Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/961 E. 2021/330 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/961
KARAR NO : 2021/330
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/1292 Esas – 2018/1048 Karar
DAVA: Menfi Tespit ve İstirdat
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili ile davalılar arasında 5000 adet büyük pide kutusu, 5000 adet küçük pide kutusu, 3000 adet pizza kutusu, 10000 adet 6 x 12 triplex klişe ıslak mendil, 2 adet klişe küçük pide kutusu, 2 adet büyük klişe pide kutusu, 2 adet klişe pizza kutusu ve 2 adet triplex klişe 6 x 12 ıslak mendilin üretilerek müvekkiline 6.537,20 TL karşılığında 05.04.2014 tarihinde teslimi konusunda 19.03.2014 tarihli protokol imzalandığını, protokolde yazdığı üzere müvekkilinin ürünlerin bedelinin 537,20.TL’sini davalılara nakden ödediğini ve bakiye 6.000,00 TL için ise davalılara … T.A.Ş. Ataşehir Şube Müdürlüğü’nün … çek numaralı 20.06.2014 keşide tarihli 3.000,00 TL bedelli ve … T.A.Ş. Ataşehir Şube Müdürlüğü’nün … çek numaralı 20.07.2014 keşide tarihli 3.000,00 TL bedelli çekleri teslim ettiğini, taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca ürünlerin 05.04.2014 tarihinde müvekkiline teslim edilmiş olması gerekirken, davalıların müvekkilinin sözlü talep ve uyarılarına rağmen ürünleri müvekkiline teslimden imtina ettiklerini, davalıların elinde bulunan müvekkiline ait iki çekin, davalıların protokolün yükümlülüklerini yerine getirmemeleri sebebiyle bedelsiz kaldığını belirterek, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, davaya konu çeklerin bedellerinin ödenmesi halinde ise davanın istirdat davası olarak devamı ile müvekkili tarafından ödenen bedelin ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, % 20 tazminatın davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 08/06/2015 tarihli istirdat talepli dilekçesinde özetle; davaya konu 20/06/2014 tarihli çekin, üçüncü kişi …San. Tic. Ltd.Şti tarafından bankaya ibraz edildiğini, çek karşılığı olan 3.000,00 TL ‘nin üçüncü şahıs tarafından tahsil edildiğini, yine davaya konu 20/07/2014 tarihli çekin, davalıların cirosu sonrası hamil olan …San.Tic.AŞ ile yapılan protokol uyarınca 1.500,00 TL ödeme yapılarak 3. Kişiden ibraname alındığını, çek aslının bankaya teslim edildiğini belirterek, davanın istirdat davası olarak devamı ile müvekkili tarafından ödenen bedelin ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, % 20’den aşağı olmamak üzere takdir edilecek tazminatın davalıdan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir. Davalı … 17.05.2016 tarihli duruşmada; protokol başlıklı belge altındaki … ünvanı altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, bu imzanın …’na ait olduğunu, tahsilat makbuzu başlıklı makbuzdaki tahsil eden … ünvanı altındaki imzanın da kendisine ait olmadığını, bu şirketin kendisine ait olduğunu, ancak … ve … kendisinin evraklarını kullandıklarını, herhangi bir ortaklığı bulunmadığını, borç yapılandırma ve ibra sözleşmesinde de imzasının olmadığını beyan etmiştir. Davacı vekili dosyaya 11/10/2018 tarihli sulh sözleşmesini ibraz ederek, davalılardan … ile sulh olunduğunu beyan ederek, sulh anlaşması gereğinin yapılmasını talep etmiş, mahkemenin 12/10/2018 tarihli duruşmasında da; davalılardan … ile sulh olduklarını, … ile yapılan sulh protokolü uyarınca davanın konusuz kaldığını, bu yönden karar verilmesini, diğer davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/10/2018 tarih ve 2014/1292 Esas – 2018/1048 Karar sayılı kararı ile; “…Yargılama aşamasında davacının davalılardan … ile sulh olduğu ve bu davalı yönünden davanın konusuz kaldığı, İstanbul ATK. Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 14/04/2017 tarihli raporda özetle;Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu Protokol(Sözleşme), Tahsilat Makbuzunda … ile İbra Sözleşmesinde … San.ve Tic.Ltd.Şti kaşe izleri üzerine atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği belirtildiği , davalı … ile davacı arasında ticari ilişki olmadığı anlaşılmakla; Davalılardan …’a yönelik açılan davanın reddine, Davalılardan … yönelik açılan dava konusuz kaldığından bu davalı yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalılardan …’ya yönelik açılan davanın REDDİNE,2-Davalılardan … yönelik açılan dava konusuz kaldığından bu davalı yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı … ile müvekkili arasındaki sulh anlaşması doğrultusunda tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını,Mahkemece, belirtilen gerekçelerle davalı … aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar mahkemece hükme esas alınan ATK Fizik İhtisas Dairesi raporunda, imzaların davalı …’a ait olmadığı bildirilmişse de, davalı …’ın 17.05.2016 tarihli duruşmada; protokol başlıklı belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, imzanın davalı …’na ait olduğunu, tahsilat makbuzunda tahsil eden … unvanı altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, şirketin kendisine ait olduğunu ancak davacı … ile dava dışı …’nun kendisine ait belgeleri kullandığını, bu şahıslarla herhangi bir ortaklığı bulunmadığını ileri sürdüğünü, davalı …’ın beyanlarının gerçeğe, mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, her iki davalının da ‘Sarp Ambalaj’ unvanı altında, aynı bulunan dükkanlarda ticari faaliyetlerini yürüttüklerini, davalı …’nun 5/C numaralı işyerinde, davalı …’ın ise 5/B-C numaralı işyerinde faaliyet gösterdiğini, aynı işyerinde faaliyet göstermekle, aralarında organik bağ bulunduğunu, 18/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda da, davalıların işyeri adreslerinin ve telefon numaralarının aynı olduğu, birlikte ticari faaliyette bulundukları ve aralarında organik bağ bulunduğunun ifade edildiğini, Davalılar arasında organik bağ bulunduğu ve aynı adreste faaliyet gösterdikleri sabit olduğuna göre, davalı … , diğer davalı …’ın bilgisi ve rızası dahilinde tahsilat makbuzunu ve sözleşmeyi imzaladığının açık olduğunu, davalı …’ın, müvekkiline olan borcunu ödediğine dair herhangi bir iddiası bulunmadığını, … ve …’ın aynı isim altında, aynı iş yerinde faaliyet gösterdiklerine ve aralarında organik bağ mevcut olduğuna göre, davalı …’ın müvekkilinin alacağından sorumlu olduğunu, mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden, hatalı değerlendirme sonucunda davanın reddine dair karar verildiğini belirterek, Mahkemece davalı … aleyhine açılan dava ile ilgili olarak verilen davanın reddine dair kararın kaldırılmasına, yeniden yapılacak inceleme sonucunda davanın kabulüne, %20’den aşağı olmamak kaydı ile takdir edilecek tazminatın davalı …’tan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari alım satım nedeniyle davalı tarafa verilen çeklerin bedelsiz kaldığı iddiasından kaynaklanan menfi tespit/istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı …’a yönelik açılan davanın reddine, davalı … yönelik açılan dava konusuz kaldığından, bu davalı yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı tarafça, davalı … hakkında verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava dilekçesinde belirtilen ürünlerin davacıya satışı ve teslimi hususunda davacı şirket ile …. arasında protokol (sözleşme) düzenlendiği, dava konusu her iki çekte de lehtarın davalı …. olduğu, tahsilat makbuzunda davalı … kaşesi ve kaşe üzerinde bulunan imzanın davalı …’a ait olmadığının ATK Fizik İhtisas Dairesi raporu ile tespit edildiği, dosya kapsamı ile, davalı …’ın dava konusu alacaktan sorumluluğunun bulunduğu ispatlanmadığı gibi davacı alacağının yargılama sırasında diğer davalı tarafından ödendiği, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 14,9.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.