Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/895 E. 2020/1522 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/895 Esas
KARAR NO : 2020/1522 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/229 Esas – 2019/232 Karar
TARİH: 04/03/2019
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı aleyhine davalı şirket tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden gerçekleştirilen icra takibinin dayanağı olarak gösterilen 27.03.2006 Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine göre kullandırılmış bir kredinin bulunmadığını, dayanak olarak gösterilmiş belgelerin davacıya tebliğ edilmediğini, davalı tarafın dosyayı … A.Ş.’den temlik aldığını, 06.12.2007 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini belirttiğini ancak, söz konusu belgelerin dosyaya ibraz edilmediğini, davalı tarafından aynı sebebe dayalı olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden mükerrer icra takibi gerçekleştirildiğini, takibin zamanaşımına uğramış olması nedeni ile iptal talepli olarak İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/293 E sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, takibin kesinleşmesi akabinde davacının sahip olduğu gayrimenkule haciz şerhi işlendiğini, takibin dayanaksız açıldığını, davacının maaşına haciz ve sahibi olduğu taşınmaz kaydına dava konusu icra dosyası üzerinden haciz şerhi işlendiğini ve satış işlemlerine başlanıldığını, bu nedenle mağduriyetin artmaması için icra dosyası üzerinden yürütülen işlemlerin tedbiren durdurulmasını, müvekkilinin 12.663,62 TL olan icra takip dosyası dava değeri üzerinden borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabul edilmesine, İstanbul … İcra Müdürlüğü nün … E sayılı dosya üzerinden devam eden takibin iptali ve takibin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının takip alacağının %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu icra takibinin 06.12.2007 tarihli kat ihtarı, 27.03.2006 tarihli GKS, ekstreler ve banka kayıtlarına dayanılarak borçlu aleyhine başlatıldığını, borcun mevcudiyetinin açık olduğunu, davaya konu takibin Genel Kredi Sözleşmesine dayalı bir takip olduğunu, ileri sürülen iddiaların borcun ödenmemesine yönelik hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğunu belirterek;İhtiyati tedbir talebinin reddine ve takibin devamına, davanın reddine, doğacak herhangi bir zararda dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istenmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/03/2019 tarih 2018/229 Esas – 2019/232 Karar sayılı kararında;” Davacı … A.Ş. Çağlayan şubesi arasında 27.03.2006 tarihinde 80.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi ve ayrıca 16.12.2005 tarihinde “Tüzel Müşteri Genel Hizmet Sözleşmesi” imzalandığı, Genel Kredi Sözleşmesine davacının ayrıca müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza koyduğu Keşide edilen ihtarname ekindeki 01.08.2007-06.12.2007 dönemine ilişkin ekstreye göre davacı …’in kefil olduğu gerçek kişi …- …. işletmesine Kredili Ticari Hesap Kredisi tahsis edilip kullandırıldığı, KTH kredisinin yanı sıra, ayrıca çek karnesi verildiği … Alibeyköy Şubesi tarafından hesabın kat edilerek, … – …’dan olan alacağın tahsili için İstanbul ….İcra Müdürlüğü … E sayılı dosya üzerinden genel kredi sözleşmesine dayanarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, ayrıca tahsilde tekerrür olmamak üzere İstanbul ….İcra Müdürlüğü nün … E sayılı takip dosyasında da kambiyo senedine dayanarak takip başlatıldığı, daha sonra alacağın 16.03.2010 tarihli Alacağın Temlik Sözleşmesi ile davacı …A.Ş (birleşmeden önce … A.Ş) ye temlik edildiği İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. E sayılı takip dosyasındaki takibin, 27.03.2006 tanzim tarihli ve 05.12.2007 vadeli bononun-kambiyo senedinin zamanaşımına uğraması nedeniyle düştüğü, İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E sayılı takip dosyasında yenilemeden önce: takip ödeme emri ile 11.072,00 YTL Asıl Alacak, 1.296,78 YTL İşlemiş faiz, 230,00 YTL İhtarname gideri 64,84 YTL BSMV olmak üzere toplam;12.663,62 YTL tutarındaki alacağın takip tariinden itibaren tahsiline dek tahsilde tekerrür olmamak ve BK md.84 uygulanmak kaydı ile asıl alacak üzerinden işleyecek yıllık %75 temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi, faizin %15 oranında KKDF, icra giderleri, vekalet ücreti tahsilinin istendiği Ayrıca 5.740,00 TL tutarındaki gayrinakdi borcun ise depo edilmesinin talep edildiği, borçluda bulunan çek yapraklarının iadesi, bu miktar için de yasal yollara başvurulacağı ve ödeme gününe kadar geçen günler için hesaplanacak %150 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisinin ödenmesinin istendiği,Yenileme talebinden sonra takip dosyasının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esasını aldığı; temlik alacaklısı … A.Ş. vekilinin talebi üzerine, 13.10.2017 itibariyle davacı …’e 12.263,62 TL üzerinden temlik “Yenileme Emri” gönderildiği, ayrıca davacı/borçlu …’in çalışmakta olduğu şirketten almakta olduğu maaş ve ücretine temlik alacaklısı … A.Ş. vekilinin 09.03.2018 tarihli talebi doğrultusunda kapak hesabı yapılarak haciz konulduğu Alınan bilirkişi raporuna göre; davacı …’in 27.03.2006 tarih ve 80.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi gereğince doğan borçtan müteselsil kefil ve gerçek kişi işletme sahibi olarak sorumlu olduğu, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E dosyasında takip tarihi itibariyle kredili ticari hesap kredisinden doğan nakdi borcunun 4.777,47 TL,Dava tarihi itibariyle İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında kredili ticari hesap kredisinden doğan nakdi borcunun 78.823,63 TL olduğu sabit bulunmuştur.Mahkememiz dava tarihi itibariyle davacının borçlu olmadığı miktarı tespit edecektir. Davacı tarafça dava değeri olarak 12.663,62 TL bildirilmiştir. Ancak bilirkişi raporu ile yapılan tespit gereğince davacının 78.823,63 TL borcu bulunduğu ( çek teminat bedelleri sıfırlandığından bu miktara gayrinakdi alacaklar dahil değildir) tespit edilmiştir….”gerekçesi ile, Sabit olmayan davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunuluştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Söz konusu miktara bilirkişi raporu içeriğinde gayrinakdi krediler dahil edildiğinden gerekçeli karara dayanak alınan bilirkişi raporu ile gerekçeli kararda yer verilen ifadeler arasında çelişki bulunduğunu, Bilirkişi raporunun ibrazından sonra dosya kapsamına alınan ve alacak miktarının tespiti konusunda büyük önem arz eden … ORTAKLIĞI Hesap Araştırma Departmanı’nın 04/01/2019 tarihli yazı cevabı gözardı edilerek hüküm kurulduğunu, alacak rakamı arasında bilirkişi raporu ile yüksek miktarda farklılıklar olduğunu,İptali talep edilen borç miktarının 12.663,62.TL olduğunu, takibin iptali talepli olarak açılan menfi tespit davalarında dava değeri olarak takip çıkış rakamının belirlendiğini, Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğunu, (Yargıtay 13.HD 2013/12716 E. 2013/14615 K.)…Bankası tarafından çek yaprak bedellerinin zamanaşımı nedeni ile sıfırlandığının bildirildiğini ancak bedeller düşülmeksizin gerçekleştirilen hesaplamaya göre davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yerel mahkemenin davanın reddine karar verirken neden reddedildiğine dair gerekçe yazmadığını, Bilirkişi raporunda tespit edilen 78.823,63.TL mahkeme kararının aksine tazmin olunan çek yükümlülük tutarlarının da dahil edilmesi sonucu tespit edilen alacak tutarı olduğunu, bu hususun bilirkişi raporu içeriğinde izah edildiğini, Banka tarafından yapılan takibin 27/03/2006 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden yapıldığını, bilirkişi tarafından 16/12/2015 tarihli tüzel müşteri genel hizmet sözleşmesini de baz alınarak hesaplama yapılmasının mevzuata aykırı olduğunu,Bilirkişi raporunda faize faiz yürütülmüş olmasının gözardı edilerek asıl alacak rakamının 4 kez üst üste işletilen faiz miktarlarının da dahil edilerek hesaplandığından söz konusu rapordaki tespitlere itibar edilmesinin mümkün olmadığını, Kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesine rağmen bu hususun göz ardı edildiğini,İleri sürerek, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasını, tehir-i icra kararı verilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava. menfi tespit davasıdır.Davacı, genel kredi ve teminat sözleşmesine dayalı olarak davalı tarafça hakkında takip yapıldığını, takip dayanağı kredi sözleşmesine göre kullandırılmış bir kredi olmadığını, ayrıca takipte talep edilen faizin fahiş olduğunu, ihtar masrafı ve gayrı nakdi kredi borcu olarak belirtilen alacakların da yasal dayanağı bulunmadığını belirterek takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile haksız takibin iptaline karar verilmesine talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu takipte bankaya ibraz edilmeyen 14 adet çekten dolayı bankanın yasal sorumluluk bedelinden oluşan gayrı nakdi kredi alacağının depo edilmesi talebi de bulunmaktadır. İlgili banka yazısından söz konusu çeklerin zamanaşımına uğraması nedeniyle deposu talep edilen gayrı nakdi kredi alacağının sıfırlandığı anlaşılmaktadır. Buna göre çekler zamanaşımına uğradığı için takipte talep edilen depo bedeli konusuz kalmıştır. Mahkemece de gayrı nakdi alacak konusuz kaldığından bu konuda bir inceleme yapılmamıştır. Mahkemece deposu talep edilen gayrı nakdi alacak bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın tamamı hakkında red kararı verilmesi esasa etkili olmadığından değerlendirmeye alınmamıştır. Davacının buna ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davaya konu takipte talep edilen asıl alacak içerisinde, süresinde ibraz edilmesi ve karşılıksız çıkması nedeniyle takipten önce banka tarafından yasal sorumluluk bedelleri ödenen çeklere ilişkin nakde dönüşmüş olan çek sorumluluk bedelleri de bulunmaktadır. Bilirkişice dava tarihi itibarıyla hesaplanan takibe konu alacak miktarı içinde nakde dönüşmüş olan bu çek sorumluluk bedelleri bulunmakta, nakde dönüşmemiş olan çeklerle ilgili bankanın yasal sorumluluğundan kaynaklanan gayrı nakdi alacaklar ise hesaplama dışında tutulmuştur. Dava tarihi itibarıyla davacının sorumlu olduğu alacak miktarı içine gayrı nakdi alacaklar dahil edilmediğinden (mahkeme gerekçesinde de belirtilmiş) davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir.Davacı ile banka arasında hem genel kredi sözleşmesi hemde tüzel müşteri genel hizmet sözleşmesi imzalanmıştır. Bilirkişi raporunda da bu husus belirtilmiş ve hizmet sözleşmesinde kredili hesaba ilişkin temerrüt hali ve uygulanacak faize ilişkin hükümlere yer verildiği açıklanmış, genel kredi sözleşmesinde uygulanması kararlaştırılan (en yüksek faiz oranına bunun %50 sinin eklenmesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi uygulanacağına ilişkin) faiz oranı, hizmet sözleşmesinde belirlenen ( en yüksek kredi faizine %25 ilave ile bulunacak temerrüt faizinin uygulanacağı) faiz oranına göre daha fazla olduğu tespit edilmiş ve bilirkişice daha düşük olan hizmet sözleşmesinde kararlaştırılan faiz oranına göre temerrüt faizi hesaplaması yapılmıştır. Hizmet sözleşmesinde kararlaştırılan faiz oranının uygulanması davacı lehine olduğundan bu istinaf sebebi de yerinde değildir.Davacı hesap katından önce asıl alacağa bankaca 4 kez faiz yürütüldüğünün tespit edildiğini, faize faiz yürütülmesinin yasak olup bu hususa itiraz edilmesi gerekmediğini, bilirkişce asıl alacağın tespitinde faize faiz yürütülmeden hesaplama yapılması gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de bilirkişi raporunda hesap katından önce kredi alacağına 4 kez faiz tahakkuk ettirildiği belirtilmiş, ancak faize faiz uygulandığı yönünde bir beyanda bulunulmamıştır. Davacı da dava dilekçesinde kredi borcu olmadığını ve takipte talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirtmiş, kredi hesabına kat işleminden önce faize faiz yürütüldüğüne ilişkin bir itirazda bulunmamıştır. Bu nedenle istinaf sebebi yerinde değildir. Davacının kat ihtarının tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin istinaf sebebine gelince dava dilekçesinde bu yönde bir iddia ileri sürülmemiştir. HMK 357/1 maddesi gereğince bu husus ilk defa istinaf aşamasında ileri sürüldüğünden inceleme konusu yapılmamıştır.Bu nedenle dava dosyası içinde bulunan belge ve bilgilere, ilk derece mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, yerinde görülmeyen davacı istinaf talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/12/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.