Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/776 E. 2019/833 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/776 Esas
KARAR NO : 2019/833 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1107 Esas 2019/4 Karar
TARİH : 03/01/2019
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
KARAR TARİHİ: 29/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, 2016,2017,2018 ve 2019 yılında uygulanması gereken hakkaniyete uygun poliçe prim bedelinin tespiti ile, 2016,2017,2018 ve 2019 yıllarında sigorta primlerinin haksız tahsil edilen fazlaya ilişkin kısımlarının HMK 107 kapsamında belirlenerek sonradan arttırılmak üzere şimdilik 5.000,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 75.000 USD olan yurt dışı hastane hizmetleri teminat değişikliğinin iptali ile yurt dışı teminatıın 75.000 USD olarak kalmasına “şartsız ömür boyu yenileme garantisi ” ibaresinde yapılan değişikliğin iptali ile yenileme garantisinin “şartsız” olması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 03/01/2019 tarih 2018/1107 Esas 2019/4 sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Davacı ve davalı arasında Can Sigortasından kaynaklı tüketici sözleşmesi olduğu görülmüştür. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tüketici hakkında öncelikli uygulanması gereken özel nitelikteki 6502 sayılı TKHK uyarınca uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, görevin tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin olması nedeniyle tüketici mahkemesine (TKHK m.73) ait olduğu, mahkemenin görevli olmasının(HMK m.114/1-c) dava şartlarından olduğu, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) nazara alınacağı, tespit edilen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak…”gerekçesi ile, Mahkemenin görevsizliğine, davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden reddine, HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, TTK hükümleri gereğince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Dava konusu uyuşmazlığın ticari iş ve mutlak ticari dava niteliğinde olması karşısında ilk derece mahkemesinin, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğundan bahisle verdiği görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dilekçeler teatisi aşaması tamamlanmadan, davalının beyanı alınmadan dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, (Yargıtay 20. H.D. 2017/2879 E. 2017/7508 K. 26/11/2018 T.)Dava şartları bu anlamda göreve ilişkin kurallar ve ilk itirazlar, ön incelemede sonuca bağlanacağını, HMK 138.maddesi hükmü dava şartı ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebilme imkanı tanımakla birlikte, söz konusu hüküm dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağını, bu itibarla ilk derece mahkemesinin dilekçeler teatisi aşamasını tamamlamadan ve karşı tarafın beyanını almadan, dolayısıyla ön inceleme aşamasına gelinmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı tesis etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, Kararın gerekçe ve hüküm kısımlarının çelişkili olduğunu, Kabul anlamına gelmemek ve göreve dair verilen karara karşı itirazları baki kalmak kaydıyla, mahkemenin haklı olduğu ihtimalinde dahi mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin kararın gerekçe kısmında uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiğine işaret etmekte iken, kararın hüküm paragrafında “kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık süre içinde başvuru halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar verildiğini, dolasıyla mahkemenin kararın gerekçe kısmında ve hüküm kısmında farklı mahkemelerin görevli olduğu ifade ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden esas hakkında talep doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1107 Esas 2019/4 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, hayat sigortasından kaynaklanan prim alacaklarının fazla tahsil edildiği iddiasına dayalı açılan istirdat davasıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294-297. maddelerinde, hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Anayasa’nın 141. maddesinde öngörülen yargılamanın açıklığı ve kararların gerekçeli olması ilkesinin bir sonucu olarak düzenlenen HMK’nin 297. maddesinde mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı düzenlenmiş, 298/2. maddesinde de; gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Hüküm sonucu ile gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nin yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Yine 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararında hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek olanaklı değildir. Bu genel açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde, gerekçeli kararla davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtildiği halde, hüküm fıkrasında görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğunu ve dosyanın HMK 20 inci maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin çelişkili olduğundan ve bu husus kamu düzenine ilişkin olup, HMK 355 maddesi gereğince istinaf aşamasında resen gözetileceğinden, mahkeme kararının kaldırılmasına hüküm fıkrası ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilerek yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/01/2019 tarih ve 2018/1107 Esas – 2019/4 Karar sayılı kararının HMK 355 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30 TL ile istinaf posta gideri 31,00 TL toplamı 152,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/05/2019 tarihinde HMK 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.