Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/782 E. 2020/1430 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/782 Esas
KARAR NO: 2020/1430 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1130 Esas – 2018/111 Karar
TARİH: 02/02/2018
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili tarafından … marka yol süpürme aracının 20/05/2013 tarihinde davalı şirketten 24.780,00 EURO bedelle satın alındığını, söz konusu aracı kullanmaya başladıktan sonra aracın akülerinin sürekli olarak arıza verdiğini, servis çağrıldığını ve aracın arızasının giderilmeye çalışıldığını, ancak servis onarım durumlarının süreklilik arzetmesi ve servisin çok uzun sürede onarımı tamamlamamasının müvekkilinin aracı kullanımını engellendiğini, müvekkilinin söz konusu araçtan beklenen faydayı alamadığı için Konya … Noterliği’nin 26/02/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı firma yetkililerine yazılı olarak bildirildiğini ve makinenin yenisi ile değiştirilmesini istediğini, davalının 13/03/2015 tarihinde gönderdiği cevabi yazı ile akü değişimi yapabileceklerini bildirdiğini, ancak müvekkili şirketin bunu kabul etmediğini, aracın yenisi ile değiştirilmesini sözlü olarak davalı şirket yetkililerine bildirildiğini, ancak davalı şirket yetkililerinin kabul etmediğini, bunun üzerine Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/38-38 D.İş E.-K. Sayılı dosyası ile aracın ayıplı olarak kendisine teslim edildiğine dair tespit yaptırıldığını, ayrıca tespit raporunda aracın gizli ayıplı olduğu ve müvekkilinin onarım hakkını kullanmasına rağmen aynı arızanın süreklilik arzettiğinin tespit edildiğini, satın alınan aracın garanti süresi içinde akü arızası sebebiyle sürekli ve farklı arızalardan dolayı 4 kez yetkili servisi tarafından onarım gördüğünü, yapılan tespitte akü arızasının halen devam ettiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin satın aldığı aracı gizli ayıp nedeniyle kullanamadığını ve araçdan beklenen faydayı sağlamadığını, müvekkilinin aracı teslime hazır olduğundan bahisle, davanın kabulü ile 24.780,00 EURO’nun 6.000,00 EURO’su için ödeme tarihi olan 23/05/2015 tarihinden, 18.780,00 EURO için ödeme tarihi olan 05/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/38-38 D.İŞ E./K. Sayılı dosya masrafı olan 777,80 TL’nin 22/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirketin satış sorumlusu … ile davacı şirket yetkilisi … arasında imza edilen 02/05/2013 tarihli satış sözleşmesi ile … model akülü kuru tip süpürme aracının 24.780 EURO bedel ile davacı şirkete satıldığını, söz konusu aracın akülü bir araç olduğunu ve garanti süresinin 2 yıl olduğunu, satış görüşmeleri sırasında davacının iş sahasının ve kullanım gayesinin akülü bir makinenin kullanımı için müsait olmadığını, müvekkili şirketin satış sorumlusu tarafından bildirildiğini ve dizel bir makineyi tercih etmelerini davacı tarafa ısrarla önerdiğini, ancak dizel makinenin daha pahalı olması sebebiyle akülü makineyi tercih ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesindeki müvekkili şirket ile telefonla görüşmelerine rağmen çözüme ulaşılmadığı iddialarının asılsız olduğunu, davacının servis talebine her defasında servis hizmetinin verildiğini, ancak akülü bir makinenin her defasında servis hizmeti kapsamında aküsü sorunsuz şekilde değiştirilse dahi kendi işleme şartlarına uygun olmadığını anlayan davacının ilk satış aşamasındaki koşullarla mevcut akülü makinayı bu kullanılmış hali ile iade edip üstüne 5.000,00 EURO vererek dizel bir makina almak istediğini bildirdiğini, ancak müvekkilinin kendi zararına da olsa müşteri memnuniyeti için başka bir teklif sunduğunu ancak davacının müvekkilinin teklifini kabul etmediğini ve kendi teklifi kabul edilmediği takdirde mahkemeye başvurmakla tehdit ettiğini, Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin müvekkilinin yokluğunda gerçekleşen tespit ve bu kapsamda düzenlenen bilirkişi raporunu kabul etmediklerinden bahisle, fazlaya dair her türlü şikayet, talep, tazminat ve dava hakları saklı tutularak dava ile birlikte tüm alacak ve faiz taleplerinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/02/2018 tarih 2015/1130 Esas – 2018/111 Karar sayılı kararında; “Davanın tarafları arasında yapılan satış sözleşmesine göre davacı taraf “alıcı”, davalı taraf ise “satıcı” konumundadırlar. Davacı alıcı satılanda gizli ayıp bulunduğu ve verilen garanti süresinin geçmediği iddiası ile 26.02.2015 tarihli ihtarnamesi ile ödediği satım bedelinin iadesini talep etmiştir. Davacının bu ihtarı hukuki mahiyeti itibariyle satım sözleşmesinden dönme (rücu) beyanı niteliğindedir. Dönme ile sözleşme ilişkisi geçmişe etkili olarak ortadan kalkar ve taraflar birbirlerine verdiklerini iade etmekle yükümlü olurlar. İşbu dönme beyanının haklı olup olmadığı, satılan makinede gizli ayıp bulunup bulunmamasına bağlıdır. Teknik tespitlere göre makinede gizli ayıp olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan davalı tarafından verilen garanti süresinin henüz geçmediği ve makinedeki gizli ayıbın garanti kapsamında bulunduğu da tespit edilmiş durumdadır. Bu durumda davacı alıcı 6098 sayılı TBK m. 219 ve m.227 bent 1 gereğince, satış konusu makineyi davalı satıcıya iade etmek koşulu ile, satım sözleşmesinden dönmekte ve verdiği bedeli geri istemekte haklıdır. Davacının satım bedelinin iadesi isteminin hukuki şartları oluştuğu anlaşılmakla…”gerekçesi ile, Davanın kabulüne, 24.780,00 EURO nun temerrüt tarihi olan 11/03/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin üstüne düşün tüm sorumlulukları ifa ederek davacının sahasına ve kullanım amacına uygun olmadığını belirttiği akülü makinenin onarımı için gerekli tüm yükümlülükleri ticari anlamda zarar etmek pahasına yerine getirdiğini, Davacının iyiniyet ve dürüstlük kuralına aykırı olarak basiretli bir tacir olarak davranmayıp kötü niyetli olarak işbu davayı açtığını, Bilirkişi raporunun herhangi bir fiziksel inceleme ya da keşif bilgisi içermediğini, evrak üstünden inceleme yapıldığını, yeterli olmadığını, Bilirkişi raporunun değerlendirme kısmında Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/38 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunun esas alındığını, ancak işbu tespitin davalı tarafın yokluğunda düzenlendiğini, bilirkişi raporunun tek tarafı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının incelenerek istinaf itirazlarına göre bozulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme bedel iadesi talebine ilişkindir. Davacı, davalıdan satın aldığı malın gizli ayıplı olduğunu, garanti süresi içinde defalarca arızalandığını, onarım için servise götürmelerine rağmen arızanın giderilemediğini, satın aldığı maldan beklediği faydayı alamadığını belirterek sözleşmeden dönerek malın teslimi ile bedelin iadesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. TBK’nın 219. Maddesinde ayıp “satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik” olgular olarak tanımlanmış, aynı madde de satıcının ayıpların varlığını bilmese bile bundan sorumlu olduğu düzenlenmiş, 227. Maddesinde ayıp durumunda alıcının seçimlik hakları düzenlenmiştir. Somut olayda bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davaya konu aracın servis kayıtları ile sabit olduğu üzere aracın garanti süresi içinde 4 kez arıza nedeniyle tamir gördüğü, tüm bu tamirlerin garanti kapsamında olduğu, mevcut arızaların kullanım kaynaklı olmayıp üretim kaynaklı olduğu, aynı hususun Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/38 d.iş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da belirtildiği, söz konusu arızaların davacı alıcının davaya konu maldan beklediği faydaları önemli ölçüde azalttığı, ayıbın gizli ayıp olduğu sabit olduğundan davalı vekilinin bilirkişi raporlarının yetersizliğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı, davaya konu aracın davalının kullanımına uygun olmadığını, kullanım amacı nedeniyle araçta belirtilen arızaların meydana geleceğini kabul etmiş olup satıma konu aracın davacının kullanımına uygun olmadığını, davacının kullanım amacı doğrultusunda verim alabilmesi için davaya konu aracın dizel motorlu olanının tercih edilmesi gerektiğini belirtmiş ve bu konuda davacı alıcıyı uyardığını ileri sürmüş ise de bu savunmasını ispatlayamamıştır. Buna göre, davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu, araçta meydana gelen arızalar nedeniyle alıcı davacının araçtan beklediği faydanın önemli ölçüde azaldığı, söz konusu arızaların kullanımdan kaynaklanmadığı, üretimden kaynaklandığı, garanti kapsamında olduğu, tamirine rağmen sorunun giderilemediği, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğu, davacı alıcının öncelikle TBK’nın 227. Maddesinde öngörülen ücretsiz onarım hakkını kullandığı, buna rağmen arızanın giderilmesinin mümkün olmadığı bu durumda davacı alıcının değir seçimlik haklarını kullanabileceği, davacının da sözleşmeden dönme hakkını kullandığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı istinaf süresi geçtikten sonra verdiği dilekçeler ile davaya konu aracın davacı tarafından iadesinin maddi olarak imkansız olduğundan bahsetmiş ise de söz konusu dilekçeler istinaf süresi içinde verilmediğinden inceleme konusu yapılmamıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.048,11.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (35,90.TL + 1.261,00.TL + 100,00.TL =) 1.396,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.651,21.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.