Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/892 E. 2020/1521 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/892 Esas
KARAR NO : 2020/1521 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/330 Esas – 2018/1008 Karar
TARİH: 05/11/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile müvekkili alacaklı arasında Elektrik Dağıtım sözleşmesi kapsamında Elektrik alım-satımı alanında bir ticari ilişki kurulduğunu, söz konusu sözleşmenin 19. maddesi 1. paragrafı gereği de davalı borçlu uhdesinde tutulmak üzere, … 26.06.2013 Tarih ….Seri No,lu 31.01.2016 tarihine kadar geçerli 1.200.000,00- TL, …Bankası 28.04.2015 Tarih … Seri No.lu 31.05.2016 tarihine kadar geçerli 1.333.872,00,- TL, teminat amaçlı kesin süresiz teminat mektuplarının davalıya teslim edildiğini, 30.10.2015 itibari ile müvekkilinin davalı borçluya 2,129.331,24-TL Cari Hesap Fatura borcu mevcutken, müvekkilinin ödeme zorluğu çekmesi sebebi ile daha önce davalıya sözleşme gereği teslim edilmiş olan teminat mektuplarının davalı tarafından 05.11.2015 tarihinde nakde çevrildiğini, ancak davalı şirketin alacaktan fazla olarak teminat mektuplarının tamamını nakde çevirdiğini, sözleşmenin 19. Maddesi gereği tahsilat sonrası kalan miktarın en geç 5 iş günü içerisinde alıcıya iade edilmesi gerektiğini, müvekkilinin fazla tahsil edilen teminat mektuplarının bakiye bedelini davalı firmadan talep ettiğini, davalı firmanın ise hukuksuz bir şekilde söz konusu bedelleri iade etmediğini, bunun üzerine müvekkilinin alacağının hukuken tahsili için İstanbul …. İcra Dairesi … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine 405,956,89 TL ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız şekilde ödeme emrine itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın likit olması ve icra takibinin durmuş olması sebebi ile %20’den az olmamak üzere İcra İnkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında, 15.04.2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Anlaşması” ve eki niteliğinde 16.04.2015 tarihli “Ticari Uygulama Protokolü” ile, 21/04/2015 tarihinde “Elektrik Alim-Satım Sözleşmesi” ve eki niteliğinde 22.04.2015 tarihli “Ticari Uygulama Protokolü” akdedildiğini, yine davalı tarafından 1..sözleşmenin ifasının teminatı olarak … Bankası A Ş.’den 1.333.872,00-TL tutarında teminat mektubu ile 2. sözleşmenin ifasının teminatı olarak … A.Ş.’den 1.200.000,00-TL tutarında teminat mektubu verildiğini, sözleşme kapsamında satılan enerji karşılığında, Eylül-2015 dönemine ilişkin olarak 666.936,00-TL tutarlı fatura ile Ekim 2015 dönemine ilişkin olarak 377.930,40-TL tutarlı fatura ve 2. Sözleşme kapsamında satılan enerji karşılığında ise, Eylül-2015 dönemine ilişkin olarak 692.211,60-TL tutarlı fatura ile Ekim 2015 dönemine ilişkin olarak 392.253,24- TL tutarlı faturalar kesildiğini, bu faturaların davacı tarafça ödenmediğini, sözleşmeler uyarınca nakde çevrilen söz konusu iki adet teminat mektubunun 2.129.331,24- TL’lik kısmının, dört adet faturanın toplamından oluşan borcuna mahsuben düşüldüğünü, toplam teminat mektubu bedeli olan 2.533,872,00,-TL’den, toplam fatura borcu olan 2.129,331,24-TL çıkarıldıktan sonra, davacının da iddia ettiği üzere 404.541,00- TL değil de, 404.540,76- TL kaldığını, ihtilafa konu olan 404.540,76 TL’nin sözleşmelerin süresinden evvel feshi nedeniyle sözleşme gereğince davacı aleyhine cezai şart doğduğu ve sözleşemeler uyarınca, cezai şartın teminat mektubundan tahsilinin mümkün olduğunu, davacının iş bu itirazın iptali davasına dayanak olan ve İstanbul …. İcra Müd. … E. Sayılı dosysında gönderilen ödeme emrinde borcun sebebinin belirtilmediğini, borca dayanak belge de gösterilmediğini, İİK.58/5 maddesi gereği takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesinin ve borç bir belgeye dayanıyor ise bu belgenin aslının veya tasdikli örneğinin takip talebine eklenmesinin gerektiğini, ayrıca davacının borca batık olduğunu ve kendisi hakkında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1023 E. sayılı dosyası ile görülen bir iflas erteleme davası olduğunu, davalıya ödenmemiş olan faturalar için 7 işgünü içerisinde ödenmesi gerektiği, aksi halde teminat mektuplarının nakde çevrileceği ve sözleşmelerin haklı nedenle fesih edileceği, fesih halinde, feshe neden olan tarafın, diğer tarafa madde 17. uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeme yükümlülüğü doğmakta olduğu hususunun ihtar edildiğini, nakde çevrilen teminat mektuplarının, ödenmemiş faturalar tahsil edildikten sonraki bakiye kısmı olan 404.540,76-TL’nin de işbu cezai şart alacaklarından düşüldüğünü ve müvekkilinin hala tahsil edemediği bakiye 712,489,34-TL cezai şart alacağının kaldığını, ancak davacının iflas aşamasında olması, piyasadaki alacaklıların takiplerinin sonuçsuz kalması, yani alacağın tahsil kabiliyeti olmaması nedeniyle, tahsil imkanı bulunmayan alacak için takip yapılmadığını belirterek, karşı dava ve başkaca dava hakları saklı kalmak kaydıyla, itirazlarının kabulüyle; davanın ve de icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2018 tarih 2016/330 Esas – 2018/1008 Karar sayılı kararında;” Davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmeye istinaden, davacı tarafça davalıya verilen teminat mektuplarından kaynaklı olarak fatura dışında kalan kısmın teminat mektuplarından tahsil edildiği, miktar hususunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davalının teminat mektubunun sözleşme uyarınca cezai şart bedeli olarak tahsil edilip edilemeyeceği şeklinde tespit edilmiş olup taraflar arasındaki sözleşmenin 16. Maddesindeki “taraflardan birinin anlaşmaya göre ödemesi gereken herhangi bir bedeli son ödeme tarihinden 7 iş günü içerisinde ödememesi durumunda ödeme talep eden taraf, diğer tarafa noter kanalı ile ihtarname göndererek 7 iş günü içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmesi hususunda ihtarda bulunacaktır. 7 iş günlük süre sonunda ödeme yapılmamış ise ödeme talep eden taraf tek taraflı olarak anlaşmayı fesih etme hak ve yetkisine sahip olacaktır. İşbu 16-a maddesi kapsamında bir fesih halinde, anlaşmanın feshine sebebiyet veren taraf, diğer tarafa madde 17 hükümleri uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeyecektir”. Yine sözleşmenin 16-b maddesinde “taraflardan birinin işbu anlaşmanın herhangi bir hükmünü ihlal etmesi ve diğer tarafın yazılı ihtarına rağmen ve ihtarda belirtilen sürede ihlale son verilmemiş olması halinde, ihtarda bulunan taraf, anlaşmayı, derhal fesih etmek hak ve yetkisine sahip olacaktır. İşbu 16-b maddesi kapsamında bir fesih halinde anlaşmanın feshine sebebiyet veren taraf diğer tarafa madde 17 hükümleri uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeyecektir” ve yine sözleşmenin 16. Maddesinde b ve c fıkralarında açıkça sözleşmelerin süresinden önce feshine sebebiyet veren tarafın diğer tarafa madde 17 uyarınca hesaplanacak fesih tazminatını ödemekle yükümlü olacağına ilişkin düzenlemeleri dikkate alındığında, davalı tarafın Beyoğlu …. Noterliği aracılığıyla 21.10.2015 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile davacıya ödemeyi yapması için 7 iş günü süre verdiği ve yine aynı ihtarnamede aynı süre içerisinde davacının ödeme güçsüzlüğüne düşmüş olması sebebiyle her bir sözleşme için ortalama 1 aylık elektrik bedeli karşılığı olan 650.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.300.000,00 TL tutarında teminat verilmesi gerektiği, aksi halde sözleşmeden kaynaklanan elektrik borcunun ifa edilmeyeceğinin davacıya ihtar edildiği, tebligatın 22.10.2015 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen 7 günlük süreye uyulmadığı, davacının 30.10.2015 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu, bunun üzerine davalı tarafça Üsküdar …. Noterliğinin 04.11.2015 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiğini ve sözleşmeden doğan tüm alacaklarının tahsili için teminat mektuplarının nakde çevrileceğinin ayrıca bildirilmiş olduğu görülmüştür. Yapılan bu ihtarname sonrasında, davacı tarafça 1. sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşme 17. Maddesi uyarınca 838.380,00 TL tutarında cezai şart ve 2. sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşmenin 17. Maddesi uyarınca 278.644,50 TL tutarında cezai şart talep edebileceği ve sözleşmenin anlaşmanın feshi ve davacı şirketin ifa güçsüzlüğüne düştüğü için davalı tarafından delillendirilen davacının piyasa katılımcısı olarak katıldığı elektrik piyasasındaki mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle … A.Ş.(…) tarafından dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği uyarınca piyasada satıcı olarak uzlaştırmaya esas ikili anlaşma bildirimi yapmasına ve gün içi piyasasına teklif vermesine ilişkin izninin kaldırıldığı ve bu husus dahil tüm piyasa katılımcılarına e-posta yoluyla 14.10.2015 tarihinde duyurusunun yapıldığı ve ihtarnamedeki diğer hususlara ilişkin olarak bildirilenlere göre sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiği anlaşılmıştır.Sözleşmenin 17. Maddesindeki “işbu maddede belirlenen cezai şart taraflardan biri tarafından, anlaşmanın süresinden evvel haksız olarak feshi halinde ve anlaşmaya aykırı hareket edilmesi halinde, anlaşmaya aykırı davranan veya haksız nedenle fesih eden taraf tarafından diğer tarafa ödenmesi gereken ve fesih tarihi ile tedarik hitam tarihi arasındaki her bir fatura dönemi için anlaşma hükümleri çerçevesinde yapılması gereken ancak, fesih sebebiyle yapılmayacak olan alım satım miktarına bağlı olarak aşağıdaki formül uyarınca hesaplanacak olan mali kayıp bedelidir.” şeklindeki sözleşmenin 17. Maddesinde formülü ile verilen hesaplama yöntemine ilişkin olarak bilirkişilerce yapılan hesaplamada rakamların doğru şekilde tespit edildiği ve buna göre de davacının sözleşmenin 16. Maddesine aykırı hareketleri nedeniyle çıkarılan ihtara rağmen sözleşmeye aykırılığı gidermediği ve sözleşmenin 17. Maddesi uyarınca anlaşmaya aykırı hareket edilmesi halinde de cezai şartın uygulanabileceği, buna göre de davalının bu sebepten dolayı davacıya cezai şart uygulamasının yerinde olduğu ve teminat mektuplarına faturalar tahsil edildikten sonra bakiye kalan kısmın cezai şart alacağının 2 sözleşme için toplamda 1.117,024,5 TL olmasına rağmen, davalı tarafça bu rakamdan daha düşük kısmı ile yetinildiği, buna göre de davacının davalıdan sözleşmeye aykırı davranışından dolayı bakiye teminat mektubu kısmının talep edemeyeceği ve bu nedenle de alacağı bulunmaması nedeniyle de davalının icra dairesine yapmış olduğu itirazın haklı olduğu, davacının davalıdan alacağının bulunmadığı …”gerekçesi ile, Davacının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davanın itirazın iptali davası olduğunu, ödeme emrine itiraz eden davalı tarafın defter incelemesi sonucu 404.540,76.TL borçlu olduğu bilirkişi raporu ile kesinleştiğini, itirazın kaldırılması ve icra takibinin devamı gerektiğini,Davalının teminat mektubunu nakite çevirerek alacağını tahsil ettiğini fakat geri kalan rakamı kendi insiyatifini kullanarak bir tazminat doğabileceği kanısına vardığını, iade etmediğini, bunun başka bir dava konusu olduğunu, Tazminat şekil şartı ve koşullarının farklı olduğunu, miktarının da çok kapsamlı ve detaylı bir formülle hesaplandığını, bilirkişi raporu ve mahkemenin bu şartların oluşup oluşmadığını formülün tartışılacağı bir davayı incelemediğini, yerel mahkemenin feshe göre ve tazminat oluşma ihtimaline göre karar verlmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, Davalının fazla tahsilat yaptığını ve bu fazlalığın kendi hesaplarına göre doğduğunu, ellerinde cezai şarta ilişkin davacı şirket ticari kayıtlarına girmiş fatura olmadığını, icra takibi yapmadıklarını, alacak davası açmadıklarını bu hususların dikkate alınmadan karar verildiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının bozulmasını, davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır.Davacı taraflar arasında imzalanmış bulunan elektrik alım satım sözleşmesi gereğince davalı tarafa iki adet teminat mektubu verildiğini, müvekkilinin ödeme güçlüğü içinde olması nedeniyle davalı tarafça, düzenlenen iki adet fatura bedeli için teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, ancak davalı tarafın nakde çevirdiği teminat mektuplarından fatura bedellerinin üstünde kalan miktarı sözleşmenin 19. Maddesine aykırı olarak müvekkiline iade etmediğini, bu bedelin tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, davalı ise kalan bedelin sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeniyle sözleşme gereğince ödenmesi gereken fesih tazminatı alacağına mahsup edildiğini davanın haksız olduğunu belirterek reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İtirazın iptali davası, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlayan davadır. Davacı bu dava ile takip dayanağı alacağının varlığını kanıtlayarak itiraz üzerine durmuş olan takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. İtirazın iptali davasında alacaklı alacağın varlığını ispat külfeti altındadır. Davalı, takipte talep edilen paranın nakde çevrilen teminat mektubundan kalan bakiye olduğunu kabul etmiş ancak bu bedelin fesih tazminatı alacağına mahsup edildiğini davacıya ödenmesi gerekmediğini savunmuştur.Taraflar arasında sözleşme imzalandığı, sözleşme kapsamında teminat mektuplarının davalıya verildiği, davalı tarafça düzenlenen fatura bedelinin ödenmemesi üzerine teminat mektuplarının nakde çevrildiği, fatura bedellerinin tahsilinden sonra nakde çevrilen teminat mektubundan 404.541,00 TL bakiye kaldığı sabittir.Uyuşmazlık söz konusu bedelin davacıya iadesi gerekip gerekmediği, davalının teminat bedelinden kalan bakiye kısmı sözleşme ile kararlaştırılan fesih tazminatı alacağına mahsup edip edemeyeceğinden kaynaklanmaktadır.Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin fesih başlıklı 16. Maddesinde “taraflardan birinin anlaşmaya göre ödemesi gereken herhangi bir bedeli son ödeme tarihinden 7 iş günü içerisinde ödememesi durumunda ödeme talep eden taraf, diğer tarafa noter kanalı ile ihtarname göndererek 7 iş günü içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmesi hususunda ihtarda bulunacaktır. 7 iş günlük süre sonunda ödeme yapılmamış ise ödeme talep eden taraf tek taraflı olarak anlaşmayı fesih etme hak ve yetkisine sahip olacaktır. İşbu 16-a maddesi kapsamında bir fesih halinde, anlaşmanın feshine sebebiyet veren taraf, diğer tarafa madde 17 hükümleri uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeyecektir”17. Maddede ise “işbu maddede belirlenen cezai şart taraflardan biri tarafından, anlaşmanın süresinden evvel haksız olarak feshi halinde ve anlaşmaya aykırı hareket edilmesi halinde, anlaşmaya aykırı davranan veya haksız nedenle fesih eden taraf tarafından diğer tarafa ödenmesi gereken ve fesih tarihi ile tedarik hitam tarihi arasındaki her bir fatura dönemi için anlaşma hükümleri çerçevesinde yapılması gereken ancak, fesih sebebiyle yapılmayacak olan alım satım miktarına bağlı olarak aşağıdaki formül uyarınca hesaplanacak olan mali kayıp bedelidir.” hükümleri düzenlenmiştir.Anılan sözleşmede kararlaştırılmış olan ceza koşulu TBK’nın 179/2. Maddesinde düzenlenmiş bulunan ifaya ek ceza koşuludur. Bu maddeye göre cezai şart borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmış ise alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilecektir.Davacı itiraz etmediği davalı faturalarını son ödeme tarihinden itibaren 7 iş günü içerisinde ödememiştir. Davalı da bunun üzerine dosya içinde bulunan ihtarname ile ödenmemiş fatura bedellerinin 7 iş günü içersinde ödenmesini veya TBK 98/1 maddesi uyarınca 7 iş günü içersinde ihtarnamede belirtilen miktarda teminat verilmesini aksi halde elektrik tedarik ediminin ifa edilmeyeceğini ihtar etmiş, ödeme yapılmaması üzerine 04/11/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeden doğan tüm talep hakları saklı kalmak üzere sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmeden doğacak tüm alacaklarını teminat mektuplarından tahsil edileceğini bildirmiştir.Davalı gönderdiği bu ihtarnameler ile sözleşmeden doğan haklarını saklı tuttuğunu, sözleşmeden doğan alacaklarını teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsil edeceğini belirterek açıkça sözleşme ile kararlaştırılan ceza koşulu hakkından feragat etmediğinden ve sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle ifayı çekincesiz kabul etme olayı da gerçekleşmediğinden sözleşmede belirlenen ceza koşulunu talep edebilecektir.Davacının sözleşme edimi olan fatura borçlarını ödemediği, yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmadığı için davacının temerrüde düştüğü, davalının bunun üzerine sözleşmeyi 16. Maddesine göre haklı nedenle feshettiği, sözleşmenin 17. Maddesine göre hesaplanacak fesih tazminatına hak kazandığı, davalının ödenmeyen fatura bedellerini davacının teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsil ettiği, teminat mektubundan kalan bedeli de sözleşme gereğince oluşan fesih tazminatı alacağına mahsup ettiği anlaşılmaktadır.Buna göre, davalının haklı fesih nedeniyle sözleşme ile belirlenen fesih alacağı bulunduğu söz konusu parayı alacağına mahsup edebileceği anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine dair mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla davacının istinaf sebepleri yerinde değildir.Bu nedenle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HM’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 24/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.