Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/912 E. 2020/1551 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/912 Esas
KARAR NO: 2020/1551 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/976 Esas – 2018/746 Karar
TARİH: 20/11/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin hamili bulunduğu 50.000,00 Tl bedelli çeki kaybettiğini ve bu konuda Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/206 Esas, 2016/383 Karar sayılı ilamı ile çekin iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, çek bedelinin davalılarca halen ödenmediğini belirterek zayi edilen çek bedeli olan 50.000,00 TL’nin keşide tarihi olan 15/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğuna dair bir delil bulunmadığını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, yine diğer müvekkili Ersin’in davacı ile ticari ilişkisinin ve borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/11/2018 tarih 2017/976 Esas – 2018/746 Karar sayılı kararında; “çekin keşide tarihi dikkate alındığında davanın yasal zamanaşımı süresi içinde açılmış olduğu, çekin zayi nedeniyle iptaline ilişkin mahkeme hükmünün kesinleştiği, bu nedenle davacının keşideci ve ciranta olan davalılardan çek bedelini talep etmesinin mümkün olduğu, davalıların ödeme yönünde herhangi bir delil sunmadıkları anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, çekin ibraz edilmemiş olması nedeniyle ancak iptal kararı tarihinden itibaren faiz edilebileceği…”gerekçesi ile, Davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili ile davacı arasında hiç bir şahsi veya ticari alacak borç ilişkisi bulunmadığını çekte ciranta konumunda görünen müvekkilden çek iptali kararına dayanılarak alacak talebinde bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını, Müvekkili …’in sebepsiz zenginleşmediğini, davacının çekte ciranta olan müvekkiline çek iptal kararı olduğundan bahisle alacak davası açmasının hukuki dayanağı bulunmadığını, davanın müvekkili açısından reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından bu hususa dikkat edilmediğini, müvekkilinin davacıya çeki ciro eden kişiymiş gibi karar verdiğini, (Yargıtay 11. HD 26/04/2005 2004/7538 E. – 2005/4273 K.) Yerel mahkemece faiz başlangıç tarihi olarak çek tarihi olan 15/10/2016 tarihinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkillerin söz konusu çek ile ilgili olarak temerrüde düşürülmemiş olup faiz başlangıç tarihinin ancak dava tarihi olabileceğini, İleri sürerek, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasını, tehir-i icra kararı verilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, zayi nedeniyle iptaline karar verilen çeke dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin hamil olduğu çekin zayi olduğunu, zayi olan çekin iptali için açtıkları dava sonunda Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/206 E., 383 K. Sayılı kararı ile çekin iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, ilgili çekin bankaya ibraz edilmediğini, çek bedelinin de taraflarına ödenmediğini belirterek çekte keşideci ve lehdar-ciranta olan davalılar hakkında çek bedelinin tahsili için dava açmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı lehdar-ciranta davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK’nın 818/1-s maddesi yollaması ile çekler hakkında da uygulanacak olan TTK’nın 757 ile 763. Maddelerinde çekin (poliçenin) iptaline ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Aynı madde yollaması ile uygulanacak olan 764/2 maddesinde ise poliçenin (çek) iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibinin kabul edene (çekte keşideci) karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebileceği düzenlenmiştir. Yine TTK’nın 818/1-m maddesi yollaması ile çekler hakkında uygulanacak olan TTK’nın 732/1. Maddesinde zaman aşımı veya çekin süresinde bankaya ibraz edilmemesi nedeniyle çekten doğan yükümlülükleri düşmüş olsa bile keşidecinin hamile karşı sebepsiz zenginleşme nedeniyle borçlu kalacağı, 3. Fıkrasında poliçeden (çekten) doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak istemde bulunulamayacağı düzenlenmiştir. Söz konusu yasal düzenlemelerde belirtildiği üzere, çek zayi nedeniyle iptal kararı alan hamil keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çek bedelini talep edebilecektir. Ancak çek süresinde bankaya ibraz edilmediğinden anılan çeke dayalı olarak cirantalara karşı müracaat hakkını kullanamayacaktır. Hamil ancak bu durumda aralarındaki temel ilişkiye dayanarak kendi cirantasına karşı müracaat hakkını kullanabilir. Somut olayda zayi nedeniyle iptaline karar verilen çek örneği incelendiğinde istinaf başvurusunda bulunan davalı …’in çekin lehdar ciranta olduğu, davalının cirosundan sonra dava dışı cirantaların cirosu yoluyla ilgili çekin davacıya teslim edildiği, bu davalının çekte ara ciranta olduğu, davacı ile aralarında temel ilişki bulunmadığı anlaşılmaktadır. Süresinde bankaya ibraz edilmediği için söz konusu çekten dolayı cirantaya müracaat edilebilmesi için ciranta ile hamil arasında temel ilişkinin bulunması ve talep edenin bu temel ilişkiye dayanması gerekmektedir. Bunun haricinde cirantalara karşı sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanarak müracaat edilmesine olanak bulunmamaktadır. Mahkemece ciranta olan davalı hakkında zayi olan çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak müracaat edilemeyeceği gözetilerek istinafa başvuran davalı hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın istinaf eden davalı … yönünden reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalılardan …’in istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2018 tarih 2017/976 Esas – 2018/746 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davalı … yönünden; Davanın REDDİNE, 2-Diğer Davalı … Yönünden davanın KABULÜNE, 50.000,00 TL alacağın 15/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 3.415,50 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 853,88.TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.561,62.TL harcın davalı … A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafça sarf edilen 853,88 TL peşin harç, 118,50 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 972,38 TL yargılama giderinin davalı … A.Ş.’den alınarak ardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı … A.Ş. Tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı … tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.850,00 TL vekalet ücretinin davalı … A.Ş. ‘den alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.300,00.TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına 854,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 14,00.TL tebligat gideri ile 62,00.TL dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş gideri olmak üzere; toplam 197,30. TL’ nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 12-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, talep halinde yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.