Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/948 E. 2020/1553 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/948 Esas
KARAR NO : 2020/1553 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE İTCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/634 Esas – 2018/642 Karar
TARİH: 06/06/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı/ alacaklı banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığını; davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak bu sözleşmeleri imzaladıklarını; asıl borçlunun aldığı kredilerin geri ödememesi ve ödemelerini aksatması üzerine asıl borçluya ve kefillere ödemeyi teminen hesap kat ihtarnamesi gönderilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini; buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine davacının, alacağını tahsil için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını; davalı borçlular tarafından, ödeme emrinin tebliği üzerine borcun tüm fer’ilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu; davalıların borca itirazının haksız olduğunu; bu nedenlerle, davalıların icra takibine vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının kefil olduğu geçmiş tarihli ve artık geçerliliği olmayan kredi sözleşmelerinin, davacı banka tarafından halen geçerliymiş gibi gösterilerek davalıdan haksız olarak tahsilat yapılmaya çalışıldığını; bu nedenlerle, haksız davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere karar verilmesini; talep etmiştir. Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının, kefaletten feragat ettiğini; bu durumun davacı banka tarafından da kabul edildiğini; buna bağlı olarak davalının kefil olduğu kredi sözleşmelerinden borcunun bulunmadığını; esasa ilişkin olarak da davacının taleplerinin yerinde olmadığını; bu nedenlerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini; talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/06/2018 tarih 2014/634 Esas – 2018/642 Karar sayılı kararında;”Uyuşmazlık davacı/alacaklı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında düzenlenen genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerinin diğer davalılar tarafından müteselsil kefil sıfatı ile imzalanıp imzalanmadığı; bu kapsamda, bu sözleşmelerden doğan borçlardan müteselsil kefil sıfatı ile sorumluluklarının bulunup bulunmadığı ile varsa müteselsil kefillikten doğan borçlarının ne olduğu ile davacı/ alacaklı bankanın, alacağını tahsil için davalılar hakkında icra takibi yapmakta haklı bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmeleri (GNGKS) imzalandığı ve limit artırımları yapıldığı; davalıların, müşterek borçlu ve müteselsil kefil (MBMK) sıfatı ile sözleşmeyi imzaladıkları; bu sözleşmeler haricinde dava dışı asıl borçlu şirketin borçları için dava dışı …ve …. tarafından MBMK sıfatı ile 12/09/2012 tarihinde 1.600.000,00 TL tutarında GNGKS bulunduğu; GNGKS’lerin süresiz ve genel nitelikte bulundukları; her kredi kullanıldığında, hangi GNGKS’nin kullanılacağının, banka’nın da onayıyla bizzat kredi kullanan tarafından belirlenmesi gerektiği; bu durumda, yeni sözleşme imzalanmasının mevcut sözleşmeleri geçersiz hale getirmediği; bu durumda, davalı …’nun, noter kanalı ile muhatap …’ya ve bilgi için davacı bankanın Kızıltoprak Şubesi’ne ihtarname göndererek kefaletten vazgeçtiği; alınmış ve alınacak olan kredilerden sorumlu olmayacağını ve ayrıca gayrimenkule konan ipoteğin de iptal edileceğini ihtar edildiği; ancak, davacı banka adresinin “Antalya” olarak belirtilmesi nedeniyle ihtarname tebliğ edilmeden iade olunduğu; fakat, davacı bankanın ipoteği fek ettiği; bu durumda, davacı bankanın başka bir kanal ile de olsa talebi aldığı ve ipoteği fek ettiğinin anlaşıldığı; davacı bankanın, hiçbir sebep olmadan ipoteği fek etmesinin mümkün olamayacağının aşikar bulunduğu; ipotek fekkinin davalı kefilin hangi talimatına istinaden yapıldığının belge örneği talep edilmiş ise de davacı bankanın cevap verilmediği; davacı/alacaklı bankanın, olağan uygulamanın aksine talimatsız olarak kendi insiyatifi ile ipoteği fek etmesinin düşünülemeyeceğinden davalı … borçtan sorumlu olmadığı; Davalı …, dava dışı şirketin yeni kredi kullandığını ve davacı banka ile yeni bir borç ilişkisi doğuran yeni bir kredi sözleşmesi imzalandığını savunmuş ise de; davalı … kefilikten vazgeçtiğini bankaya bildirmediği; bu hususta ileride uyuşmazlık çıkması halinde karşılaşabilecek ispat sorunlarını aşmak için bir belgeler dizisi (belgeler zinciri) oluşturmadığı [Konuralp, Haluk: Medeni Usul Hukukunda İspat Kurallarının Zorlanan Sınırları/İspat Hukukunun Güncel Sorunları, Ankara, 1999, s:98]; bu noktada, ortaya çıkan belirsizliğin sonuçlarına da davalının katlanması gerektiği; davacı/ alacaklı bankanın dava dışı … Halıcılık şirketine kredi sözleşmeleri kapsamında hesabın katedildiği tarihe kadar kullandırdığı kredilerden ödenmemiş bakiye alacağından, davalı/müteselsil kefil….nun, 292.27,86 TL asıl alacak, 3.034,83 TL akdi faiz, 151,75 TL akdi faizin Bsmv’si, 53.449,83 TL temerrüt faizi ile 2.677,50 TL temerrüt faizinin Bsmv’si olmak üzere toplam 351.586,77 TL borçlu bulunduğu; gayrinakdi çek kredisi olarak ise ibraz edilmeyen (15) adet çek olduğu; bu çekler için toplam 17.390,00 TL gayrinakit riskinin bulunduğu; bu nedenlerle, davalı/müteselsil kefil … …’nun kefalet limiti dâhilinde kendi temerüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu bulunduğu;bu kapsamda, davacı/alacaklı bankanın alacağın tahsil için davalı … hakkında icra takibi yapmakta ve itiraz üzerini işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davacı tarafından davalı …aleyhine açılan davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davalının, 292.277,86 TL asıl alacak, 3.034,83 TL akdi faiz, 53.449,83 TL temerrüt faizi, 2.824,25 TL Bsmv ve 4.454,78 TL masraf olmak üzere toplam 356.041,55 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 292.277,86 TL’ye 02/09/2013 takip tarihinden itibaren yıllık %54 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında Bsmv uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK.’nun 67/2.maddesi uyarınca; alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 58.455,57 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalı yanın %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından…”gerekçesi ile, 1-Davacı tarafından, davalı … aleyhine açılan davanın reddine,Davacının takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için davalı yanın %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine, 2-Davacı tarafından, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, Davalının, 292.277,86 TL asıl alacak, 3.034,83 TL akdi faiz, 53.449,83 TL temerrüt faizi, 2.824,25 TL Bsmv ve 4.454,78 TL masraf olmak üzere toplam 356.041,55 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Asıl alacak 292.277,86 TL’ye 02/09/2013 takip tarihinden itibaren yıllık %54 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında Bsmv uygulanmasına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 58.455,57 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacının takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalı yanın %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İpotek ile kefaletin farklı teminatlar olduğunu taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkinin kefaleti ortadan kaldıramayacağı gibi sona erdiremeyeceğini, Davalının sözleşme ilişkisi devamınca müvekkili bankaya ulaşan irade beyanı bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin yasa hükümleri gereğince kefaletten tek taraflı rücu imkanı bulunmadığını, İcra takibinde talep edilen alacağın likid olduğunu, davalının icra inkar tazminatına ilişkin itirazların yersiz olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereğince icra inkar tazminatı talep edilebilmesi için alacağın likit olmasının yeterli olduğunu, banka alacaklarının likit alacak kabul edildiğini, (Yargıtay 19.HD 13/12/1993 T. 1992/112222E. kararı) İleri sürerek, Davalı-borçlu … hakkında verilen red kararın kaldırılarak davalının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, davalı-borçlu aleyhine en az %20icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı – borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe, müteselsil kefil borçluların yaptıkları itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalıların bu sözleşmelere müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek kat ihtarnamesi tebliğ edildiğini, ödenmeyen alacakları için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece istinafa konu davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, davalı … hakkındaki bu karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava dışı asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında birden fazla genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu genel kredi sözleşmelerinden 29/04/2005 ve 14/09/2005 tarihli 400.000 TL bedelli iki genel kredi sözleşmesinde davalı … aynı miktarda müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, davacı banka ile asıl borçlu arasında bu genel kredi sözleşmelerinden sonra davalı … kefil olarak imzasının bulunmadığı, 14/11/2008, 16/04/2009 tarihli 1.500.000 TL bedelli ve yine … kefil olarak imzasının bulunmadığı 12/09/2012 tarihli 1.600.000 TL bedelli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davacı bankanın 14/11/2008 tarihinde açılan kredi hesabından 1.441,21 TL, 04/12/2008 tarihinde açılan kredi hesabından 39.426,74 TL alacağı bulunduğu, diğer alacağı olduğu kredi hesaplarının ise 2011 yılı ve sonrasında açıldığı, davalı … ayrıca asıl borçlu şirketin kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis ettği ve hisse senedi rehni verdiği, davalı … bilgi için davacı bankaya hitabende düzenlediği ihtarname ile söz konusu kefaletlerden vazgeçtiğini, bundan sonra alınmış ve alınacak kredilerden sorumlu olmayacağını ve ayrıca ipoteğin iptal edileceğini belirttiği, bu ihtarnamenin bankaya tebliğ edilmemesine rağmen davacı bankanın 2009 yılında ipoteği fekkettiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı … müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, 29/04/2005 ve 14/09/2005 tarihli genel kredi sözleşmeleri nedeniyle asıl borçlu şirketin kredi borcundan dolayı müteselsil kefil olarak sorumlu olup olmadığı noktasında çıkmaktadır. Davalı … her ne kadar davacı bankaya tebliğ edilemese de gönderdiği ihtarname ile genel kredi sözleşmesindeki kefaletlerinden vazgeçtiğini, dava dışı asıl borçlu şirketin bundan sonra kullandığı veya kullanacağı kredilerden dolayı sorumlu olmadığını ve vermiş olduğu ipoteğin fekkinin sağlanacağını belirtmiştir. Her ne kadar yasal olarak kefaletten tek taraflı olarak dönülmesi mümkün değil ise de, davalının kefaletten vazgeçme beyanının bir şekilde davacı bankaya ulaştığı, davacı bankanın bunun üzerine davacının vermiş olduğu ipoteği fekkettiği, asıl borçlu şirket ile yeni genel kredi sözleşmesi imzaladığı, imzalanan bu yeni genel kredi sözleşmelerinde davalı …’nın kefil olarak imzasının bulunmadığı, yeni imzalanan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak asıl borçlu şirkete krediler kullandırıldığı, bu genel kredi sözleşmesinde önceki sözleşmelerin devamı niteliğinde olduğuna ilişkin bir kaydın bulunmadığı, böylece davacı bankanın davalı …’nın kefaletten dönme beyanını zımnen kabul ettiği, yeni imzalanan kredi sözleşmeleri gereğince kullandırılan kredi borcundan dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı (Yargıtay 19 HD’nin 2018/2231-6498 E.K.; 2016/20198 E., 2018/5840 K.; 2016/20187 E., 2018/5839 K.; Yargıtay 11. HD’nin 2017/785 E., 2018/6287 K. sayılı kararları da bu yöndedir) anlaşılmakla davacı bankanın davalı … kefil olarak imzasının bulunduğu kredi sözleşmelerinden kaynaklı olarak asıl borçlu şirkete kullandırdığı kredi hesaplarından kaynaklı alacağı kalmadığından ve bu borçlunun taraflar arasında imzalanan ve kredi hesaplarının dayanağı olan genel kredi sözleşmelerinde kefil olarak imzası bulunmadığından bu borçlardan kefil olarak sorumlu tutulmasına imkan bulunmamaktadır.Bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 30/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.