Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/799 E. 2021/24 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/799 Esas
KARAR NO : 2021/24 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2018
NUMARASI : 2016/852 Esas 2018/1010 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin davalıdan suni deriden imal edilen bayan çantaları almak üzere anlaştığını, davacı şirketin keşide ederek davalıya … Beyazıt Şubesi … nolu 10/11/2013 keşide tarihli 18.500 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 30/09/2013 keşide tarihli 30.000 TL tutarlı,…Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 30/11/2013 keşide tarihli 30.000 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 02/11/2013 keşide tarihli 25.000 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi 2030105 nolu 02/12/2013 keşide tarihli 25.000 TL tutarlı çekleri verdiğini, bu çeklerin teslimine rağmen davalının davacıya suni deriden imal bayan çantalarını teslim etmediğini, davalıya yapılan ikazlara rağmen bedelsiz hale gelmiş çekleri iade etmediğini bankaya ibraz etmek suretiyle arkalarına karşılıksız olduğuna dair şerh işlettiğini, T.C. İstanbul … İcra Dairesi’nin … E haciz ve muhafaza işlemleri gerçekleştirdiğini, dört çekin ise halen yedinde bulunduğunu, çeklerin bedelsiz kaldığının taraflar arasındaki cari hesap dökümünde olduğunu, haksız ve usulsüz bir şekilde başlatılan icra takibi ile davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek çeklerin bedelsiz olduğunun tespiti ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının ticari hayatına onarılmaz zarar vermesi sebebiyle dava değeri 128.500,00.-TL’nin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın adi belge niteliğinde olan ve tek taraflı olarak her zaman tanzimi mümkün olan cari hesap dökümü adlı belge ile müvekkilinin kambiyo senetlerinden kaynaklı alacağının bedelsiz kaldığını iddia ettiğini davacı tarafın esasında faaliyet göstermeyen, kurucusu ve eski ortağı olan … tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. (eski no:… E.) sayılı dosyasından 2014 yılında istihkaklı olarak haciz yapılmasından sonra göstermelik olarak muvazaalı şekilde devredilmiş olan bir şirket olduğunu, davacı şirketin kurucusu ve eski ortağı olan … tarafından aynı faaliyet alanında tüzel kişilik perdesi arkasına sığınılarak alacaklılardan mal kaçırma kastıyla hareket edilerek ticari faaliyetlere devam edilmekte olduğunu beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/10/2018 tarih ve 2016/852 Esas – 2018/1010 Karar sayılı kararında; ” ….Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor düzenlenmesi için dosya mali müşavir … tevdi edilmiş, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 08/06/2018 tarihli raporunda özetle; Davacı … Tic. Ltd. Şirketinin ibraz edilen 2013 yılına ait ticari defterlerinin açılış tasdiki süresinde yapıldığını ve defterlerin delil niteliği taşıdığını, Davalı … tarafından ticari defter sunulmadığını, davacı şirketin ticari defterlerinde, davalı ile ilgili borç-alacak ilişkilerinin cari hesapta takip edildiğini, bilgisayar ortamında tutulan davacı firma ticari defter kayıtlarının davalı tarafın hesap borç-alacak kayıtlarının, müstenidatı fatura ve belgelere uygun olduğunu, söz konusu cari hesabının tetkikinde davacı şirketin ödeme yaptığı çeklerin ticari defterlerde kayıtlı olduğunu ve davalının davacıya aldığı çekler karşılığında mal ve hizmet faturası veya irsaliye belgesi düzenlenmediğini, çeklerin tahsilinin de tespit edilemediğini beyan etmiştir. Bilirkişi Raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir. MK 6. maddesi gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Menfi tespit davasında borçlu, borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumda ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun düştüğünü ileri sürüyorsa ispat yükü doğal olarak davacı borçluya düşer.Somut olayda, davalının elinde beş adet çek (kambiyo senedi) vardır; çekin ödeme aracı olduğu gözetildiğinde davalı alacaklıdır; davacının aynı şekilde yasal delillerle borçlu olmadığını kanıtlaması gerekir. Davaya konu çekler temel ilişkiden mücerret borç ikrarını içermekle birlikte davacı, borçlanma iradesi bulunduğunu kabul etmektedir. Davacının iddiası, davalının davacıya suni deriden imal bayan çantalarını teslim etmediği, dava konusu çeklerin bedelsiz kaldığı, bu sebeple borcun düştüğü yönünde olup ispat yükü davacıya düşmektedir.Davaya konu çeklerin keşidecisi davacı olup davalı lehdar konumundadır. Taraflar tacirdir. Davacı dava dilekçesinde ve delil listesinde kendi ticari defterlerine ve davalının ticari defterlerine dayanıştır. Taraflar tacir olduklarından TTK 66. maddesi gereğince her tacir ticari işletmenin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her yıl içinde elde edilen neticeleri tespit etmek maksadı ile işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmakla yükümlüdür. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı bir hukuki işlem nedeni ile alacaklı ise bunu defterlerine kaydetme yükümlülüğündedir; bu yükümlülüğü yerine getirmeyen davalı sonuçlarına da katlanmalıdır. Çünkü TTK 84. maddesi gereğince kanuna uygun olarak tutulsun veya tutulmasın ticari defterlere kaydedilen bir kayıt sahibi lehine delil teşkil ettiği gibi kaydın mevcut olmaması da aleyhine delil teşkil eder. Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacı şirketin ticari defterlerinde, davacı şirketin davalı … adına düzenleyip verdiği beş adet çekin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, çeklerin toplam bedeli olan 128,500.00.-TL miktarında hiçbir mal ve hizmet faturasının davalı tarafından düzenlenmediği, davacının davalıya mal siparişi karşılığı verdiği beş adet çek karşılığında mal ve hizmet alınmadığı ve faturasının kesilip yasal defterlere kayıtlarının yapılmadığı, davalının ticari defterlerini sunmadığı ve mahkememizin 19/03/2018 tarihli ara kararı gereğince davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış sayıldığı, davalının ticari defterlerini sunmaması nedeni ile davalının yasal defterlerinde 128.500.00,-TL bedelli çeklerin karşılığında sipariş teslimi karşılığı mal ve hizmet faturası düzenleyip düzenlemediğinin tespit edilemediği anlaşılmış, davacının ticari defter ve belgeleri ile dava konusu çeklerin karşılığında mal ve hizmet alınmadığını, çeklerin bedelsiz kaldığını kanıtladığı kanısı ile davanın kabulü ile dava konusu çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetle takip başlattığı kanıtlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, dava konusu … Beyazıt Şubesi … nolu 10/11/2013 keşide tarihli 18.500 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 30/09/2013 keşide tarihli 30.000 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 30/11/2013 keşide tarihli 30.000 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 02/11/2013 keşide tarihli 25.000 TL tutarlı, … Bankası Beyazıt Şubesi … nolu 02/12/2013 keşide tarihli 25.000 TL tutarlı çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının gerekçesinin yasaya aykırı olduğunu, Çekin bir ödeme aracı olup, illetten mücerret olduğu, mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 19/03/2012 T. 2012/4513 K.)Davacının çeklerin mal karşılığı avans olarak verildiği iddiası taraflarınca kabul edilmemiş olup, davacı öncelikle bu yöndeki iddiasını yazılı belge ile ispatı gerekmekte olduğunu, Kaldı ki çeklerin mal karşılığı verildiği varsayılsa bile, bu iddiayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla TBK 207.mad.uyarınca çekin verildiği tarihte mal teslim edilmiş kabul edilmesi gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 19/06/2014 T. 7865 E. 11492 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 17/10/2013 T. 15539 K.)Müvekkilinin ticari defterlerinin davacı lehine delil olabilmesi için, davacının HMK’nın 222/5.mad.uyarınca münhasıran müvekkilinin ticari defterlerine dayanması gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 27/09/2012 T. 8562 E. 13827 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 12/06/2012 T. 2012/4241 E.)Davacı tarafın 19/03/2018 tarihli duruşmada her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş olduğundan, bu durumda mahkemece 6102 sayılı TTK 83/2, HMK 219,200 mad.uyarınca sonuçları hatırlatılarak süre verilmesi gerekirken, bu yola başvurmaksızın davanın kabulünün yasaya aykırı olduğunu, Tüm açıklamalar dikkate alındığında, dava konusu çeklerin illetten mücerret olduğu, başka bir ifadeyle bir borcun tasfiyesine ilişkin verildiği davacının bunun aksini yazılı belge ile ispatlaması gerekeceği, yine davacının öncelikle çekin mal satış sözleşmesi kapsamında verildiğini yazılı belge ile ispat etmesi gerekeceği, kaldı ki çekin mal karşılığı verildiği varsayılsa ile, kabul anlamına gelmemek kaydıyla TBK 207/2 maddesi uyarınca çekin verildiği anda malların da teslim edileceği bu kapsamda davacının malların teslim edildiğini yine yazılı belge ile ispat etmesi gerekeceği, davacının münhasıran müvekkilinin defterlerine dayanmadığı dikkat alındığında, defterlerin ibraz edilmemesinin aleyhine sonuç doğurmayacağı, davacının her iki taraf delilerine dayanması nedeniyle mahkemece sonuçları hatırlatarak müvekkiline kesin süre vermesi gerekeceği, nihayetinde kaldı ki, müvekkilinin defterlerini ibraz etmemiş olması ve dava konusu çeklerin davacı defterlerinde kayıtlı olması, davacının davasını ispat ettiği anlamına gelmeyeceği, başka bir ifadeyle davacının bu çekleri mal karşılığı verdiği ve müvekkiline de malların teslim edilmediği sonucuna götürmeyeceği bu yönde düşüncenin ispat kurallarına aykırı olacağı hususları nazara alındığında yerel mahkeme kararının hatalı olduğu ve bozulması gerektiğini, Kaldı ki müvekkilinin ticari defterlerini ibraz etmemesinin de tek başına davanın kabulünü gerektirir bir durum olmadığı, müvekkilinin defterlerini ibraz etmediğinden bahisle davanın kabulü hukuki bir garabetten öteye gidemediğini, konuya ilişkin yüksek mahkeme içtihatları bulunduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/9645 E. 2017/4946 K.14/06/2017 T., Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/6769 E. 10374 K. 02/06/2014 T.) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, dava dilekçesinde özellikleri belirtilen çekler ( 5 adet ) nedeniyle İİK. 72 Madde uyarınca açılan borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, davaya konu çeklerin davalıdan alınacak mallara karşılık avans olarak verildiğini, ancak davalı tarafından malların teslim edilmediğini, bu sebeple çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürmüştür. Davalı ise, davaya konu çeklerin avans olarak verilmediğini, davacının çeklerin mal karşılığı avans olarak verildiği iddiası taraflarınca kabul edilmemiş olup, davacı öncelikle bu yöndeki iddiasını yazılı belge ile ispatı gerekmekte olduğunu, çekin ödeme aracı olduğunu, davacının çeklerden kaynaklı borçlu olduğunu, illi olmayan kıymetli evrakta soyutluk ilkesinin geçerli olup aksini ispat yükünün davacıda bulunduğunu ve dava konusu çeklerin borca karşılık verildiğini savunmuştur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/2473 Esas – 2019/5340Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, çek bir ödeme aracıdır. TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davacının malları teslim aldığının kabulü gerekir. Dava konusu çekleri avans olarak verdiğini, verilen çeklerin karşılığı malları teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalının, dava konusu çeklerin borca karşılık verildiğini savunması, ispat yükünü değiştirmemektedir.Mahkemece 19/03/2018 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelemenin 17/04/2018 günü saat :14:20’da mahkeme kaleminde yapılmasına, 2 nolu ara kararı ile, bilirkişi olarak … seçilmesine, bilirkişiye 600 TL ücret takdirine, taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmeleri, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacaklarının ihtarına, (ihtar edildiler) bilirkişiden mahkememicze tespit edilen uyuşmazlık hususlarında rapor düzenlemesinin istenmesine, bilirkişi ücret ve tebligat giderlerinin davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına, yetmemesi halinde davacı tarafça iki haftalık süre içerisinde karşılanmasına, talep edilmesi halinde bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verilmesine, taraflarca yerinde inceleme talep edilmesi halinde bilirkişinin mesaisi ve yol masrafına karşılık yerinde inceleme talep eden tarafça 50,00 TL ücret yatırarak makbuzunu dosyaya ibrazına, dosya döndüğünde bilirkişi raporunun HMK 281. madde meşruhatlı davetiye ile taraflara tebliğine karar verildiği anlaşılmıştır.İnceleme gün ve saatinde davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davacı ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, Davacı … Tic. Ltd. Şirketinin ibraz edilen 2013 yılına ait ticari defterlerinin açılış tasdiki süresinde yapıldığını ve defterlerin delil niteliği taşıdığını, Davalı … tarafından ticari defter sunulmadığını, davacı şirketin ticari defterlerinde, davalı ile ilgili borç-alacak ilişkilerinin cari hesapta takip edildiğini, bilgisayar ortamında tutulan davacı firma ticari defter kayıtlarının davalı tarafın hesap borç-alacak kayıtlarının, müstenidatı fatura ve belgelere uygun olduğunu, söz konusu cari hesabının tetkikinde davacı şirketin ödeme yaptığı çeklerin ticari defterlerde kayıtlı olduğunu ve davalının davacıya aldığı çekler karşılığında mal ve hizmet faturası veya irsaliye belgesi düzenlenmediğini, 5 adet çekin iadesinin talep edilebileceğini belirtmiştir.Bilirkişi raporunda davacıya ait incelenen 2013 yılına ait ticari defterlerin açılış tasdikinin süresinde yapıldığını, defterlerin delil niteliği taşıdığını belirttiği halde, kapanış tasdikine dair bir beyanın olmadığı ve raporda düzenlenen tabloda kapanış kısmının boş bırakıldığı tesbit edilmiştir.Davalı, dava konusu çeklerin borca karşılık verildiğini savunmuştur. Kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla, somut olayda avans olarak verildiğinin davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bu durumda ispat külfeti davacı yanda olup, davalı yan alacağını ispatla yükümlü değildir. (Yargıtay 19 HD.nin 2014/17834 Esas- 2015/4830 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.)TBK’nun 207. mad uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedel aynı anda ödenir. Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacı peşin satışla ilgili yukarıdaki yasal karinenin ve çekin bir ödeme vasıtası olduğu hususuna ilişkin kuralın aksini iddia ederek ileride teslim edilecek mallara karşılık olarak davalıya avans niteliğinde çek verdiğini, ancak davalının mal teslim etmediğini iddia etmiştir. Bu durumda ispat külfeti davacıda olup bu yöndeki iddianın HMK 200 maddesi uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekmektedir.Mahkemece, bilirkişi inceleme yapılmasına yönelik verilen ara kararda defter incelemesine hangi yıllara ait defterlerin ibraz edilmesi gerektiği ara kararda belirtilmemiş ve davalı tarafa ticari defterlerin ibrazı için 19/03/2018 tarihli duruşmada verilen kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların tam, açık ve doğru olarak anlatılmaması nedeniyle usulüne uygun olmadığı, görülmüştür. Bilirkişi raporunda davacıya ait incelenen 2013 yılına ait ticari defterlerin kapanışına dair bir açıklamanın olmadığı, mahkemece davacı ticari defterlerinin delil niteliğine haiz olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmadan davacı ticari defterlerine göre hazırlanan rapordaki tesbitlere göre karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece, davalı tarafa ilgili döneme ait ticari ve kayıtlarını belirlenen gün ve saatte bilirkişi incelemesine ibraz etmesi, etmemesi halinde uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların tam, açık ve doğru olarak anlatılarak davalının ilgili döneme ait ticari defter ve kayıtları mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceletilerek ek rapor alınmak ve gerektiğinde taraflara yemin delili de hatırlatılmak suretiyle dava dilekçesinde özellikleri belirtilen çekler ( 5 adet ) nedeniyle borçlu olup olmadığı duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken, davanın esası ile ilgili deliller toplanmadan davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Sonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2018 tarih ve 2016/852 Esas – 2018/1010 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 2.195,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/01/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.