Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/823 E. 2021/126 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/823 Esas
KARAR NO: 2021/126 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2018/680 Esas 2018/1173 Karar
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirketin 19/04/2016 tarihinde yapılan çağrısız genel kurulunda davacı hazır bulunmadığından yok hükmünde olduğunu, 16/05/2016 tarihli genel kurulun toplantı saatinin ilan ve posta yoluyla müvekkiline bildirilmediğini, tek ortakla yapılan genel kurulda yönetici durumundaki ortağın kendi ibrası hakkında almış olduğu kararın TTK 619 madde gereğince geçersiz olduğunu, sermaye artışıyla ruçhan hakkının engellendiğini belirterek her iki genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, 19/04/2016 tarihli kararın genel kurul değil yönetim kurulu kararı olduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararının bulunmadığını, 16/05/2016 tarihli genel kurula çağrının iadeli taahhütlü mektupla davacıya bildirildiğini ayrıca … ve … gazetelerinde ilan edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 15/11/2018 tarih ve 2018/680 Esas – 2018/1173 Karar Sayılı kararında;”Dava, davalı şirketin 19/04/2016 tarihli genel kurul toplantısı ile 16/05/2016 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla hükümsüz olduğunun tespiti ile toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkememizce daha önce yapılan yargılama sonunda, “…Davanın kısmen kabulüyle, davalı şirketin 19/04/2016 tarihli …’de yayınlanan kararırın yönetim kurulu kararı olduğu dikkate alınarak iptaline ilişkin talebin reddine, davalı şirketin 16/05/2016 tarihli genel kurulunda alınan 5 ve 6 gündem maddesi kapsamındaki kararların iptaline, diğer maddeler yönünden talebin reddine, mahkememizce 16/02/2017 tarihinde tedbir kararı ile ilgili olarak 16/05/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5 ve 6 nolu gündem maddesindeki kararlar yönünden ihtiyati tedbirin devamına, 16/04/2016 ve 16/05/2016 tarihli kurul kararlarında alınan diğer kararlar yönünden konan ihtiyati tedbirin derhal kaldırılmasına, … ” karar verilmiştir.İstinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul B.A.M. 13.HD.nin 2018/29-478 sayılı kararıyla; 1-16/05/2016 tarihli Genel kurulun 5 ve 6 numaralı kararların iptaline diğer kararlara ilişkin taleplerin reddine karar verdiği, ancak reddedilen taleplere ilişkin gerekçe bulunmadığı, 2- Davalı vekilince davanın 3 aylık süre içerisinde açılmadığı savunmasıyla ilgili değerlendirme yapılmadığı” Gerekçeleriyle mahkememizce verilen karar kaldırılmıştır.Mahkememizce verilen kararın kaldırılması üzerine yeniden yapılan değerlendirme ;19/04/2016 Tarihli Karar İle İlgili Değerlendirme:İptali istenen 19/04/2016 karar, her ne kadar davacı vekilince genel kurul kararı olarak ifade edilmiş ise de; kararın içeriği incelendiğinde bunun bir genel kurul kararı değil; şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasına yönelik yönetim kurulu kararı niteliğinde olduğu, genel kurulun 16/05/2016 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığı, bu karar kapsamında ortaklar kurulunun yetki alanına giren herhangi bir karar da alınmadığı, TTK.nun 617. Maddesi gereğince şirket müdürünün ortaklar kurulunu toplantıya çağırma yetkisinin bulunduğu, bu nedenle 19/04/2016 tarihli karar yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.16/05/2016 Tarihli Genel Kurul Kararı İle İlgili Değerlendirme: a-Çağrı Usulsüzlüğü: Şirket ortağı/davacıya 16/05/2016 Tarihli Genel Kurul için tebligat gönderildiği ancak tebligatın içeriğinde yer alan gündem maddeleri incelendiğinde, kapsamının …’de yayınlanan gündem maddeleri ile uyuşmadığı; …’de yayınlanan metinde şirket sermayesinin 10.000.000,00TL’den 12.000.000,00TL’ye çıkarılması hususunun görüşüleceğinin yazılı olmasına rağmen davacıya gönderilen metinde böyle bir hususun yer almadığı, yine aynı konuyla ilgili çıkan günlük gazete ilanında sadece sermaye başlıklı maddenin tadili ibaresinin yer aldığı, sermaye arttırımından söz edilmediği, ortakların toplantıya çağrılmasına ilişkin şirket ana sözleşmesinin 7. maddesine uygun bulunmadığı, ancak çağrıdaki usulsüzlüğün başlı başına genel kurulda alınan kararların hükümsüzlüğü sonucunu doğurmadığı, bu hususun ortaklara sadece hak düşürücü süre içinde iptal davası açma hakkı verebileceği, sırf bu nedenle ortaklar kurulu kararlarının geçersiz sayılmayacağı kabul edilmiştir. Emsal yüksek yargı kararları da bu yöndedir.”….genel kurul(..) çağrısız olarak yapılmış ise butlan, usulsüz çağrı ile toplanılmış ise, iptal yaptırımına tabi olup, davacıya da muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirmeksizin dava açma imkanı vereceğinin nazara alınması gerekir…”(Yargıtay 11. H.D’nin 2015/12831-2016/9741 sayılı, 20/12/2016 günlü kararı) Bu nedenlerle çağrının usulsüz olduğu ancak toplantı nisabı sağlandığından davacı hak düşürücü süre içinde iptal davası açabileceği kabul edilmiştir.b-16/05/2016 Tarihli Genel Kurulun 1, 2, 3, 4, 7 ve 8. Gündem Maddeleri Konusunda Değerlendirme:Genel kurulun 1. maddesi ile divan başkanlığı seçimi yapılmış, 2. maddesi ile faaliyet raporları okunup görüşülmüş, 3. maddesi ile bilanço kar ve zarar hesapları onaylanmış, 4. maddesi ile zararların kârdan mahsubuna karar verilmiş, 7. maddesi ile şirket müdürü seçilmiş, 8. maddesi ile toplantının sonlandırılmasına karar verilmiştir. Yukarıda özetlendiği gibi; çağrının usulsüz olduğu ancak bu nedenle alınan tüm kararların hükümsüzlüğü sonucuna ulaşılamayacağı ve davacının karşı oyu ve muhalefet şerhi aranmaksızın iptal davası açabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Gündemin 1, 2, 3, 4, 7. ve 8. maddeleri kapsamında alınan kararlar TTK’nun emredici hükümlerine ilişkin değildir. Bu nedenle ancak koşulları varsa iptal edilebilir hükümlerdir. Bu maddeler yönünden usulsüz çağrı sebebiyle karşı oy kullanılması ve muhalefet şerhi yazılması şartları aranmaksızın iptal davası açılabilir ise de bu davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Oysa 15.06.2016 tarihli genel kurul kararları yönünden hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.12.2016 tarihde açılmıştır. Bu nedenle söz konusu gündem maddeleri yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. c-16.05.2016 tarihli Genel Kurulun 5. Gündem Maddesi Yönünden Değerlendirme:Alınan bu kararla şirket müdürü … ibra edilmiştir. TTK 619 madde gereğince, “…limited şirketlerde herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış olanlar müdürlerin ibralarına ilişkin kararlar oy kullanamazlar…” Somut olayda toplantı nisabı sağlanmış ise de görev alan müdürün kendi oyu ile ibrasına karar verilemeyeceğinden ve buna ilişkin yasal düzenleme emredici nitelikte olduğundan hak düşürücü süre içinde dava açılmamış da olsa yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.d-16.5.2016 Tarihli Genel Kurulun 6. Maddesi Hakkında Değerlendirme:Limited şirketlerde sermeyenin artırılması, TTK.nun 621/1-d maddesi gereğince önemli kararlardandır ve temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde geçerlidir. Somut olayda Genel Kurulun 6. maddesi bakımından bu yasal/emredici düzenlemeye aykırı olarak (karar nisabı bulunmaksızın) karar verilmiş olması nedeniyle alınan bu kararın yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine karar vermek gerekmiştir. Sözü geçen yasal düzenleme emredici nitelikte bulunduğundan bu madde bakımından davanın 3 aylık hak düşürücü sürede açılmamış olması sonuca etkili görülmemiştir….”gerekçesi ile, Davanın Kısmen Kabulüyle a-) Davalı şirketin 19/04/2016 tarihli … yle yayınlanan Kararının yönetim Kurulu Kararı olduğu dikkate alınarak iptaline ilişkin talebin reddine,b-) Davalı şirketin 16/05/2016 tarihli Genel Kurulda alınan 5 ve 6. Gündem maddeleri kapsamındaki kararların yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine, diğer maddeler yönünden talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 25.5.2016 tarihinde tescil olup, 31.Mayıs.2016 günlü 9086 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin 660 ncı sayfasında ilan olunan 19.04.2016 günlü toplantı metninde aynen “Konu: Ortakların rüçhan haklarının kullanılmasına ilişkin Ortaklar Genel kurulu Kararı” denildiği, İlk derece mahkemesi içerik olarak 16.04.2016 günlü toplantı tutanağı incelendiğinde 16.05.2016 günlü genel kurul kararının gündem maddelerinin belirlendiği yönetim kurulu kararı olduğunu, bu karar kapsamında ortaklar kurulunun yetki alanına giren herhangi bir karar da alınmadığı belirterek 16.04.2016 günlü çağrısız genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla iptaline ilişkin talebin reddine karar verildiğini, Oysa ki, yönetim kurulunun rüçhan haklarının kullanımına ilişkin bir yetkisi bulunmamakta olup bu yetki münhasıran genel kurulun yetkisi dahilinde olduğu, zira T.T.K.nun önemli kararlar başlığı altında düzenlenen 616/1.e maddesinde bu husus açıkça zikredildiği, yine, T.T.K.623/3 md. ve 625/1ci maddesinde; Müdürler, kanunların şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda demek suretiyle görev ve yetki sınırlarını belirlediği, şirket genel kurul kararı ile rüçhan haklarının kullanılması, kaldırılması ve kısıtlanması ile ilgili olarak şirket müdürüne bir yetki de vermediği, bu nedenle münhasıran şirket genel kuruluna ait olan yetkiyi şirket müdürü kullanamayacağından bu toplantının içerik olarak genel kurul toplantısı olduğunda şüphe bulunmamakta olduğunu, Bu nedenle hem … gazetesinde tescil olunan karar metnininde açıkça genel kurul kararı yazılmış olduğu hem de yukarıda belirtmiş olduğumuz gerekçeler ile içerik olarak da 19.04.2016 günlü şirket toplantısının genel kurul toplantısı olduğunun sabit olduğunu, Çağrısız genel kurulun TTK. 416. Maddesine göre yapılabilmesi için bütün pay sahiplerinin onayı aranmakta olduğu, anılan yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucu çağrısız bir genel kurulun var sayılmasını, bütün ortakların hazır bulunmaları ve pay sahiplerinin bu toplantı şekline itiraz etmemiş bulunmaları şartlarının gerçekleşmesi durumunda kabul etmekte olduğu, tek bir payın sahibi veya temsilcisi hazır bulunmaz veya katılıp toplantı şekline itiraz ederse bu defa ortada bir genel kurulun varlığından söz edilemeyeceğini, Halbuki müvekkili davacı …’in bu kurula katılımı ve kararlara onayı olmadığı gibi daha da vahimi şirket müdürü istediği kararları alabilmek için kötü niyetli olarak, müvekkilinden gizlice bu toplantıyı kendi arzusuna göre tek başına, müvekkilinin doğrudan aleyhine ve fevkalade mutazarrır olmasına neden olacak şekilde ortaklık haklarını olumsuz etkileyecek, azınlık haklarını ve rüçhan haklarını ortadan kaldıracak kararlar aldığını, 19.04.2016 günlü çağrısız genel kurul ve bu kurulda alınan kararlar TTK. 416. Maddenin özünü oluşturan tüm ilkelere ve temellere aykırı olduğu, Türk Borçlar Kanunu 27 nci maddesi Kanunun emredici hükümlerine aykırı sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğunu düzenlediği, Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.05.2014 gün ve 2014/4452 E. 2014/9938 K. sayılı ilamında “ortaklar kurulunun TTK 617/3. maddesi atfıyla TTK 416. maddesi uyarınca çağrısız toplanması halinde de bütün pay sahiplerinin aralarından biri itirazda bulunmadan toplanması gerekmektedir. Somut olayda, çağrısız ortaklar kurulunun davacı dışındaki diğer iki ortakla toplanıp karar aldığı anlaşılmakla, kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak toplandığından, ortaklar kurulu kararı yok hükmündedir. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir” dendiğini, Şirket müdürü …’nın 19.04.2016 günlü toplantına kendi kendine katılıp, kendi kendine oylayarak, şirketin sermaye artırımı ve rüçhan haklarının kullanılmasına ilişkin almış olduğu kararlar davacı müvekkilinin katılımı ve rızası olmaksızın TTK. 617/3 md. yollamasıyla TTK. 416 md. ye ve T.B.K 27 nci maddesine açıkça aykırı olarak yapıldığı, Bu sebeple yapılan bu toplantı yasal olarak genel kurul niteliğini haiz olmadığı, 19.4.2016 günlü çağrısız genel kurul mutlak butlanla malul olup alınan kararlar yok hükmünde olduğu, Yukarıda belirtmiş oldukları nedenlerle ilk derece mahkemesinin 18.05.2017 günlü kararının (1) sayılı 19.04.2016 tarihli …’de yayınlanan kararın yönetim kurulu kararı olduğu dikkate alınarak iptaline ilişkin talebin reddine dair kararın kaldırılarak, 31.Mayıs.2016 günlü …de yayınlanan 19.04.2016 günlü Çağrısız Genel Kurul Toplantısında alınan kararların yoklukla hükümsüz olduğundan butlanına karar verilmesini talep ettiklerini, (3) sayılı bilançonun tasdikine ve 4 sayılı 2012, 2013, 2014 yıllarına ait şirket zararlarının ileri dönem şirket karından mahsup edilmesine ilişkin karar TTK 619/3 maddesindeki ortağın bağlılık yükümüne aykırılık teşkil ettiğinden yok hükmünde olduğunu, TTK’nunda oy hakkında yoksunluk başlığı altında düzenlenen 619/3 ncü maddesinde ortağın bağlılık yükümüne aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz dendiği, oysa ki huzurdaki davayı açtıklarında 16.05.2016 genel kurul toplantısına İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/514 E. Sayılı dosyası ile, davalı şirket müdürü … aleyhine yasa ve ana sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini ihlal ettiğinden dolayı açmış bulundukları müdürlük görevinden azli ve yetkilerinin kaldırılması davasında, kendisinin 16.05.2016 günlü toplantıda ibra edildiğini ileri sürerek davanın reddini talep ettiğinde öğrendiklerini belirttiklerini, Nitekim, dosyaya sunmuş oldukları İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/514 E. 2017/737 K. sayılı ilamında davalı şirket müdürü …’ın bağlılık yükümünü ihlal ettiği belirtilerek müdürlük görevinden azline, müdürlük yetilerinin kaldırılmasına karar verildiğini, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararın gerekçesinde aynen ” ….şirket müdürü olan davalının müdürlük görevine başladığı tarihten itibaren TTK. hükümleri ve ana sözleşme çerçevesinde ortaklar kurulu toplantısını yapmak üzere çağrıda bulunması ve bu toplantıların yapılmasını sağlaması gerekirken, bu gereği yerine getirmediği, iş bu dava açıldıktan sonra yargılama sırasında 2012 yılından itibaren takip eden yılları da kapsayacak şekilde 16.05.2016 tarihli genel kurul toplantısını yaptığı, şirkete ait taşınmazla ilgili olarak finansal kiralama sözleşmesi akdetmiş ise de sözleşmesel edimleri gereği gibi yerine getirmesini sağlayamadığı ve sözleşmenin feshi ile sözleşme konusu ve şirkete ait gayrimenkulün finansal kiralama şirketine geçmesine neden olduğu, davalının müdür olduğu tarihten itibaren şirket bilançolarının zararla kapatıldığı ve şirketin sermayesinde azalmaların yıllara göre artarak devam ettiği, son olarak sermayenin tamamen yitirilmiş olmasına rağmen yasa gereği mahkemeye bildirimde bulunulmadığı, SGK ve vergi borçlarını zamanında ödemeyerek birikmesine ve gecikme zammı tahakkuk etmesine neden olduğu, dosya içeriği ile sabit olduğundan davalının müdürlük görevini ifası sırasında gerekli özeni göstermeyerek bağlılık yükümllüğünü de ihal ettiği, kanunda şirket müdürüne tanınan devredilmez ve vazgeçilmez yetkilerini gereği gibi yerine getirmeyerek kanuni ve ana sözleşmede üstlendiği yükmülüklerini ağır surette ihlal ettiği, şirketi iyi şekilde yönetemediği kanaatine varılmakla TTK. 630/2 maddesine dayalı olarak şirketin diğer davacının davalının müdürlük görevinden azlini istemekte haklı olduğu anlaşılmakla bu istemin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.” denilerek davalının dava dışı …Ticaret Limited Şirketin’ deki müdürlük görevinden azline,Şirketteki müdürlük yetkilerinin kaldırılmasına, ..” dendiğini, Zira; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/514 E. Sayılı dosyası ile yapılan yargılamada, davalı şirket ticari defterleri ve ticari kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu; 2013 yılında öz kaynakların 4.644.875,75.-TL olduğu tespit edildiği, bu miktar sermaye ile kanuni yedekçeler toplamının % 46,44875 ‘ine tekabül etmekte olup, şirketin sermayesi ile yedek akçeler toplamının % 53,55125 inin karşılıksız kaldığını, 2014 yılında öz kaynakların 458.201,47.-TL olduğu tespit edildiği, bu durumda şirketin sermayesi ile yedek akçeler toplamının % 95,4’ü karşılıksız kaldığı, 2015 yılında ise öz kaynaklar -1.220.250,89.-TL eksi bakiye vermiş ve şirket borca batık duruma düştüğünü, Yapılan incelemeler ve SGK. İle Vergi Dairelerinden gelen cevabi yazılara göre şirketin 148.724,09.-TL vergi borcu, 149.042,46.-TL sade, 34.934,95.-TL gecikme cezası olmak üzere toplam 183.977,41.-TL …na borcu bulunmakta olduğu, davalı kamu borçlarını süresinde ödemediğinden şirket yüklü miktarda gecikme cezasına mahkum olduğu tespit edildiği, ayrıca İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasına celp edilen İstanbul 10. Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/847 Esas sayılı dosyası, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyaları ve İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1194 D. İş sayılı dosyaları ile gelen tapu kayıtları incelendiğinde; İstanbul, Sarıyer, … Mah. … Cad. Mevkii … pafta, … ada, …. No. lu parseldeki yalı nitelikli taşınmazın 15.016.360,00.-TL bedelle … A.Ş. ye devir ve temlik edildiğinin anlaşıldığı, oysa ki bu dosyalar içinde bulunan leasing sözleşmesine esas olmak üzere … A.Ş. ye yaptırılan kıymet takdirinde yalı nitelikli bu taşınmazın 31.05.2014 tarihi itibarı ile 38.000.000.00.- (Otuzsekizmilyon) Türk Lirası değer takdir edildiği, … A.Ş.’nin kendi yaptırdığı kıymet takdiri raporuna göre değerinin yarısından daha aşağı miktara bu taşınmaz … A.Ş. ye devredildiğinin anlaşıldığı, Yine, şirkete ait Kartal … Mah. … mevkii … pafta … ada … parsel sayılı taşınmazın değerinin … A.Ş. Nin 14.11.2014 günlü 2014/32-0056 sayılı ekspertiz raporuna göre 26.700.000.-TL değer biçildiği ve 4.000.000.00.-USD (Amerikan Doları) kredi karşılığında 15.05.2013 tarihinde ipotek tesis edildiği ve bu borçların ödenememesi nedeniyle değerinin çok çok altında haraç mezat satılma riski altında olduğu tespit edildiğini, Şirketin yukarıda belirtmiş oldukları örnekte izah edildiği üzere, davalının özensiz ve basiretsiz yönetimi ve borçlandırılması, şirket menfaatlerinden ziyade kendi menfaatleri doğrultusunda ki eylemleri nedeniyle şirketi batık hale getirdiği ve bu şekilde şirket münfesih sayıldığı gibi davalı şirketin ve davacı müvekkilinin de ağır zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, Tüm hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde 16.05.2016 günlü genel kurul toplantısında alınan (3) sayılı bilançonun tasdikine ilişkin karar ile (4) sayılı 2012,2013,2014 yıllarına ait şirket zararlarının ileri dönem şirket karından mahsup edilmesine ilişkin kararlar doğurduğu sonuçlar itibarı ile şirketin zararına, … menfaatlerine yönelik olup, bu toplantıda tek başına oy kullanan … özensiz ve basiretsiz, kendi çıkarları doğrultusunda yönetimi nedeniyle şirketin yasal olarak iflasına neden olacak kadar zarara sokulmasının onayı niteliğinde olduğu, bu nedenle TTK. 619/3 maddesindeki ortağın bağlılık yükümüne aykırılık teşkil eden kararlardan olduğu şeksiz ve şüphesiz olduğunu, kaldı ki, bu husus İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/514 E. Sayılı kararı ile de sübuta erdiğini, Yok hükmünde olan kararlar bilindiği üzere süreye ve talebe bağlı olmaksızın hakim tarafından re’sen gözetilecek kararlar olduğu, 16.05.2016 günlü genel kurul toplantısında alınan 3 ve 4 sayılı kararların TTK. 619/3 md. gereğince yoklukla hükümsüz olduğununu, 16.05.2016 günlü genel kurulda alınan 7 sayılı kararı ile şirketin münferit yetki ile müdürle temsili çağrı metninde gündem olarak belirtilmediğinden bu karar şirket ana sözleşmesinin 8’inci maddesindeki idare şeklinin tadili niteliğinde olup sözleşmeye açıkça aykırı olduğundan, TTK 413/2, TTK 414/1 maddeleri ve şirket ana sözleşmesinin 8’inci maddesi gereğince yoklukla hükümsüz olduğunu, Genel Kurul Toplantı Çağrısının yapıldığı 21.Nisan.2016 gün ve 9059 sayılı … nde tescil ve ilan olunan çağrı metninde (7) sayılı gündem maddesi olarak aynen”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 623 nci maddesine istinaden şirket müdürünün değiştirilmesi, yeni müdür seçilmesi ve imza yetkisi verilmesi, yeni imza sirküleri çıkarılmasına” denmiş olmasına rağmen gündemde yer almayan ve şirket ana sözleşmesinin 8 nci maddesine aykırı olarak 16.05.2016 günlü toplantıda alınan (7) sayılı kararda “mevcut müdür … ile birlikte pay sahibi olmayan iran uyruklu … ‘ nın seçilmesine ve münferit yetki ile en geniş şekilde temsil ve ilzamına”.. dendiğini,Ana sözleşmeler yasa ile değiştirilemeyeceğini, ancak, anasözleşmede öngörülen yöntem ve koşullarla ortaklık genel kurullarında alınan kararlarla değiştirilebileceğini, Kural olarak gündemde bulunmayan konular genel kurulda görüşülemeyeceği ve karar alınamayacağı, buna “gündeme bağlılık” ilkesi denilmekte olduğunu, 4.Ekim.2011 gün ve 7913 sayılı …’ nde tescil ve ilan olunan Davalı şirketin ana sözleşmesinin Şirketin idaresi başlıklı (8) nci maddesinde “Şirketin işleri ve idaresi ortak kurulunca seçilecek bir müdür tarafından yürütülür.” dendiğini, bu nedenle 16.05.2016 günlü genel kurul toplantısında alınan şirketin biri ortaklar dışından seçilecek iki müdürle temsiline ilişkin (7) sayılı kararın ana sözleşme tadili yapılmadan ve çağrı metninde gündem maddesi olarak yer almadan alınması mümkün olmadığından işbu karar butlanla batıl olduğunu, gündem dışı ana sözleşmeye aykırı ve tadili niteliğindeki böyle bir karar alınabilmesi için sermayeyi temsil eden tüm ortakların katıldığı genel kurulda ortaklardan birinin onaya sunması ve bu kararın şirkette pay sahibi tüm ortakların oy birliği ile karar altına alınması gerekmekte olduğu, bu nedenle 16.05.2016 günlü genel kurul toplantısında alınan (7) sayılı şirketin temsiline ilişkin kararın kaldırılarak yoklukla hükümsüz olduğunun tespitini isteme gereği hasıl olduğunu,
Mahkemece; 16.05.2016 günlü toplantı gündeminin 6 ncı maddesi ile karar altına alınan şirket sermayesinin 10.000.000,00.-TL den 12.000.000,00.-TL ye çıkartılmasına ilişkin sermaye arttırımı hem …de ilan edilen gündem de hem de günlük gazetede ilan edilen ve davacıya tebliğ edildiği iddia olunan gündemde yer almadığı halde sadece TTK 621/1-d maddesindeki nitelikli çoğunluğun bulunmadığı gerekçesi ile talebimizin kabulüne karar verildiğini, bu nedenle mahkeme, kararda yokluğa ilişkin gerekçeyi eksik olarak belirttiğini, Zira genel kurul çağrısının tescil ve ilan olduğu 21.Nisan.2016 gün ve 9059 sayılı …deki çağrı metnindeki 6 ncı maddesinde sadece “6102 sayılı TTK. 621 nci maddesine istinaden sermaye başlıklı 6 ncı maddenin tadili” denmiş ancak sermaye arttırımı ve müvekkil şirketin rüçhan haklarını bertaraf edici nitelikte “şirket sermayesinin 10.000.000,00.-TL den 12.000.000,00.-TL ye çıkartılmasına ve arttırılan 2.000.000.-TL nin şirket müdürü …’ ın şirketten olan ortak alacaklarından karşılanmasına ” dair karar gündemde yer almadığı, ayrıca bu gündem maddesi müvekkiline tebliğ olunduğu iddia olunan çağrı ile günlük gazetede ilan olunan çağrıda da belirtilmediğini, bu şekilde gündem dışı karar alınabilmesi için şirket pay sahiplerinin tümünün temsil edildiği toplantıda oybirliği ile gündeme alınması ve yasada belirtildiği şekilde karar altına alınması gerektiğinden TTK. 413/2 ve 414/2 md. aykırılık bakımından da hükümsüz olduğunu, Diğer taraftan gündem dışı karar altına alınan 6 ncı madde TTK. 619/3 md. deki bağlılık kuralına da aykırı olduğunu, zira; genel Kurulun yapılma gerekçesi yukarıda ayrıntılı bir biçimde izah etmiş olduğumuz gibi İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/514 E. Sayılı dosyası ile azli istenen şirket müdürü …’ nın hukuki ve cezai sorumluluktan kurtulma çabaları, 1. Ticaret Mahkemesindeki davayı sonuçsuz bırakmak, arttırılan sermayeyi haksız olarak iktisap etmek, müvekkilinin azlık haklarını yok etmek, kardan pay alma ve genel kurulda oy kullanma gibi mali ve idari haklarının gücünün azalması hatta yok edilmesi amacına yönelik olduğunu, nitekim müdürün azli istemine ilişkin davadan sonra, 2012 yıldan beri zarar eden, tüm sermayesini kaybederek acze düşen şirketin iyileştirilmesi, TTK. 633 maddesinde yapılan atıf gereği TTK. 376 maddesindeki yerine getirmekle yükümlü olduğu edimlerini dört yıl süresince yerine getirmeyip şirket müdürünün kendisini ibra etmesi ve genel kurul kararı ile şirketten şüpheli bir şekilde 2.000.000.00.-TL alacaklı olduğunu hüküm altına alması, şirketin arttırılan sermayesini TTK. 619/3 md. sindeki oy hakkından yoksunluğa 621/-1-d,3 ve TTK. 413/2, 414/1, 591 nci maddelerine aykırı olarak iktisap etmesi bu iddiaları doğruladığını, Bu nedenlerle ,16.05.2016 günlü genel kurulda alınan (6) sayılı sermaye arttırımına ilişkin kararın yoklukla hükümsüz olduğuna ilişkin karar doğru olmakla birlikte eksik gerekçe ile belirtildiğinden karar kaldırılmadan gerekçenin düzeltilerek yeniden (6) sayılı kararın yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin taleplerin reddine karar vermiş olduğu kısmın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılarak, Davalı … Limited Şirketinin 19.04.2016 günlü çağrısız genel kurul toplantısında alınan kararlar ile, 16.05.2016 günlü genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti ile alınan kararların yok hükmünde olduğuna, 16.05.2016 günü alınan (6) sayılı sermaye arttırımana ilişkin genel kurul kararının yoklukla hükümsüz olduğuna dair ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmaksızın ilam gerekçesinde belirtilen TTK. 621/1-d maddesi ile birlikte TTK. 413/1 ve 414/1, 591 nci maddesi gereğince de yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının davanın kabulü yönündeki kısmı, tamamen yanlış gerekçelendiğinden, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, 15.11.2018 tarihli kararın gerekçesinde belirtildiğinin aksine 16.05.2016 tarihli genel kurul çağrısı usulüne uygun olarak yapıldığı, mahkemece bu hususun, kararın neticesini etkileyecek nitelikte olduğu belirtilse dahi, istinaf incelemesi yapılırken usulüne uygun çağrı yapıldığının göz önünde bulundurulması gerektiğini, Öncelikle belirtmek gerekmektedir ki, kararda davacı vekilinin mübrez dilekçelerinde iddia ettiğinin aksine, davacı ortağa tebligat yapıldığı; dolayısıyla davacı ortağa 16.05.2016 Genel Kurul Toplantı gündeminin gönderildiğine ilişkin herhangi bir tereddüt bulunmadığı ortada olmakla birlikte, buna karşın, mahkemece tebligatın içeriğinde yer alan gündem maddeleri ile …’de yayınlanan gündem maddelerinin uyuşmadığı ifade edilerek, tebligatın usulüne uygun olmadığı belirtildiği, Huzurdaki dosyada mübrez dilekçeleri eklerinde ve işbu dilekçe ekinde yer alan 21.04.2016 tarih 9059 sayılı …’de yayınlanan … Limited Şirketi’nin 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantı gündeminin 6. Maddesi; “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 621’nci maddesine istinaden sermaye başlıklı 6. Maddenin tadili hakkında karar alınması…” şeklinde belirtildiği, Nitekim bu doğrultuda; daha önce ibraz etmiş oldukları ve davacı ortağa gönderildiği toplantı gündeminin 6. Maddesi …’de yayınlanan hali ile aynı şekilde; “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 621’nci maddesine istinaden sermaye başlıklı 6. maddenin tadili hakkında karar alınması…” olarak belirtildiğini, Görüldüğü üzere, yerel mahkemece belirtildiğinin aksine, 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısı için …’den yayınlanan gündem maddeleri ile davacı ortağa gönderilen tebligattaki gündem maddeleri arasında herhangi bir farklılık bulunmadığı, haliyle genel kurul çağrısı usulüne uygun şekilde yapıldığını, Nitekim gerekçeli kararda mahkemece hatalı şekilde çağrının usulsüz olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, toplantı nisabı sağlanmış olduğundan davacının hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açabileceği belirtildiği, bu sebeple 15.06.2016 tarihli genel kurul kararları yönünden hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.12.2016 tarihinde açılan davanın, genel kurulun 1, 2, 3, 4, 7 ve 8. Gündem maddeleri açısından reddine karar verildiğini, Ancak çağrının usulüne uygun olarak yapıldığı yukarıda detayları ile açıklandığı üzere açıkça ortada olup, gerekçeli kararda mahkemece hatalı sonuca varılmakta olduğu, zira çağrısına uygun olarak yapılmış genel kurul hakkında hak düşürücü süre geçtikten sonra huzurdaki davanın açılması dahi mümkün olmadığı, bu husus mahkemece gerekçeli kararda belirtildiğinin aksine kararın neticesini etkileyecek nitelikte olup, yapılacak istinaf incelemesi neticesinde çağrının usulüne uygun yapıldığının kabulü ile bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğu, 16.05.2016 tarihli genel kurulda ibrasına karar verilen müvekkili şirket müdürü toplantıda vekaleten temsil edilmiş olup, 5 numaralı gündem maddesi kapsamında alınan şirket müdürünün ibrası kararı usul ve yasaya uygun olduğunu, Yerel mahkemece tesis edilen hükmün gerekçesinde TTK 619. Maddesine atıf yapılarak aynen; “…Somut olayda toplantı nisabı sağlanmış ise de görev alan müdürün kendi oyu ile ibrasına karar verilemeyeceğinden ve buna ilişkin yasal düzenleme emredici nitelikte olduğundan hak düşürücü süre içinde dava açılmamış da olsa yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği…” denildiği, Öncelikle yerel mahkemenin de gerekçesinde atıfta bulunduğu “Oy hakkından yoksunluk” başlıklı TTK 619. Maddesinde yer alan hükmü; “…Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar…” şeklinde düzenlendiği, bu düzenlemeye göre, limited şirketlerde herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar ibraları ile ilgili kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacaklarını, Ancak, burada bir hususa dikkat çekmek gerekmektedir ki, yasal düzenleme şirket yönetimine katılmış bulunanların asil olarak toplantıya katılarak ibra kararlarında oy kullanmalarına ilişkin bir yasaklama getirmekte olduğu, buna karşılık, bu kimselerin üçüncü kişiler tarafından toplantıda temsil edilmeleri halinde, ibra ile ilgili kararlarda herhangi bir oy yoksunluğu öngörülmediği, Nitekim, müvekkili şirket müdürü ve ortağı olan …de, 16.05.2016 tarihli Genel Kurul’a asil olarak katılmadığı, 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısı’na, … adlı kişi şirket müdürü ve ortağı olan …’yi temsilen, katıldığı, dolayısıyla, söz konusu Genel Kurul’da TTK 619. maddesinde düzenlendiği şekilde şirket müdürünün kendi ibrasında oy kullanması durumu söz konusu olmadığını, Kaldı ki, ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere müvekkil şirket davacı … ve dava dışı … olmak üzere iki ortaklı bir limited şirket olduğu, dosyada mübrez dilekçelerimizde ve yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere, müvekkili şirketin 16.05.2016 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısı için davacı ortak …’e usulüne uygun çağrı yapılmış olmasına rağmen, kötüniyetli olarak toplantıya katılmadığını, 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısı da bu sebeple müvekkili şirket sermayesinin %90’ına sahip olan … tarafından kendisine verilen vekaletnameye istinaden …’ün katılımıyla, gerçekleştirildiği, Müdürlerin ibrası konusu da limited şirketlerde ortaklar kurulunun devredilemeyeceği yetkilerinden olduğu, müvekkili şirket müdürü ve aynı zamanda çoğunluk pay sahibi …’nin ortaklar genel kurulunda verilecek kararlarda temsili sağlanmadığı takdirde %90 pay kararın alınmasında etkisiz kılınmış olacağı ve toplantıya kötüniyetli olarak katılmayan pay sahibi sebebiyle hiçbir şekilde karar alınamayacağını, karar alınacak olduğunda da kötüniyetli davacı sebebiyle şirket müdürünün ibra edilmesi imkansız hale geleceğini, Yukarıda yapmış oldukları tüm itirazlar saklı kalmak ve yerel mahkemenin kararının kesinlikle kabul etmemekle birlikte, bir an için TTK. m.619 maddesinin vekaleten toplantıya katılım hallerinde de geçerli olduğu ve şirket ortağı ve müdürü olan … oy hakkından yoksun olduğu kabul edilse dahi; olağan genel kurul ve toplantı çeşitleri 28.11.2012 tarih 28481 sayılı RG.’de yayımlanmış olan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik m. 5/a hükmünde; “Şirkette tek ortak ve aynı ortağın yönetim kurulu ya da müdür olması durumunda ibra açıkça yapılmasa dahi, olağan genel kurulda finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, kârın kullanım şekli, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesi hususları görüşüleceğinden bu hususların görüşülmesi ve mevzuat ile şirket sözleşmesine aykırı bir durum bulunmaması karşısında ibra hukuken yapılmış sayılır.” şeklinde ifade edildiği, buna göre, müvekkili şirket her ne kadar iki ortaklı bir limited şirket olsa da, usulüne uygun olarak yapılan çağrıya rağmen, %10’luk paya sahip davacı tarafın kötü niyetli olarak toplantıya katılmaması sonucunda toplantı tek ortağın katılımıyla yapılmak zorunda kalındığı ve şirket müdürünün ibra edilmesi hukuken gerçekleştirildiğini, Yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, şirket müdürünün temsili katılımı ile yapılan ibra, usulüne uygun olmakla birlikte; söz konusu toplantıda, şirket müdürünün ibrası kararından önce finansal tablolar, bilanço kar ve zarar hesapları görüşüldüğü, şirket kar zararının nasıl mahsup edileceği kararlaştırıldığını, dolayısıyla, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için TTK. m. 619 gereğince oy hakkından yoksun olduğu kabul edilse dahi belirtilen hususların görüşülmüş olması nedeniyle ibra hukuken yapılmış sayılacağını, 16.05.2016 tarihli genel kurulun 6 numaralı gündem maddesinin karar nisabı bulunmadığı gerekçesiyle hükümsüz sayılması tamamen hukuka aykırı olduğunu, Gerekçeli kararda, sermayenin artırılmasına ilişkin gündem maddesi hakkında aynen, “Limited şirketlerde sermayenin artırılması, TTK’nın 621/1-d maddesi gereğince önemli kararlardandır ve temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde geçerlidir. Somut olayda Genel Kurul’un 6. Maddesi uyarınca bakımından bu yasal/emredici düzenlemeye aykırı olarak (karar nisabı bulunmaksızın) karar verilmiş olması nedeniyle alınan bu kararın yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine karar vermek gerekmiştir…” denilmekte olduğu, Öncelikle; “Önemli Kararlar” başlıklı TTK. 621. maddesi ile, limited şirket genel kurul toplantılarında, önemli kararlar için aranan karar nisabı düzenlendiği, buna göre; maddenin 1. fıkrasının d bendinde; “Esas sermayenin artırılması”, e bendinde ise; “Rüçhan hakkının sınırlandırılması ya da kaldırılması” önemli kararlar olarak sayılarak; bu konularla ilgili alınacak kararlarda nisap; temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması olarak düzenlendiğini, Dosyada yer alan mübrez dilekçelerimizde ayrıntılı olarak bahsedildiği ve yerel mahkemece tespit edildiği üzere, müvekkil şirket hiçbir zaman ortaklarının rüçhan haklarının kısıtlanmasına ya da kaldırılmasına ilişkin bir karar almamış, aksine, 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısından 15 gün önce, sermaye artırımı yapılacağı ve ortakların rüçhan haklarının kullanmalarına ilişkin ilanı, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ve ulusal “Hürses” gazetesinde yaptığını, Genel Kurul’un 6 numaralı gündem maddesinin yoklukla hükümsüz kılınmasına ilişkin kararın gerekçesi olan TTK. 621. maddesinin 1 fıkrasının d bendinde yer alan “Esas sermayenin artırılması kararı” ile ilgili olarak 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısı değerlendirildiğinde kararın hükme uygun olarak alındığı açıkça ortada olduğunu, Müvekkili şirketin 16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısına, şirketin %90 oranında hissesine sahip ortağı …’yi temsilen … katılmış ve TTK 621. Maddesindeki nisaba uygun olarak; müvekkil şirketin “esas sermayesinin artırılması kararı” alındığını, Haliyle Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca somut uyuşmazlıkta yer alan 100.000 adet paydan 90.000 adedi yani %90’ı toplantıda temsil edilmiş olup, kanun maddesinde belirtildiği şekilde oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması şartı da yerine getirilmekte olduğu, zira esas sermayenin %90’ı temsil edilerek alınan karar, hem temsil edilen oyların en az üçte ikisi olan nisap miktarını hem de oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması nisabını sağlamakta olduğu, Dolayısıyla, 16.05.2016 tarihli Genel Kurulu Toplantısında, TTK 621. Maddesinde aranan nisaplara uygun olarak karar alınmış olmasına rağmen; yerel mahkemece kararın yoklukla hükümsüzlüğüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne dair kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 19/04/2016 tarihli genel kurul toplantısı ile 16/05/2016 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla hükümsüz olduğunun tespiti ile toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, a-) Davalı şirketin 19/04/2016 tarihli …yle yayınlanan Kararının yönetim Kurulu Kararı olduğu dikkate alınarak iptaline ilişkin talebin reddine, b-) Davalı şirketin 16/05/2016 tarihli Genel Kurulda alınan 5 ve 6. Gündem maddeleri kapsamındaki kararların yoklukla hükümsüz olduğunun tespitine, diğer maddeler yönünden talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava konusu … Ltd. Şti. İki ortaklı olup GK. Toplantısının yapıldığı tarihte 1.000.000,00.TL’lik (%10) pay kısmı davacıya ait, 9.000.000,00.TL’lik (%90) pay kısmının ise dava dışı … ait olduğu ayrıca …’ın büyük ortak ve şirket müdürü olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Genel kurul kararlarının iptaliline ilişkin olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445 Maddesinde;” 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler,” hükmü düzenlenmiştir. Genel kurul kararlarının butlanı haline ilişkin olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Madde 447’de;” (1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır,” hükmü düzenlenmiştir.
Yokluk, 6102 Sayılı TTK..’da düzenlenmemiş olmakla birlikte , TMK.’nun yokluğa ilişkin hükümleri kıyasen uygulanmaktadır.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE; 19/04/2016 Tarihli Karar İle İlgili Değerlendirme: Davacı dava dilekçesinde, davalı şirketin 19/04/2016 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla hükümsüz olduğunun tespiti ile toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiş ise de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, 19/04/2016 kararın ilanında ortaklar genel kurul kararının ilanı olarak belirtilmiş ve davacı vekilince de genel kurul kararı olarak ifade edilmiş ise de; kararın içeriği incelendiğinde bunun bir genel kurul kararı değil; şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasına yönelik yönetim kurulu kararı niteliğinde olduğu, genel kurulun 16/05/2016 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığı, bu karar kapsamında ortaklar kurulunun yetki alanına giren herhangi bir karar da alınmadığı, TTK.nun 617. Maddesi gereğince dava dışı şirket müdürünün ortaklar kurulunu toplantıya çağırma yetkisinin bulunduğu, bu nedenle 19/04/2016 tarihli karar yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi yerinde olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin 3 nolu kararın dava dışı diğer ortağın % 90 kabul oyu ile alınmıştır.Şirket müdürünün ibrası 5. Madde de ayrı bir gündem maddesi ile görüşüldüğünden şirket müdürünün oydan yoksunluk hali bulunmadığından %90 oy ile ve yeterli nisapla karar alındığı anlaşılmaktadır. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere,16/05/2016 Tarihli Genel Kurulun Gündeminin 3, 4, 7. ve 8. maddeleri kapsamında alınan kararlara yönelik davacı tarafça ileri sürülen hususlar yokluk kapsamında olmayıp, iptal davasının konusunu teşkil etmektedir. Bu nedenle ancak koşulları varsa iptal edilebilir hükümlerdir. Bu maddeler yönünden usulsüz çağrı sebebiyle karşı oy kullanılması ve muhalefet şerhi yazılması şartları aranmaksızın iptal davası açılabilir ise de bu davanın TTK. 445 Madde uyarınca karar tarihinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Oysa 15.06.2016 tarihli genel kurul kararları yönünden hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.12.2016 tarihde açılmıştır. Bu nedenle söz konusu gündem maddeleri yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE; Davaya konu 16/05/2016 tarihli tarihli Genel Kurul’da alınan 5 nolu Karar Yönünden yapılan değerlendirmede; Anılan karar şirket müdürünün ibrasına ilişkindir. TTK m. 619/1 “Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar,” hükmünü amirdir. Şirkette 1.000.000,00.TL’. Nominal değerli %10 paya sahip davacı ile 9.000.000,00.TL. Nominal değerli %90 paya sahip dava dışı … dışında başka bir ortak yoktur. Hem Müdür hem de ortak sıfatını haiz dava dışı … ortak mezkur hüküm gereğince kendi ibrasında oy kullanamayacak olup, bunun aksine davranış ile ibraya müteallik alınmış olan Genel Kurul Kararlarını kabili iptal hale sokar, buna ilişkin yasal düzenleme emredici nitelikte olduğundan hak düşürücü süre içinde dava açılmamış da olsa TTK. Hükmüne aykırı karar alınması yoklukla hükümsüzlük sonucu doğuracağından mahkemece bu yönde verilen karar, usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu 16/05/2016 tarihli tarihli Genel Kurul’da alınan 6 nolu Karar Yönünden yapılan değerlendirmede; 6102 sayılı TTK’nın 620. maddesi uyarınca Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile aynı Yasa’nın 621. maddesinde tadadi sayılan önemli kararlar ise genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir. Bu durum karşısında, TTK’nın 621. maddesinde önemli genel kurul kararlarının düzenlendiği, bu düzenleme içinde 621/1-d maddesinde “ Esas sermayenin artırılması,” önemli karar olarak nitelendirilmiştir. Önemli kararların temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği madde hükmünde açıklanmıştır. Davalı şirketin iki ortağının olduğu,16.05.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısına, davacı dışındaki %90 oranında hisseye sahip dava dışı ortağı temsilen … katılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca somut uyuşmazlıkta yer alan 100.000 adet paydan 90.000 adedi yani %90’ı toplantıda temsil edilmiş olup, kanun maddesinde belirtildiği şekilde oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması şartı da yerine getirilmekte olduğu, zira esas sermayenin %90’ı temsil edilerek alınan karar, hem temsil edilen oyların en az üçte ikisi olan nisap miktarını hem de oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması nisabını sağlamakta olduğu tesbit edilmekle, yoklukla hükümsüzlük sonucu doğurmayacağı, nisap oluştuğundan iptal sebeplerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, iptal davasının TTK. 445 Madde uyarınca karar tarihinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Oysa 15.06.2016 tarihli genel kurul kararları yönünden hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.12.2016 tarihde dava açılmıştır. Bu nedenle söz konusu gündem maddesi yönünden de davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılması ve dava konusu genel kurul kararlarından 6. gündem maddesi yönünden de talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B)Davalının istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih ve 2018/680 Esas – 2018/1173 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, a)Davalı şirketin 19/04/2016 tarihli …’de yayınlanan kararının yönetim kurulu kararı olduğu dikkate alınarak iptaline ilişkin talebin REDDİNE, b)Davalı şirketin 16/05/2016 tarihli genel kurulunda alınan 5 nolu gündem maddesi kapsamındaki kararın yoklukla hükümsüz olduğunun TESPİTİNE, c)Diğer maddeler yönünden talebin REDDİNE, ç)Davalının sair istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL karar harcından davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 29,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça sarf edilen 29,20.TL peşin harç ile 310,25.TL tebligat ve posta gideri toplamı 339,45.TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre (%11 kabul) 37,34.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça sarf edilen 124,00.TL tebligat ve posta yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre (%89 ret) 110,36.TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı lehine hesap ve takdir edilen 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir edilen 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN : 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-Davalı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 11-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 12-Davalı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.