Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/927 E. 2021/242 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/927
KARAR NO : 2021/242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/37 – 2018/1169 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, Nevşehir’de davalı … A.Ş ile imzaladıkları 2005 yılında 15 yıllık bayilik sözleşmesi ile akaryakıt istasyonu işlettiğini, mevzuatta yapılan değişiklik sonucunda bayilik sözleşmelerinin süresi 5 yıl ile sınırlandırıldığından 25/10/2010 tarihinde yeni bayilik sözleşmesi yapıldığını, bu bayilik sözleşmesinden önce yaptıkları ön sözleşmede, bayi olan müvekkilinin vermiş olduğu karşılıksız 8 adet çek toplamı 192,857,74 TL’nin sözleşme tarihi itibariyle 6 taksitte ödeneceği, taksitlerin teminatı olarak çek verileceği belirlenmiş olup, müvekkilinin … … seri nolu ve … seri nolu iki adet çek yaprağını davalıya verdiğini, müvekkilinin borcunu süresi içerisinde ödediğini, bu arada aldığı yakıtları bedellerini de peşin olarak ödediğini, müvekkilinin davalının mal verme taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle 07/02/2012 tarihinde bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini, fesih tarihinde müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcu olmadığını, buna rağmen teminat olarak verilen çeklerin davalı … A.Ş tarafından sonradan doldurularak ciro edilip diğer davalı … A.Ş’ye tahsil için verildiğini ve kredi kullandırıldığını, müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında kambiyo senedine dayalı olarak takip başlatıldığını, takip konusu olan çekin teminat çeki olması sebebiyle ve diğer davalının iyi niyetli hamil olmayıp davalılar arasında temlik ilişkisi bulunduğundan, faturasız alacağın devir alınmasının mümkün olmadığını belirterek, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu 14/02/2013 tarihli 3083487 seri no’lu 85.650 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, tahsil edilmiş alacak kalemleri varsa davalıdan istirdadına, takip konusu alacağın %20′ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında 2010 senesinde imzalanmış ve öncesinde de var olan akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme ile müvekkilinin davacıya akaryakıt temin ettiğini, davacının müvekkiline borcu olmadığı iddiasının doğru olmadığını, bayinin sözleşme süresince belli bir miktarda akaryakıt almayı garanti ettiğini, asgari mal alım taahhüdü nedeniyle 500.000 TL’nin üstünde otomasyon kurulum ücretinden doğan senetlerden Bakırköy… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından alacaklı bulunduğunu, davacının, dava konusu … Bankası Avanos Şubesine ait … nolu 14-02-2012 keşide tarihli 85.650,50 TL tutarındaki çeki müvekkiline bizzat kendisi doldurmak suretiyle ve bayilik sözleşmesi gereğince müvekkilinden almış olduğu almış olduğu 28-11-2011 tarih, 46.898,76 TL, 21-09-2011 tarih 8,218,31TL ve 21-09-2011 tarih ve 45.227,65 TL tutarlı akaryakıt bedellerinin ödenmesi için verdiğini, müvekkilinin de akaryakıt alımları nedeniyle düzenlenen faturalara istinaden müvekkili şirketin 2006 yılından beri faktoring sözleşmesi yaptığı … Grubuna verdiğini, …, 14.02.2012 vadeli olarak kendisine gelen çeki … kurumsal şubesine verdiğini, dava konusu çek … takas odasında iken … personeli tarafından vade üzerine kurşun kalemle tek çizgi çekilerek işlem tarihinin ertelendiğinin hatırlanması için 09-03-2012 tarihinin yine kurşun kalemle yazıldığını, davacının sahte paraf diye nitelendirdiği yazının ise, yine banka personelince yazılmış “erteleme” ibaresi olup bir paraf yada imza olmadığını, borçluya verilen vadeye kadar borç ödenmediği için söz konusu çekin ibraz süresi içerisinde ve hiç bir tahrifat olmadan 09-03-2012 tarihinde diğer davalı … tarafından … bankası’na ibraz edildiğini ve karşılığı olmadığı için arkasının yazdırıldığını, söz konusu çekin karşılıksız işleminden sonra davalı … tarafından icra takibine konu edildiğini. belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davacı ile diğer davalı arasındaki def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, dava konusu çekin emre yazılı bir çek olduğunu, diğer davalının faktoring sözleşmesinde iş/hizmeti yapacağını/malı verdiğini taahhüt ve beyan ettiğini, faturaları sunduğunu, müvekkili şirketin tamamen iyiniyetli olduğunu, aldığı çekin diğer davalının davacı adına düzenlediği fatura konusu alacağının müvekkili şirkete ödenmesi ile ilgili olduğunu, bir faktoring şirketi olar müvekkilinin başka türlü işlem ve eylemde bulunmasının mümkün olmadığını, bu şekli ile davalı şirketin alacağını davacı adına düzenlenmiş fatura ile ilişkilendirildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/11/2018 tarih ve 2015/37 – 2018/1169 Karar sayılı kararı ile; ” Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalı … tarafından toplam 53.445,96 TL’lik fatura dava konusu çek ile tahsil edildiği iddia edilmiş ise de bu bedelin dava konusu çekle ilgisi olmayıp 23/09/2011 tarihli 53.446 TL bedelli davacı çeki ile ödenmiş olduğu bu nedenle Faktoring firmasının alacağı temlik alırken temlik alacağının daha önceden ödenmiş olduğunun tespit edildiği, bu nedenle iyi niyetli hamil sayılamayacağı, davalı ….davacının 2011 yılı açılışındaki borç bakiyesinin dayanaksız ve ticari kayıtlarına dahi işlemediği, 38.751,74 TL bedelli fatura ile fazla gösterdiği, Faktoring şirketine dava konusu çeke karşılık temlik etmiş olduğu 28/11/2011 tarihli 46.898,76 TL bedelli fatura muhteviyatının tesliminin ispatlanamadığı, davalının ticari defter kayıtlarına işlenmeden dayanaksız olarak düzenlendiği, bu nedenlerle davacının dava konusu çekten dolayı 85.650,50 TL borcunun olmadığı, çekin teminat çeki olarak verildiği, borcun ödenmesi karşılığı kullanılamayacağı göz önüne alınarak davanın kabulüne, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu yapılan çekle ilgili borcunun bulunmadığının tespitine … ” gerekçeleri ile; ” 1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında dayanak yapılan 14/02/2013 tarihli, 3083487 seri nolu, 85.650 TL bedelli çekle ilgili davacının borçlu olmadığının tespitine, 2-Davalının kötü niyeti ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … A.Ş.’nin, kötü niyetinin dosyada mevcut bilirkişi raporlarıyla ve diğer delillerle ispatlandığını, firmanın müvekkilin ödediği 53.445,96-TL bedelli faturayı faktoringden finans sağlamak için kullandığı gibi dava konusu çek rakamını tamamlamak için sahte fatura da kullandığını, bilirkişi raporlarında 38.751,74-TL bedelli faturanın defterlerde dahi olmadığının tespit edildiğini, faktoring firmasının da, tüm uyarıları ve ihtarnamelerine rağmen, icra işlemlerini devam ettirdiğini ve müvekkilinin mal varlıklarının haczedildiğini, bu şekilde müvekkilinin itibar kaybına uğratıldığını, dolayısıyla faktoring firmasının da kötü niyetli olduğunu belirterek, müvekkili lehine, davalılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu 85.650,50 TLlik çekin, sehven vade tarihi olan 14.02.2012 tarihinde muhasebe kayıtlarına girildiğini, dava konusu çekin hem müvekkili şirket hem de davalı … firmasının kayıtlarında görüldüğünü, şirket çalışanlarının sehven müşteri çeklerini muhasebe sistemine girerken çekin müşteriden alındığı tarihi değil, çekin vade (ödeme) tarihini girebilmekte olduklarını, …’a ait çekin de muhasebe sistemine bu şekilde girildiğini, bu sebeple çekin muhasebe kayıtlarında, müşteriden alındığı tarihte değil, vade tarihi olan 14.02.2012 tarihinde görüldüğünü, dosyaya sunulan raporda bilirkişi her ne kadar bu durumun -ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı- tespitinde bulunmuş ise de, herhangi bir usulsüzlük ya da ticari hayatın olağan akışına uygun olmayan bir durumun söz konusu olmadığını, Davacı taraf defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığının tespit edildiğini, bu nedenle, kayıtların davacı taraf lehine delil teşkil edemeyeceğini, bilirkişi raporunda, davacının, 2011-2012 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yaptırıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğunun tespit edildiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği gibi; kapanış tasdiki bulunmayan defterlerin sahibi lehine delil teşkil edemeyeceğini ( Yargıtay 19. H.D. E: 2011/13506 K:2012/5189 T:28.03.2012 ), bu nedenle davacı tarafın müvekkili şirkete cari hesap borcunun bulunmadığına dair tespite itibar edilmemesi gerektiğini, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, davacının yalnızca iddialar ileri sürdüğünü, borcunun bulunmadığını ispat edememekle birlikte, söz konusu çeke ilişkin herhangi bir ödeme de yapmadığını, Müvekkili şirkete ait tüm ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutularak, tüm faturaların BS formunda bildirildiğini ve vergi dairesine beyan edildiğini, işbu faturayla ilgili olarak Vergi Denetim Kurulu İstanbul Büyük Mükellefler Grup Başkanlığı tarafından gönderilen 19.12.2016 tarihli yazı ekinde bulunan Vergi Müfettişince imzalı 14.12.2016 tarihli belgede incelemenin devam ettiğini beyan edildiğini, daha sonra mahkemeye sunulan inceleme tutanağından açıkça görüleceği üzere, ilgili faturaların müvekkili kayıtlarına işlenmiş olup, sahteliğinin söz konusu olmadığını, Söz konusu faturada, bulunması zorunlu olan tüm bilgilerin olduğunun (Müşteri ünvanının, vergi dairesi ve vergi numarasının, irsaliyeli faturanın sevk ve düzenleme tarihlerinin, ürünün cinsi, miktarı ve bedeli gibi) görülmekte olduğunu, şirket çalışanlarının araç plakası ve ürünü teslim ettiği kişinin bilgilerini fatura üzerine yazmamış olabileceğini, ancak müvekkili şirketin işlerinin yoğunluğu nedeniyle personellerinin hatalı ve/veya eksik işlem yapmalarını önlemek amacıyla müşteriye düzenlenmiş faturanın yanında, ürünün teslim edildiğine dair Akaryakıt Teslim Formu-2 belgesi ile ürünün dolumunun yapıldığına dair Dolum Odinosu belgesi düzenletildiğini, söz konusu fatura için de, bu belgelerin düzenlendiğini, bilirkişiye de inceleme esnasında verildiğini, ancak bilirkişinin raporda bu belgelerden bahsetmediğini, ısrarla aleyhlerine rapor düzenleme amacı güttüğünü, davacının kayıtlarındaki bir faturanın tesliminin ispata muhtaç olmasının hukuk kurallarıyla bağdaşmayan bir düşünce olduğunu, davacı davasını ispat edemediğinden, davanın reddi gerekirken kabulü yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek,
İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi. istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çekten kaynaklanan menfi tespit ve icra takibinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak 14/02/2013 keşide tarihli 3083487 seri no’lu 85.650 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava edilmiş davalı vekili; davacının dava konusu çeki, bayilik sözleşmesi gereğince müvekkilinden almış olduğu 28.11.2011 tarih 46.898,76 TL, 21.09.2011 tarih 8,218,31 TL ve 21.09.2011 tarih ve 45.227,65 TL tutarlı akaryakıt bedellerinin ödenmesi için verdiğini, müvekkilinin de akaryakıt alımları nedeniyle düzenlenen faturalara istinaden çeki diğer davalı …’e verdiğini savunmuştur. Mahkemece alınan rapor ve ek raporlarda; Davacı ticari defterlerinde 85.650,50 Tlik çekin, davalıya çıkışının yapılmadığının tespit edildiği, davalı … ticari kayıtlarında 85.650,50 TL’lik çekin davacıdan giriş yapıldığı, davalı kayıtlarında davacı borcuna işlenen 28.11.2011 tarih 180395 nolu 46.898,76 TL bedelli faturanın, davacı kayıtlarında bulunmadığı, bu fatura muhteviyatının davacıya teslim edilmediğinin EPDK’dan gelen otomasyon sistemi kayıtları ile sabit olduğu, 31.12.2010 tarih 38.751,74 TL bedelli faturanın ise, davalı … kendi ticari defter kayıtlarında da olmadığı, yine davalının 2010/12. dönem BS formunda da bu faturanın bildiriminin yapılmadığının görüldüğü, Dava konusu 85.650,50 TL’ lik çekin, 02.12.2011 tarihinde davalı … şirketi tarafından, diğer davalı … şirketine, faktoring yaptırmak üzere ciro yoluyla teslim edildiği, ancak söz konusu çekin, davalı … şirketinin ticari defter kayıtlarında 14.02.2012 tarihinde, yani faktoring firmasına verildiği tarihten yaklaşık 2,5 ay sonra davacıdan girişinin kayıtlı olduğu, dolayısıyla … şirketinin ticari defter kayıtlarında mevcut olmayan bir çeki, faktoring firmasına vermiş olduğunun anlaşıldığı, Davalı … tarafından, 21.09.2011 tarihli 8.218,31 TL ve 21.09.2011 tarihli 45.227,65 TL olmak üzere toplam 53.445,96 TL’lik faturanın dava konusu çek ile tahsil edildiği iddiası ile diğer davalı … şirketine temlik edilmekle birlikte, bu faturaların bedelinin dava konusu 85.650,50 TL’lik çek ile değil 23.09.2011 tarihinde tam olarak bu faturalar bedeline denk gelen 53.446,90 TL bedelli davacı çeki ile ödendiği, Diğer davalı … tarafından çekle ilgili alacak bildirim formları tanzim ederek davalı … yetkilisinin imzasının alındığı, alacağa mesnet fatura örneklerini de aldığı, faturalar üzerinde faktoring şirketine temlik edildiğine dair kaşelerin mevcut olduğu, davalı şirketle önceden imzalanan bir faktoring sözleşmesinin de mevcut olduğu, çek üzerinde teminat olarak verildiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, akaryakıt satışı karşılığında alındığı belirtilen dava konusu çek bedeline dayanak olarak gösterilen 28.11.2011 tarih … nolu 46.898,76 TL bedelli faturanın, davacı kayıtlarında bulunmadığı, bu fatura muhteviyatının davacıya teslim edilmediğinin EPDK’dan gelen otomasyon sistemi kayıtları ile sabit olduğu, 31.12.2010 tarih 38.751,74 TL bedelli faturanın ise, davalı … kendi ticari defter kayıtlarında da olmadığı, yine davalının 2010/12. dönem BS formunda da bu faturanın bildiriminin yapılmadığı, yine diğer davalıya temlik edilen toplam 53.445,96 TL’lik faturalar karşılığının dava konusu çek ile değil 23/09/2011 tarihli 53.446,00 TL bedelli davacı çeki ile ödendiği, bu hali ile, davacının, dava konusu çekten dolayı davalı … şirketine, dolayısıyla diğer davalı …’e borçlu olmadığı, Tacir olan davalının, dava konusu çekin sehven vade tarihinde muhasebe kayıtlarına girildiği iddiasının ispatlanmadığı gibi dinlenemeyeceği, bilirkişi raporunda, davacının 2011 ve 2012 yıllarına ait kanuni defterlerinin açılış tastiklerinin yapıldığı, kapanış tasdiklerinin yapılmasında 2011 2012 yıllarında yürürlükte olan 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanuna göre mecburiyet olmadığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğunun tespit edildiği, karşılığında ürün teslimi yapıldığı ispatlanmayan faturanın, davalı defterlerinde kayıtlı olmasının sonuca etkili olmayacağı anlaşılmakla, davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. İİK 72/5 maddesi uyarınca borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline hükmedilir, takdir edilen zarar, alacağın %20’sinden aşağı olamaz. Somut olayda; davalı … A.Ş. tarafından davacı aleyhine başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı ve böylece adı geçen şirket yönünden anılan yasa hükmündeki kötüniyetli takip koşulunun gerçekleşmediği, diğer davalı … Hiz.AŞ’nin ise, davalı … ile önceden imzalanan bir faktoring sözleşmesinin bulunduğu, dava konusu çekle ilgili alacak bildirim formları tanzim edilerek davalı … yetkilisinin imzası ve alacağa mesnet fatura örneklerinin alındığı, faturalar üzerinde faktoring şirketine temlik edildiğine dair kaşelerin mevcut olduğu, çek üzerinde teminat olarak verildiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığı nazara alındığında, davacı aleyhine kötüniyetle icra takibi başlattığının kabul edilemeyeceği, bu hali ile mahkemece davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin isabetli olduğu, davacı vekilinin istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,4.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı … A.Ş.’den alınması gereken 5.850,75 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 1.462,68 TL’nin(44,40 TL+1.418,28 TL) mahsubu ile bakiye 4.388,07.TL’nin davalı … A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.