Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/928 E. 2019/1579 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/928 Esas
KARAR NO : 2019/1579 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/356 Esas 2018/1024 Karar
TARİH : 18/10/2018
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekilli ile davalı şirket arasında 14/06/2014 tarihinde mal alım satım sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı şirketin bu alım satım sözleşmesine uymadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinin 2. bendini ihlal ettiğini, davalı şirketin bu sözleşmeye uymadığını anladıklarından hemen sonra Kayseri …. Noterliğinin 22/12/2014 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 16/04/2014 tarihli Mal Altım Satım Sözleşmesini feshettiklerini, davacı müvekillinin bu olay nedeniyle 104.400,00 EURO zarara uğradığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla müvekillinin müspet zararına binaen 10.000,00 TL bedelin sözleşme tarihi olan 16/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilip müvekilline verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle yetki ilk itirazlarının dikkate alınarak dava dosyasıın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, dava şartı olan taraf sıfatına ilişkin itirazlarının dikkate alınarak davacının taraf sıfatının yokluğuna karar verilerek usuli yönden davanın reddine, aksi halde, esasa ilişkin sunulan hususlar dikkate alınarak davanın esastan reddi ile davacının yargılama giderleri ile avukatlık ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 18/10/2018 tarih 2018/356 Esas 2018/1024 Karar sayılı kararında;”Dava; taraflar arasında bağıtlandığı iddia edilen 16/04/2014 tarihli, sözleşmenin davalı tarafından yerine getirilmemesinden dolayı davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, iddiasına dayalı müspet zararın ödenmesine ilişkin belirsiz alacak davasıdır.Davacı vekilince dosyaya ibraz edilen 16/04/2014 tarihli sözleşme başlıklı belgenin “satıcı” sıfatıyla davalı şirket tarafından, alıcı olarak dava dışı … tarafından imzalandığı, davacı …’in sözleşmede isim ve imzasının bulunmadığı belirlenmiştir. Bu konuda davacı vekilince dosyaya ibraz edilmiş ve davacının sözleşme ile bağlantısını gösterir hiçbir delil ve belge bulunmamaktadır. Davacının maddi tazminat isteminin dayanağı olan 16/04/2014 tarihli sözleşmeyi “alıcı” olarak imzalayan firma ile davacının bağlantısı kanıtlanamamıştır.Başka bir anlatımla; davaya dayanak sözleşmede taraf olmayan davacı … adına açılan bu davanın davacının sıfatına ilişkin dava koşulunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının taraf sıfatı ve dolayısıyla aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. HMK nın 114/1-d Maddesi uyarınca “husumet” dava koşulu olup, yargılamanın her aşamasında doğrudan gözetilir. Bu eksikliğin sonradan tamamlanması da mümkün değildir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının imzası bulunmayan ve tarafı olmadığı 16/04/2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan müspet zararın ödetilmesi istemi yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddi gerektiği…” gerekçesi ile; Davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi dosyasında verilen kararın hatalı olduğunu, Müvekkili … ile davalı … arasında 16.04.2014 tarihinde Mal Alım Satım Sözleşmesi yapıldığı, işbu sözleşmeye göre … yeni modellerde 90 ile 120 gün arasında teslim edileceği, ayrıca sözleşmenin 4. maddesinin 2. bendine göre; “Satıcı Almanya sınırları içerisinde göndermiş olduğu ürünlerin tamamını alıcı üzerinden göndermelidir.” hükmü yer aldığı, ancak davalı … sözleşmenin belirtilen hükmüne aykırı şekilde Almanya’da başka bir alıcıya ürünler gönderdiği, Yukarıda belirtilen husustan dolayı ve ayrıca sözleşmenin bir kısım maddelerine haksız şekilde uyulmadığı gerekçesiyle Kayseri …. Noterliğinin 22.12.2014 Tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 16.04.2014 Tarihli Mal Alım Satım Sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiği, dava konusu “Sözleşme”nin 8. maddesinin 2. bendine göre; “SATICI işbu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yine işbu sözleşmede belirtilen tarihlerde yerine getirmediği taktirde ALICI süre vermeksizin sözleşmeyi feshedebilir. Bu halde ALICI her türlü kaybının tazminini SATICIDAN talep edebilir.” denildiği, Müvekkilinin davalı şirketle tanesi 100 EURO’dan 600 tane turbo alımı konusunda anlaştığı, ancak davalı şirketin 80 adet turbo gönderdikten sonra gerisini gönderemediği, müvekkilinin bu turboların tanesini 300 EURO’ya satabilmekteyken 520 tane turbo gelmediğinden dolayı müsbet zarara uğradığı, müvekkilinin bu turboların tanesinden 200 EURO kâr elde ettiği, dolayısıyla müvekkili 520X 200 EURO= 104.000 EURO zarara uğradığı, davalı şirket kötü niyetli olarak Almanya sınırları içerisinde başka bir şirketle anlaşmış olduğunu haricen öğrendiklerini, dolayısıyla bu konuda; Mal Alım Satım sözleşmenin 4. maddesinin 2. bendine göre; “Satıcı Almanya sınırları içerisinde göndermiş olduğu ürünlerin tamamını alıcı üzerinden göndermelidir.” hükmüne aykırılıktan Alman Mahkemelerine de dava açıldığı, İşbu durumların yerel mahkeme tarafından nazara alınmadan, iddia ve savunmaları cevaplar mahiyette gerekçeli karar tanzim edilmemesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiği, kanunlarımızın iyi niyet ve samimiyeti esas aldığı; tüm hukuki işlem ve eylemlerde bu kavramların gözetilmesinin, zorunlu ve yasal manada uyulması gereken hususlar olduğu, bu nedenle Türk Medeni Kanunu’nun hemen başında bu temel değerlere vurgu yapılmakta ve “dürüst davranma” başlığı altında kanunun 2. Maddesi aynen, “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” hükmüne yer verildiği, iyi niyetle telif edilmesi imkanının ve bu davranışın içerisinde iyi niyet ihtimali bulunmadığı, Böyle usul ve yasaya aykırı karara itibar edilmesi mağduriyetleri arttıracağı gibi suistimaller yaratacağı, yargılama sonunda maddi gerçeğe uygun bir karar verilmesini sağlamak ve hukuki dinlenilme hakkının korunması, adil yargılanma hakkı çerçevesinde işbu davanın titizlikle ele alınması gerektiği, hukukun amacı toplumda adalet, istikrar ve güven sağlamaktır. Emsal işlem ve davranışlarda hukuka uygunluğun sağlanması ve keyfiliğin önlenmesi bakımından yargısal denetime tabi tutulması ile olanaklı olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği, açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlayacağı, davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağını,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/356 Esas 2018/1024 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle müspet zararın (kar kaybı) tazmini davasıdır.Mahkemece dayanak sözleşmede davacının isim ve imzasının bulunmadığı, alıcı olarak sözleşmeyi imzalayanın dava dışı … olduğu, alıcı olarak sözleşmeyi imzalayan firma ile davacının bağlantısının kanıtlanamadığı gerekçesi ile aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.İncelenen davaya konu 16/04/2014 tarihli sözleşmede “Bir yanda KTR … (bu sözleşmede ALICI olarak anılmaktadır) ile diğer yanda … (bu sözleşmede SATICI olarak anılmaktadır) aşağıdaki sözleşme şartlarını tespit etmişlerdir.” yazdığı, devamında sözleşmenin konusu, yürürlük tarihi, tarafların irtibatları- fatura bilgileri, malın teslim tarihi ve özel şartlar, bedel, ödeme, alıcının yıl içerisindeki siparişleri, fesih, süre, yetki ve sözleşmenin eklerine ilişkin düzenlemenin yer aldığı, sözleşmede satıcı olarak davalı şirket kaşesi ile imza, alıcı olarak … kaşesi ve imza bulunduğu görülmüştür. Sözleşmede tarafların imza sirkülerinin ve yetki belgelerinin ekler arasında olduğu belirtilmiştir.Mahkemece her ne kadar sözleşmede davacının ismi yazılı olmadığı belirtilmiş ise de, sözleşmede alıcının davacı olduğu yazmaktadır. Mahkeme, sözleşmede alıcı adına atılan imzanın davacıya ait olup olmadığı, alıcı olarak kaşesi bulunan …’in şirket olup olmadığı, tüzel kişiliğe haiz olup olmadığı, var ise yetkililerine ilişkin her hangi bir araştırma yapılmadan karar verilmiştir.HMK’nın 24 vd. maddelerde yargılamaya hakim olan ilkeler düzenlenmiş olup, 31. maddede hakimin davayı aydınlatma ödevi, 27. madde de hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.Davacı, sözleşmenin tarafı olduğu iddiası ile sözleşmenin diğer tarafı olan davalı hakkında, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle haklı nedenle sözleşmeyi feshettiği iddiası ile kar mahrumiyeti tazminatı talep etmiştir. Sözleşmede alıcı olarak davacı ismi yazılı olup sözleşmede taraf görünmektedir. Ancak sözleşmenin imza kısmında alıcı olarak atılan imza bölümünde kaşede davacı ismi geçmemektedir. Bu husus davacıya açıklattırılarak, gerekmesi halinde alıcı adına atılan imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı da araştırılarak, imza bölümündeki kaşede yazan …’in tüzel kişiliğe sahip olup olmadığı, davacının temsile yetkili olup olmadığı, yetkili temsilci olmaması veya imzanın davacıya ait olmaması halinde TBK’nın vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilmelidir. Ayrıca sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmenin ekleri olarak tarafların imza sirküleri ve yetki belgelerinden bahsedilmiştir. Sunulan sözleşme örneğinde ekler bulunmamaktadır. Mahkemece taraflara sözleşme 10. maddede belirtilen ekler sorularak var ise sunulmasının istenmesi, sunulması halinde eklerin incelenerek tarafların sözleşme ile ilgilerinin tespiti gerekir.Söz konusu hususlar tamamlanmadan, sözleşmede adı yazılı olmasına rağmen, sözleşmede taraf olmadığı gerekçesi ile husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi, HMK’nın 31 ve 27. maddelerine aykırı olmuştur.Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, sözleşme ve sözleşmede yazılı olan taraf isimleri ile imzalar konusunda taraf açıklamaları ile var ise sözleşme 10. maddede belirtilen ekler hususu aydınlatılarak tarafların dayanak sözleşmenin tarafları olup olmadığı belirlenerek buna göre husumet konusu değerlendirilerek karar verilmek üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesine göre mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2018 tarih ve 2018/356 Esas – 2018/1024 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 176,60.TL başvurma harcı ile 50,20.TL posta gideri toplamı 226,80.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davcıa verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.