Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/921 E. 2021/325 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/921
KARAR NO : 2021/325
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 09/10/2017
DOSYA NUMARA : 2016/1129 Esas – 2017/1116 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bankaları bünyesinde devren birleştirilen Kentbank ile dava dışı … A.Ş arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalandıklarını, davalıların genel kredi sözleşmesindeki edimlerini yerini getirmemeleri nedeniyle hesabın kat edildiğini, icra takibine başlandığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, teminat mektubu iade edilinceye kadar müvekkili bankanın komisyon talep hakkı olduğunu, dava konusu mer’i teminat mektuplarının Gümrük Müdürlüğü’ne hitaben düzenlendiğini, düzenlenen teminat mektuplarına faiz işlediğinden müvekkili bankanın risk altında bulunduğu meblağın mektup mer’i olduğu müddetçe arttığını dolayısıyla sadece mektup bedelinin değil, ilgili mektup bedelinin depo edileceği tarihte faiz ve diğer fer’ileriyle birlikte ulaştığı bedelin depo edilmesi gerektiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, talep edilen tutarda borcun söz konusu olmadığını, krediyi kullanan şirketin iflasına karar verildiğini, alacağın iflas eden şirketten talep edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/10/2017 tarih ve 2016/1129 Esas – 2017/1116 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. … ile dava dışı… A.Ş arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalandıkları, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, icra takibine başlandığı sabit olup, uyuşmazlık söz konusu kredi sözleşmesi gereğince borç tutarı ve kefil olan davalıların bu borçtan hangi oranda sorumlu oldukları konusundadır. Banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, yapılan inceleme sonrasında düzenlenen 01.05.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre; … ile dava dışı … A.Ş aslında 8 adet kredi sözleşmesi imzalandığı, 22.10.1999, 03.11.1999, 13.03.2001, 22.10.2001, 16.11.2001 tarihli sözleşmelerde davalı kefillerin imzalarının bulunmadığı, 22.08.2000 ve 08.06.2001 tarihli GKS’lerde her iki davalının, 16.112001 tarihli ek sözleşmede ise sadece davalılardan …’in imzasının bulunduğu, davaya konu 1.800,00.-TL tutarlı teminat mektubunun 05.01.2000 tarihinde tanzim edilip verildiği, dolayısıyla bu teminat mektubunun 22.10.1999 ve 03.11.1999 tarihli sözleşmeler kapsamında verilmiş olduğu, iki kredi sözleşmesinde de davalı kefillerin kefalet imzalarını bulunmadığı belirlenmiştir. Başka bir ifade ile davalı kefiller, dava dışı şirket tarafından kullanılan bir kısım krediler sebebiyle yukarıda açıklanan genel kredi sözleşmelerini kefil sıfatıyla imzalamış iseler de davanın konusunu oluşturan mektubunun dayandığı sözleşmelerde kefalet imzalarının bulunmadığı, bu teminat mektubuna bağlı olarak davalı kefillerin sorumlu olmadıkları sonucuna ulaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, davalıların takip tarihi itibariyle 4.376,93 TL nakdi, 12.472,39 TL gayrinakdi borcu bulunduğunu, takip alacağının teminat mektuplarından ve ilgili mektuplardan kaynaklanan komisyonlardan ve gecikme faizi ile fer’ilerinden doğduğunu, davalıların teminat mektubundan doğan komisyon borçlarını bunların faiz ve fer’ilerinin ödeme yükümlülüğünün bankaları ile imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, Teminat mektubu iade edilinceye kadar müvekkili bankanın komisyon talep hakkı olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 07/06/1984 tarih ve 3389/3351 sayılı kararında vurgulandığı gibi, Teminat mektubu iade edilmedikçe bankanın komisyon almaya devam edeceğini, mektup aslının iadesinin esas olduğunu ve bu süreye kadar risk sözkonusu olup komisyon alınmasının bankanın yasal hakkı olduğunu, teminat mektubu iade edilene kadar doğmuş komisyon borçlarının mektubun iade edilmesi ya da tazmin edilmesi durumunda ortadan kalkmayacağını, Genel kredi sözleşmeleri hükümlerine göre, davalıların banka talep ettiğinde teminat mektuplarını depo etme ve komisyon bedellerini ödeme yükümlülükleri bulunduğunu, buna rağmen yerel mahkemece, hükme elverişsiz nitelikteki bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, İmzalanan genel kredi sözleşmelerinin bütün ve ayrılmaz parçalar olduklarını, … A.Ş ve kefiller ile imzalanmış birden fazla sözleşme bulunduğunu, bu genel kredi sözleşmelerinin kefillerin müşterek borçlu ve müteselsil kefaletini öngördüğünü ve ayrıca süresiz nitelikte olduklarını, kefalet ilişkisi sona ermediğinden, genel kredi sözleşmesi gereği sorumluluklarının devam ettiğini, davalıların banka talep ettiğinde teminat mektuplarını depo etme ve komisyon bedellerini ödeme yükümlülükleri bulunduğunu, Genel kredi sözleşmelerinin 12. maddesinde ” bankanın nakit depo edilmesini veya ek teminat verilmesini isteme yetkisi” düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasının metninin “Banka, dilediği her zaman, kullandırılan kredi karşılığında, müşterinin borçlarından gerekli gördüğü kısmına teminat olmak üzere, tayin edeceği miktarda nakdin depo edilmesini isteyebilir. Bloke edilen nakit, bankanın doğmuş ve işbu sözleşmeden ve diğer sebeplerden veya tazmin edilmemiş teminat mektuplarından, kontrgarantilerden veya diğer garantilerden doğacak alacakları için bankaya rehnedilmiş olup, bloke nakit için faiz yürütülmez ve banka parayı dilediği alacağına her zaman mahsup edebilir … ” hükmünü ihtiva ettiğini, Yargıtay kararları ile de kefillerden teminat mektuplarının deposunun istenebileceğinin hükme bağlandığını ( Yargıtay 11. HD 09/05/2002 tarih ve 2002/1576 Esas – 2002/4524 Karar -Yargıtay HGK 02/05/2007 tarih ve 2007/12-241 Esas – 2007/329 Karar )Dava konusu mer’i teminat mektuplarının Gümrük Müdürlüğü’ne hitaben düzenlendiğini, düzenlenen teminat mektuplarına faiz işlediğinden müvekkili bankanın risk altında bulunduğu meblağın mektup mer’i olduğu müddetçe artmakta olduğunu, dolayısıyla sadece mektup bedelinin değil, ilgili mektup bedelinin depo edileceği tarihte faiz ve diğer fer’ileriyle birlikte ulaştığı bedelin depo edilmesi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin 21.1, 21.2 ve 21/13. maddeleri de göz önüne alındığında, davalı kefillerin borçtan sorumlu olmadığından bahisle davanın reddine dair verilen hükmün kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubunun komisyon bedeli, faiz ve gecikme cezasının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece de tespit edildiği üzere; dava konusu 1.800,00.-TL tutarlı teminat mektubunun 05.01.2000 tarihinde tanzim edilip verildiği, dolayısıyla bu teminat mektubu, dava dışı şirket ile yapılan 22.10.1999 ve 03.11.1999 tarihli sözleşmeler kapsamında verilmiş olup, belirtilen iki kredi sözleşmesinde de davalı kefillerin kefalet imzalarının bulunmadığı, bu hali ile dava konusu teminat mektubuna bağlı olarak davalı kefillerin sorumlu olmayacakları, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı harçtan muaf olduğundan, istinafa ilişkin harçların tahsiline yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.