Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/934 E. 2021/444 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/934
KARAR NO: 2021/444
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/290 Esas – 2018/187 Karar
ASIL DOSYADA
BİRLEŞEN DOSYA
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA: Menfi Tespit (Çekten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl 2016/290 Esas sayılı dava dosyası yönünden; Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili …’ün, …’ün … Ltd. Şti deki % 50 hissesini ve bu şirketin işlettiği …’deki hissesine karşılık, … Ltd. Şti’nin 21/02/2015 ileri tarihli 250.000,00 TL ve 21/02/2015 ileri tarihli 48.000,00 TL iki adet çek karşılığında 21/11/2014 tarihinde aldığını, …’ün satıştan sonra çekleri cirolayarak davalı …’ya verdiğini ve …’nın daha sonra …’e çekleri paraya çeviremediğini bildirdiğini, bunun üzerine …’ün müvekkilini arayarak nakit ihtiyacı bulunduğunu bildirdiğini, müvekkilinin de 2.000,00 TL noter masrafı ile 21/11/2016 tarihinde 50.000,00 TL ve 24/11/2014 tarihinde 250.000,00 TL tutarlarında banka havalesi yapıldığını ancak ikazlara rağmen davalının çekleri iade etmeyerek, icra takibi başlattığını belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde belirttiği konu ve hukuki gerekçeleri net bir şekilde açıklaması gerektiğini, davaya konu çekin son yasal hamilinin müvekkili olduğun, davacının müvekkili hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavvcılığına yaptığı şikayetteki tutanaklarda da belirtildiği üzere, davacıların ödemenin tamamını çekle yapamaması üzerine daha sonraki ödemeleri yaptığını, davacı iddialarının çelişkili olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/808 Esas sayılı dosyası yönünden; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ün, … Ştinin %50 hissesinin ve bu şirketin işlettiği …’daki hissesini dava dışı …’e satması karşılığında, … Şti’nin 21/02/2015 ileri tarihli 250.000,00 TL ve 21/02/2015 ileri tarihli 48.000,00 TL tutarlı 2 adet çek aldığını, müvekkilinin satışı mütakip bu çekleri cirolayarak paraya çevrilmesi için davalı …’ya verdiğini, ancak davalının müvekkilini arayarak çekleri paraya çeviremediğini söylediğini, dava dışı …’ün acil paraya ihtiyacını olduğunu ve kendisine yardımcı olması konusunda talepte bulunduğunu, müvekkilinin de bu çeklere karşılık olan ve noter masrafı 2.000,00 TL’yi davalı …’ya 21/11/2014 tarihinde 50.000,00 TL ve 24/11/2014 tarihinde 250.000,00 TL olarak banka havelesi ile yolladığını ancak davalının müvekkiline çekleri iade etmediği gibi çekleri yazdırarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi açtığını belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile, paranın müvekkiline istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin, davasının dayandığı konuları net olarak açıklattırılması gerektiğini, aynı dava dilekçesi ile daha önce … adına aynı davayı müvekkili aleyhine ikame ettiklerini, davaya konu çekin son yasal hamilinin müvekkili olduğunu, dava dilekçesinin konusu ve hukuki dayanağının izaha muhtaç olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/808 Esas sayılı dosyası işbu dosya ile birleştirilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/02/2018 tarih ve 2016/290 Esas – 2018/187 Karar sayılı kararı ile; “…. davacı …’ün Kadıköy … Noterliği 22.09.2014 tarih ve … yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesi ile … Ltd Şti ünvanlı şirketteki 95.000 TL değerindeki hissenin 45.000 TL lik kısmını 45.000 TL bedel karşılığında …’e devrettiği, yine …’a vekaleten davacı …’ün Kadıköy … Noterliği 22/09/2014 tarih ve … yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile … Ltd Şti’deki 5.000 TL değerindeki hissenin tamamını 5.000 TL bedel karşılığında …’e devrettiği, yine davacı …’ün Kadıköy … Noterliği 21/11/2014 tarih ve … yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesi ile … Ltd Şti ünvanlı şirketteki 50.000 TL değerindeki hissenin tamamını …’e devrettiği, böylelikle 03/12/2014 sayılı resmi gazetede yayımlanan 25/11/2014 tarihli ortaklar kurulu kararına göre şirketin 100.000 TL değerindeki hissesini …’e ait olduğu ve şirket müdürünün … olarak belirlendiği, her ne kadar davacı … ve … Ltd Şti şirketin %50 hissesini devrine karşılık ileri tarihli 21.02.2015 keşide tarihi 250.000 TL bedelli ve 21.02.2015 keşide tarihli 48.000 TL bedelli çek tanzim edildiğini ve bu çek bedellerini davalı …’ya 21.11.2014 ve 24.11.2014 tarihlerinde banka havalesi ile ödendiğini iddia etmiş ise de; 21.11.2014 tarihinde düzenlendiği iddia edilen davaya konu çeklerin keşidecisi lehtarı ve diğer ciro silsileleri değerlendirildiğinde çeklerin … tarafından keşide edilerek lehdar olarak bileşen dosya davacısı …’e verildiği, …’ün ise çekleri …’e ciroladığı, keşideci ve lehtar cirosundaki imzaların aynı olduğu, lehdar …’ün çeklerde borçlu durumda olmasına rağmen limited şirket hisse devir sözleşmelerine göre alacaklı taraf olması gerektiği düzenlenen çeklerin davacı taraf anlatımları ile uyumlu olmadığı, ayrıca 21.11.2014 tarihili hisse devri için düzenlendiği iddia olunan çek bedellerinin yine düzenlenme tarihi olan 21.11.2014 tarihinde 250.000,00 TL nin ödenmesi ve yine düzenleme tarihinde sadece 3 gün sonra 24.11.2014 tarihinde 50.000 TL ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ayrıca yapılan ödemeler ile çeklerin toplam bedeli arasında 2.000 TL farkın bulunduğu, menfi tespit davasında genel kuralın aksine senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, davacılar … ve … Ltd Şti’nin iddialarını ispata elverişli herhangi bir delil bulunmadığı, taraflar arasında temel ilişki olmadığı hususunun ihtilafsız olduğu, bu nedenle temel ilişkiye dayalı herhangi bir def’inin ileri sürülmesinin söz konusu olmadığı, … vekilinin İstanbul Anadolu CBS’ye sunmuş olduğu şikayet dilekçesinde davaya konu çeklerin …’ün paraya ihtiyacı olduğunu beyan etmesi üzerine davaya konu çeklere karşılık Noter masrafı 2.000 TL ile birlikte …’ün genel vekili olan davalıya 50.000 TL ve 250.000 TL nin banka havalesi ile gönderildiğini beyan ettiği, her ne kadar davalının …’den şirketi temsil için aldığı vekaletnamesi olsa da bu durumun tek başına hisse devir bedeli karşılığında çek verildiği ve bu çeklerin davalıya ödendiği iddiasına ispata elverişli olmadığı, birleşen dosya davacısı …’ün 21.11.2014 tarihli tutanak başlıklı … ile imzalamış olduğu belgede davaya konu çeklerin … Ltd Şti’deki …’e ait %30 luk hissesine istinaden … tarafından gönderilen 550 TL nin iadesi yerine geçmek üzere verildiğini kabul ettiği, yine … 22.04.2015 tarihli hazırlık ifadesinde; 300.000 TL ye yakın bedelli çeki kırdırıp borçlarını ödemesi için …’ya verdiğini beyan ettiği, davacı … çek bedellerinin haricen ödendiğini ve esasen davalı …’nın patron kendisinin çalışan olduğunu, davalının talimatı ile hisse devir sözleşmesi yaptığını ve 21.11.2014 tarihli tutanağı adi bir yazışma olduğunu beyan etmiş ise de iddiaları ispatlayacak herhangi bir yazılı delil dosyaya sunulmadığı, kaldı ki …’ün savcılıktaki beyanları ile dava dilekçesindeki beyanlarının çelişkili olduğu, soruşturma dosyasını … ve …’ün şikayetleri üzerine başlatılan soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlandığı, bu hali ile asıl ve birleşen dava dosyalarındaki iddiaların ispatlanamadığı, ispatlanamayan davaların reddi gerektiği, asıl ve birleşen davada ayrı ayrı ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de; bu kararların henüz uygulanmadan kaldırıldığı, bu nedenle davalı tarafın asıl ve birleşen dava yönünden kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1.Asıl ve birleşen davanın REDDİNE, 2.Davalı birleşen davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl dava davacıları vekili ile birleşen dava davacısı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin tesis etmiş olduğu kararda, karara ” icra dosyası, ödeme dekontları, pay devir senedi, çek suretleri, 25.02.2015 tarihli protokol başlıklı belge, 21.11.2014 tarihli tutanak, soruşturma dosyaları, ticari sicil kayıtları, iddia ve savunmaları”nın dayanak alındığının belirtildiğini, her ne kadar dosya mündericatı denilmiş ise de, ticari defter kayıtları ile bilirkişi raporundan, ne deliller kısmında, ne de kararın gerekçesinde bahsedilmediğini, dosya kapsamında bulunan ticari defter kayıtlar incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunun, yerel mahkemece değerlendirilmemesinin müvekkillerinin adil yargılanma haklarının ihlali neticesini doğurduğunu, Yerel mahkemenin, kararın dayanağı 25.11.2015 – 21.11.2014 tarihli ve taraflarca her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerde, bu belgelerin düzenlenmesi, imzalanması sırasında müvekkilleri … ve …’nın imzalarının olmadığını görmemezlikten geldiğini, bu belgeleri düzenleyen kişiler ve aralarındaki ilişki SSK kayıtları ile ispat edilmişken, Yerel Mahkeme tarafından açıkça göz ardı edildiğini, … – … – … arasında, hukuki ve ticari tek işlem bulunduğunu, bunun da … Ltd. Şti’ nin hisse devri sözleşmeleri olduğunu, bundan başka dava konusu çeklerin verilmesine sebep olacak hiçbir temel ilişki bulunmadığını, mahkemenin bu temel ilişkiyi gerekçeli kararında ” temel ilişki yoktur ” diyerek yok saydığını, yerel mahkemenin takip konusu çeklerin davalının eline hangi suretle geçirilmiş olduğu yönünde gerekçede açıklama olmadığını, mahkemece, toplanan deliller değerlendirmeksizin eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davacı … istinaf dilekçesinde özetle; Dilekçede belirttiği sebeplere binaen, eksik inceleme ve talep edilen delillerin bir kısmı da toplanmadan, ayrıca ticari defter kayıtları incelenerek yapılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen hususlar ve SSK kayıtları da yok sayılarak tesis edilen mahkeme kararının, istinaf incelemesi ile “kaldırılması” ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davacı …, İlk Derece Mahkemesi’ne 07/06/2018 günü sunduğu anlaşılan davadan feragat dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’nin % 95 hissesini 2013 yılının sonlarına doğru devir aldığını, 2014 yılının ortalarında %45+%5=%50’lik bölümünü …’e devir ettiğini, nakde ihtiyacı olduğu için şirketin kalan %50’lik bölümünün %30 hissesini şirket müdürü …’nın vasıtası ile tanıdığı …’ye 550.000TL bedelle devir etmek için anlaştıklarını ve bedeli elden aldıklarını, Pazartesi hisse devri yapacakları esnada şirketin diğer ortağı … ve eşi …’ün bu hisse devrini istemediklerini kalan %50’lik bölümü aynı bedelle kendileri almak istediklerini söyleyerek devir işlemini yapmamasını istediklerini, …’den almış oldukları bedelin bir bölümünü harcadığı için …’nın aracılığı ile kendisiyle bir tutanak düzenleyerek aldığı paranın bir bölümüne çek bir bölümüne nakit vermek şartıyla anlaşarak 21.11.2014 tarihli tutanakla ödeme şeklini imza altına aldıklarını, 21.11.2014 tarihli tutanağa göre 21.02.2015 tarihli 250.000 TL ve yine 21.02.2014 tarihli 48.000,00 TL bedelli 2 adet çek ile ( tutanakta seri numaraları yazılı olan … Bankası’ na ait çek yaprağı ) 21.11.2014 tarihinde 250.000 TL ve 24.11.2014 tarihinde 50.000 TL bedeli …’ye teslim edilmek üzere …’nın … Bankası’ndaki hesabına … ile birlikte havale ettiklerini, çekleri ise kendisinin, şirket ortağı ve imza yetkilisi … ve …’nin isteği üzerine şirket müdürleri …’nın cirolarıyla birlikte 21.11.2014 tarihli tutanak düzenleyerek karşılıklı imza ile …’ye teslim ettiklerini, Çeklerin ödeme tarihi geldiğinde … ve eşi …’ün kendisini ofislerine çağırarak bu çekleri ödemeyeceklerini, kendilerinden taraf olmazsa kendilerinden habersiz kestiğini söyleyeceklerini, eğer bu çekleri öderlerse kendisinden bu bedeli alacaklarını söyleyerek tehdit ettiklerini ve kendilerinin avukatının her şeyi halledecek biri olduğunu, kendisinin de bu çekleri kendisine ödetecekleri korkusu ile isteklerini yapmak zorunda kaldığını, … icraya dava açıp mallarına haciz koyunca …’ ün kendisine avukatlarının dediği her şeyi yapması gerektiği baskısı uyguladığını, Ödenmemiş olan çekleri ödenmiş gibi söylemesini, çekleri kırdırmak için verdiğini, ancak ….’nın çekleri alıp getirmediği yalanını söylemesini, noterden satış yaptığı aracın kendilerinden habersiz vekaletle aldığı gibi birçok yalan ve iftirayı söylemesi için kendisini paraları senden alırız diye tehdit ederek yalan ifade vermek zorunda bıraktıklarını, dava sürecinde bilirkişiyi ayarladıklarını, kendilerinin lehine rapor hazırlayacağını, davayı kazanacaklarını hatta Marina’da bulunan yatları ile alakalı olarak da Marina’nın, avukatları ile anlaştıklarını, …’dan bütün parayı almak için ortak hareket ettikleri ve istediklerini yaptığı sürece herhangi bir mağduriyet yaşamayacağı şeklinde söylemlerde bulunduklarını, Dosyada bulunan, kendisi ve … tarafından yapılmış olan tutanağın gerçeği yansıttığını, bankaya yatan 300.000 TL bedelin çeklerin karşılığı değil, hisse devri iptali için ödenmesi gereken bedelin bir bölümü olduğunu, çeklerin ise kalan diğer bölüm için 3 ay sonra ödenmek için verildiğini, yani bu çeklerin ödenmediğini, Dava bitip … davayı kazanınca adaletin yerini bulduğunu ifade etmesi üzerine, … ve eşi …’ün kendisini arayarak gidip itiraz etmesi gerektiğini, aksi takdirde çeklerin bedelini kendisinden almak için her türlü yolu deneyeceklerini söyleyerek kendisini tehdit ederek, 21.05.2018 tarihinde itiraz etmek zorunda bıraktıklarını, Böyle bir olayın içinde olduğundan dolayı psikolojisinin bozulduğunu, vicdan azabı duyduğunu, yeni evlendiği eşine olayları anlatması üzerine eşinin, bu tarz tehditler doğrultusunda yalan söylemesinin doğru olmadığını, doğru ne ise onu anlatarak vicdan azabından kurtulabileceğini söylemesi üzerine, kendisinin de doğruyu söylemeye karar verdiğini, bundan dolayı gerçeği anlatarak yapmış olduğu yanlıştan dönmek istediğini, devam etmekte olan davasından feragat ettiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dosya ile açılan davalar, çekten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen dosyada davacılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, bilahare birleşen dosyada davacı …, İlk Derece Mahkemesi’ne 07/06/2018 tarihinde sunduğu anlaşılan dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. Davadan ve kanun yolundan feragat edilmesi halinde, öncelikle davadan feragatin dikkate alınması gerekir. Feragat davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olup hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine de bağlı değildir. Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Bu nedenle istinaf aşamasında da davadan feragat edilmesi mümkündür. Birleşen dosyada davacının davadan feragat etmesi nedeniyle istinaf incelemesi sadece asıl dosya ve asıl dosyada davacıların istinafı yönünden yapılmıştır. Mahkemece de tespit edildiği üzere, davacılar … ve … Ltd Şti tarafından, birleşen dosyada davacı …’ün şirketteki %50 hissesinin 21/11/2014 tarihinde devrine karşılık dava konusu olan ileri tarihli 21.02.2015 keşide tarihi 250.000 TL bedelli ve 21.02.2015 keşide tarihli 48.000 TL bedelli çeklerin tanzim edilerek verildiği ve bu çek bedellerinin davalı …’ya 21.11.2014 ve 24.11.2014 tarihlerinde banka havalesi ile ödendiği, bedelsiz çeklerin icra takibine konu edildiği iddia edilmiş ise de, davaya konu çeklerin keşidecisinin …, lehtarının birleşen dosyada davacı … olduğu, …’ün de çekleri …’e ciro ettiği, lehdar …’ün çeklerde borçlu durumda olmasına rağmen, limited şirket hisse devir sözleşmesine göre alacaklı olması, borçlunun ise … olması gerektiği, düzenlenen çeklerin davacı taraf iddiaları ile uyumlu olmadığı, dosyada mevcut delil durumuna göre, dava konusu çeklerin davacı …’ye yapılan pay devrine karşılık verildiği ispatlanmadığı gibi, banka havalesi ile yapılan ödemelerin bu çek bedellerine karşılık olarak yapıldığının da ispatlanmadığı, İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacılar vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bilirkişi raporları takdiri delil olup, mahkemeyi bağlamayacağı, bu nedenle kararda tartışılmamasının eksiklik olarak kabul edilemeyeceği, kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl dosyada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği, Açıklanan nedenlerle, birleşen dosyada davacı …, karar verildikten sonra, istinaf incelemesi aşamasında davadan feragat etmiş olması nedeniyle, birleşen dosya yönünden ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 310/2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve feragat nedeniyle davanın reddine, davadan feragat edilmesi nedeniyle birleşen dosyada davacı …ün, konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava dosyasında davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Asıl dosyada davacılar … ile … Ltd. Şti.’nin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Birleşen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/808 Esas sayılı dosyada davacı …’ün davadan feragat etmiş olması nedeni ile; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2018 tarih 2016/290 Esas 2018/187 Karar sayılı kararının birleşen dosya yönünden – davadan feragat nedeniyle- KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 3-Asıl davanın REDDİNE, 4-Birleşen dosya ile açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 5-Asıl ve birleşen dava davalısının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE, 6-Birleşen davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğinden, konusu kalmadığından birleşen dosyada davacının istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 7-Asıl davaya ilişkin olarak; a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 35,90.TL harcın peşin olarak alınan 5.584,35 TL’den mahsubu ile fazla yatan 5.548,45 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacılara iadesine, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 25.570,00 TL vekalet ücretinin asıl dosya davacılarından alınarak asıl dosya davalısına verilmesine, c-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerine bırakılmasına, d-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya ya da ahzu kabza yetkili vekiline iadesine, 8-Birleşen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/808 Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak; a-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin olarak alınan 5.584,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.525,05.TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …’e iadesine, b-Davacı … tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin, bu davacı üzerinde bırakılmasına, c-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine takdir olunan 31.340,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine, d-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, 9-Davalı … tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 66,80 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 566,80 TL yargılama giderinin asıl ve birleşen dosya davacılarından alınarak davalı …’ya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Asıl dava davacıları tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 11-Harçlar Kanunu gereğince asıl dava davacılarından alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL’nin, asıl dava davacıları … ve … Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Birleşen dava davacısı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 13-Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava davacısından alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 35,90 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 23,4 TL’nin, birleşen dava davacısı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 14-Asıl ve birleşen dava davacıları tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin, kendileri üzerinde bırakılmasına, 15-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.