Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/919 E. 2019/965 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/919
KARAR NO : 2019/965
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2019 ( Ek Karar )
DOSYA NUMARASI 2019/3 D. İş – 2019/4
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ : 10/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyate haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; borçluların müvekkile 25.05.2018 düzenleme tarihli, 31.12.2018 vade tarihli ve 2.500.000,00 TL bedelli senedi vade gününde ödemediklerini, borçlulara yapılan ihtarlara rağmen işbu dava tarihine kadar da ödemediklerini ve ödemeyeceklerini açıkça belirttiklerini beyanla, toplam 2.500.000,00 TL bedelli senet alacaklarının tahsili amacı ile borçluların borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Bu talep üzerine ilk derece mahkemesinin 03/01/2019 tarihli kararı ile; ” …alacaklının, talep dayanağı belgede yer verilen ve tutarı kararımızda gösterilen alacak bakımından vaki isteği, İcra ve İflas Kanununun 257.maddesinin l.fıkrasına uygun görüldüğünden, aleyhine ihtiyati haciz istenilen ile üçüncü kişilerin muhtemel zarar ve ziyanlarını karşılamak üzere alacağın, % 15 oranında nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz olunduğunda, yukarıda isim ve adresi belirtilen borçlu-borçluların menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının, yukarıda belirtilen borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE, ” karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili 10/01/2019 tarihinde sunduğu itiraz dilekçesinde özetle; talep dayanağı senedin teminat senedi olarak verildiğini, bu haliyle kambiyo senedi vasfı bulunmadığını, ancak alacak davasında yazılı belge niteliğinde kullanılabileceğini, bu nedenle ihtiyati hacze ve kambiyo senetlerine özgü takibe konu edilemeyeceğini, alacaklının kötü niyetli olduğunu, teminatın iadesine muvafakatın haciz tehdidi altında verildiğinden geçerli olmadığını, uğranılan zarara ilişkin ayrıca tazminat davası açacaklarını belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ve teminatın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini talep etmiştir.İhtiyati haciz isteyen vekili itiraz dilekçesine karşı 11/01/2019 tarihinde verdiği dilekçede özetle; müvekkilinin, borçlulardan ipotekli şekilde peşin ödemeyle taşınmaz satın aldığını, tarafların, taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin en kısa zamanda kaldırılacağı ve borçtan ari şekilde müvekkiline teslim edileceği hususunda anlaştıklarını, borçlu şirket ve gerçek şahıs tarafından mezkur borcun ödenmemesi halinde müvekkilin zararlarının tazmin edilmesi amacıyla senet verildiğini, senedin vadesi yaklaştığı halde protokol konusu ifa borcunun yerine getiremeyeceği anlaşıldığından ihtarname keşide edildiğini, yapılan sulh görüşmeleri neticesinde yeni bir protokol yapıldığını ve önceki senet iade edilerek 22.05.2018 düzenleme tarihli 31.12.2018 vadeli 2.500.000-TL bedelli yeni bir senet keşide edilerek teslim alındığını, ifa borcunun yerine getirilmemesi üzerine ve ancak ifa borcu yerine getirilmezse teminat vasfının ortadan kalkacağı şartına bağlanmış olan senede dayanarak ihtiyati heciz kararı aldıklarını, itiraz sebeplerinin HMK ve İİK hükümlerinin hiçbirine uymadığını, Borçlu tarafın, böyle bir borcun olmadığı ya da senedin sahte olduğu yönünde bir iddiası varsa genel mahkemelerde menfi tespit davası açması gerektiğini, borçluların protokol konusu ifa borçlarını yerine getirmedikleri için dava konusu senedin kambiyo senedi olduğunu, aksi kabul edilse dahi kararın yerinde olduğunu beyan ederek ihtiyati haciz kararına borçlular tarafından yapılmış itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul Anadolu 1. Asliye Mahkemesi 06/02/2019 tarih 2019/3 D. İş 2019/4 Karar sayılı ek kararında;”… İtiraz dilekçesinin ekinde davaya konu senedin üzerinde yazılı “Teminat senedi” olduğuna ilişkin ibarenin dayanaklarının sunulduğu, buna göre taraflar arasında düzenlenen 25/05/2018 tarihli protokole göre “bu protokolle belirlenen ifa borcunun belirlenen süre içerisinde yerine getirilmeme ihtimaline karşılık satıcı ve satıcının kefili tarafından alıcıya teminat teşkil etmek üzere 25/05/2018 düzenleme, 31/12/2018 ödeme tarihli 2.500.000,00 TL. bedelli bir adet teminat senedini keşide ederek verecektir ancak satıcı nedeniyle alıcının uğradığı zarar daha az miktarda olduğu takdirde, zarar tutarı kadar geçerli olacaktır, satıcının ve bir adet kefilin keşide ederek alıcıya vermiş olduğu bu senet taraflarca belirlenen ifa borcunun yerine getirilmesi karşılığı teminat senedi olarak verilmiş kabul edilecektir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, bu duruma göre protokolle taraflara yüklenen karşılıklı borç ve yükümlülüklerin belirlendiği ve ayrıca şarta bağlandığı, bu durumda teminat senedinin paraya çevrilip çevrilmeyeceği hususunun yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle ihtiyati hacze doğrudan konu edilemeyeceği ..”gerekçesi ile, Borçluların ihtiyati hacze itirazlarının Kabulüne, Mahkemenin 2019/3 D.İş -2019/4 Karar sayılı, 03/01/2019 tarihli, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, karar verilmiş ve karara karşı talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararına itiraz sebeplerinin İcra iflas Kanunu’nun 265.maddesinde düzenlendiğini, alacağın var olmadığı gibi alacağın esasına ilişkin sebeplerin itiraz kapsamında olmadığını, borçlunun sadece mahkemenin yetkisine, teminata veya ihtiyati haczin dayandığı sebeplere dayanarak ihtiyati haciz kararına itiraz edebildiğini, borçluların huzurdaki davaya itiraz sebeplerine ve ilk derece mahkemesi kararı gerekçelerine bakıldığında HMK ve İİK hükümlerinin hiçbirine uymadığının görüldüğünü, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 13.04.2012 T. 2012/3409 E. 2012/6013 K. – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 01.11.2015 T. 2015/9837 E. 2015/11353 K. – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/15172 E. , 2014/16075 K. – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09.06.2005 T. 2005/6798 E. 2005/5970 K. )Borçluların ilk olarak müvekkili ile anlaşarak ipotekleri 31.05.2018 tarihinde kaldıracaklarını taahhüt ettiğini ve müvekkiline 2.000.000-USD bedelli bir senedin verildiğini, ancak ipoteklerini 31.05.2018 tarihinde kaldıramayacakları beyanıyla müvekkili ile yeniden anlaştıklarını, yeni anlaşmada müvekkiline 31.12.2018 vadeli 2.500.000-TL bedelli yeni bir senedin verildiğini, borçlularun protokol konusu ifa borçlarını ikinci protokolde de yerine getirmedikleri için dava konusu senedin kambiyo senedi olduğunu, senedin teminat senedi olduğunun kabul edilmesi halinde de ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararının yerinde olduğunu, yapılan ihtiyati haciz ve devamındaki icra takip işlemlerinin usulüne uygun olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 28.03.2010 T. 2009/14273 E. ve 2010/3312 K. )İlk derece mahkemesinin yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca ihtiyati hacze itirazın reddedilmesinin gerektiğini, karşı tarafın tüm itirazlarının yargılamayı gerektirdiğini, bu itirazların ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına gerekçe olamayacağını, hukukumuzda yazılı bononun borç ikrarı sayıldığını, borçlu tarafın borcu olmadığını iddia ediyorsa genel mahkemelerde menfi tespit davasının açılmasının gerektiğini,Senedi tahsil edemeyen müvekkilinin ihtiyati haciz kararının kaldırılması nedeniyle mağdur olduğunu, hali hazırda borçluların protokol gereği taşınmazlar üzerindeki ipotekleri süresinde kaldırmamaları nedeniyle müvekkilinin mülkiyet haklarının kısıtlandığını, borçluların davaya konu taşınmazların alım satım tarihi olan 15.06.2016 yılından bu yana yazılı şekilde müvekkiline taahhüt ettikleri edimlerini yerine getirmemeleri nedeniyle müvekkilinin maliki olduğu taşınmazlar üzerindeki tasarruf haklarının kullanamadığını, alım satım tarihinden bu yana geçen iki yıllık süreçte emlak piyasasındaki dalgalanmalar, döviz kurlarındaki yükselişler, ekonomideki dengesizlikler göz önüne alındığında yatırım amacıyla borçlulardan taşınmaz satın alan müvekkilinin zarar ettiğini, taşınmazların üzerindeki 4.600.000-TL tutarındaki rehin şerhlerinin devam ettiğini, müvekkilinin parasını peşin ödeyerek satın aldığı taşınmazların kaydı üzerinde bulunan ipotekler nedeniyle çok büyük risklerle karşı karşıya olduğunu ileri sürerek, yapılacak istinaf incelemesi sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, ihtiyati haciz kararına borçlular tarafından yapılmış itirazın reddine, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Uyuşmazlık konusu, ihtiyati hacze itiraz üzerine mahkemece verilen kararın yasa ve usule, dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktasındadır. İİK’ nın 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. İhtiyati hacze dayanak bononun keşidecisi …A.Ş, kefli de … olup, lehdarı …, düzenleme tarihi 25/05/2018, vadesi 31/12/2018 olan 2.500.000,00 TL bedelli bonodur. Senedin sol tarafında yanlamasına olarak “işbu senet 25/05/2018 tarihli protokolün teminatı olarak verilmiştir. Ciro ve temlik edilemez yazılıdır” Mahkeme başlangıçta ihtiyati haciz talebini kabul etmişse de daha sona itiraz üzerine borçluların sundukları protokol üzerine senedin paraya çevrilip çevrilemeyeceği hususunun yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar vermiş, alacaklı … istinafa gelmiştir. İstinaf eden alacaklı, borçlulardan 15 Haziran 2016 tarihinde peşin ödemeyle 4 adet bağımsız bölüm (ipotekli olarak) satın aldığını, borçlu satıcıların bağımsız bölümlerdeki ipotekleri kaldıracaklarını ve takyidatsız teslim etmeyi yükümlendiklerini, bunun teminatı olarak da 2.000.000,00 USD bedelli bono verdiklerini, borçluların edimlerini yerine getirmemeleri üzerine bu kez ihtiyati hacze konu senedi verdiklerini, 31/12/ 2018 vade tarihinde ipoteklerden ari teslim edilemezse senedin teminat vasfının ortadan kalkacağının kararlaştırıldığını, itiraz nedenlerinin İİK 265.maddede öngörülmeyen nedenler olduğunu, borçlunun itirazlarının yargılamayı gerektirdiğini öne sürmektedir. Borçlu taraf, 25/05/2018 tarihli protokolü sunmuştur. Borçlunun senedin teminat senedi olduğu ve ihtiyati haciz istenmeyeceği yönündeki savunması, İİK’nın 265.maddesinde yazılı ihtiyati haczin dayandığı sebepler kapsamındadır. Mahkemenin de gerekçesinde açıkladığı üzere protokolde: “bu protokolle belirlenen ifa borcunun belirlenen süre içerisinde yerine getirilmeme ihtimaline karşılık satıcı ve satıcının kefili tarafından alıcıya teminat teşkil etmek üzere 25/05/2018 düzenleme, 31/12/2018 ödeme tarihli 2.500.000,00 TL. bedelli bir adet teminat senedini keşide ederek verecektir.Ancak satıcı nedeniyle alıcının uğradığı zarar daha az miktarda olduğu takdirde, zarar tutarı kadar geçerli olacaktır.Satıcının ve bir adet kefilin keşide ederek alıcıya vermiş olduğu bu senet taraflarca belirlenen ifa borcunun yerine getirilmesi karşılığı teminat senedi olarak verilmiş kabul edilecektir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, sabittir. Bu durumda senedin teminat senedi olduğu ve alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, teminat senedinden doğan alacak, İİK’nın 257/1.maddesi anlamında muaccel bir alacak tanımına girmez. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı ihtiyati haciz talep eden tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/07/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.