Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/811 E. 2021/271 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/811
KARAR NO: 2021/271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/1086 Esas – 2018/1232 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirketin talepleri neticesinde muhtelif tarihlerde muhtelif bedellerle toplam 88.273,95-TL bedelli açık faturalar kesilerek ürünleri davalı şirkete teslim ettiğini, karşılığında 25.232,75-TL ödeme yapıldığını, bakiye 63.041,20-TL borcun ödenmediği, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numarasıyla icra takibi yapıldığını, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin faaliyet ve yerleşim yeri adresinin Serik/Antalya olduğunu, icra takibinin yetkisiz yer icra dairesinde başlatıldığını, yetkili icra müdürlüğünün Serik icra müdürlüğü olduğunu, taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin bir mutabakat söz konusu olmadığını, iddiaları ve dava konusu borcu kesinlikle kabul etmediklerini, bu durumun tarafların ticari defterlerinin incelemesi ilede ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/12/2018 tarih ve 2016/1086 Esas – 2018/1232 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davaya konu alacak için davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, defterlerin davacı lehine delil teşkil ettiği, defterlerin uyumlu olduğu nedenleriyle davacının davasını ispat ettiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; …. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın faturaya dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ) sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, 2-Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA, 3-Kabul edilen alacağın (63.041,20 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 12.608,24 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK’nın 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca; cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsilinin, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesi ve mahkemelerinde sağlanması gerektiğini, yerel mahkemece yetkili icra müdürlüğü ve mahkemelerinin Serik olduğu dikkate alınarak davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura ve cari hesap alacağından kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı tarafça icra müdürlüğüne ibraz edilen dilekçe ile, icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiştir. İtirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun takip yapılması dava şartı olduğundan, öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenmelidir. Mahkemece yapılan ön inceleme duruşmasında, ilk itiraz ve dava şartı yönünden itirazların olmadığının anlaşıldığı belirtilerek, gerekçeli kararda da davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazının değerlendirilmemesi doğru değil ise de, mahkemece delillerin toplandığı, yeniden yargılama yapılmasının gerekmediği anlaşılmakla; İİK.nun 50. maddesi hükmü gereğince, para ve teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. Buna göre davaya konu takip alacağı faturaya ve cari hesap bakiyesine dayalı olduğundan İİK 50. maddesi yollaması ile uygulanacak olan HMK’nın 6. maddesine göre takipte genel yetkili icra dairesi davalı borçlunun yerleşim yeri icra dairesidir. Yine HMK’nın 10. maddesine göre sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili olduğundan ve takip dayanağı para borcu olup TBK’nın 89. maddesine göre alacaklı davacının yerleşim yeri mahkemeleri ve icra daireleri de yetkili olduğundan takip tarihi itibarıyla davacının yerleşim yeri icra dairesi de yetkili olacaktır. Somut olayda; davacının adresinin Bayrampaşa/İSTANBUL, davalının adresinin Serik/ANTALYA olduğu, dolayısıyla icra takibinin davacının yerleşim yeri yetkili icra dairesinde başlatıldığı ve icra müdürlüğünün yetkisine itirazın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.306,34 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 1.076,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.229,74 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/02/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.