Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/880 E. 2020/1519 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/880 Esas
KARAR NO : 2020/1519 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/255 Esas – 2019/40 Karar
TARİH: 16/01/2019
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile diğer davalıların, birlikte dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortakları olduğunu, bu şirketin Ambarlı Depolama Tesisleri, … Bölgesi, … Ada 9, Parsel No…. Yakuplu Mahallesi Büyükçekmece adresinde depolama hizmeti vermek üzere kullanılan … Terminali’ndeki araziyi, 24 Nisan 2013 tarihinde kiraladığını, bunu takiben … şirketinin kıyı işletme izninin 2013 yılından beri yenilenemediğini ayrıca bu iznin yenilenerek tekrar alınması ihtimalinin de mümkün olmadığını, bu sebeple de …’ın ana faaliyet konusunu gerçekleştiremediğini ve operasyonlarına devam edemediğini, yıllık 813.836,00 USD bedelle kiralanan taşınmazın kiralanma amacına uygun olarak kullanamadığını ve bu durumun diğer davalılar tarafından da bilindiğini, komşu terminallerden boru hattı ile ürün ikmali yapılamadığını ve zarar ettiğini, İstanbul Defterdarlığı ile imzaladığı kıyı ve deniz tarafının kullanımına ilişkin “Kullanma İzni Sözleşmesinin” sona erdiğini, izin ve ruhsatların alınamamasından ötürü tesisin tüm liman faaliyetlerinin kapalı hale geldiğini, tesisin kullanılamaz hale geldiğinin, Beyoğlu ….Noterliğinden keşide edilen 31.03.2015 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarname ile depolama sözleşmesinin feshedildiği malik olan davalılara ve …’a ihbar edildiğini, kira sözleşmesinde kiralanan yerin iş amacını gerçekleştirememesi sebebi ile sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı olmasına karşın bu kararın da alınamadığını, davacı şirketin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini, kira gereği her yıl ödenen tutarın yarısını kar payından ödediğini, şirketin açıkça zarara uğradığını, davalı şirketlerin kira sözleşmesinin süresinin sonuna kadar devam etmesinde etkin bir rol oynayarak …’ın uğramış olduğu zararı tazmin etmelerinin gerektiğini, TK 553 md ve devamı hükümleri gereğince; davalıların, … tarafından kiralanan tesisin kullanılması imkânı kalmadığı halde maliki bulundukları kira sözleşmesini süresinin sonuna kadar feshetmeyerek, tesisin açık tutulması sebebiyle ve kira bedeli tahakkuk ettirmeleri ve kira bedellerini tahsil etmek suretiyle, ortağı bulundukları … Ltd.Şti.’ni ve dolayısıyla davacıyı uğrattıkları zararın tespiti ile davalılardan tazminini ve … Şirketine ödenmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının usulü aykırı olduğunu, davanın davacının beyanları dikkate alındığında 9 Mart 2018 tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığını, … Terminalinin kullanım açısından bir sıkıntısının olmadığını, karayolu ile taşımanın yapılabileceğini, davacı şirketin fesih talebine rağmen … araziyi tahliye etmesi için herhangi bir girişimde bulunmadığını, ortada bir zarar varsa bunda davacının da kusurunun bulunduğunu, davacının ortaklar kurulunda alınan kira sözleşmesinin feshedilmesi talebinin reddine dair karara karşı herhangi bir iptal ve dava yoluna gitmediğinden bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı … müdürü olarak ana sözleşmeye ve genel kurul kararlarına uygun hareket ettiğini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/136. E. 2017/994 K. sayılı dosyasında yine huzurdaki davanın tarafları olan müvekkil şirket … davalı gösterildiği bir dava açıldığını, bahsedilen davanın “…bilindiği gibi şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla şirket ortaklarının yöneticiler aleyhine açtığı davalarda hükmedilecek tazminatın zarara uğradığı iddia edilen ve davacının ortağı olduğu şirkete verilmesi istenebilir…” gerekçesiyle reddedildiğini, kira sözleşmesinin feshedilmesi hususunun 17.10.2014 ve 17.03.2016 (EK-2) tarihli Çekisan Genel Kurul Toplantılarında gündeme geldiğini ve Genel Kurulda kira sözleşmesinin feshedilmesi yönünde bir karar verilmediğini, kira sözleşmesinin feshedilmemesi hususunun Genel Kurul tarafından alınmış bir karar olduğunu, dava dışı şirketi zarara uğratan bir eylemin de söz konusu olmadığını, … tek faaliyet konusunun deniz yolu ile petrol ürünü ikmal etmek olmadığını, Şirketin birçok faaliyetinin söz konusu olduğunu, olağan genel kurul toplantılarında davacı ortağın da oyuyla, oybirliğiyle ibra edildiğini, davacının davaya konu ettiği tazminat talebinin zamanaşımına uğradığınıdan bahisle usul ve yasaya aykırı, hukuki ve maddi dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/01/2019 tarih 2018/255 Esas – 2019/40 Karar sayılı kararında;” Dava şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan zararın tanzimi istemine ilişkindir. Mahkememiz dava dosyasının 07/11/2018 tarihli duruşmanının (1) no’lu ara kararı gereğince; “Davanın açılış tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1 ve 479 maddelerindeki düzenleme ve bu husustaki Yargıtay yorumu karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınmasının zorunlu olduğu anlaşılmakla HMK’nun 54.maddesi gereğince davacı tarafa genel kurulda davalılar hakkında dava açılması yönünde alınmış kararı ibraz etmek üzere 1 aylık kesin süre verilmesine, verilen sürede ibraz edilmediği taktirde ibrazından vazgeçmiş sayılacağının ihtarına “karar verildiği ve hazır olan taraf vekillerine ihtarın yapıldığı,iş bu ara karara karşı davacı vekilinin rücu talebinde bulunması üzerine mahkememizce talebin itiraz yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği, kararın davacı vekilince istinaf dilekçesi sunduğu ve mahkememizce yapılan değerlendirmede 19/11/2018 tarihli karar ile “HMK.’nın 341.maddesine göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği, mahkememizce verilen 12/11/2018 tarihli ara kararlarına karşı istinaf kanun yolu açık olmaması sebebiyle reddine” karar verildiği görülmüştür. Mahkememizce verilen kesin süre içerisinde, davacı tarafça davacı şirketçe alınmış genel kurul kararının ibraz edilmediği, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davanın anonim şirket yöneticileri hakkında açılan bir sorumluluk davası olmadığını, limited şirket ortağı olan müvekkili tarafından diğer ortaklara karşı açıldığını, Davadaki davalıların, limited şirket müdürü değil, limited şirket ortağı sıfatları dolayısıyla davalı ve sorumlu olduklarını, … müştereken malik oldukları Ambarlı Depolama Tesislerindeki araziyi depolama hizmeti vermek üzere 24/04/2013 tarihinde müvekkilinin de davalılarla birlikte ortağı bulunduğu …Limited Şirketine kiradıklarını, kiracının …, kiraya verenlerin davalılar olduğunu, arazinin Akaryakıt ve İhrakiye Depolama Tesisi olarak kullanılmak amacıyla kiralandığını, kullanım amacının değiştirilemeyeceğini, Limited şirket ortağı olan davalıların aynı zamanda sahibi oldukları taşınmazdaki kira ilişkisi sebebiyle çıkar çatışması yaşamaları ve kendi çıkarlarını üstün tutarak ortağı bulundukları limited şirketi zarara uğrattıklarından bahisle açılan bir dava olduğunu, Davalı kurucu ortak şirketlerin kanuna iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı şekilde … Limited Şirketinin herhangi bir menfaati bulunmamasına rağmen kira sözleşmesinin süresinin sonuna kadar devam etmesinde etkin bir rol oynayarak … uğramış olduğu zararı tazmin etmeleri gerektiğini, müvekkili şirketin bu kira ilişkisinden her hangi bir menfaat sağlamaması … içerisinde bulunan hissesi oranında kira giderine katlanıyor olmasından dolayı uğranılan bu zararın davalı şirketlerden tazmini gerektiğini, (TTK 613.m 2.fıkra)Müvekkilinin uğradığı zararların ticari defter ve kayıtların incelendiğinde tespit edileceğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun duruşmalı olarak yapılmasına, davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, şirket müdürlerinin sorumluluğu davasıdır. Davacı, tarafların dava dışı … Ltd. Şti’nin ortakları ve müdürü olduklarını, şirket ana sözleşmesi gereğince kararların oy birliği ile alınabildiğini, tarafların ortağı bulunduğu dava dışı şirketin dilekçede belirtilen taşınmazı akaryakıt ve ihrakiye depolama tesisi olarak kullanmak üzere 24 Nisan 2013 tarihinde kiraladığını, şirketin kıyı işletme izninin 2013 yılından beri yenilenemediğini ayrıca bu iznin yenilenerek tekrar alınması ihtimalinin de olmadığını, bu sebeple de …’ın ana faaliyet konusunu gerçekleştiremediğini, kira sözleşmesinde kiralanan yerin iş amacını gerçekleştirememesi sebebi ile sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı olmasına karşın davalıların söz konusu taşınmazın aynı zamanda maliki/kiraya vereni olmaları nedeniyle kira sözleşmesinin feshi için gerekli kararın alınmasına karşı çıktıklarını, bu nedenle kira sözleşmesinin feshedilemediğini, amacına uygun kullanılma imkanı bulunmayan kira sözleşmesinin devamı nedeniyle şirketin zarara uğradığını, buna davalıların eylemlerinin neden olduğunu belirterek uğranılan zararın dava dışı şirkete ödenmesi için dava açmış, mahkemece davanın şirket müdürlerinin sorumluluğu davası olduğu verilen kesin süre içerisinde, davacı tarafça sorumluluk davası açılabilmesi için gerekli şirketçe alınmış genel kurul kararının ibraz edilmediği gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33).İlk derece mahkemesince yapılan ve taraflarca imzalanan ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık TTK’nın 644/1-a maddesi yollaması ile limited şirketler hakkında da uygulanacak olan 553/1 maddesine dayalı şirket müdürünün sorumluluğu davası olarak belirlenmiştir. Şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için mülga 6762 sayılı TTK’nın 341. Maddesinde şirket genel kurulunda bu yönde karar alınması gerektiği açık bir şekilde düzenlenmiş iken dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 408/1 ve 479 maddelerindeki düzenleme ve bu husustaki Yargıtay yorumu karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gerekmektedir. Bu husus dava şartı olup mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir.Ancak, mülga 6762 sayılı kanunun 341. Maddesinin madde başlığı “şirket namına açılacak dava” olup madde içeriğinde de yöneticiler aleyhine şirket tüzel kişiliği tarafından sorumluluk davası açılmasına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Söz konusu açık düzenleme 6102 sayılı TTK’da yer almasa da 408/1 ve 479. Maddelerdeki düzenleme karşısında şirket tarafından yöneticiler aleyhine açılacak sorumluluk davalarında şirket genel kurulunun bu yönde alınmış bir kararının gerektiği Yargıtay uygulamaları ile sabittir. Söz konusu dava şartı, davacının şirket olması halinde gerekli olan dava şartıdır. 6102 sayılı TTK’nın 555. Maddesinde şirketin uğradığı zararların tazminini şirketin ve her bir pay sahibinin isteyebileceği düzenlenmiştir. Ortağın, şirket zararının tazmini için yöneticiler hakkında sorululuk davası açabilmesi için genel kuruldan bu yönde karar alınmış olması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yasalarda yer almamaktadır. Yani ortağın şirketin zararı nedeniyle yöneticiler hakkında sorumluluk davası açması için şirket genel kurulundan bu yönde bir karar alınmasına gerek bulunmamaktadır.Somut olayda da dava açan şirket ortağı olup davalı yöneticilerin (müdürlerin) eylemleri nedeniyle şirketin zarara uğradığını iddia ederek tazminatın şirkete ödenmesini talep etmiştir. Ortağın şirket yöneticisine karşı açtığı sorumluluk davasında genel kurul kararı bulunması dava şartı olmadığından, mahkemece şirketin açacağı sorumluluk davası için öngörülmüş bulunan bu dava şartının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Hukuki niteleme ilk derece mahkemence yapıldığı üzere şirket yöneticilerinin sorumluluğu davası olarak kabul edildiğinden, davacı ortağın tazminatın şirkete ödenmesi kaydı ile bu davayı açması mümkündür. Davacı ortağın sorumluluk davası açması için genel kurulda bu yönde alınmış bir karar gerekmemektedir.Bu nedenle davacının istinaf talebinin HMK’nın 355. Maddesi gereğince resen gözetilen sebeple HMK’nın 353/1-a4 maddesi ile kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davada taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 16/01/2019 tarih ve 2018/255 Esas – 2019/40 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/12/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi