Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/804 E. 2021/270 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/804
KARAR NO: 2021/270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/597 Esas – 2018/1251 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu 100.000,00-USD ve 50.000,00-USD tutarındaki iki adet senet icra takibine konu edilmiş, üzerlerinde “nakten ahzolunduğu” ibaresi var ise de, müvekkilinin davalıdan 150.000,00-USD tutarında nakit almadığını, taraflar arasında borç alacak ilişkisini doğuracak iş ve işlemlerin yapılmasına yönelik girişimlerin olması sonucu davalıya iki adet senet teslim edildiğini, iş bu senetlerin üzerindeki yazıların sonradan davalı tarafça doldurulduğunu belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibine konu edilen senetlerin iptaline, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin durdurulması hakkında tedbir kararı verilmesine, davalının % 20′ den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 12/05/2017 tarihinde UYAP’tan sunduğu anlaşılan “Dava sebebinin değişmesi nedeni ile davanın kamilen ıslahı” başlıklı ıslah dilekçesinde özetle; davayı, HMK 176 vd. maddeleri ve HMK 180 maddesi uyarınca tamamen ıslah ederek, dava sebebini ve dava dayanağı olarak göstermiş oldukları vakıaları değiştirdiklerini, müvekkili ile davalı arasında … A.Ş.’nin hisselerinin devrine ilişkin hisse devir sözleşmesi düzenlendiğini, işbu sözleşme uyarınca davalı …’nun, şirketteki nominal değeri 100.-TL olan 285.000.-TL’lik nominal değerli 2.850 adet hisseyi, 665.000.-DOLAR’lık tutar ile 21.06.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin de devralmış olduğu hisse karşılığında davalıya toplam 665.000.-USD değerinde çekler ve senetler teslim ettiğini, icra takibine konu 30/12/2014 tarihli senedin, hisse devir sözleşmesine istinaden 30/07/2014 tarihli senet yerine davalıya teslim edildiğini ve tamamen ödendiğini, icra takibine konu 04/08/2014 tanzim tarihli 50.000,00-USD bedelli senedin ise davalıya teminat seneti olarak teslim edildiğini, bu senedin sadece tanzim tarihi yazılarak ve imzalanarak verildiğini, beyaza imza hükümlerine tabi işbu senedin, davalı tarafından 30.01.2015 vade tarihi ve 50.000.-USD bedel olarak doldurularak icra takibine konu edildiğini belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının durdurulmasına ilişkin tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin hacizli taşınmazı satılmış olduğundan dava konusu icra takibine ödenecek tutarın davalıya veya başkaca üçüncü tarafa ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin, davalıya icra takibine konu senet tutarları kadar borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline, davalı hakkında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davacının, müvekkili tarafından takibe konulan iki adet senedi bizzat imzaladığını ve müvekkiline teslim ettiğini ikrar ettiğini, davacı tarafından imzaya yönelik herhangi bir itiraz olmadığını, davacının borçlu olmadığı iddiasını ispat etmesi gerektiğini, kambiyo senetlerinin karşılığı olarak mal veya hizmet bulunması zorunluluğu olmadığını, nakit alacak-borç ilişkisine karşılık da bono düzenlenebildiğini, davacının, iddialarının asılsız ve haksız olduğunu belirterek, davanın reddine, davacının takip miktarının %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih ve 2016/597 Esas – 2018/1251 Karar sayılı kararı ile; ” … “Bono” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776-779. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bono, hukuki niteliği itibari ile mücerret bir borç ikrarıdır; bir başka deyişle belirli bir bedelin ödenmesi konusunda bir ödeme vaadidir. Uyuşmazlığa konu bonoların düzenleme (ihdas) nedeni bölümünde “nakten” ibaresine yer verildiği görülmüştür. Davacı 04/08/2014 tanzim, 30/01/2015 vade tarihli 50.000,00-USD bedelli senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiş, davalı bu iddianın haksız ve asılsız olduğunu savunmuştur. Davalı savunmasında senet metnini talil edecek bir beyanda bulunmamıştır. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Davaya konu bono metninde teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik bir açıklama yoktur. Bononun teminat olarak verildiği iddiasının 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasının senede açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatı mümkündür. Somut olayda davacı taraf davaya konu bononun teminat olarak verildiği iddiasını bonoya açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatlayamamıştır. Dosyaya yazılı delil sunmamıştır. Bu durum karşısında davacının delilleri arasında yemin delilini de göstermiş olması nedeni ile yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacı taraf yemin teklifinde bulunmayacağını beyan etmiştir. Somut olayda davacı, davaya konu 04/08/2014 tanzim, 30/01/2015 vade tarihli 50.000,00-USD bedelli senedin teminat senedi olarak verildiğini usulüne uygun olarak ispatlayamadığından anılan senet yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. Davaya konu 04/08/2014 tanzim, 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD bedelli senede ilişkin delil olarak dosyaya sunulan … Bankası’na ait 11/07/2017 tarihli dekont örneğinin incelenmesinde 115.000,00-TL’nin 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD bedelli senede istinaden ödendiğinde dair açıklama içerdiği görülmüş olup, dosya kapsamına, mevcut delil durumuna göre bu ödemenin anılan senede ilişkin olduğu ve mahsubunun gerektiği kabul edilmiştir. Bu durumda davacının senet bedelinden kalan kısım yönünden borçlu olmadığını yazılı deliller ile kanıtlaması gerekmekte olup, bu hususta dosyaya yazılı delil sunmamıştır. Bu nedenle yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacı taraf yemin teklifinde bulunmayacağını beyan etmiştir. Yukarıda özetlenen bilirkişi raporundan mahsup işlemi ile davacının davaya konu 04/08/2014 tanzim, 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD bedelli senet yönünden davalıya 48.954,92-USD borçlu olmadığı anlaşılmakla anılan senet yönünden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İİK’nun 72/5 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde davalı alacaklının tazminattan sorumlu tutulabilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli yapılması gereklidir. Somut olayda 04/08/2014 tanzim, 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD bedelli senet yönünden yapılan kısmî ödemeye ilişkin banka dekontu nazara alındığında bu kısım yönünden davalının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğu kabul edilerek davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı lehine tazminata karar verilmiştir. İİK 72/4 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72 maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda mahkememizin 27/07/2017 tarihli tedbir kararı ile “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yatırılacak paradan 115.000,00-TL miktar üzerinden %15 teminat yatırıldığında 115.000,00-TL’nin davalıya ödenmemesine ilişkin İİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesine” karar verilmiştir. Davanın reddedilen kısmı yönünden ise tedbir kararı verilmemiştir. Bu nedenle davanın reddedilen kısmı yönünden davalı lehine tazminata karar verilmemiştir … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu edilen; A)30/01/2015 vade tarihli 50.000,00-USD meblağlı senet yönünden davanın reddine, B)30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD meblağlı senet yönünden davanın kısmen kabulüne, davacının 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD meblağlı senet yönünden davalıya 48.954,92-USD borçlu olmadığının tespitine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının kötü niyet tazminat talebinin kabulü ile kabul edilen dava değeri olan 48.954,92-USD’nin dava tarihi itibari ile -TL karşılığı olan 144.906,56-TL’nin %20’si üzerinden hesaplanan 28.981,31-TL kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalının yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Islah dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, yargılama enasında davayı HMK 180. maddesi uyarınca tamamen ıslah ederek, dava sebebini ve dava dayanağı olarak göstermiş oldukları vakıaları değiştirmiş olmalarına karşılık kısmen red kararı verildiğini, Taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin, dava dışı … şirketinin hisse devrinden kaynaklandığını, davalıdan devralınan hisse karşılığı davalıya teslim edilen çekler ve senetlerden doğan ödemelerin karar verilirken nazara alınmadığını, icra takibine konu 30.12.2014 tarihli senedin, hisse devir sözleşmesine istinaden 30.07.2014 tarihli senet yerine davalıya teslim edildiğini ve senet karşılığında, – … Bankası’nın 10.09.2014 keşide tarihli … keş.no’lu 30.000.-TL tutarlı (13.400.-USD) çekin teslim edildiğini ve ödendiğini, – … Bankası’nın 15.10.2014 keşide tarihli … keş.no’lu 30.000.-TL tutarlı (13.100.-USD) çekin teslim edildiğini ve ödendiğini, – 04.08.2014 düzenleme tarihli , 30.11.2014 vade tarihli, 55.000.-TL bedelli (24.600.-USD ) senedin teslim edildiğini ve ödendiğini, – 30.12.2014 vade tarihli senede istinaden 02.01.2015 tarihinde 115.000.-TL’nin (48.900.-USD) davalının banka hesabına havale yapılarak senet bedelinin ödendiğini, bu haliyle müvekkilinin 30.12.2014 vade tarihli senede istinaden davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, dekontların tümünün dosyada mübrez olduğunu, İcra takibine konu 04.08.2014 tanzim tarihli 50.000.-USD bedelli senedin davalıya teminat senedi olarak teslim edildiğini, Yukarıda belirtildiği üzere, müvekkilinin, hisse devir sözleşmesi gereğince teslim etmiş olduğu senetlerden 30.07.2014 vade tarihli senedi vadesinde ödeyemeyeceğinden işbu senedi iade almak suretiyle karşılığında 04.08.2014 tanzim tarihli 30.12.2014 vade tarihli 100.000.-USD bedelli senet ile teminat olarak icra takibine konu diğer senedi sadece tanzim tarihini yazarak ve imzalayarak teslim ettiğini, beyaza imza hükümlerine tabi işbu senedin davalı tarafından 30.01.2015 vade tarihi ve 50.000.-USD bedel olarak doldurulduğunu ve icra takibine haksız olarak konu edildiğini, hisse devir sözleşmesinde 50.000.-USD bedelli senede ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, çünkü işbu senedin alacaklı tarafından kendi el yazısıyla haksız olarak doldurulduğunu, taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi hisse devir sözleşmesine dayandığından ve sözleşmede icra takibine konu 50.000.-USD bedelli senet ile ilgili olarak hiçbir yerde herhangi bir atıf bulunmadığından 30.01.2015 vade tarihli senedin hükümsüz/bedelsiz olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, Davalı tarafından davacı müvekkil aleyhine başlatılan icra takibi neticesinde borçlu müvekkilinin menkullerine ve taşınmazlarına haciz uygulandığını, davalı tarafından yapılan hacizlerden, müvekkilinin hissedarı olduğu İstanbul ili Tuzla ilçesi, … Mevkii, … Ada, … Parsel numaralı taşınmazın İstanbul Anadolu Satış Memurluğu’nun 2014/26 Satış dosyasından 1.750.000.-TL bedelle satıldığını, müvekkilinin hissedarı olduğu ve cebri icra yolu ile satılan taşınmazda; davalının alacaklı olduğunu iddia ettiği İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının birinci sırada hak sahibi olduğunu, bu haliyle satış dosyasında yapılacak sıra cetveli neticesinde birinci sıradaki haciz alacaklısına satış bedeli ödeneceğinden ileride hak kaybına sebebiyet vermemek için işbu dava dosyası neticelenene kadar icra dosyasına ödenen tutarların davalı veya herhangi bir üçüncü tarafça tahsil edilmemesine yönelik tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini beyanla; İstinaf incelemesi tamamlanana kadar İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasının durdurulmasına ilişkin HMK veya İİK uyarınca tedbir kararı verilmesini, Davacı müvekkilinin hacizli taşınmazı satılmış olduğundan, dava konusu icra takibine ödenecek tutarın davalıya veya başkaca üçüncü tarafa ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmesini, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.12.2018 tarih ve 2016/597 E 2018/1251 Karar sayılı ilamının istinaf incelemesi neticesinde bozulmasına, müvekkilinin davalıya icra takibine konu senet tutarları kadar borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında 115.000 TL’lik ödeme yapıldığı ve bu hususa ilişkin ödeme dekontunda açıklama içeriği tespit edildiği belirtilmesine rağmen, böyle bir durumun dosya kapsamında bulunmadığını, dosya muhteviyatı incelendiğinde 11.07.2017 tarihli bir dekont bulunmadığını, böyle bir dekontun mevcudiyeti dahi ortada yokken buna dair bir gerekçeyle karar tanziminin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ödeme dekontlarındaki açıklama kısmının ayrıntılı bir şekilde ödemenin hangi senede ilişkin, neye dair ödeme yapıldığının açıkça belirtilmesi gerekirken böyle bir açıklama ihtiva eden dekontun da dosyada mevcut olmadığını, bu nedenle hukuka aykırı olarak verilen kararın aleyhlerine olan kısmının istinaf incelemesi neticesi bozulması gerektiğini, Davacı tarafın yasal süre içerisinde delil listesi sunmadığını, delil listesini süresinde sunmayan tarafın delil sunma hakkı bulunmadığını, mahkemece davacıya tensip zaptında, ön inceleme duruşmasında delillerini sunması için ihtarat yapıldığını, tüm bunlara rağmen davacı tarafın delil listesini mahkemeye ibraz etmediğini, mahkemenin 2 numaralı celsesinde, davacının davasını ispat edemediği ve delil listesi de sunmadığı gerekçeleri ile ispatlanamayan davanın reddini talep ettiklerini, bunun üzerine ilk derece mahkemesince davacıya yemin deliline de dayanıldığı belirtilerek, yemin metnini hazırlaması ve davalı tarafa tebliğ ettirmesi yönünde ara karar verildiğini, buna rağmen davacının delil listesini sunmadığı gibi, yemin metnini de tanzim etmediğini, davanın 3. celsesine gelindiği ve bir çok usuli işlemin tamamlandığı aşamada, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak 22.05.2017 tarihli dilekçeyle davasını kamilen ıslah ettiğini ve yeni bir delil listesi ibraz ettiğini, ilk derece mahkemesinin ıslah dilekçesi ile sunulan yeni delil listesini kabul ederek, delilleri toplamasının hukuka aykırı olduğunu, ıslah müessesini kullanarak, delil sunma hakkını kesin süre içinde yerine getirmeyen tarafın ıslah ile bu hakkı yeniden elde etmeye çalışmasının HMK’da düzenlenen ıslah müessesinin düzenleniş amacına aykırı olduğunu, bu hususun kanunla kesin sürelere bağlanmış her türlü usuli işlemin yeniden yapılabilmesi sonucunu doğuracağını, eski delil listesine bağlı olarak ıslahın mümkün olduğunu, ıslah dilekçesinde belirttiği delilere bağlı kalmak kaydıyla ıslahın mümkün olduğunu, Kanunun, 176. Maddesinin, taraflardan her birine, yapmış olduğu usul işlemlerini bir defaya mahsus olmak üzere ıslah etme hakkı tanıdığını, bu hüküm uyarınca yalnızca usul işlemlerinin ıslah edilebileceğini, ancak, delil listesi sunmak, tanık ifadeleri, keşif, ikrar gibi işlemler birer usul işlemi olmadığından, ıslah edilebilmelerinin mümkün olmadığını, bu sebeple kesin süreye bağlı olarak defalarca ihtar edileni, davacının ıslahla hak etmeye çalışmasının ve bunun hukuken kabul edilebilir görülebilmesinin usul ekonomisine aykırı olduğu gibi, kanun lafzına ve ruhuna karşı da tezat oluşturduğunu belirterek, İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararın aleyhlerine olan kısmının bozulmasına, kötü niyetli davacının takip miktarının % 20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ıslah edilmiş hali ile, hisse devir sözleşmesi uyarınca verildiği iddia edilen bonolardan kaynaklanan menfi tespit ve bonoların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargılama sırasında davacı tarafça dava tamamen ıslah edilerek, hisse devir sözleşmesi uyarınca davalıya verilen dava konusu 30/01/2015 vade tarihli 50.000,00-USD bedelli bononun teminat olarak verildiği, 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD meblağlı bono bedelinin ise tamamen ödendiği, buna rağmen icra takibine konu edildikleri belirtilerek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bonoların iptaline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece 30/01/2015 vade tarihli 50.000,00-USD bedelli bononun teminat olarak verildiğinin ispatlanmadığı, 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD meblağlı bono bedelinin ise kısmen ödendiği belirtilerek, 30/01/2015 vade tarihli bono yönünden davanın reddine, 30/12/2014 vade tarihli bono yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece de belirtildiği üzere, davaya konu 30/01/2015 vade tarihli senet metninde teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik bir açıklama bulunmadığı, senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasının 6100 sayılı HMK’nın 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, davacı tarafça bu hususta yazılı delil ibraz edilmediği gibi davalı tarafa yemin teklifinde bulunmayacaklarının beyan edilmesi karşısında söz konusu senedin, teminat olmak üzere verildiğinin ispatlanamadığı, davacı tarafça 30/12/2014 vade tarihli bono bedelinin tamamının ödendiği iddia edilmiş ise de, bu iddianın da yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, … Bankası’na ait 02/01/2015 tarihli dekonttan 115.000,00-TL’nin 30/12/2014 vade tarihli 100.000,00-USD bedelli senede istinaden ödendiğine dair açıklama içeriğine göre bu ödemenin anılan senede ilişkin olduğu ve mahsubunun gerektiği, davacı tarafça yapıldığı belirtilen diğer ödemelerin ise, bu senede istinaden yapıldığının yazılı delille ispatlanamadığı, davalı tarafa yemin teklifinde de bulunmayacaklarının beyan edildiği dikkate alındığında, bakiye bedel yönünden davacının bedelin tamamının ödendiği yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, HMK’nın 180. maddesi uyarınca davanın tamamen ıslahında usule aykırılık ve davacı tarafça davayı uzatmak için kötüniyetle ıslah yapıldığına dair bir emare bulunmadığı, davanın tamamen ıslah edilmesi halinde, dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılacağı, dolayısıyla davanın ıslah edilmiş hali için yeni delil listesi sunulmasında da usule aykırılık olmadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde taraf vekillerinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmemiştir. Ancak gerekçe içeriğinde 30/12/2014 vade tarihli bono bedelinin kısmen ödendiğini gösteren …Bankası’na ait dekontun işlem tarihi 02/01/2015 olmasına rağmen 11/07/2017 olarak yanlış yazıldığı görülmekle birlikte, bu husus maddi hata kapsamında kabul edilerek, kararın kaldırılma sebebi yapılmamıştır. Davacı vekilince icra takibinin durdurulması ve takip dosyasına yatırılan paranın ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de; mahkemenin 27/07/2017 tarihli ara kararı ile “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yatırılacak paradan 115.000,00-TL miktar üzerinden %15 teminat yatırıldığında 115.000,00-TL’nin davalıya ödenmemesine ilişkin İİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesine” karar verilmiş olup, nihai karar sonucuna göre davanın reddedilen kısmı yönünden koşulları oluşmadığından ihtiyati tedbir kararı verilmemiştir.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 9.898,57.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 2.474,64 TL’nin (579,00 TL+ 1.895,64 TL) mahsubu ile bakiye 7.423,93 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.