Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/800 E. 2020/1431 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/800 Esas
KARAR NO: 2020/1431 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/518 Esas – 2018/1020 Karar
TARİH: 16/10/2018
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Taraflar arasında 28.03.2014 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli “CNG (Sıkıştırılmış Doğalgaz) Satış ve Ariyet CNG Sistemi Teslim Sözleşmesi” imzalandığını ve bu sözleşmenin 5.maddesine istinaden davalının ilk CNG alımından itibaren 12 aylık dönemde 600.000 sm3 CNG’yi almayı kabul ettiğini ve sözleşmenin 5.4. maddesi uyarınca belirtilen fiili alım miktarının en az %50’sini almak veya bedelini ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiğini, davalının, belirtilen aylık miktarın %50’sini almadığı taktirde ise yine aynı maddeye göre yıllık 50.000 sm3-200.000 sm3 gaz alımı yaparsa fiyat başlangıcının 1,33 TL+KDV olarak hesaplanacağı ve eksik kalan miktar üzerinden sözleşmede belirtilen koşullarda hesaplanan CNG satım bedelini peşinen ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin belirtildiğini, 28.03.2014 tarihinden 28.03.2015 tarihine kadar 300.000 sm3 asgari alım taahhüdü bulunmasına rağmen sadece 56.193 sm3 gaz alındığını, sözleşmenin ilk yılı için 243.807 sm3 eksik alım yapıldığını ve müteakip yıllarda da her yıl için asgari 300.000 sm3 alım taahhüdüne karşın hiç alım yapılmadığını, bu bağlamda asgari alım taahhüdüne uyulmaması yüzünden, sözleşmeye uygun olarak asgari alım taahüdü karşılıklarının ödenmesi talebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL olarak hesaplanan CNG satım bedelini ödemek durumunda olduğunu bildirerek 50.000 TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/10/2018 tarih 2016/518 Esas – 2018/1020 Karar sayılı kararında; “dosya içerisinde bulunan Sıkıştırılmış Doğalgaz Satış ve Ariyet CNG Sistemi Teslim Sözleşmesi örneğinden davacı ile davalı arasında davacı tarafından satış ve pazarlaması yapılan sıkıştırılmış doğalgazın davalı tarafından bayi olarak davacıdan satın alınıp, satışına ilişkin sözleşme imzalamış olduğu görülmüştür. Davacı davalı ile aralarındaki sözleşme gereğince davalının yıllık 600.000 m3 gaz satın almayı kabul ettiğini, sözleşme ekinde belirtilen fiili alım miktarlarının en az %50 sini almak ve bedelini ödemek ile yükümlü olduğunu, davalının sözleşmenin ilk bir yılında 300.000 m3 asgari alım taahhüdünü de bulunmasına karşın 56.193 m3 gaz alımı yaptığını, bir yılın sonrasında da hiç alım yapmadığını, davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, sözleşmede taahhüt ettiği miktarda gaz alımı yapmadığından, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 50.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Talimat yoluyla davalı şirketin defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilmiş, yaptırılan incelemede, davalının defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine sunmadığı görülmüş, davacının defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, mali müşavir, akaryakıt sektör uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmış, bilirkişi kurulu; davalının 2014 yılı içerisinde aldığı sıkıştırılmış gaza ilişkin, davacı tarafından 28 adet fatura düzenlendiği, sözleşme hükümlerine göre davacının birinci yıl talep edebileceği cezai şartın 332.150,87 TL olduğu, yönünde rapor verdiği, bilirkişi kurulunda yer alan akaryakıt ve Lpg sektör uzmanı … tarafından düzenlenen ayrık raporda; sözleşmede davalının alması gereken gaz miktarının aylık periyotlar halinde belirlenmiş olduğu, davalının sözleşmenin ilk 9 ayı boyunca gaz alımı yaptığı, daha sonra herhangi bir alım yapmadığı, birinci yıl gaz alım taahhüdünün belirlenen miktarın altında olmasına karşın davacı tarafından davalıya herhangi bir çekince ileri sürülmediği, birinci yıldan sonra sözleşmenin fiilen uygulanmadığı bu nedenle davacının cezai şart alacağı isteyemeyeceği yönünde rapor verdiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme hükümlerince davalının yıllık olarak satın alması gereken gaz miktarının belirlenmiş olduğu, davalının bu sözleşme ilişkisi içerisinde ilk yıl alması gereken taahhüde uymadığı, ikinci yıl ise davacıdan herhangi bir gaz alımı yapmadığı görülmüştür. Davacı davalı bayiinin ilk sene taahhüdüne uymadığını ikinci sene ise hiç gaz alımı yapmadığı halde davalıya karşı herhangi bir noter ihtarı ile ihtarname çekip itirazı kayıt bildirmediği, sözleşmeyi fesh etmeyip sözleşme ilişkisini sürdürdüğü, davacının davalıdan hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için davalı bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili ihtarname çekmesi gerektiği, bunu yapmamış olması nedeniyle ceza koşulu alacağı talep edemeyeceği…”gerekçesi ile, Davacının davasının reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararında eksik değerlendirmeyle birlikte hatalı hüküm kurulduğunu, İfaya eklenen sözleşme cezası için ihtar gerekmediğini çünkü cezai şartın zaten belirlenen vadede teslim gerçekleşmediği için sözleşme gereği doğduğunu, cezai şartın geçerliliği için ihtirazı kayıt düşülmesine ve ihtar çekilmesi gerek olmadığını, öğretide ve Yargıtay kararlarında cezai şartın istenebilmesi için sözleşmenin feshedilmesini gerektiğini söyleyen bir beyan ve kararın olmadığını, İfaya eklenen cezai şart durumunda en sağlıklı çözümün sözleşmenin mevcudiyetini koruyarak buna bağlı olan cezai şartın istenmesi olduğunu, müvekkili şirketin bu hususlar doğrultusunda sözleşmeyi ayakta tutarak cezai şartın talep edilme hakkını koruduğunu, Yerel mahkemenin bilirkişi beyanları ve dilekçeleri dikkate almadan karar verdiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, esastan inceleme yapılarak talep doğrultusunda karar verilmesini, davalı hakkında her türlü dava ve talep hakkının fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasında 3 yıl süreli “CNG (sıkıştırılmış doğalgaz) satış ve ariyet teslim sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmede davalı tarafın asgari alım taahhüdünde bulunmasına rağmen taahhüdünü yerine getirmediğini belirterek kararlaştırılan cezai şartın tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında 28/03/2014 tarihli “CNG (sıkıştırılmış doğal gaz) satış ve ariyet CNG sistemi teslim sözleşmesi” imzalandığı sözleşme süresinin 3 yıl olduğu, sözleşmenin 1 yılı için davalının aylık olarak asgari alım taahhüdünde bulunduğu, sözleşmenin 5.1 maddesinde davalının yıllık 600 000Sm³ CNG’yi almayı taahhüd ettiği, taahhüd ettiği CNG alımının aylık dağılımının sözleşmenin ek 1’de belirtildiği, 5.4 maddesinde asgari alım miktarının her hangi bir sebeple satın alınmaması halinde müşterinin (davalı) eksik kalan miktar üzerinden işbu sözleşme koşullarında hesaplanan ve cezai şart olarak faturalandırılacak CNG satım bedelini ödemeyi kabul ettiği, davalının sözleşmenin ilk yılında ilk aydan itibaren asgari alım taahhüdüne uymadığı, taahhüdünde belirtilen miktardan daha az alım yaptığı, ilk sözleşme yılı bitmeden 2015 yılı ocak ayından itibaren CNG alımını kestiği, sözleşmenin feshine ilişkin bir ihbarın yapılmadığı, davalının sözleşmenin 2 ve 3 yılı için her hangi bir asgari alım taahhüdünde bulunmadığı, davacının asgari alım taahhüdüne uyulmadığı yönünde davalıya göndermiş olduğu her hangi bir ihtarname bulunmadığı, yine davacının cezai şart alacağına ilişkin düzenlediği her hangi bir faturayı dosyaya ibraz etmediği anlaşılmaktadır. Anılan sözleşmede kararlaştırılan cezai şart TBK’nın 179/2 maddesinde düzenlenen ifaya ek cezai şart olup, maddeye göre alacaklı hakkından açıkça feragat etmemiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da talep edebilecektir. Somut olayda taraflar arasında imzalanan sözleşmede sözleşmenin ilk yılı için asgari alım taahhüdü mevcut olup, yıllık asgari alım miktarının sözleşmenin ekinde yer alan aylık dağılımı belirlenmiştir. Davalı aylık taahhüd ettiği alım miktarı kadar CNG’yi hiç bir ay almamıştır. Buna rağmen davacı takip eden aylarda davalıya her hangi bir çekince belirtmeksizin CNG teslimine devam etmiş, asgari alım taahhüdü ihlal edilen ay için cezai şart faturası düzenlememiştir. Söz konusu sözleşme 28/03/2014 ile 28/03/2017 yılları arasında geçerli olup, davalı ilk sözleşme yılı için asgari alım taahhüdünde bulunmuş, aylık asgari alım taahhüdlerine hiç bir zaman uymamış, ilk sözleşme yılı bitmeden 2015 yılı Ocak ayından itibaren de davacıdan CNG satın almamıştır. İş bu dava ise 06/05/2016 tarihinde açılmış olup, davacı davadan önce cezai şart alacağını davalıdan talep ettiğini, sözleşmede belirtildiği üzere cezai şart alacağı için fatura düzenlediğini, faturaları davalıya teslim ettiğini ileri sürmediği gibi bunları da ispat etmemiştir. Buna göre davacı sözleşmede kararlaştırılan cezai şart alacağını saklı tutarak ifayı kabul ettiğini, cezai şart alacağı için fatura düzenlediğini ispatlayamadığından cezai şart talep edemeyecektir. Bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.