Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/794 E. 2021/268 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/794
KARAR NO: 2021/268
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/747 Esas – 2018/70 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; davalı şirketin acentelik sözleşmesi ile müvekkili şirket adına poliçe tanzimine ve prim tahsiline yetkili acente olarak görev yaptığını, davalının müvekkili şirkete acentelik faaliyetlerinden dolayı 74.934,30 TL borcunun bulunduğunu, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın asgari % 20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; müvekkilinin, davacıya borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin karşı tarafla yaptığı görüşmelerde, gerçekte müvekkili şirketin bir borcunun bulunmadığı ancak sistemlerindeki bir hatadan dolayı borç göründüğü, bu hatanın düzeltilmesi için bilgi işleme bildirimde bulunduklarını bildirdiklerini, ancak daha sonra sistemdeki hatanın düzeltilemediği, bu sebeple borcun sistemlerinde göründüğünü ve bu durumu merkezlerine anlatamadıklarını bildirdiklerini, icra takibinin haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek, davanın reddine, karşı tarafın % 20′ den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/02/2018 tarih ve 2016/747 Esas – 2018/70 Karar sayılı kararı ile; ” Davacının açmış olduğu itirazın iptali davasında davalı ile arasında acentelik sözleşmesi bulunması ve bu ilişkiden kaynaklanan alacağının bulunduğu iddiasıyla takip başlattığı anlaşılmıştır. Davacı yan mahkememize davasını ispata yarar delil sunmadığı gibi inceleme gününde yapılan bilirkişi incelemesinde de ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde mazeret bildirmeksizin hazır bulundurmamıştır. Bu nedenle davacı tarafın yeniden ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafın defter ve kayıtlarının üzerinde yapılan incelemede davalı tarafın davacı tarafa borçlu olmadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda davanın reddine karar verilerek … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek. Mahkemece verilen kararın usul ve yasalara uygun olmadığını, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararda davanın reddine ilişkin kararına gerekçesinin “…Davacı yan mahkememize davasını ispata yarar delil sunmadığı gibi inceleme gününde yapılan bilirkişi incelemesinde de ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde mazeret bildirmeksizin hazır bulundurmamıştır. Bu nedenle davacı tarafın yeniden ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yerinde görülmemiştir..” olarak belirtilmiş ise de, ticari defter ve kayıtların mazeretsiz olarak bilirkişi incelemesine hazır bulundurulmamasının söz konusu olmadığını, Yerel Mahkemenin 02.03.2017 tarihli 1 no’lu celsesinde “B.kişilere mahallinde inceleme yetkisi verilerek rapor aldırılmasını talep ederiz.” şeklindeki taleplerini dikkate almadığını, talepleri hakkında herhangi bir karar (red veya kabul)vermeden, 1 no’lu ara kararda “…Mahkememiz kaleminde inceleme yaptırılmasına..” karar verdiğini, Dosyaya ibraz ettikleri 06.06.2017 tarihli “Bilirkişiye Mahallinde İnceleme Yetkisi Verilmesi” konulu dilekçelerinde, müvekkili şirkete ait ticari defterlerin hacimli olması ve son 2 yıllık kayıtların ise elektronik defter olarak tutulması nedeni ile incelemeye konu ticari defterlerin mahkemeye ibrazının fiziken mümkün olmadığının belirtildiğini ve işbu sebeple bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verilerek şirket merkezinde inceleme yapılmasına karar verilmesinin talep edildiğini, ancak yerel mahkemenin bilirkişiye mahallinde yetki verilmesine ilişkin taleplerini dikkate almadığını, Gerek ön inceleme aşamasında gerek ise tahkikat aşamasında müvekkili şirkete ait ticari defterlerin hacimli olması ve son 2 yıllık kayıtların ise elektronik defter olarak tutulması nedeni ile fiziken ibrazı mümkün olmaması nedeniyle bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine ilişkin taleplerinin dikkate alınmayıp, bu hususta herhangi bir karar verilmeden ilgili defter ve kayıtların mazeretsiz olarak hazır bulundurulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyanın incelenmesinde; Mahkemenin 02/03/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin ” B.kişilere mahalinde inceleme yetkisi verilerek rapor aldırılmasını talep ederiz” şeklinde talepte bulunduğu, mahkemece bu talep değerlendirilmeksizin, “Dosyanın sigorta muhasebesi hususunda uzman bir b.kişiye tevdi ile hesap raporu aldırılmasına, inceleme günü olan 07/06/2017 saat 13:30 da tarafların ticari defter ve kayıtlarının üzerinde Mahkememiz kaleminde inceleme yaptırılmasına, tarafların ticari defter ve kayıtlarının belirlenen günde hazır etmelerinin ihtraına, (ihtarat yapıldı) hazır bulundurmayanlara defter ibrazında vazgeçmiş sayılacaklarına,…” şeklinde ara karar verildiği, davacı vekilince inceleme gününden bir gün önce ibraz edilen 06/06/2017 tarihli dilekçe ile, mahkemece 07.06.2017 tarihinde mahkeme kaleminde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve ticari defterlerin ibrazına karar verilmiş ise de, müvekkili şirketin ticari defterlerinin hacimli olması ve son iki yıllık kayıtların ise elektronik defter olarak tutulması nedeni ile mahkemeye ibrazının fiziken mümkün bulunmadığı, bu nedenle bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verilerek şirket merkezinde inceleme yapılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece bu talep de değerlendirilmeksizin 07/06/2017 tarihinde, davacı tarafın inceleme gün ve saatinden haberdar oldukları halde gelmedikleri ve herhangi bir ticari defter ibraz etmediklerinin anlaşıldığı belirtilerek, dosyanın rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmesine karar verildiği, 11/09/2017 tarihli bilirkişi raporunun raporunun 12/09/2017 tarihinde dosyaya ibraz edildiği, davacı vekilince süresinde sunulan dilekçe ile; bilirkişi tarafından verilen raporun geçerliliğinin bulunmadığını, zira müvekkili şirketin defter kayıtlarının fiziken ibrazının olanaksız kılacak ölçüde büyük ölçekte olduğunu, 2015 sonrası kayıtların ise tamamen elektronik defter kayıtlarından oluştuğunu, bu nedenle mahallen inceleme yapılmasının zorunlu olduğunu, bu hususla ilgili olarak 06.06.2016 Tarihli dilekçe ile inceleme gününden bir gün önce bu hususlar belirtilmek sureti ile mahallinde inceleme yapılmak üzere bilirkişiye yetki verilmesinin talep edildiğini, buna rağmen biilirkişi tarafından müvekkili şirketin defter, belge ve kayıtlarının mahallinde incelenmesi yoluna gidilmediğini, bilirkişi tarafından 11.09.2017 tarihinde taraflarına mail ile ulaşılarak belgelerin ibrazının talep edildiğini, bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek, yeni bir bilirkişi atanarak müvekkili şirketin defter ve belge kayıtları üzerinde mahallinde inceleme yapılmasına karar verilmesini talep ettiği ve bilirkişi tarafından gönderildiği belirtilen mail çıktısını dilekçe ekinde ibraz ettiği, Mahkemenin 06/02/2018 tarihli 3. Celsesinde davacı vekilinin, yeniden bilirkişi ataması yapılarak ticari defter ve kayıtları incelenerek rapor aldırılmasını talep ettiği, mahkemece, davacı vekilinin yeniden bilirkişi atanarak rapor aldırılması talebinin yerinde görülmemekle reddine karar verilerek, sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve istinafa konu kararın verildiği görülmektedir. Mahkemece, davacı tarafça davasını ispata yarar delil sunulmadığı gibi inceleme gününde yapılan bilirkişi incelemesinde de ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde mazeret bildirmeksizin hazır bulundurmadığı, bu nedenle davacının, yeniden ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin yerinde görülmediği, davalı tarafın defter ve kayıtlarının üzerinde yapılan incelemede davalı tarafın davacı tarafa borçlu olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere; davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında mahkemece henüz bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmeden, bilirkişilere mahallinde inceleme yetkisi verilerek rapor aldırılmasını talep ettiği, mahkemece bu talep ve davacı tarafça dosya bilirkişiye tevdi edilmeden bir gün önce yapılan yerinde inceleme yapılması talebi değerlendirilmeksizin, incelemenin mahkeme kaleminde yapılması ara kararına binaen dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınması, davacı vekilince, müvekkili şirketin defter kayıtlarının fiziken ibrazının olanaksız kılacak ölçüde büyük ölçekte olduğu, 2015 sonrası kayıtların ise tamamen elektronik defter kayıtlarından oluştuğu, bu nedenle mahallen inceleme yapılmasının zorunlu olduğu şeklinde mazeretini mahkemeye bildirmesine rağmen, davacı tarafça mazeretsiz olarak defterlerin ibraz edilmediği kabulü ile davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi talebinin red edilmesi ve sadece davalı taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı tarafça bildirilen mazeretin, davacı şirketin işlem hacmi ve son iki yıllık kayıtların elektronik ortamda tutulduğu beyanı karşısında haklı ve yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davacı tarafın, ticari defterleri üzerinde şirket merkezinde (Mahallinde) bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi değerlendirilerek, taraf delilleri toplanılıp varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun No’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2018 tarih ve 2016/747 Esas – 2018/70 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.