Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/904 E. 2019/726 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/904
KARAR NO : 2019/726
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2018 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI: 2018/623 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 15/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin hukuken hiç bir sorumluluğu olmadığı halde yaklaşık 1,5 yıldır davalıların baskısına, tehdidine ve tacizine maruz kaldığını, davalıların da müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığını bildiklerini, bu sebeple müvekkiline karşı açılan bir tane dava bulunmadığını, davalıların eski … çalışanlarının kıdem tazminat alacaklarından müvekkil şirketin sorumlu olduğunu iddia ettiğini, bu nedenle bir buçuk yıldır artık şiddet boyutuna varan eylemleriyle müvekkili şirkete ve çalışanlarına zarar verdiğini, müvekkilinin eski… çalışanlarına karşı hiçbir sorumluluğunun olmadığını, buna rağmen davalıların her hafta müvekkilinin mağazalarında eylem yaptıklarını, eylemlerin çalışanlara ve müşterilere zarar verme ihtimali bulunduğunu, müvekkiline ise zarar verdiğini belirterek bu hususta ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 03/12/2018 tarih 2018/623 Esas sayılı ara kararında; “…Dava haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkin olup, davalıların eylemlerinin haksız rekabet kapsamında olup olmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği, mevcut delillere göre HMK.nın 389 ve devamı maddelerindeki telafisi imkansız zarar ve gecikmesinde sakınca bulunan bir durumun söz konusu olmadığı, TTK.nın 61. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir koşullarının da bulunmadığı sonucuna varılmış ve yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin hukuken hiç bir sorumluluğunun olmadığını, ancak yaklaşık 1,5 yıldır davalıların baskısına, tehdidine ve tacizine maruz kaldığını, dava dilekçesinde de bu durumun açıklandığını, davalıların da bunu bildiğini, bu sebeple de müvekkiline karşı bugüne kadar açılan dava bulunmadığını, Davalıların 6.12.2018 tarihinde Kağıthane’de gerçekleştirdikleri eylemde doğrudan müvekkili şirket çalışanına karşı açıkça tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu, kavga ve kargaşa çıkarmak için çalışanını kışkırtmaya çalıştıklarını, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen 2018/154 E. sayılı dosyanın 03.10.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında davalıların sergiledikleri davranışların 1,5 senedir müvekkili şirkete yaşatılanların bir similasyonu niteliğinde olduğunu, Davalıların yürüttükleri sözde hak arayışının, esasında … Sendikası’ nın reklamı görevinden ileriye gitmediğini, bu sebeple Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen ön inceleme duruşmasında, davacı vekillerinin real ile müvekkili şirket arasındaki ilişkiyi diğer eylemcilerin önünde açıklarken, … başkanının buna engel olmak istediğini, çünkü Nakliyat-İş başkanının ve vekilinin, işçilerin gerçekte … ’ten hak talep edemeyeceklerinin bilinmesini istemediklerini, çünkü esasında Nakliyat-İş tazminatlarının ödenmesinden ziyade, eylemlerin devamlılığını ve böylelikle sendikanın isminin duyulmasının önemsediğini, …’ in faaliyet alanının da real çalışanlarını kapsamadığını, Davalıların davranışlarının haksız rekabete teşkil ettiğini, Haksız rekabete yol açan fiilin faili ile mağduru arasında bir rekabet ilişkisinin bulunmasının zorunlu olmadığını, rekabetin işleyişinde eşitsizliğe yol açan her türlü fiilin hukuka aykırı olarak değerlendirildiğini, haksız rekabete yol açan fiilin engellenmek istenmesindeki temel amacın sadece söz konusu fiil nedeniyle zarara uğrayan kişinin korunmasının olmadığını, rekabet düzeninin bozulmasının engellenmesinin olduğunu, Haksız rekabet hükümlerinin, tüm piyasayı kapsayıcı ve koruyucu bir düzenlemenin getirdiğini ve sadece rakipler arasındaki ilişkiyi düzenlemediğini (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1999/1155 K. 1999/1574 sayılı ve 26.02.1999 tarihli ) ileri sürerek, İstinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbirlerin koşullarının oluşup oluşmadığı, mahkemece talebin reddine dair kararın dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktalarındadır. Davacı taraf, davalıların haksız rekabet teşkil eden söz ve davranışlarda bulunduklarını, eylem ve gösteriler tertip ettiklerini, davalıların muhataplarının kendileri olmamasına rağmen eylemlerin kendi firmalarına yönelik olduğunu belirterek davalıların eylemlerinde davacı şirket markasına zarar verecek söylem, afiş ve döviz kullanmamaları, haksız ve hak arama olarak değerlendirilemeyecek eylemlerin durdurulması, davacı şirketin itibarını zedeleyici her türlü davranışın engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkeme davalıların eylemlerinin haksız rekabet kapsamında olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, HMK 389 anlamında telafisi imkansız zarar ve gecikmesinde sakınca bulunan bir durumun söz konusu olmadığı, TTK 61.maddedeki ihtiyati tedbir koşullarının da bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Davalıların daha önce … A.Ş.’ de çalıştıkları, sonra bu firmanın Beğendik firmasına devredildiği, bu firmanın da iflasına karar verildiği ve davalıların işten çıkarıldıkları, davacı firmanın davalıların daha önce çalıştıkları firma ile birlikte merkezi Almanya’da bulunan … firmasının grup şirketlerinden oldukları, dosyada bulunan evraktan anlaşılmaktadır. Davalıların davacı firmaya ait mağaza önünde, davalı sendikanın da katılımıyla işçilik haklarını alma yönünde çeşitli eylemler yaptıkları, sosyal medyada paylaşımlarda bulundukları, haklarında hakkı olmayan yere tecavüz- kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlamasıyla Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde şüpheli-yakınan sıfatıyla ifadelerinin alındığı, yapılan eylemler ve gösterilere ilişkin muhtelif medya organlarında yayınlar yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalıların eylemlerinin hak arama eylemleri mi- haksız rekabet teşkil eden eylemler mi olup olmadığının belirlenmesi; yargılamayı gerektirmektedir. Bu konuda dosyaya sunulan belgeler davalıların eylemlerinin duraksamaksızın ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesini gerektirmemektedir. 6100 sayılı HMK’ nın 389/1 maddesine göre: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mahkemece talep tarihi itibariyle değerlendirme yapılmış ve bu durum gerekçeli ara kararda da açıklanmıştır. Mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilebilir. Kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak olmasa da kuvvetle muhtemel gösterilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenler karşısında mahkemenin istinafa konu dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup, iddialar yargılamayı gerektirdiğinden, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin talep tarihindeki takdirine göre; ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/05/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.