 Esas – 2018/904 Karar
TARİH: 18/10/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/1171 -623 E.K. SAYILI DAVA DOSYASINDA
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında 1 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe girmek üzere imzalanmış Distribütörlük Sözleşmesinden ve bu sözleşmenin süresini 21.12.2015 tarihine kadar uzatan Tadil Protokolünden kaynaklanan ticari bir ilişki bulunduğunu, davalının sözleşmesel taahhütlerini tam ve gereği gibi yerine getirmediği gibi temerrüde düştüğünü ve cari hesap borcunu ödemediğini, davalının haksız ve dayanaksız iddialarla vekiledeni şirkete ihtarnameler göndererek taleplerde bulunduğunu, davalı borcunu ödemesi gerekirken vekiledeni şirketin pazardaki bir ürününü ayırt edilmeyecek şekilde benzer bir isimle piyasaya sürmesi nedeniyle söz konusu ihlalin durdurulması için davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak davalı tarafından ihtarnameye rağmen borcunu ödememesi üzerine, vekiledeni şirketin taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiden kaynaklanan ve temerrüde düşülen borç miktarı üzerinden İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalı tarafından alacağa haksız olarak itiraz edildiğini beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, vekiledeni ile davacı arasında 05/01/2014 tarihli Distribütörlük Sözleşmesi ile 2015 yılını kapsayan Tadil Protokolünün imzalandığını, ancak sözleşmedeki fesih şartlarına uyulmadan taraflar arasındaki işbu sözleşmenin davacı tarafindan feshedildiğini, vekiledeninin stoklarında bulunan ve davacının haksız feshi nedeni ile vekiledeni tarafından satışı imkansız hale gelen ürün bedellerinin ve vekiledeninin hak ettiği birtakım ihale komisyonlarının, davacının icra takibine dayanak yaptığı cari hesap bakiye tutarından mahsup edilmesi gerektiğini, davacının talep ettiği tutarın 595.407,23.-TL olduğunu, vekiledeni tarafından iade edilmesi gereken mallar bedelinin 353.685,29.-TL, ihaleler ile ilgili komisyon alacağının ise 423.503,36.-TL olduğunu, söz konusu takas-mahsup taleplerinin ise davacı tarafından kabul edilmediğini, bu nedenle de vekiledeni tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’niin … E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak davacı tarafından itiraz edilmesi nedeni ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1171 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, vekiledeninin davacıdan 185.525,44.-TL alacaklı olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalması kaydıyla davacının davasının reddine, takip miktarı üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınmasına, işbu dava dosyası ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1171 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesine, birleşmesi talep edilen dosyadaki davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/1171 -623 E.K. SAYILI DAVA DOSYASINDA
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeninin Philips marka medikal ürünlerin distribütörü olarak geniş bir pazar ağı yarattığını, daha önce davalı tarafından piyasaya sürülen medikal ürünlerle ilgili olarak %100 sermayesi ana şirket olan … ne ait olan … A.Ş. ile 05.01.2014 tarihinde Distribütörlük Sözleşmesi bağıtlandığını, sözleşme dönemi 05.01.2014-31.12.2014 olup akabinde ise 01.01.2015-31.12.2015 arası dönem için Tadil Protokolü bağıtlandığını, taraflar arasında bağıtlanan distribütörlük sözleşmesinde ayrıntılı olarak fesih süreci ve uyulması gereken esaslar yazılı olmasına rağmen davalı tarafından söz konusu sözleşme hükümleri ihlal edilerek, sözleşmesinin e- posta ile sona erdirildiğini, davalı tarafın önce vekiledeni şirketin 300.000 TL’lik kati teminat mektubunu nakte dönüştürdüğünü ve akabinde cari hesaptan doğan bakiye alacağı için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından 30.06.2016 tarihinde ilamsız icra takibine giriştiğini, vekiledenin elinde bulunan ve sözleşmenin sona ermesi nedeniyle satışı imkansız hale gelmiş olan davalı tarafa ait ürünler için 18.07.2016 tarih ve … nolu iade ürün faturası (353.685,29 TL bedelli) ile tüm çalışmaları vekiledeni şirket tarafından yapılan ve davalı tarafından vekiledeni şirkete teklif verdirilmediği ihalelerden doğan komsyon bedelleri için 18.07.2016 tarih ve … nolu faturayı (423.503.,36 TL bedelli) düzenlendiğini, vekiledeni şirketin iş bu faturalardan doğan toplam 777.188,55 TL alacağı olduğunu, davalı tarafın vekiledeni şirket aleyhine İstanbul …İcra Müd. … sayılı dosyasından takibe konu yapmış olduğu 595.407,73 TL ye itiraz edilerek takas mahsup talebinde bulunulduğunu, ancak davalı tarafından söz konusu icra dosyasındaki alacağı için İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1049 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılması üzerine, taraflarınca da İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile iki adet fatura tutarı ile ilgili takibe girişildiğini, ancak davalı tarafından kötü niyetle söz konusu faturalara ve alacak kalemlerine itiraz edildiğini, itirazın iptali ve takip miktarı üzerinden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedimesi istemiyle iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu beyanla, gerek dava ekonomisi, gerekse taraflar arasındaki sözleşme ve karşılıklı cari hesaptan kaynaklanan aynı mahiyetteki ihtilaflar nedeniyle iş bu dava dosyasının İstanbul13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1049 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile ticari ilişki kapsamında davacının borçlarını ödememesi nedeniyle daha önce davacı aleyhine açılmış olan İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1049 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini, haksız ve dayanaksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/10/2018 tarih 2016/1049 Esas – 2018/904 Karar sayılı kararında; “Taraflar arasında 01/05/2014 – 31/12/2014 tarih aralığını kapsayan bir bayilik sözleşmesinin ve 01/01/2015 – 31/12/2015 tarih aralığını kapsayan Tadil Protokolünün bağıtlandığı, bayilik anlaşmasının 1. maddesinde davalı …’ ın belirlenen şehir veya bölgelerde … tarafından belirtilen, … markası altında satışı gerçekleştirilen ürünlerin ve sistemlerin satışı ile ilgili olarak münhasır olmayan distribütör tayin edileceğinin belirlendiği, dolayısıyla davalı …’ın münhasırlık karinesine dayanamayacağı, ayrıca sözleşmede açıkça sözleşme geçerlilik süresi belirlenmiş olup sözleşmenin 8.1 maddesinde sona ermenin sonuçlarının düzenlendiği, dolayısıyla sözleşmenin feshedilmeyip süre sonunda olağan olarak ve sözleşme gereği sona erdirildiği, davalı …’ın bu itibarla haksız ve fesih bildirim önellerine uyulmadan sözleşmenin feshedildiği savunmalarının yerinde olmadığı, ayrıca yine davalı tarafından stok mallar ile ilgili itirazda bulunulup, ellerinde kalan stok malların ve miktarının keşfen tespit edilmesi talep edilmiş ise de, sözleşmenin 8.4 nolu Bilgi Sağlama, Stok Teklifi başlıklı maddesinde sözleşmenin sona ermesi halinde …’ın …’ e 15 gün içinde ilgili maddede ki tüm bilgileri vereceği, ürün stokunun listelenmesi ve bu stokun sözleşmenin 8.7 maddesinde belirtilen tavsiye edilen yeniden satın alma fiyatları üzerinden …’e satışa sunulması gerektiği, keza bekleyen siparişlerinde …’e veya … tarafından tayin edilecek bir 3. şahısa devredilebileceği, 8.7 maddede …’in kendi inisiyatifi ile açılmamış, orijinal ambalajlı, yeni ürün olarak pazarlanabilecek ürünleri yeniden satın alabileceği düzenlenmiş olup sözleşmede stok malların itirazsız iade alınacağına dair zorunluluk getirilmediği, davalı …’ın stok mallar yönünden sözleşme hükümlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Tarafların ticari defter kayıtlarına raporla saptandığı üzere; davacının kendi defterlerinde, davalının 300.000,-TL’lik teminat mektubunu nakde çevirip davalı borcundan tenzili sonrasında, takip tarihi itibari ile davalıdan 591.663,23-TL alacaklı durumda olduğu, davalı tarafından davacıya düzenlenen ürünlerin iadesine ve ihale komisyon bedellerine ilişkin faturaların kaydına davacı defterlerinde rastlanılmadığı, Davalı tarafından talep edilen komisyon bedellerinin, hangi ihaleden hangi tutarda olduğu hususunda, davalı tarafından İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1171 E sayılı dosyasına sunulan delil listesinin 12. maddesinde bir hesap tablosu sunulmuş ise de, davalı tarafından talep edilen bu komisyon bedellerinin, hangi ihaleden hangi tutarda olduğu, iddia edilen ihalelerin gerçekleşip gerçekleşmediği ve taraflar arasında ihaleler hususunda ne tür bir ilişki olduğu, komisyon oranının ne olduğu, ihtilafsız dönemde taraflar arasında bu tür bir uygulama olup olmadığı v.b. hususların dosya kapsamı ve davacı defterlerinden net olarak anlaşılamadığı , Ayrıca yine, davalı tarafından davacıya düzenlenen iade faturasındaki ürünlerin gerçekten davalı stoklarında yer alıp almadığı, eğer yer alıyorsa bu ürünlerin değerinin ne olduğu ve işbu değerlerin faturadaki tutarlar ile örtüşüp örtüşmediği hususlarına ilişkin olarak herhangi bir somut delile ve tespite de rastlanmadığı, İncelenen davacı defter kayıtlarına göre davalı …’dan talep edebileceği tutarın 591,663,21.-TL asıl alacak ve 2.893,48.-TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 594.301,19-TL olacağı, Ankara’ya yazılan talimat üzerine incelenen davalı – birleşen davada davacı … defterlerinde 30.06.2016 icra takip tarihi itibariyle, davacı …’ in, davalı …’den 591.663,21 TL bakiye alacaklı olduğu, dolayısıyla her iki şirketin ticari defter kayıtları esas alındığında 30.06.2016 icra takip tarihi itibariyle birbirleri ile tam uyumlu olduğu, Davacı … tarafından başlatılan 30.06.2016 tarihli icra takibinden sonra, davalı … tarafından davacı muhatap alınarak; komisyon bedelleri için düzenlenen 18.07.2016 tarihli … nolu 423.503,36 TL bedelli iade faturası ile, elde kalan ve satışı imkansız hale gelen ürünler için 18.07.2016 tarihli … nolu 353.685,29 TL bedelli iade faturasının davacının borcuna kayıt edildiği (toplam 777.188,65-TL), dolayısıyla davalı …’ın 20.10.2016 dava tarihleri itibariyle, davacı …’den bakiye (591.663,21 – 777.188,65 =) 185.525,44 TL bakiye alacaklı olduğu tespit edilmektedir. Netice itibariyle, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süresinde sona erdiği, davacının cari hesaptan bilirkişi raporuyla tesbit edildiği üzere alacaklı olduğu, davalı – birleşen davada davacı …’ın sözleşmenin sona erme hükümlerine uymadığı, aleyhine davacı … tarafından cari hesap alacağı için takibe girişildikten sonra iade faturası ve komisyon faturası düzenleyip defterlerine kaydettiği, stok mallar yönünden sözleşmenin 8. madde ilgili fıkralarındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği, ayrıca düzenlediği komisyon faturasına rağmen buna dair hiçbir dayanak bilgi ve belge sunulmadığı, sözleşme hükümlerine göre davalı – birleşen davada davacı …’ın komisyon ve iade faturasının yasal ve sözleşmesel dayanağı bulunmadığı, sadece davacıya karşı alacak yaratmak kaygısıyla bu faturaların düzenlendiği…”gerekçesi ile, ASIL DAVADA; Davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında itirazın 591.663,23-TL’si asıl alacak, 2.893,48-TL’si faiz olmak üzere toplam 594.301,19-TL üzerinden İPTALİNE, takibin diğer koşullarıyla DEVAMINA, Fazla talebin REDDİNE, Alacağin %20 si oranında 118.860,23-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, BİRLEŞEN DAVADA; Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı / birleşen dosyada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı / birleşen dosyada davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin … marka medikal ürünlerin distribütörü olarak geniş bir pazar ağı yarattığını elde ettiği başarılı çalışmalar nedeniyle daha önce davacı tarafından piyasaya sürülen medikal ürünlerle ilgili olarak %100 sermayesi ana şirket … ait olan … A.Ş. İle 05.01.2014 tarihinde Distribütörlük Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme döneminin 05.01.2014- 31.12.2014 tarihi olduğunu, 01.01.2015- 31.12.2015 arası dönem için Tadil protokolü imzaladığını, Taraflar arasında imza altına alınan Distribütörlük sözleşmesinde ayrıntılı olarak fesih süreci ve uyulması gereken esaslar yazılı olmasına rağmen davacı tarafından söz konusu sözleşme hükümlerini ihlal ederek müvekkili şirketin sözleşmesini e posta ile yapılan bildirim ile sona erdirdiğini, fesih sonrası uyulması gereken ve sözleşmede açıkça düzenlenmiş olan sürece de davacı tarafından uyulmadığını, Müvekkili şirketin ticari kayıtlarına göre davacı taraftan 185.525,44 TL alacaklı olduğunu, davacı tarafın ise müvekkili şirket tarafından gönderilen 18.07.2016 tarihli iade ürün faturası ile komisyon bedelleri içi düzenlenen faturaları kabul etmediğini ve iade ettiğini, diğer taraftan davacı tarafa ait muhasebe birimi tarafından müvekkili şirkete 07.10.2016 tarihinde gönderilen hesap muatabakatında ise 30.09.2016 tarihi itibarıyla müvekkili şirketin borç bakiyesi 0,00 olarak bildirildiğini ve mutabakat talep edildiğini, bunun davacı tarafın ortaya koyduğu bir başka çelişki olduğunu, yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Yerel Mahkemenin yargılama gerektiren bir konuda müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmetmesinin de usul ve yasalara aykırı olduğunu, yasal olarak yargılama gerektiren bir konuda icra inkar tazminatına hükmedilmeyeceğinin açık olarak düzenlendiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davacı- birleşen dava davalısına ait haksız hukuki ve fiili dayanaktan yoksun davanın reddine birleşen dosyada davanın kabulüne karar verilmesini, istinaf başvurusunun kabulüne, tehiri icra kararı verilmesini, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkide bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, birleşen dava ise karşı tarafın sözleşmeyi süresine uymadan feshetmesi nedeniyle satılması imkanı kalmayan ürünlerin karşı tarafa iadesi sebebine dayalı düzenlenen iade faturası ile sözleşmenin feshi nedeniyle teklif verilemeyen ihaleler komisyon bedeli faturalarından kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında 01/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren ve tadil ile 21/12/2015 tarihine kadar süren distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmesel edimlerini tam ve gereği gibi yapmaması nedeniyle sözleşmenin yenilenmediğini, cari hesaptan doğan alacaklarının da ödenmediğini bunların tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini, birleşen dava da ise davacı vekili, davalı ile müvekkili şirket arasında 05/01/2014 tarihli ve 2015 yılını da kapsayan distribütörlük anlaşması yapıldığını, sözleşmede fesih şartlarının belirlendiğini, davalının fesih şartlarına uymadan sözleşmeyi feshettiğini, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin satışı imkansız hale gelen ürünlerin iadesi ile bedellerinin ve müvekkilinin hak ettiği bir takım ihale komisyonlarının ödenmediğini, bunlar için düzenlenen faturaların haksız olarak iade edildiğini, alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı asıl dava davalı- birleşen dava davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 01/05/2014- 31/12/2014 tarihlerinde geçerli olmak üzere distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, anılan sözleşmenin tadil protokolü ile 31/12/2015 tarihine kadar uzatıldığı, 2016 yılında taraflar arasındaki sözleşmenin uzatılmayacağına karar verildiği uyuşmazlık konusu değildir.Alınan bilirkişi raporuna göre her iki taraf ticari defterlerinde birleşen dava davacısının davaya ve takibe konu ihtilaflı iki adet faturası dışında kayıtların birbirlerini doğruladığı ve asıl dava davacısının ticari ilişki sonucunda davalıdan defter kayıtlarına göre 591.663,23 TL alacaklı olduğu ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesi münhasır olmayan distribütörlük sözleşmesi olup süreli sözleşmedir. Asıl sözleşme 01/05/2014-31/12/2014 tarihlerini kapsamak üzere yapılmış, sonraki protokol ile asıl sözleşmenin 01/01/2015-31/12/2015 tarihleri arasında devam etmesi kararlaştırılmıştır. Anılan sözleşmede sözleşmenin süre sonunda aksi bildirilmedikçe otomatik olarak yenileneceğine veya uzatılacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine taraflar tadil protokolü ile ilk sözleşmenin 2015 yılı içinde geçerli olduğunu kararlaştırmışlardır. Buna göre sözleşme yenilenmediği için süre sonunda kendiliğinden sona ermiştir. Asıl dava davacısı da davalıya 2016 yılı için sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmiştir. Bu nedenle davalı- birleşen dava davacısının sözleşmenin fesih maddelerine uyulmadan davacı tarafından süresinden önce feshedildiğine ilişkin itirazları yerinde değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık birleşen dava davacısının takibe konu ettiği ve asıl davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edilen faturalarından kaynaklanmaktadır. Birleşen dava davacısının ihtilafa konu faturaları iade faturası ile komisyon bedeli alacağı faturasıdır. Taraflar arasındaki sözleşmede asıl dava davacısı tarafından satılan ürünlerin sözleşme sonunda iade alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Sözleşmenin 8.4 maddesinde şirketin (davalı distribütör) gecikmeksizin en geç anlaşmanın feshini veya sona ermesini müteakip 15 gün içinde aşağıdakilerle ilgili bilgileri …’e (davacı) verecektir.A) Fesih veye sona erme tarihinden önce şirket taarfından alınan ve tüm karşılanmamış müşteri siparişleri (bekleyen siparişler) B) İşbu anlaşma uyarınca yapılan tüm bekleyen fiyat teklifleri veya teklifler (bekleyen fiyat teklifleri) C) Fesih sırasında mevcut olan ürün stokunun listelenmesi ve bu stokun bölüm 8.7’de belirtilen tavsiye edilen yeniden satın alma fiyatları üzerinden …’e satışa sunulması hükmü bulunmaktadır. Sözleşmenin 8.7 maddesinde de yeniden satın alma fiyatının tespitine yer verilmiş olup madde de …’in kendi insiyatifi ile açılmamış, orjinal ambalajında yeni ürün olarak pazarlanabilecek ürünleri satın alabileceği belirtilmiştir. Birleşen dava davacısı fesih nedeniyle satılması imkansız bulunan davalı ürünleri için iade faturası düzenlediklerini, bu ürünleri iadeye hazır oldukların belirtmiş ise de sözleşmenin 8.4 maddesine uygun stok ürünleri davalıya bildirdiğini ve davalının bu ürünleri 8.7 maddesinde belirtildiği şekilde geri almayı kabul ettiğini ispatlayamamıştır. Aksine birleşen dava davalısı söz konusu iade faturasını kabul etmeyerek süresinde itiraz ile faturayı iade etmiştir. Bu nedenle birleşen dava davacısının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşmede birleşen dava davacısına her hangi bir şekilde komisyon, prim vb ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Sözleşme süre sonunda kendiliğinden sona erdiğinden ve sözleşmede distribütöre her hangi bir şekilde komisyon, prim vb ad altında ödeme yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından birleşen dava davacısının düzenlediği komisyon alacağına ilişkin faturanın da geçerliliği bulunmamaktadır. Davalı da anılan faturaya süresinde itiraz ederek faturayı iade etmiştir. Her ne kadar asıl dava davacısı tarafından gönderilen mutabakat metninde davalıdan açık hesap ticari ilişkide mutabakat tarihi itibarıyla alacaklı olmadıkları belirtilmekte ise de davacı bu mutabakatın şirket bünyesinde fakat farklı bir birimden davalı ile yapılan ticari ilişkiye ait olduğunu cevaba cevap dilekçesinde belirtmiş olup, anılan mutabakat davalı tarafça imzalanmadığı gibi bizzat davalı ticari defterlerinde de davalının takipte talep edilen miktar kadar davacıya borçlu olduğu bilirkişi raporu ile sabit olduğundan ve davalı anılan mutabakatın davaya konu ticari ilişki kapsamında teklif edildiğini ispatlayamadığından istinaf sebebi yerinde değildir. Asıl davada talep edilen alacak belirli ve likit olduğundan ve taraf ticari defterlerinde asıl davada talep edilen alacak miktarı yönünden ihtilaf bulunmadığından asıl dava davalısının hakkında yapılan takibe itirazı haksız olmakla ve şartları da bulunmakla mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Asıl dava davalısının icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı-birleşen dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davalı – birleşen davada davacının istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Asıl dava yönünden, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 40.416,51.TL istinaf karar harcından, asıl dava davalı – birleşen davada davacın tarafından yatırılan 10.104,12.TL harcın mahsubu ile bakiye 30.312,39.TL’ nin asıl dava davalı – birleşen dava davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Birleşen dava yönünden, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, asıl dava davalısı – birleşen dava davacısı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’ nin asıl dava davalısı – birleşen dava davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.