Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/86 E. 2020/923 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/86 Esas
KARAR NO: 2020/923 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 05/07/2017
NUMARASI: 2014/1062 Esas 2017/607 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin tapuda düzenlemiş olan 30/09/2005 tarih … yevmiye numarası ile tesis edilen resmi senetle sahip olduğu intifa hakkına konu İzmir ili Urla İlçesi, … … Mevkiinde kain, tapuda … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun müvekkili şirketten temin edilecek olan akaryakıt ve madeni yağ ürünlerinin tüketicilere satılması suretiyle davalının kendi nam ve hesabına müvekkili şirketin bayiliği ve markası altında işleticiliğinin davalıya verilmesi konusunda davalı ile 05/09/2005 tarihli Bayilik Sözleşmesini imzaladığını, davalının akaryakıt istasyonunu bayilik sözleşmesi kapsamında … akaryakıt istasyonu olarak işletmeye başladığını, bir müddet sözleşme kapsamında müvekkili şirketin bayiliğini yaptığını, davalının akaryakıt istasyonunu fiilen işletmeye başladığını ve müvekkilinden akaryakıt ve madeni yağ ürünleri satın aldığını, sözleşmenin kararlaştırılan süresinin dolmamış olmasına rağmen, davalı tarafından Urla Noterliğinin 06/09/2010 tarih … yevmiye nolu ihtarname çekildiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin bayiliğini yapmak üzere 06/07/2006 tarihinde EPDK.dan almış olduğu akaryakıt bayiliği lisansını da dağıtıcısı başka bir firma olacak şekilde tadil ettirmiş olduğunu, halen başka firmanın bayiliğini yapmak suretiyle istasyondaki faaliyetine devam ettiğini, müvekkili şirketin istasyonun yapımına ilişkin olan bu yatırım bedelini ve giderini davalının istasyonun bulunduğu taşınmaz üzerinde sahip olduğu intifa hakkının süresi olan 15 yıllık süre boyunca davalının istasyonunu müvekkili şirketin bayii olarak işleteceği konusunda davalıyla vardığı irade uyuşması sonucunda yaptığını bildirerek, davalı şirkete yatırım bedeli olarak ödenen toplam 253.257,00 TL den kalan süreye isabet eden 155.703,00 TL + KDV nin ödeme tarihinden itibaren 18/09/2010 tarihine kadar TC Merkez Bankası ortalama mevduat faizine göre uyarlaması sonucu hesaplanan ve davalı şirketin sebepsiz zenginleşmesine neden olan toplam 297.396-TL+ KDV alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki sözleşmede Kadıköy Mahkemelerinin yetkili kılındığını, Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesini, sözleşmenin başlangıcı ve süresinin 2002/2 sayılı tebliğ ve rekabet kanunu çerçevesinde bayinin yeni sözleşme imzalamaya zorlanamayacağını bilmediğini ileri süremeyeceğini, davacının talep ettiği saha betonu tesisat masraflarına dair tutarı müvekkile motorin hibe etmek suretiyle ödendiğini, başkaca bir ödemenin olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşme süresi olan 5 yıl sonunda sona ermiş olması ve sözleşme hükümleri çerçevesinde demirbaşların mülkiyetinin akdin sonunda müvekkile bırakılacak olması karşısında davacının 2/3 bedelin iadesini istemesi yanında geriye yönelik güncelleme hesaplamasının ve talebinin de hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davanın 1 yıllık zamanaşımına tabi olup, bu sürenin de geçmesinden sonra açıldığını bildirerek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/07/2017 tarih ve 2014/1062 Esas – 2017/607 Karar sayılı kararında; ” Dava, hukuki mahiyeti itibarı ile davacı … şirketi ile davalı arasında yapılmış 15 yıl süreli bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı ile bayilik süresinin 5 yıl ile sınırlandırılmasından dolayı, bayilik sözleşmesi ile davacı tarafından davalıya faaliyetini sürdürmesi için kestiği fatura ile kalıcı yatırım bedeli olarak vermiş olduğu tutarın, kullanılmayan döneme tekabül eden süre için güncellenmiş tutarının tahsili için açılmış alacak davasından ibarettir. Taraflar arasında 05/09/2005 tarihinde yapılmış olan “BAYİLİK VE İŞLETMECİLİK SÖZLEŞMESİ” 10. maddede ” 5 yıl süreyle geçerli olacaktır. Süre sonunda, intifa hakkına bağlı olarak 5 ‘er yıl süreli dönemlerde ve 5. yılın sonunda sözleşmelerde bayinin aleyhine ek hiçbir yükümlülük getirilmemesi koşulu ile aynı şartlarda devamı sağlanmak sureti ile intifa hakkı süresi sonuna kadar uzatılacaktır.” denilmekte ve sözleşme ile davalının işlettiği işletici bayi olarak Urla İlçesi … Mah. … Ada … Pafta … parseldeki taşınmaz için davacı lehine sözleşmenin 3. maddesinde 05/09/2010 tarihine kadar intifa hakkı (15 yıl süreyle) tesis edildiği, davacı … şirketinin davalıya yatırım bedeli olarak 253.257,00 TL ödediği ve davalı tarafından fatura kesilerek bu paranın istasyon tesisat, elektrik, inşaat, mlz. ve saha beton yaptırma bedeli olarak verildiği tartışmasızdır. Davalı tarafından sözleşmenin 5. yıl sonunda 06/09/2010 tarihinde feshedildiği anlaşılmıştır. Rekabet Kurumu kararı ise bu tarihten sonra 09/02/2011 yılında verilmiş olup, davalı Rekabet Kurumu kararından evvel sözleşmeyi feshetmekle, davacının sözleşme ile davalıya yatırım bedeli olarak vermiş olduğu tutarın intifa süresi 15 yıl olarak kararlaştırılmakla, bakiye süre için karşılığının güncellenmiş tutarının talep etme hakkı olduğunun kabulü gerekmiş, bu tür davalarda zamanaşımı 5 yıl olmakla, davalının zamanaşımı itirazı da yerinde görülmemiştir. Davacı, davalıya yatırım bedeli olarak verilen tutarın kullanılmayan döneme ilişkin karşılığının her ne kadar 297.396,00 TL +KDV olduğunu beyan etmişse de, kalıcı yatırım olarak davalıya davacı tarafından verilen tutarın karşılığı davalının faaliyeti ile ilgili ve fatura konusu (faturada açıklanan imalatlar) talimat yoluyla mahallinde 2 kez Urla Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşifle alınan bilirkişi raporları ile sabit olup, uzman bilirkişi …’dan Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin bu konuda kararlarına uygun 28/03/2017 tarihli raporunda, kök raporda tespit edilen 155.703,00 TL için (kullanılmayan döneme tekabül eden süre için) merkez markası USD, EURO , ÜFE, TÜFE ve vadeli mevduat üzerinden reel değer üzerinden hesaplama sonucu, KDV dahil 224.009,57 TL olarak bulunmuş ve bu hesaplama ile alınan raporun reddini gerektirir bir neden bulunmadığından benimsenen bu rapor esas alınarak davanın kısmen kabulü ile 224.009,57 TL nin temerrüt tarihi olan 15/10/2010 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile 224.009,57 TL nin temerrüt tarihi olan 15/10/2010 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın 09/05/2011 tarihinde ikame edildiği, ilgili hükümlere göre karara karşı Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurulmasına dair karar verilmesi gerekir iken istinaf kanun yoluna başvurulmasına dair karar verilmiş olmasının yerinde olmadığını, (HMK Geçici Madde 1, Madde 451) Rekabet Kurulunun resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan 2002/2 ve 2003/3 sayılı tebliğnameleri dikkate alınmadan kısmi kabul kararı verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, 05/09/2005 tarihli sözleşmenin eki olan 9 ana maddeden ibaret ek protokol hiç değerlendirme konusu yapılmaksızın karar verilmiş olmasının yerinde olmadığını, Davaya konu ödemeler karşılığı 04/12/2006 tarih ve seri … sıra no … sayılı faturada kullanılmayan döneme isabet eden tutarın 143.083,33.TL olması gerekmekte iken 155.703,00.TL olarak üzerinden hesaplamada bulunulmuş olması hukuka aykırı olduğu gibi matematik kuraları ile de bağdaşmadığını, Kabul anlamına gelmemek kaydı ile, hesaplamalara 30/09/2005 tarihinin başlangıç alınmasının yerinde olmadığını, Davacı tarafından karşılığı 04/12/2006 tarih ve seri … sıra no … sayılı fatura ödenmiş olan kalıcı yatırımlar akdin feshinden sonra diğer dağıtım şirketine geçilmesi ile birlikte yeni konsept çerçevesinde istasyonun yenilenmesi ile ortadan kalkmış olup kullanılmamakta olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında somut biçimde üzerinde durduğu üzere müvekkili davalının, dava konusu fatura muhteviyatı tesisat, saha betonu ve diğer kalıcı yatırım akdedilen emvali kullanmadığı, istasyonu sıfırdan yeniden inşa ettiği 12/07/2016 tanzim tarihli bilirkişi raporunda tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkmış olmasına karşın ilk derece mahkemesi kararında işbu yerleşik içtihatlara aykırı vaziyette hiçbir haklı delile dayanmaksızın kullanılmadıklarının ve yeniden inşa edildiğine dair bilirkişi heyeti raporuna rağmen bu şekilde davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olmasının hukuk ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/17471 Esas 2015/8137 Karar 02/06/2015 Tarih, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/8471 Esas 2015/12665 Karar 13/10/2015 Tarih) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı tarafından Rekabet Kurumu kararından evvel sözleşmeyi feshetmekle, intifa hakkının süresinden önce sona ermiş olması nedeniyle, davacı tarafından davalıya ödenmiş olan yatırım bedelinin intifa hakkının bakiye süreye isabet eden kısımlarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık konusu; sona eren sözleşmelerden dolayı davalı elinde kalan yatırımlardan dolayı davalının zenginleşip zenginleşmediği, zenginleşmişse miktarı ve gerçek şahıs davalının bunlardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Dosya arasında fotokopisi bulunan sözleşme incelendiğinde; Davacı ile davalı arasında 05/09/2005 tarihinde akaryakıt istasyonu bayilik ve işletmecilik sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmenin 3. Maddesinde ” Akaryakıt ve satış istasyonunun bulunduğu gayrimenkul üzerinde 05/09/2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere davacı lehine intifa hakkı tesis ve tescil edildiği görülmüştür.Tapu kaydına göre, davalı … adına kayıtlı İzmir İli, Urla İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde kayıtlı olan Zeytinli Tarla niteliğindeki taşınmaz üzerine 30/09/2005 tarihinde … A.Ş. Lehine 6.750,00 TL. Bedelle 15 yıl müddetle intifa hakkı kurulduğu, intifa hakkının … A.Ş. Adına verildiği görülmekte isede şirket ünvanının … Olarak değiştirildiği sicil kaydından anlaşılmıştır. Davalı taraf Urla Noterliği’nden çekilen 06/09/2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile; ”Rekabet Kurumunun 2002/2 ve 2002/3 sayılı tebliğleri ve 12/03/2009 tarihinde internet sitesinde yayınlamış olduğu duyuru ve ilgili kararları gereğince, 18/09/2005 tarihinden evvel tesis edilen bayilik sözleşmesi ve bağlantılı kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşmeleri, uzun süreli kira sözleşmeleri ya da uzun süreli intifa hakkı tanınması gibi şahsi yada ayni hakların 18/09/2010 tarihi itibariyle geçersiz hale geleceği belirtilmiştir. Netice itibariyle, Rekabet Kurumu düzenlemeleri ve kararları uyarınca muhatap dağıtım şirketi ile yaptığımız Bayilik sözleşmesinin 05/09/2010 tarihinde sona erip geçersiz hale geleceğini, muhatap dağıtım şirketi ile yeni bir sözleşme imzalamayacağımızı, bağlantılı olan intifa hakkının 18/09/2010 tarihine kadar ilgili tapu sicilinden terkin edilmesinin sayın muhatap tarafından temin edilmesi gereği…,” ihtar edilmiştir. Davacı taraf Beyoğlu … Noterliğinden çektiği 06/10/2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” … işleticilik ilişkisinin sona erdiği 18/09/2010 tarihi itibariyle sözleşmenin hukuken ve fiilen ifası imkansız kalan süresi için ödenen yatırım bedelinin iadesi hakkı doğduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bedellerin kullanılmayacak döneme ilişkin kısmı olan 155.703,00 TL.+ KDV. Ödemenin yapıldığı tarihten 18/09/2010 tarihine kadar güncellenmiş olup bu miktarın 297.396,00 TL.+ KDV. Olduğunu,bu tutarın muaccel olduğu 18/09/2010 tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek temerrüt faizi ile birlikte muhataba tebliğden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi ihtar edilmiş olup, ”ihtarnamenin davalıya 11/10/2010 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2013/14933 Esas, 2013/19329 Karar sayılı içtihadında;” Davacı yan, bayilik sözleşmesinin 20 yıl süreceği düşüncesiyle yapılan ve Rekabet Kurulu kararı gereğince sözleşmenin süresinden önce 18.09.2010 tarihinde feshinden sonra da davalı yanca kullanılmaya devam edilen kalıcı yatırım bedellerinden kalan sözleşme süresine tekabül eden bakiye bedelin tahsilini istemiş, 13.12.2012 tarihli dilekçe ile de kalıcı yatırım bedellerinin nelere ilişkin olduğunu ayrıntılı olarak belirtmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece mahallinde yapılacak keşif ile davacı yanca iddia edilen kalıcı yatırımların taşınmaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı yanın aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının yani davalı yanın yapılan kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam ettiğinin saptanması halinde bunun davacı yanca talep edilebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetsiz olup hükmün bu sebeple bozulması gerekirken Dairemiz ilamında belirtilen gerekçe ile onandığı anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 30.05.2013 gün 2013/6098 Esas, 2013/10094 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA,” karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2013/14933 Esas, 2013/19329 Karar sayılı içtihadındaki tespitler ışığında somut olaya bakıldığında; davalının dava konusu mahalde davacı ile sözleşmesini feshettikten sonra aynı mahalde … ile yaptığı sözleşme uyarınca … bayisi olarak faaliyette bulunduğu, mahallinde yapılan keşfen inceleme sonucu talimat bilirkişilerinden alınan ek raporda, davalı tarafından sunulan faturaların 2011 senesinde yapılmış olan imalatları tespit tarihinde yerinde yapılan inceleme ile çakıştığı ve yapılan imalatların hepsinin … tarafından belirtilen hususlara dikkat edilerek yapılmış olduğu ve halen kullanıldığı davacı … Tarafından yapılan kalıcı yatırımların kullanılmadığı belirtilmiştir. Dosyada bir takım ürünlerin sökülüp davacı tarafça teslim alındığı ve bazılarının bayiye bırakıldığına dair tutanak mevcut olup davacı tarafından yapıldığı ve davaya konu olan sabit yatırımların mahallinde kullanılmadığı mahallinde keşfen yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi marifetiyle tespit edilmiş olup buna göre davacı tarafça davalının sebepsiz zenginleştiği dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle; davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2017 tarih ve 2014/1062 Esas – 2017/607 Karar sayılı ilamının HMK’nın 353/1-b2. maddesi uyarınca KALDIRILARAK, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2-Alınması gerekli 54,40.TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.416,35.TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.361,95 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin davacının kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen toplam: 87,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı taraf vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 29.267,72.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3.825,50.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf aşamasında sarfedilen 14,00.TL tebligat gideri ile 34,30.TL dosyanın istinafa gönderim gideri olmak üzere toplam: 146,40.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 24/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.