Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/876 E. 2021/129 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/876 Esas
KARAR NO : 2021/129 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI : 2017/640 Esas 2018/1268 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davalının davacı müvekkilinden aldığı malların bedellerini ödemediğini, İStanbul Anadolu ….icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile açık hesap ekstresi eklenerek davalı aleyhine 562.328,95 TL alacaklarının tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi ile borcun tamamına itiraz ettiğini, davalının itirazında haklı olmadığını, itirazlarının zaman kazanmaya yönelik olduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, ayrıca % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın delillerini ve dilekçesinde bahsettiği ekleri ibraz etmediğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı şirketin iddia ettiği gibi alacaklı olmayıp yine iddia ettiği iş bu alacak ile ilgili müvekkili şirkete herhangi bir mal teslimi yapmadığını, müvekkili şirketle davacı şirketin uzun yıllardır ticari alışveriş yaptıklarını, malzemelerin davacı şirketin deposundan talep edildikçe istenen miktarda gönderilmekte olup talep ettiği bedelli ilgili teslimin sözkonusu olmadığını, davacı tarafın malzemeleri müvekkili şirkete teslim ettiği iddiasında ise teslimle ilgili irsaliyeleri ve teslim fişlerini ibraz ederek bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/12/2018 tarih ve 2017/640 Esas – 2018/1268 Karar sayılı kararında;” ….Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere, BA BS formlarına, alınan bilirkişi raporuna göre; davacı ile davalı arasında davacının davalıya mal satışı şeklinde ticari ilişkileri bulunduğu, her ne kadar davalı taraf fatura kapsamındaki malların teslim edilmediğini iddia ederek imzalı sevk irsaliyelerindeki imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yapılması ve tanık dinlenmesi yönünde talepte bulunmuş ise de; davalı tarafından incelenen davacı şirket defter kayıtlarındaki faturaların BA formunda ilgili vergi dairesine beyan edildiği tespit edildiğinden mahkememizce fatura kapsamındaki malların davalı şirkete teslim edildiği kanaatine varıldığından davalının bu yöndeki savunma ve talepleri mahkememizce nazara alınmayarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 561.869,93 TL cari hesap bakiye alacağı bulunduğu …”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile ; tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 561.869,93 TL alacak yönünden İPTALİNE, takibin 561.869,93 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren talep gibi yıllık %9 yasal faiz de yürütülmek sureti ile DEVAMINA, Alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında 112.373,98 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ,Fazla istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı tarafın tüm iddialarının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğu, mahkemenin taleplerini dikkate almadan delillerin takdirinde hata yaparak eksik inceleme ve araştırma ile karar vermesinin hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, Müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığı gibi, bu alacak ile ilgili olarak da davacı şirket tarafından müvekkil şirkete hiçbir mal teslimi yapılmadığını, Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında uzun yıllardır ticari ilişki varlığını sürdürmekte ve bu süreçte siparişlerin verilmesi, bunun üzerine davacı şirket tarafından daha sonra ve zaman içerisinde verilen siparişlere ilişkin malzemelerin getirilerek teslim fişlerinin müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanması ve malzemelerin teslim alınması suretiyle işlemlerin tamamlandığı maddi bir gerçek olduğunu, Tüm dilekçeleri de yukarıda belirtilen hususları açık ve net olarak belirtmelerine rağmen mahkemenin gerekçeli kararının 2.sayfasında İNCELEME VE GEREKÇE başlıklı kısmının 4.paragrafında davacı şirket ile ticari ilişkinin vs. bulunmadığını iddia ettiklerini belirtmiş olup, mahkemenin bu gerekçesinin tamamen yanlış ve hatalı olduğunu, dolayısıyla mahkemenin vermiş olduğu kararta tamamen yanlış olduğunu, Dosya kapsamında iddia edilen alacağa ilişkin siparişler davacı şirkete verilmiş ise de, davacı şirket tarafından iddia edilen alacağa ilişkin müvekkili şirkete hiçbir şekilde mal/malzeme teslimi yapılmadığını, Bu hususta davacı yanca dosyaya sunulan bir kısım irsaliye ve teslim fişleri fotokopileri üzerindeki imzaların hiçbir şekilde müvekkili firma çalışanlarına ait olmadığı Yerel Mahkeme safhasında müteaddit kez vermiş oldukları dilekçeler ve sözlü beyanlarda dile getirildiğini, Davacı tarafça dosyaya sunulan bir kısım sevk irsaliyeleri ve faturalardan özellikle;24.10.2015 tarih ve … nolu 32.471,71 TL (24.10.2015 tarih ve 024964 nolu irsaliye)27.10.2015 tarih ve … nolu 91.413,00 TL (27.10.2015 tarih ve … nolu irsaliye)09.11.2015 tarih ve … nolu 94.878,14 TL (09.11.2015 tarih ve 024970 nolu irsaliye)30.11.2015 tarih ve … nolu 82.279,33 TL (30.11.2015 tarih ve … nolu irsaliye)07.12.2015 tarih ve … nolu 93.833,60 TL (07.12.2015 tarih ve … nolu irsaliye)22.12.2015 tarih ve … nolu 81.087,24 TL (22.12.2015 tarih ve … nolu irsaliye)30.12.2015 tarih ve … nolu 72.161,14 TL (30.12.2015 tarih ve … nolu irsaliye) ilişkin malzemeler müvekkili şirkete teslim edilmediği, sevk irsaliyeleri de teslim edilmediği gibi kabulleri de mümkün olmadığı, davacı tarafın dosyaya sunduğu bu irsaliye fotokopileri üzerindeki imzalar müvekkili şirket yetkilileri ve çalışanlarına ait olmadığı, bu husustaki iddiaları, talepleri ve delilleri dikkate alınmadığını, imzalar yönünden bilirkişi incelemesi ve irdelemesi yaptırılmadığını,Davacı tarafından sunulan belgelerdeki imzaların müvekkile şirket yetkilileri ve çalışanlarına ait olmadığı yönündeki imza itirazları ve imza incelemesi yaptırılması yönündeki talepleri yerel mahkeme tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, yerel mahkeme huzurunda taraflarınca, davacı yanın yalnızca suretlerini sunmuş olduğu belgelerin asıllarının dosyaya celbi ile ve bu asıl belgeler üzerindeki imzalar üzerinde inceleme yapılması talep edildiği, ayrıca dosyaya sundukları 27.12.2017 tarihli dilekçe ekinde davacı şirket ile olan ticari işleyiş ve daha önce alınan malzemelere ilişkin bazı örnek sipariş fişleri, evraklar ve bunlara ilişkin teslim fişleri de ibraz edildiğini, Davacı taraftan yalnızca fotokopileri sunulan ve asılları sunulmayan irsaliye ve faturaların asıllarının sunulmasının talep edilmesi ve taraflarınca da örnek mukabilinde sunulan teslim belgeleri üzerindeki imzaların karşılaştırılması ve imza incelemesi yapılması mümkün iken bu yöndeki talepleri yerel mahkeme tarafından göz ardı edildiği, Adaletin tam ve eksiksiz tecelli etmesi adına ticari defterlerinden bazılarının usulüne uygun tutmayan davacı tarafın bu haksız ve hukuki durumu yerel mahkemece dikkate alındığı, sadece bu hali ile yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğu, kaldı ki davacı tarafın dosyaya sunmasını talep ettiği ancak asıllarını sunmaktan imtina ettiği sevk irsaliyeleri hususunda kesin süre dahi verilmediği ve husus yerel mahkemece dikkate dahi alınmadığı, bu durum da anlaşılamaz ve kabul edilemez nitelikte olduğu, (Yargıtay 19. H.D. 2014/1923 E. 2014/4709 K. 11.03.2014 T., Yargıtay 19. H.D. 2014/15737 E. 2015/1151 K. 28.01.2015 T.) İçtihatlara bakıldığında huzurdaki dosyada da yerel mahkeme tarafından imza incelemesi talepleri dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, Yine taraflarınca tanık deliline başvurulduğu ve malların teslim edilmediğine ilişkin tanık dinletilmek istenmiş ise de bu talebi yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, (Yargıtay 15. H.D. 2008/4701 E. 2009/3225 K. sayılı 29.05.2009 T.)Huzurdaki dosya ile ilgili olarak da davacı tarafından fotokopi olarak sunulan bir kısım sevk irsaliyeleri üzerindeki imzaların, o dönemde müvekkili şirketin depoculuğunu yapan ve delil listemizde tanık olarak belirtilen … ve …’ ın tanık olarak dinlenmesi gerekirken, yerel mahkemece tanık dinletme talebi de dikkate alınmaması yüksek mahkeme kararları ile çelişmekte ve hukuka aykırılık oluşturmakta olduğunu, Davacı taraf malzemeleri müvekkili şirkete teslim etmediğini, Davacı yanca iddia edilen dosya konusu alacakla ilgili müvekkili şirkete herhangi bir malzeme teslimi yapılmadığı, davacı taraf teslim etmediği malzemelerin bedellerini haksız ve tamamen kötü niyetli olarak talep etmekte olduğunu, Ayrıca dosya kapsamı dışında dava konusu olmayan ve müvekkili şirket tarafından davacı şirkete bedelleri ödenen bazı faturalarla ilgili malzemelerin davacı tarafça müvekkili şirkete halen teslim edilmediğini, buna ilişkin her türlü dava ve yasal takip haklarının da saklı olduğunu, Teslim edilmeyen malzemelerden dolayı alacaklı olduğunu iddia eden davacı tamamen kötü niyetli olduğu ve ancak malzemeleri teslim etmesi halinde alacaklı konumuna gelebileceğini, şu aşamada dahi dosya konusu alacağa ilişkin malzemeler teslim edilmemiş olup, davacının herhangi bir alacağı da söz konusu olmadığını, Müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari alışveriş 20-30 yıla dayalı bir süredir devam ettiğini, bunca uzun süredir davacı tarafın müvekkili şirketten hiçbir alacağı söz konusu olmamış iken, son durumda alacağı olduğunu belirtmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu, müvekkili şirket kendi alanında son derece iyi konumda olan, prestijli, deniz ve tersane piyasasında son derece saygın, önemli ve büyük projelerin başını çeken bir şirket olup gerçekten var olan bir alacağı ödememesi durumu kesinlikle söz konusu olamayacağı, davacı tarafın bu tutum ve davranışı anlaşılamamakla birlikte; müvekkili şirketin bir kısım mal alımı ile ilgili olarak davacı şirket dahil çeşitli firmalardan teklif alması, bunun sonucunda davacı şirketin vermiş olduğu teklifin yüksek olması neticesinde söz konusu mal alımının başka bir firmadan gerçekleştirilmesi karşısında, davacı şirketin ticari bir hınç duygusunun tezahürü olarak işbu dava ve davaya dayanak icra takibinin ikame ettiğini, Yukarıdaki açıklamalar ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, dosya kapsamındaki talepleri dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile Yerel Mahkeme tarafından verilen davanın kısmen kabulü yönündeki karar hukuk, yasa ve usule aykırı olduğunu, Uluslar arası anlaşmalar (AİHS), Anayasa ve sair Kanunlarla koruma altına alınan adil yargılanma hakkına aykırı ve savunma hakkı kısıtlanarak verilen bu kararın bozulması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli olarak takip başlattığı sabit olmakla alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davanın kısmen kabulü ile ; tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 561.869,93 TL alacak yönünden İPTALİNE, takibin 561.869,93 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren talep gibi yıllık %9 yasal faiz de yürütülmek sureti ile DEVAMINA, fazla istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;Davalı icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirtmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının iş bu alacak ile ilgili müvekkili şirkete herhangi bir mal teslimi yapmadığını, müvekkili şirketle davacı şirketin uzun yıllardır ticari alışveriş yaptıklarını, malzemelerin davacı şirketin deposundan talep edildikçe istenen miktarda gönderilmekte olup talep ettiği bedelle ilgili teslimin sözkonusu olmadığını, davacı tarafın malzemeleri müvekkili şirkete teslim ettiği iddiasında ise teslimle ilgili irsaliyeleri ve teslim fişlerini ibraz ederek bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu belirtmiştir.Davalı vekili 12/01/2018 teslim tarihli dilekçesinde, 24/10/2015-27/10/2015-09/11/2015-30/11/2015-07/12/2015-22/12/2015- 30/12/2015 tarihli toplam: 548.124,15 TL. Bedelli irsaliye faturalardaki malları teslim almadıklarını, irsaliyelerdeki imzaların müvekkili şirket yetkilisi ve çalışanlarına ait olmadığını belirterek imza incelemesi talebinde bulunmuştur. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2014/12574 Esas – 2014/16692 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacıya aittir. Davacı, ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmış, davalının ticari defterlerinin incelenmesi için Gebze Nöbetçi ATM.’ye talimat yazıldığı, talimata davalının ticari defterlerini ibraz etmediği belirtilerek bila ikmal cevap verildiği anlaşılmıştır.Davacının ticari defterleri inceletilmek suretiyle MM. Bilirkişiden rapor alınmıştır. Davalının BA kayıtlarının Uluçınar Vergi Dairesi Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulduğu anlaşılmıştır.Davalıya ait BA kayıtları inceletilmek suretiyle MM. Bilirkişiden alınan ek raporda; davalının davaya konu faturaları bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 12/12/2018 tarihli duruşmanın ara kararı ile, davalı tarafın tanık dinletme ve imza incelemesi yapılması yönündeki taleplerinin dosya kapsamındaki delillere göre reddine karar verildiği anlaşılmıştır Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Somut davada, her ne kadar davalı taraf fatura kapsamındaki malların teslim edilmediğini iddia ederek imzalı sevk irsaliyelerindeki imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yapılması ve tanık dinlenmesi yönünde talepte bulunmuş ise de; davalının itiraz ettiği davaya konu faturaları bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olduğundan fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 38.381,34.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan toplam (44,40.TL+9.595,33.TL=) 9.639,73.TL harcın mahsubu ile bakiye 28.741,61.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 04/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.