Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/926 E. 2019/1021 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/926 Esas
KARAR NO : 2019/1021 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/402 Esas
TARİH: 19/11/2018 (Ara Karar)
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/07/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin eşi olan … ortağı olduğu …. Sanayii ve Ticaret A.Ş.’nin davalı … Bankasından o dönem içersinde kullanmış olduğu ve makul miktardaki krediler için ek teminat talep ettiği ve o tarihte 1 yıllık ipotek karşılığında ve bu bir yılın sonunda ipoteğin kaldırılması kaydı ile müvekkiline ait … İli, … ilçesi, 2/5 pafta, … parsel … nolu daire üzerine 07/01/2008 tarihinde ve … yevmiye nolu ipotek tesis ettiğini, fakat müvekkilinin eşi … sırf kötüniyetli bir şekilde hareket ederek diğer bir ortağı olduğu … A.Ş. adına yine … Bankasından çok daha yüksek miktarlı ek kredi kullandığını, yani ticari hayatta basiretli bir tacirden beklenmeyen davranışlar içerisine girip karşılığını kesinlikle ödeyemeyeceği miktarda borçlandığını, müvekkilinin bu borçlar yüzünden oturduğu evin banka aracılığı ile satılıp elinden alınmak istendiğini, bankanın kredi karşığında … A.Ş. adına kayıtlı … Köyü … parsel de mevcut fabrika binası üzerine de 15/10/2008 tarihinde … yevmiye nolu işlem ile 700.000 TL bedelli ipotek koyduğunu, bankanın dava da taraf olmayan … A.Ş. ye vermiş olduğu kredi de müvekkilinin kesinlikle müteselsil kefil olmadığını, adi kefil sıfatında olduğunu, yani kredi borcunun tamamından ve kredi sözleşmelerinin borçluları ile aynı icra dosyasının borcundan sorumlu tutulmasının iyi niyet kurallarına ve yasaya aykırı olduğunu, bankaca başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile müvekkilnin borcun tamamında sorumlu tutulması ve de özellikle ipotek miktarını aşacak şekilde sorumlu tutulmasının, müvekkilinin eşinin ve davalı bankanın TMK md 2 ye aykırı davranarak, kötü niyetli bir şekilde hareket ettiklerinin bir ispatı olup aynı zamanda yapılan bu takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir an olsun işbu davalı tarafın başlatmış olduğu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibi kabul etmiş olsalar dahi müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin kanunlara aykırı olarak başlatıldığını, müvekkilinin dosya içerisindeki Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen Resmi Senetten de anlaşılacağı üzere … Ticaret A.Ş.’ne ait muhtemel doğmuş olan borçlardan dolayı 310.000.TL ile sınırlı olarak sorumlu iken davalının müvekkili aleyhine 481.242,73 TL tutarında takip başlattığını, davalının daha yüksek bir bedelle ve satım işlemlerinin daha hızlı bir şekilde ilerleyebileceği ipoteği varken müvekkilenin evinin satımı yoluna gitmesinin davalı bankanın kötüniyetli olduğunu ortaya koyduğunu, 6502 sayılı kanun uyarınca da müvekkilinin adi kefil olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2013/15365 E. 2013/23945 K. Ve 25/06/2013 tarihli kararınında da belirtilen iddiaları destekler nitelikte olduğunu, aynı şekilde ticari kredilerde de asıl borçluya başvurulmadan kefile başvurulmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davalı bankaya ait cevap dilekçesi ile kendi aracılığı ile yaptırmış olduğu gayrimenkul değerleme raporunun çelişkili olduğunu, davada davalı banka tarafından tesis edilen ipotek işleminin Medeni Kanun Madde 2 çerçevesinde kötü niyetli ve usulsüz yapılan bir işlem olduğunu, gerek banka gerekse de müvekkilenin eşinin müvekkilinin babasının ölene kadar oturma ve ölene kadar bakma kaydı ile müvekkiline vermiş olduğu evi satmak istediklerini ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı dosyasında ki takip işlemlerinin (satış işlemlerinin) 6502 sayılı yasanın Geçici madde 1-2 (a) fıkrası uyarınca ivedilikle tedbiren durdurulmasına dosya esasından usulsüz ipotek nedeniyle davalı bankanın başlatmış olduğu İstanbul …. İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ve ipotek bedeli kadar borçlu olmadığının tespiti, söz konusu icra dosyasının iptaline, müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin müvekkilinin daha fazla mağdur edilmemesi için fekkine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 19/11/2018 tarih 2018/402 Esas sayılı ara kararında;”Dava, hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılan taşınmaz malikinin dava dilekçesinde dile getirilen iddialara dayalı olarak icra dosyasında talep edilen kadar borçlu olmadığının tespiti ile taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.İİK’nın 72(3) maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan davada ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilebilir.Somut olayda her ne kadar davacı taraf takip işlemlerinin durdurulmasını talep etmiş ise de tüm dosya kapsamı, toplanan ve sunulan deliller, belge örnekleri dikkate alınarak davacı tarafın iddia ettiği yasal düzenleme uyarınca taşınmazın satışı konusunda yapılan takip işlemlerinin durdurulmasını gerektirir bir yasal neden ve gereklilik görülmemekle ve yukarıda açıklanan düzenleme gereği icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinin mümkün bulunmadığı …”gerekçesi ile, Davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu ara karar ile tedbir talebinin reddedildiğini, mahkemenin vermiş olduğu bu ara kararın kanunlara, hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu,Tüm dosya kapsamı, toplanan ve sunulan deliller, belge örnekleri dikkate alınarak iddia ettikleri yasal düzenleme uyarınca dava konusu taşınmaz üzerine müvekkilinin daha fazla zarar görmemesi ve ileride muhtemel doğacak olan zararların önüne geçilmesi amacıyla davalı tarafın taşınmazı satamaması için tedbir konulmasının gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine ilişkin verdiği ara kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/402 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve ipoteğin fekki davasında takibin tedbiren durdurulmasına ilişkindir.İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilebilir.Somut olayda davacı, davaya konu takip dayanağı taşınmazın cebri icra yoluyla satışının tedbiren durdurulmasını istemiştir.İİK 72/3 maddesine göre; icra takibinden sonra tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesine yasal olanak bulunmadığından, tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Bu nedenle, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/07/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.