Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/88 E. 2019/258 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/88 Esas
KARAR NO : 2019/258 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/763 Esas
TARİH : 24/10/2018 (Ara Karar)
DAVA : Alacak
TALEP : İhtiyati Tedbire İtiraz
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı …’in, Almanya’da başka şahıslarla organize bir şekilde çeşitli şirketler kurarak, bu şirketler aracılığıyla Avrupa’da “SEPA Direct Debit” olarak adlandırılan bankacılık ödeme sistemini istismar ettiklerini, davalı …’in olay tarihinde şirket müdürü olduğu … Şirketi’nin, bankacılık sistemi kapsamında müşterilerinden para tahsil etmek maksadıyla, kendi bankası olan …bank’a başvurup, borçlu şirketlerin hesaplarından … Şirketi’nin …bank’ taki hesabına paralar aktarıldığını, işbu meblağların…bank’taki hesaba geçtiği gün, acil havale yoluyla öncelikle … Şirketi’nin …’deki hesabına, daha sonrada davalının …Bankasındaki hesabına aktarıldığını, ancak müşterilerin dönme haklarını kullandıklarını, “SEPA Direct Debit” bankacılık sistemi kötüye kullanılarak istismar edildiğini ve …bank’ın çok yüksek miktarda zararı oluştuğunu, zarar gören… Bank (…bank Şubesi) dava konusu olay nedeniyle gerçek ve tüzel kişilere karşı doğmuş ve doğacak tüm hak, alacak, talep ve dava haklarını Almanya’nın ikinci büyük bankası ve dünya çapında bilinen saygın bir finans kuruluşu olan vekiledeni …’ye devir ve temlik ettiğini, bu dolandırıcılık faaliyetleri dolayısıyla davalı ve şerikleri hakkında Almanya’da devam edan cezai soruşturma neticesinde davalının bütün mal varlıklarına el konulduğunu, bu meblağın davalının … Bankasındaki hesabına geldiği ihbar edilir edilmez taraflarınca İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2018/823 D. İş Karar sayılı dosyası üzerinden tedbir talebinde bulunulduğunu ve bu talepleri 01.08.2016 tarihli karar ile kabul edilerek davalının … Bankasındaki hesaplarına tedbir konarak 4.407.877, 50 Euro’nun davalıya ödenmemesine karar verildiğini, işbu tedbir kararına dayanak olan 23.07.2018 tarihli Hildesheim Sulh Mahkeme Kararında …Bankası’na havale edilmiş olan meblağın sehven 4.407.877, 50 Euro olarak belirtilmiş ise de, Hildeshelm Sulh Mahkemesi sehven yanlış yazdığı bu meblağı 02.08.2018 tarihli ek kararında düzelterek yeni bir karar verdiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, davalıdan şimdilik ticari döviz faiziyle birlikte 4.507.877,50 Euro’nun aynen tazmin ve istirdatı ve aradaki fark olan 100.000.- Euro’luk meblağ içinde HMK 389 vd maddeleri gereği Alman Sulh Mahkemesi kararı nazara alarak teminatsız olarak ilave bir ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişlerdir.
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/08/2018 tarih. 2018/812 D. İş, 2018/823 K. sayılı kararı ile ihtiyati haciz talep edenin talebinin teminatsız kabulü ile, aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen …’in … bankasının tüm şubelerinde bulunan 4.407.877,50 Euro ‘nun davacı bankadan gönderildiğinin kayıtlardan tespit edilmesi halinde bu paranın …’e ödenmemesine karar verilmiştir. İtiraz eden davalı … vekili itiraz dilekçesi ile, vekil edeninin Almanya doğumlu olup, Almanya’da ikamet ettiğini, vekiledeninin en son 2015 yılında bir şirket bünyesinde çalıştığını, söz konusu şirketin … Almanya Bölge Müdürlüğü olup, 2015 yılında vekiledeninin kendi şirketini kurduğunu, Japonya’nın ünlü teknoloji markası olan .. markasının akıllı telefonlarının Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan distrübitörlük haklarını kullanma hakkını aldığını, vekiledeninin sermaye edinmek için Almanya’da kurduğu ve düzenli saygın bir şekilde ticaret yapan … şirketini ….adlı kişiye devrettiğini, ayrıca yine sermaye edinmek amacıyla, almış olduğu Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan’daki … marka telefon haklarının Bulgaristan ayağını … şirketine 14.500.000 Euro bedelle devrettiğini, vekiledeninin … Bankası hesabına gönderilen 4.500.000 Euro’ nun bu anlaşmanın ifasının ilk kısmı olup, paranın … adlı şirketin …bank’taki hesabından vekiledeninin .. Bankasındaki hesabına bu amaçla gönderildiğini, ortada dolandırıcılık değil, ticari faaliyet söz konusu olduğunu, Alman bankalarının savcılığa başvurma ve karar alma nedeninin söz konusu paranın ülkelerinden çıkıp Türkiye’ye gelmesi olduğunu ve alınan kararın sadece paranın bloke altına alınması kararı olabildiğini, davacının dava takip yetkisi bulunmadığını, ortada usulüne uygun verilmiş temlikname olmadığını, İstanbul 3. Ticaret Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir talep edildiğinde dava şartı noksanlığının tamamlanması için davacıya süre verilmediğini, davacının taraf sıfatı yokken ve bunu dava dilekçesinde de belirtmişken teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usulsüz olduğu gibi, hem ülkemiz kanunlarına hem de ülkemizin taraf olduğu uluslarası sözleşmelere aykırı olduğunu, vekiledeninin davayı kaybetse bile zararı karşılayabilecek düzeyde geliri olduğunu beyanla, ihtiyati tedbir talebinin itirazen kaldırılmasına veya mahkeme aksi kanaatte ise % 120 den aşağı olmamak üzere davacının teminat yatırmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 24/10/2018 tarih 2018/763 Esas sayılı ara kararında;
“İhtiyati tedbire itiraz koşulları HMK 394 madde de düzenlenmiş olup, 394(1) maddede: Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.
(2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.
(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler….” hükmü düzenlenmiştir.İtiraz eden davalı yanın itiraz sebepleri teminat dışında gerekçelendirilmiş ve delillendirilmiş yasal sebepler değildir. Dosya kapsamına, olayın oluş şekline, Hildesheim Sulh Mahkemesinin tercüme edilmiş kararına dayalı olarak, tedbire konu paranın el değiştirilmesi halinde davacının açacağı dava sonucunda elde etmeyi beklediği hakkın önemli ölçüde zorlaşacağı gereğine göre verilen ihtiyati tedbir kararı yasal ve yerinde olmakla…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbire itirazın sadece teminat yönünden kabulüne, Evveliyatta ihtiyati tedbire konu 4.407.877,50-Euro üzerinden 3 hafta kesin süre içinde teminat yatırılacağı tarihteki kur karşılığı TL ‘nin %20 si oranında nakit ya da kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulması halinde İstanbul 3 ATM ‘nin 2018/812 D.iş sayılı 01.08.2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının aynen devamına, Teminatın kesin sürede yatırılmaması halinde işaret edilen ihtiyati tedbir kararının kalkmış sayılacağına karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İtiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi ara kararının HMK’nun ihtiyati tedbire ilişkin 389 ve 390/3 maddelerine aykırı olduğunu, Ortada gecikmesinde sakınca bulunan durum olmadığını ve davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat edemediğini, Müvekkilinin hem Almanya’da hem de Türkiye’de yatırımları olan bir tacir olduğunu, bugüne kadar hiçbir yasadışı eylem içerisinde olmadığını, bu durumun dosya içerisine gelen MASAK raporu ile de sabit olduğunu ve müvekkilinin Türkiye’de ciddi inşaat yatırımları olan bir şirketin %50 ortağı olduğunu ve dosya içerisine sunulan müvekkilinin Almanya’daki ticari yaşantısını ve ekonomik gücünü gösteren belgelerden de bu durumun anlaşıldığını, HMK 390. maddesinde aranan şarta göre davacının iddialarının tamamının soyut ve muğlak iddialar olduğunu, davacının müvekkilinin dolandırıcılık faaliyetleri içerisinde olduğunu söylediğini ancak tek somut bir delil ortaya konulamadığını, dosyada sadece müvekkilinin adının geçtiği Almanya Sulh Ceza Mahkemesi kararı bulunduğunu, ancak bu karar okunduğunda içeriğinde somut herhangi bir delilin olmadığının görüleceğini, diğer şüpheliler hakkında yapılan soruşturmaya müvekkilinin de adı şüpheli olarak eklenerek paranın kullanılmasının engellenmek istendiğini, ancak diğer şüphelilerin Almanya’da yargılama neticesinde ceza alsalar bile davacının müvekkilinden bir tazminat talebi olamayacağını, parayı müvekkiliyle yaptığı sözleşmenin ifası nedeniyle gönderen şahısların müvekkiline yapmış oldukları ödemeleri sözleşme hükümlerine göre talep edebileceklerini, bu sözleşme nedeniyle de söz konusu şahısların müvekkiline ciddi miktarda belki dava konusu miktardan da fazla tazminat ödemeleri gerekeceğini, Müvekkilinin Almanya’da mukim bir ticaret erbabı olduğunu Almanya’da birçok şirkette üst düzey pozisyonlarda çalıştıktan sonra ticarete atıldığı ve kendi şirketini kurduğunu, telekomünikasyon sektöründe uzun yılların verdiği tecrübeyi işine katarak yaptığı işlerde başarılı olduğunu, müvekkilinin en son 2015 yılında bir şirket bünyesinde çalışmakta olduğunu, söz konusu şirketin … Almanya Bölge Müdürlüğü olduğunu, 2015 yılında müvekilinin kendi şirketini kurduğunu, Bu başarının en son halkasının da Japonya’nın ünlü teknoloji markası olan … markasının akıllı telefonlarının Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan distrübitörlük haklarını kullanma hakkını alması olduğunu, müvekkilinin söz konusu distrübitörlük lisans haklarını almasının önemli bir nedeni kendi anavatanına dönüp burada ticaret yapmak ve işlerini daha da büyütmek istemesi olduğunu, müvekkilinin bu anlamda sermaye edinmek için Almanyada kurduğu ve düzenli saygın bir şekilde ticaret yapan …. şirketini … adlı kişiye devrettiğini,Yine sermaye edinmek amacıyla müvekkilinin almış olduğu Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan’daki Sharp marka telefon haklarının Bulgaristan ayağını … .şirketine 14.500.000 Euro bedelle devrettiğini, Müvekkilinin … Bankası hesabına gönderilen 4.500.000 Euro para bu anlaşmanın ifasının ilk kısmı olduğunu, paranın … adlı şirketin …bank’taki hesabından müvekkilinin … Bankasındaki hesabına bu amaçla gönderildiğini, işlem açıklamasında da zaten … Bulgaristan distrübitörlük anlaşmasının belirtildiğini, Dolayısıyla ortada dolandırıcılık değil ticari faaliyetler söz konusu olduğunu, Alman bankalarının savcılığa başvurmaları ve müvekkili hakkında karar almasının nedeni söz konusu paranın ülkelerinden çıkıp Türkiye’ye girmiş olması olduğunu, davacının …bank … sistemini müvekkilini karalamak için bir neden olarak kullanmakta olduğunu, oysa ki ne Almanya’da ne Türkiye’de ne de dünyanın herhangi bir yerinde DBS sistemi bir dolandırıcılık aracı olamayacağını, bu nedenle Alman mahkemelerinden alınan kararın sadece paranın bloke altına alınması kararı olabildiğini, şüpheliler hakkında herhangi bir tutuklama, ifade alma vs söz konusu olmadığını, Mahkemeye 20.09.2018 tarihinde sunulan dilekçe ile davacının mahkeme kararı dışında sunmuş olduğu tek vakıa olan banka hesap hareketlerine ilişkin iddiayı çürüttüklerini, zira davacının söz konusu hesap hareketlerini eksik sunduğunu, dava konusu paradan önce de müvekkilinin devretmiş olduğu şirket ile parayı gönderen şirket arasında yıllardır para transferi yaptıklarını, Sonuç olarak, müvekkilinin yapmakta olduğu ticaret ve devir sözleşmesinin ifası nedeniyle kendisine gönderilen parayı kullanamamakta ve ticareti ciddi risk altına girmekte olduğunu, mahkemenin müvekkilinin ticaretinin devam etmesi ve geri dönüşü çok zor olacak zararlara uğramaması için tedbir kararının tamamı değilse bile bir kısmını kaldırmamış olmasının tek taraflı düşündüğünü göstermekte olduğunu, müvekkilinin açık ve devam etmekte olan mağduriyetinin ortadan kaldırmasını talep ettiklerini, hiçbir evrensel hukuk sisteminde davacının iddiaları ile bir kişiye ceza verilemeyeceğini ve sonuçta Almanya’daki soruşturma takipsizlik veya beraat kararı ile bitmeye mecbur olduğunu, bu karar verildiğinde yerel mahkemedeki davanın reddedileceğini ve müvekkilinin zararları için çok geç olacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 24/10/2018 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararının da kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/763 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Talep; bankacılık sisteminin kötüye kullanılarak usulsüz şekilde davalı hesabına aktarılan paranın aynen iadesi için açılan davada ihtiyati tedbir yoluyla söz konusu davalı adına bulunan hesaptaki paranın davalıya ödenmemesine ilişkindir. Davacı tarafça söz konusu hesapta bulunan paranın davalıya ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi için davadan önce İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulmuş, bu mahkemece 2018/812 D.iş sayılı kararla talebin kabulüne teminat alınmaksızın davaya konu hesapta bulunan paranın davalıya ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı iş bu karara itiraz etmiş, itiraz üzerine asıl davanın açıldığı mahkemece itiraz duruşmalı olarak incelenerek davalının itirazının kısmen kabulü ile teminat karşılığında istinafa konu karar verilmiştir.İhtiyati tedbire itiraz sebepleri HMK’nın 394/2 maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre karşı taraf ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebilecektir. Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalının teminata itirazı mahkemece kabul edilmiş ihtiyati tedbir talep edenden teminat alınmasına karar verilmiştir. İtiraz edenin diğer itiraz sebepleri HMK 394/2 maddede sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden değildir.Hukuk Muhakemeleri Kanununda ihtiyati tedbirin şartları genel olarak düzenlenmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. Ancak ihtiyati tedbire karar verilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmaz. Dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebilir. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını ispat etmelidir. Ancak burada tam ispat aranmayıp yaklaşık ispatla yetinilecektir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak değil kuvvetle muhtemel gösterilmesi yeterlidir.İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından dosyaya sunulan Hildesheim Sulh Mahkemesinin onaylı tercümeli kararı ve diğer belgeler ile davada haklılığını yaklaşık olarak ispatladığı, ihtiyati tedbir şartlarının olayda oluştuğu, buna göre de yargılamayı esastan yürütüp karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince delillerin takdiri ile ihtiyati tedbire itirazın teminat yönünden kabulü ile teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararının devamına yönelik kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde, avansı yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.