Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/944 E. 2019/877 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/944
KARAR NO : 2019/877
T Ü R K M İ L L E T İ A D IN A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
DOSYA NUMARASI: 2018/1076 Esas – 2018/1019 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Samsun ili İlkadım ilçesi Pazar mahallesinde halen yaşayıp yaşamadığı- mirasçısının olup olmadığı bilinmeyen ve muhtarlık kayıtlarında herhangi bir bilgiye rastlanmayan … hakkında Samsun 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/267 E. 2017/108 K. Sayılı kararı ile Samsun Defterdarı … kayyım olarak tayinine karar verildiğini, Pazar mahallesinde 1978-1981 yılları arasında oturduğu belirtilen … hakkında yapılan ihbar üzerine anılan kişi adına … Bankası 4200 Ankara Şubesinde 31/01/1978 yılında açılan … nolu hesabın adı geçen adına kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, adı geçen hesap ile ilgili … Bankası ile yazışmalar yapıldığını, … Bankası Genel Müdürlüğünden alınan 04/08/2015 tarih ve 81521 sayılı yazıda özetle” Ankara şubemiz nezdinde yapmış olduğumuz araştırma sonucunda açık veya TMSF ye devrolmuş 4200-201290 numaralı mevduat hesabına rastlanılmamıştır.” denildiğini, banka tarafından paranın akibeti hakkında net bir bilgi verilmediğini, zamanaşımına uğrasa dahi TMSF ye devri gereken paranın devredilmediğini, banka tarafından düzenlenen hesap cüzdanının aslının Samsun Milli Emlak Müdürlüğü Kayyımlık Bürosunda muhafaza edildiğini, söz konusu paranın ( 398.000 lira ) enflasyon hesaplayıcısı ile güncellenmesi sonucu 31/01/1978 – 31/03/2017 tarihleri arası için bulunan 184.092,78-TL nin ödenmesi için .. Bankası Genel Müdürlüğüne 21/04/2017 tarih ve 5866 sayılı yazısıyla ihtaratta bulunulduğunu, paranın 15 gün içinde ödenmesinin istendiğini, süresinde ödeme yapılmadığını belirterek adı geçen paranın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Hazine avukatının taleplerinin tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili bankanın merkezinin İstanbul’ da olup, HMK’ nın 6. maddesi uyarınca huzurdaki davada İstanbul (Çağlayan ) Mahkemelerinin yetkili olduğunu, 818 sayılı B.K nun 125.maddesi, gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu 146.maddesi uyarınca aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, huzurdaki davaya konu taleplerin ise 1978 yılında gerçekleştiği iddia edilen bir işleme ait olduğunu, söz konusu tarihten, dava tarihine kadar yaklaşık olarak 39 yıllık sürenin geçtiği dikkate alındığında, yukarıda anılan kanun maddelerinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu suretle dava dilekçesinde talep olunan sözde alacak/ tazminat/ talep haklarının zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 20/11/2018 tarih ve 2018/1076 Esas – 2018/1019 Karar sayılı kararında; “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının f bendine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların bundan istisna olduğu, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemlerin de “tüketici işlemi” olarak kabul edildiğini, aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğunun belirtildiğini, 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verildiğini, Kanunun geçici-1/1. maddesinde ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan” davaların “açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam” edeceği belirtildiğinden, 28.05.2014 tarihinden önce açılmış davalar yönünden 5464 sayılı Kanunun 44. maddesindeki görev hükümlerinin geçerli olmaya devam edeceği, 6502 sayılı Kanunun bütün bankacılık işlemlerini (m. 3/1-k kapsamına girmeyen tacirler hariç olmak üzere) kanun kapsamına aldığını ve 83/2. maddesi hükmü karşısında diğer kanunlardaki görev kurallarının bu kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkemenin, tüketici mahkemesi olacağı, Somut olayda; dava dışı … hakkında Samsun 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/267 E. 2017/108 K. sayılı kararı ile Samsun Defterdarı … kayyım olarak tayinine karar verilerek adına kayyım olarak dava açılan şahsın davalı banka nezdinde bulunup TMSF’ye devri gereken mevduatının tahsilinin talep edildiği, davacının tacir olmadığı gibi davanın da mutlak ticari dava olmadığı mahkemenin görevli olmadığı, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi nezdinde görülmesi gerektiği…”gerekçesi ile, 1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, 2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin ihtaratına, 3-HMK’ nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ ne tevzi edilmek üzere İstanbul Tüketici Mahkemeleri Tevzi Bürosu’ na gönderilmesine, 4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtaratına karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İddia edilen hesap cüzdanında ismi yer alan kişi ile davacının aynı kişi olup olmadığı, söz konusu belgenin gerçek olup olmadığı, davacının gerçekten müvekkili banka şubesinde hesap açtıran kişi olması durumunda da hesabı hangi sıfatla ve amaçla açtırdığının bu aşamada belli olmadığını, faraziye ile görevsizlik kararının verildiği gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 3561 sayılı Kanun hükümlerine göre uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunması amacıyla kayyım tayin edilen… adındaki kişinin davalı banka nezdinde tespit edildiği öne sürülen hesabının akıbetinin belli olmaması nedeniyle tahsiline yöneliktir. Uyuşmazlık konusu ise, davaya hangi mahkemenin bakmakla görevli olduğu, bu bağlamda mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır…. adındaki şahsın dosyada bulunan hesap cüzdan suretine göre …Bankası Ankara Şubesi’ nde 31/01/1978 tarihinde … no.lu hesaba 398.000 TL yatırdığı, vadenin 31.1.1982 faizin % 12 yazılı olduğu anlaşılmaktadır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 62. maddesine istinaden zamanaşımına uğrayan mevduatın TMSF’ ye devri gerekmekle birlikte davalı bankanın dosyada bulunan cevabi yazısında ise TMSF’ ye devredilmiş söz konusu hesap bulunmamaktadır. Görevli mahkemenin belirlenebilmesi için davalı nezdindeki malvarlığına (hesabına) kayyım atanan … ile davalı banka arasındaki ilişkinin mahiyeti belirlenmeli, işlemin baskın yönü doğrultusunda bankacılık işlemi mi yoksa tüketici işlemi mi olduğu tespit edilmelidir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’ un 3/1- k maddesindeki tanıma göre “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesine göre ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir. Yine anılan yasanın 73/1 maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda; davanın 03/10/2017 tarihinde açılmış bulunmasına, malvarlığına kayyım atanan … dosyada bulunan hesap cüzdan fotokopisinden hesabın ticari bir hesap olmadığı, şahsın tacir olduğu yönünde de bir delil bulunmadığı anlaşılmakla, davalı banka ile hesap sahibi arasındaki ilişkide hesap sahibinin sıfatının tüketici, ihtilafın da tüketicinin taraf olduğu bankacılık işlemi olmasına göre, görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Yargıtay 11.HD’ nin 14/05/2018 tarih ve 2016/11305 E-2018/3488 K sayılı kararında bu nitelikte bir davaya tüketici mahkemesince bakılması gerektiği ifade edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde dile getirdiği kendisine kayyım atanan …. ile davalı banka nezdindeki hesap sahibi … aynı kişi olup olmadığı da nihayetinde görevli mahkemede değerlendirilmek durumunda olduğundan, buna ilişkin istinaf nedenleri de yerinde değildir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/06/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.